๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberler Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Ocak 2010, 23:32:42



Konu Başlığı: Gerekli Bir Açıklama
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Ocak 2010, 23:32:42
Gerekli Bir Açıklama:


Âdem Aleyhisselâmın Ebülbeşerliği, Yüce Allah tarafından, müteaddid sure ve ayetlerde insanlara,  Ey Adem oğulları! diye hitab buyurması ile [378],

Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, ondan da, yine, onun zevcesini vücuda getiren ve ikisindende, bir çok erkekler ve kadınlar üreten Rabbınıza karşı gelmekten sakınınz.!?[379]

?Ey Âdem oğulları ! Şeytan Ana ve Babanızı , fena yerlerine kendilerine göstermek için , elbiselerini soyarak. Nasıl cennetten çıkardı ise, sakın sizi de bir fitne yapmasın!?[380]

Nasslarile sabit iken,

Hattâ, son nass´a göre: yalnız Âdem Aleyhisselâmın Ebülbeşerliği´nin değil, zevcesinin de Ümmülbeşerliğinin kabul edilmesi gerekirken,

Bazı, ilim ve din adamlarının, Kur´ân-ı kerimde, Âdem Aleyhisselâmın, Ebül-beşer olduğu hakkında açık ve kesin bir Nass bulunmadığını ve hattâ, Âdem Aley hisselâmın, insanların Atası olduğu hakkındaki Hadîs-i şeriflerin bile, bu husus taki âyetin tefsir ve izahı sayılamayacaklarını söyleyecek kadar ileri gitmelerine şaşmamak, elde değildir!

Halbuki; o Hadîs-i şeriflerde, Kıyamet gününde Mahşer halkının, şefaat için Âdem Aleyhisselâma baş vurarak:

"Ey Âdem! Sen, Ebülbeşer´sin!" diye hitab edecekleri[381] ve Mekke´nin fethin de îrad buyrulan hutbe´de de:

"Bütün insanlar, Adem´dendir!

Âdem de, topraktandır, topraktan yaratılmıştır!" diye açıklanmış bulun-maktadır.[382]

Mübarek ağzından, hak ve gerçek olandan başkası çıkmayan[383], Kendi rey ve hevâsından söz söylemeyen[384] Peygamberimiz Aleyhisselâmın konumuzdaki açık ve kesin beyanlarını bir yana itebilmek cesaretini kendimizde nasıl bulabili yoruz bilmem? Cenab-ı Hakk, hepimizi afvetsin!

Kendilerinden, hiç beklenmeyen bazı zatların kitaplarında görülen ve insanın, maymun cinsinden tekâmül ederek meydana geldiğini açıklayan ve binnetice, Âdem Aleyhisselâmın Ebülbeşer´liğini inkâra varan sözleri karşısındaki hayreti miz de, evvelkisinden aşağı değildir.

Bir Hadîs-i şerifde: Âdem Aleyhisselâmın, kendisine mahsus olan suret üzere yaratılmış olduğu açıklandığı gibi[385]; Kur´ân-ı kerimde de, insanların, Yüce Al lah´a ibadet etmek üzre yaratıldıkları açıklanmıştır.[386]

Yüce Allah;

İnsanları yaratmağa da, Âdem Aleyhisselâmın yaratılışiyle başlayacağını ve Me leklere:

"Ben, yer yüzünde bir Halîfe yaratacağım!" buyurduğu zaman, Melekler:

"Biz, Seni, hamd´inle teşbih ve takdis edip dururken, orada, bozgunculuk ede cek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?!" demişler,

Yüce Allah da:

"Sizin bilemeyeceğiniz şeyleri, ben, bilirim!" buyurmuş.

Âdem Aleyhisselâma, tüm Esmâ´yı öğretmiş, sonra, onları, Meleklere gösterip:

"Doğrucular iseniz, bunları, isimlerile, haydi, bana, haber veriniz!" buyurmuş.

Melekler de:

"Seni, tenzih ederiz. Senin, bize öğrettiğinden başka, bizim hiç bir bilgimiz yok!

Her şeyi, hakkıyle bilen ve her yaptığını yerli yerince yapan Sen´sin Sen!" de­mişlerdir.

Bunun üzerine, Yüce Allah:

"Ey Âdem! Onları, isimleriyle kendilerine haber ver!" buyurup o da, onları, isim leriyle söyleyivermişti  [387]

Yüce Allah , Âdem Aleyhisselâmı, yaratmadan önce, onu, bir beşer, bir insan olarak yaratacağını da, açıklamış:

"An o vakti ki: Rabb´ın, Meleklere:

Ben, kuru bir çamurdan, sûretlenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım!

O halde, ben, onun yaratılışını bitirdiğim, ona, Ruhum´dan üfürdüğüm zaman, siz, derhal, onun için secdeye kapanınız!" buyurmuş.

Bunun üzerine, Meleklerin hepsi, toptan secde etmiştir, [388]

Yaratılış bitirilip Ruh üfürülür üfürülmez, Melekler, her hangi bir yaratığa değil, kendisine, yüce Allah tarafından her şeyin ismi öğretilen Âdem Aleyhisselâma secde etmişlerdir.

Yüce Allah, insanı, evvel ve âhir, insan olarak ve en güzel bir biçimde yarattığını açıkladığı gibi [389] , hayvanları da, hayvan olarak yarattığını açıklamış:

"Allah, her hayvanı, sudan yarattı.

İşte, bunlardan kimi, karnı üstünde yürüyor, kimi, iki ayağı üstünde yürüyor, ki mi de, dört ayağı üstünde yürüyordun

Allah, ne dilerse, yaratır.

Çünkü, Allah, her şeye hakkıyle kadirdir." Buyurmuştur.[390]

Durum; ilk insan olan Âdem Aleyhisselâm için olduğu kadar, onun zürriyeti bu lunan bütün insanlar için de aynıdır.

Nitekim, Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâmın bütün zürriyetini -onlar daha dün yaya gelmeden önce- onun belinden çıkarıp kendilerine:

"Ben, sizin Rabb´ınız değil miyim?" diye hitapta bulunduğunu ve onların da:

"Evet! Sen, bizim Rabb´ımız´sın!" ikrarında bulunduklarını açıklamıştır.[391]

Kur´ân-ı Kerim´in Meryem sûresinde, insanlar arasından:

Zekeriyyâ, Yahya, İsâ, İbrahim, İshak, Yâkub, Mûsâ, İsmail ve İdris Aleyhisse-lâmlar anıldıktan sonra:

"İşte, bunlar, Allah´ın, kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden, Âdem´in zürriyetinden, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsmail´in neslinden hi­dayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir....."[392] buyrularak, İnsanların, Âdem Aleyhisselâmın zürriyetinden oldukları -dolayısıyle de- açıklanmış bulun­maktadır.

Bu İlâhî gerçekler, görmezden gelinerek, Âdem Aleyhisselâmın, insanların Atası olduğu hakkında, Kur´ân-ı kerimde açık ve kesin bir Nass bulunmadığı veya in sanların maymun cinsinden tekâmül ederek insan oldukları nasıl iddia edilebilir? Hayret!

Kâinatta bir tekâmül ve gelişme bulunduğunda şüphe yoktur.

Fakat, bu tekâmül; sanıldığı gibi, bir cinsten, diğer bir cinse geçiş şeklinde de ğil, aynı cins dahilinde bir gelişme ve iyileşme mahiyetindedir.

Bu güne kadar, hiç bir hayvan, zahirî benzerliklerine rağmen, gelişerek, kendi cinsinden başka bir hayvan olmamış ve olmamaktadır.

At, deve, eşek, maymun... ehlî, vahşî, büyük, küçük... bütün hayvanlar, sayı sız çeşidleriyle bütün kuşlar -birbirlerine olanca benzerliklerine rağmen- ancak, kendi cinslerini devam ettirmişlerdir.

Hiç birinin, kendi cinsinden başka bir cinse değiştiği görülmemiş ve görülme mektedir.

Bitkilerde de, durum, aynıdır.

Hiç bir zaman, arpa ekilen yerden, buğday veya yulaf biçilmemiş, buğday eki len tarladan da, pirinç elde edilmemiştir.

Hulâsa: kâinatta, her çekirdek, her tohum, ancak ve ancak, kendi cinsinin, kendi nevinin özelliğini taşımakta ve sürdürmektedir.

Gerçek ve vâki´ olan, budur.[393]




[378] Araf: 3, 27, 35, 127, İsra, 70, Yâsin: 60.

[379] Nisa:1.

[380] Araf: 27.

[381] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.435, Buharî-Sahih c.4,s.1O5, c.5,s.225, Müslim-Sahih c.1,s.184, Tirmizi-Sünen c. 1,8.622

[382] İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.4,s.54, İbn.Sa´d-Tabakat c.2,s.143, Tirmizi-Sünen c.5,s.389, Taberi-Tarih c.3,s.12O, jbn.Kayyım-Zadülmaad c.2,s.184, İbn.Seyyid-Uyunüleser c.2,s.l78, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.4,s.3O1, ibn.Haldun-Tarih c.2,ks.2,s.45

[383] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.192, Ebû Davud-Sünen c.3,s.318

[384] Necm: 3

[385] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s.244 Buharî-Sahih c.7,s.125, Müslim-Sahih c.4,s.2183, Deylemi-Elfirdevs c.2,s.186

[386] Zâriyat: 56

[387] Bakare: 30-33

[388] Hıcr: 28-30

[389] Tîyn: 4

[390] Nur: 45

[391] Ârâf: 172-173

[392] Meryem: 1-58

[393] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/61-64.