๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberler Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 21 Ocak 2010, 17:03:37



Konu Başlığı: Antakya Halkının Elçileri Öldürmeğe Kalkışmaları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Ocak 2010, 17:03:37
Antakya Halkının Elçileri Öldürmeğe Kalkışmaları Ve Helak Olmaları :

İsâ Aleyhisselâm; putperest Antakya halkına da, Havarilerinden, içlerinde Şem´-un´un da, bulunduğu, üç Elçi göndermişti.

Elçiler; ilk önce, Antakya halkından Habib b.Mürrey´e rastladılar.

Habib b.Mürreyyin evi, şehir kapılarının yanında, şehirden uzakça bir yerde bulunuyordu.

İşi, urgancılıktı.

Kendisi, hastalıklı bir zat idi. Cüzzam miskin hastalığına tutulmuştu.

Hayra, eli açık mümin bir zat idi. Kazancını, akşamlayın bir araya toplar, ikiye böler, yarısı ile çoluk çocuğunu geçindirir, yarısını da, yoksullara dağıtırdı.

Hastalığı, zayıflığı ve işi, kendisini, ibadetten alıkoymazdı.

Habib b.Müreyy; Antakya halkının, gönderilen Elçileri öldürmek üzere söz birliği ettiklerini haber aldığı zaman, koşup yanlarına vardı. Onlara, Allah´ı, hatırlattı, ken­dilerini öğütledi, Elçilere uymağa davet etti.

Antakya halkı ise, onu, taşa tuttular, ayaklarının altına alıp çiğnediler.

Habib b.Müreyy ise: "Ey Allah´ım! Kavmime doğru yolu göster!

Ey Allâhım! Kavmime doğru yolu göster!

Ey Allâhım! Kavmime doğru yolu göster!" diye dua ede ede can verdi. [235]

Antakya halkını da, Cebrail Aleyhisselâmın bir Sayhası, haykırışı, helak etme ğe yetti.

Habib b.Müreyy´in kabri, Antakya çarşısındadır.[236]

Hâdise, Kur´an-ı kerimde şöyle açıklanır:

"Onlara, o şehir (Antakya) Eshabını misal getir:

Hani, oraya (gönderilen) Elçiler, gelmişti.

Biz, o zaman, kendilerine iki (Elçi) göndermiştik te, onlar, onları yalanlamışlardı.

Biz de, bir üçüncü ile (bunları) takviye etmiştik.

(Bunlar, onlara): biz, size gönderilmiş hak Elçileriz! demişlerdi.

Onlar: siz, bizim gibi insandan başka (kimseler) değilsiniz!

Hem, Rahman (olan Allah, Vahy´den, Risaletten) hiç bir şey indirmemiştir.

Siz, ancak, yalan söyler (kimselersiniz! dediler.

(Elçiler): Rabbimiz biliyor ki, biz, gerçekten, size gönderilmiş Elçileriz!

Bizim üzerimize (düşen vazife) apaçık tebliğden başka (bir şey) değildir! dediler.

(Şehir halkı): doğrusu, biz, sizin yüzünüzden uğursuz/andık.

Eğer, (bizimle uğraşmaktan) vaz geçmezseniz, and olsun ki, sizi, mutlaka taş larız! Size, bizden, muhakkak acıklı bir işkence de, dokunur! dediler.

(Elçiler): sizin uğursuzluğunuz, kendi yanınızdadır (kendinizdendir)

Size öğüt verilirse mi (uğursuzluk sayacak ve küfrünüzde devam edeceksiniz)?!

Hayır! Siz, haddi aşan, taşanlar güruhusunuz! dediler.

O şehrin en ucundan koşarak bir adam geldi ve: Ey kavmim! Uyunuz o gönde rilmiş olan (Elçiler)e!

Uyunuz, sizden hiç bir ücret istemeyen o kişilere! Onlar, hidayete ermiş (kişi)lerdir. Ben, beni, yaratan´a, ne diye kulluk etmeyecekmişim?! Siz, (hepiniz) ancak, O´na döndürüflüp götürüleceksiniz. Ben, O´ndan başka, tanrılar edinir miyim hiç?

Eğer, O çok Esirgeyici (Allah), bana, bir zarar (yapmak) isterse, onların (o putla rın iddia ettiğiniz) şefaati, bana hiç bir yarar vermez. Onlar, beni, asla kurtaramazlar.

Şüphesiz ki, ben, o takdirde, muhakkak, bir sapıklık içindeyim (demek)tir.

Gerçekten, ben, (sizin de) Rabbınız (olan Allâha) iman ettim.

İşte, bunu, benden duyunuz!" dedi.

(Şehid ettikleri zaman, ona): Cennet´e gir!" denildi.

(O da): ne olurdu, Rabbimin, beni, yarlıgadığını, beni, (Cennetle) ikram edilen lerden kıldığını kavmim bilselerdi!" dedi.

Ondan sonra, onun kavminin üzerine, gökten hiç bir ordu indirmedik, indiriciler de, değildik.

(Onları helak eden) bir tek Sayha´dan (Cebrail´in haykırışından) başka (bir şey) değildi ki, hemen, sönüverdiler!" (Yâsîn: 13-29) [237]



[235] Taberî-Tefsir c.22,s.155,158-161.

[236] Sâlebî-Arais s.406, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.319.

[237] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/328-330.