> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Peygamberizin Örnek Ahlakı > Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu  (Okunma Sayısı 2037 defa)
21 Aralık 2009, 20:40:58
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 21 Aralık 2009, 20:40:58 »



Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu

Hilm; yumuşak huylu, yavaş, uslu, sessiz, sakin olmak, heyecana kapılmayıp öfkeyi yenmek, nefsine hakim olup kızmamak, gücü yettiği halde affetmek, hoşa gitmeyen şeyler karşısında sabredip tahammül göstermek, tahrik edici sebepler karşısında soğukkanlılığı korumak, vakarlı ve ağırbaşlı bulunmak, acı ve ıstırap verici hareketlerle yüzyüze gelince kendini tutma gibi anlamlara gelen güzel bir ahlâktır.

Peygamberimiz, peygamberliğinden önce de, sonra da insanların en halîmi, en yumuşak huylusuydu. Hayâtı boyunca meziyetini devam ettirmiştir. Cenab-ı Hak da kendisini korumuş ve bu sıfatından dolayı övmüştür.

Âl-i İmran Sûresinin 159. âyetinde, "Allah´ın bir rahmet eseridir ki, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer huysuz ve katı kalpli birisi olsaydın muhakkak onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi" buyurmaktadır.

Peygamberimiz şahsına yapılan kötülüklerden dolayı hiçbir şekilde intikam almayı düşünmemiştir. Ayrıca o, insanların en az kızanı, en çabuk razı olanı ve bağışlayanı idi.

Allah´ın emirlerini insanlara anlatmaya çalıştığı sırada, Kureyş müşrikleri ona her türlü hakarette bulunuyordu. Onunla alay ediyor, ölüm tehdidinde bulunuyor, geçtiği yollara çalıçırpı dikenler seriyor, üzerine pislik atıyor, boynuna kement atarak sürüklemeye çalışıyorlardı. Bununla da kalmayıp, ona sihirbaz, büyücü, kâhin, şair diyorlar; öfkelendirip kızdırmak için her türlü yola başvuruyorlardı. Fakat o, kendisine yapılan bütün bu hakaretlere tahammül ediyor, kızmıyordu.

Aslında kim olursa olsun, herkesin içinde hakarete uğrayan insan muhakkak kızar, öfkelenir, tepki gösterir, karşılık vermeye çalışır. Ancak bunların hiçbirini Peygamberimizde görmek mümkün değildi. O gayet sakin, engin ve sabırlı ve tahammüllü idi. Üzerine aldığı görevi, İlahî daveti sağ salim, sağlıklı biçimde yerine getirmeye çalışıyordu. Kendisine yapılan eziyetlere karşılık vermeyişi de bundan dolayı idi.

Peygamberimiz Mekke´de kurulan Zülmecaz Panayırında insanlara İslâmı anlatırken o sırada kendisini dinlemiş olan birisi şöyle anlatıyor:

"Hz. Muhammed (a.s.m) Allah´ın bir olduğunu, Ona inananların kurtulacaklarını ilan ediyordu. Ebû Cehil de onun üzerine toprak atıyor, ´Ey insanlar, bu adamı dinlemeyin, sizi dininizden vazgeçirmeye çalışıyor. Sizi putlarımız olan Lât ve Uzza´dan uzak tutmak istiyor´ diye yaygara yapıyordu. Peygamberimiz ise bu tahriklere hiç aldırmıyor, bir kere olsun dönüp Ebû Cehil´-in yüzüne bile bakmıyordu. O kendi görevini yapmaya çalışıyordu."

Yine bir gün Peygamberimiz, Sahabîlerden hasta olan Sa´d bin Ubade´yi ziyarete gidiyordu. Yolda münafıkların elebaşlarından Abdullah bin Ubey´in de bulunduğu bir topluluğa rast geldi.

Orada bir müddet durdu. İbni Ubey Peygamberimize sataşmaya başladı. Ve küstahça, "Dikkat etsene adam, hayvanın yerden toz kaldırıyor, buradan uzaklaş, hayvanın bizi rahatsız ediyor" diyerek ileri geri konuşmaya durdu.

Peygamberimiz oradakilere selâm verdikten sonra bazı şeyler anlattı.

İbni Ubey, halkın Peygamberimizi dinlediğini görünce iyice çığırdan çıktı ve; "Bize Müslümanlıktan bahsedip durma, sana gelen olursa ona istediğini anlatırsın" diyerek, hakarete varan sözler sarf etmeye başladı. Fakat Peygamberimiz onun terbiyesizliğine bir karşılık vermiyor, anlatmaya devam ediyordu.

Buna karşılık büyük şair Abdullah bin Revaha ayağa kalktı:

"Ya Resulallah" dedi, "buraya her zaman geliniz, bize konuşma yapınız, sizi çok seviyoruz" diye sevincini dile getirdi.

Bu sırada Müslümanlarla münafıklar arasında tartışma başladı. Kavga edecek duruma geldiler. Çok sakin davranan ve hiç öfkelenmeyen Peygamberimiz, onları yatıştırdı ve daha sonra oradan ayrıldı ve yoluna devam etti.

Yahudiler millet olarak Peygamberimizin amansız düşmanıydı. Kinci, kıskanç, açgözlü, dünya düşkünü bir karakter taşıyorlardı. Ayrıca Yahudiler Araplardan ayrı olarak eğitime, bilgiye ve okumaya önem veriyorlardı. Bunun için bütün üstünlüklere kendileri sahip olmalıydı. En zengin insan, en bilgili, en etkili insan kendi içlerinden çıkmıştı.

Âhirzaman Peygamberinin aralarından çıkmasını bekliyorlardı. Ne zaman ki, Peygamberimiz, peygamber olarak sesini duyurmaya başladı, Yahudilerdeki kıskançlık ve düşmanlık ayyuka çıktı. Peygamberimize en çirkin tuzağı kuruyorlar, vücudunu ortadan kaldırma yollarını deniyorlardı.

Bir defasında Yahudinin birisi Peygamberimize büyü yaptı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz hastalanıp yatağa düştü. Rahatsızlığı birkaç gün sürdü. Sonunda Cebrail Aleyhisselâm geldi, durumu Peygamberimize haber verdi:

"Yâ Muhammed, Yahudilerden biri seni büyülemiş ve üfürüp düğümlediği ipliği falanca kuyuya atmış. Birini gönder de, onu kuyudan çıkarsın."

Peygamber Efendimiz Hazret-i Ali´yi gönderdi, o düğümlü ipliği kuyudan çıkartıp getirtti. Düğümler açılır açılmaz Efendimiz sanki bağları çözülen bir kimse gibi oldu, rahatladı.

Bununla birlikte Peygamberimiz âhirete göçünceye kadar bildiği halde bu durumu o Yahudinin yüzüne vurmadı.

Fakat aynı zamanda içlerinde hakperest, hakkı ve doğruyu arayanlar da vardı. Çünkü ellerindeki kitapta Peygamberimizin özelliklerini ve güzelliklerini anlatan epeyce işaretler ve bilgiler vardı.

Peygamberimizin Tevrat´ta anlatılan ve yer verilen en belli vasıflarından birisi de hilmidir. Yumuşak huyluluğuna, insanları İslama davet ederken gösterdiği tahammül ve sabra Tevrat´ta işaret ediliyordu.

Yahudi bilginleri, Peygamberimizin Tevrat´ta bulunan pekçok sıfatını bizzat gözleriyle görüp tanımışlardı. Bazıları ise hâlâ araştırmaya devam ediyordu. Peygamberimizin Tevrat´ta anlatılan bütün sıfatlarını görecekler, ondan sonra iman edeceklerdi.

Bu Yahudi bilginlerinden birisi, "Onun Tevrat´ta, övülen sıfatlarından, kendisinde görmediğim, denemediğim, hilm sıfatından başka hiçbirisi kalmamıştı" diyerek, bunu da denemek ister ve sonrasını şöyle anlatır.

"Ben kendisini alış veriş sonunda belli bir vade ile otuz dinar borçlandırmış, borcun tahsiline bir gün kala gidip, ´Ya Muhammed, hakkımı öde. Zaten siz Abdülmuttalip oğullarının âdeti borçlarını zamanında ödemeyip, uzatıp durmaktır´ dedim.

"Bunun üzerine Ömer bana, ´Ey pis Yahudi, vallahi, Resulullahın evinde olmasaydın, gözünü patlatırdım´ dedi.

"Resulullah (a.s.m) Ömer´e, Ey Hafs´ın babası, Allah seni bağışlasın. Biz senden, başka türlü bir davranış beklerdik. Bana, onun bende olan hakkını güzellikle ödememi söyleyecektin; ona da, alacağını tahsil ederken yardımcı olacaktın ve daha nazik davranmasını söyleyecektin´ buyurdu.

"Benim Resulullaha karşı cahilce, kaba ve sert davranışım, Resulullahın yumuşaklığını arttırmaktan başka bir şey yapmadı.

"Bana, ´Ey Yahudi, sana borcumu yarın sabah ödeyeceğim´ buyurduktan sonra Ömer´e, ´Ey Hafs´ın babası, onu yarın sabahleyin istediği hurma bahçesine götür, beğenirse kendisine şu kadar ver. Verirken de sana şu kadar fazla veriyorum de. Eğer bu bahçedekine razı olmazsa, falan bahçeden şu kadar ver´ buyurdu.

"Ertesi gün Ömer beni hurmasını beğendiğim bahçeye götürdü. Oradan Resulullahın dediği kadar hurma verdi. Emrettiği fazlalığı da ekledi."

Yahudi, Peygamberimizdeki alacağını bu şekilde tahsil ettikten sonra kelime-i şehadet getirir ve Müslüman olur. Niçin Müslüman olduğunu da Hz. Ömer´e şöyle açıklar:

"Ey Ömer, biliyor musun, Resulullaha niçin böyle davrandım? Çünkü Resulullahın Tevrat´ta yazılı bulunan bütün özelliklerini ve ahlâkını bütünüyle onun üzerinde gördüm. Görmediğim sadece hilmi ve yumuşaklığı kalmıştı. Bugün de hilmini denedim, onu da aynen Tevrat´ta yazılı olduğu şekliyle buldum. Sen şahit ol, şu hurmayı ve servetimin yarısını fakir Müslümanlara bağışlıyorum."

Daha sonra bu Yahudi ailesinden yaşlı bir adamın dışında herkes Müslüman oldu. Peygamberimizin sabrını ve yumuşaklığım sadece bir hadisede göstermesi dahi pekçok insanın iman etmesine sebep olmuştu.

Efendimiz kendisine karşı çıkan, gereksiz sözler eden insanları da olgunlukla karşılar, hoşgörü gösterir ve yumuşak davranırdı. Herkesin yapamayacağı, yapması mümkün olmayan güzel ahlâk örnekleri sergilerdi. Ebû Said el-Hudrî anlatıyor.

Peygamber Efendimiz, Huneyn Savaşı sonrası düşmandan kalan ganimet mallarım Sahabîlerine dağıtıyordu. Sahabîlerden bazılarına fazla ganimet veriyordu. Bu arada Akra bin Hâbis´le Uyeyne bin Hıns´a yüzer deve verdi.

Bunun üzerine Temim oğullarından Zül-Huveysıra adında birisi geldi ve;

"Yâ Resulallah adaletten ve hakkaniyetten ayrılma. Vallahi bu dağıtımda Allah rızası aranmamıştır" diye itiraz etti.

Peygamberimiz üzüldü ve şöyle cevap verdi:

"Yazıklar olsun sana, ben âdil davranmazsam, kim davranır? Eğer ben adaletli yürütmüyorsam büyük bir zarara uğramış olurum. Allah, Musa´ya rahmet eylesin. O bundan daha ağır sözlerle incitildiği halde sabretmiştir."

Yeni Müslüman olmuş ve İslâmın yüce ahlâk esaslarını bütün varlığı ile benimseyip olgunlaşma fırsatını henüz bulamamış bedevilerin kaba ve sert davranışları olurdu. Eğitimsiz bir milletti, üstelik medeni imkânlardan mahrum bir hayât yaşıyorlardı. Birtakım olumsuzluk sergilemelerinin temeli de buydu zaten...

Bir keresinde Peygamberimiz Mescitte Sahabîleri ile birlikte oturmuş sohbet ediyorlardı. Bedevinin biri içeri girdi ve iki rekât namaz kıldıktan sonra ellerini açtı ve şöyle dua etti:

"Allah´ım, bana ve Muhammed´e rahmet et. Başka da kimseye rahmet etme."

Bedevinin bu duasını duyan Peygamberimiz, "Çok geniş olan Allah´ın rahmetine sınır çektin" buyurarak bedevinin hatasını düzeltti.

Bedevi biraz sonra kalktı ve gitti Mescidin bir tarafına abdestin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:20:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu rüya tabiri,Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu mekke canlı, Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu kabe canlı yayın, Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu Üç boyutlu kuran oku Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu kuran ı kerim, Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu peygamber kıssaları,Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğu ilitam ders soruları, Peygamberimizin (s.a.v.) Hilmi Ve Yumuşak Huyluluğuönlisans arapça,
Logged
17 Ocak 2015, 16:41:21
Derya 7/B

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 285


« Yanıtla #1 : 17 Ocak 2015, 16:41:21 »

 Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) Hilmi ve Yumuşak Huyluluğu Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) nefsi için hiçbir zaman kızmaz, düşmanlarını ve rakiplerini affetme yolunu izlerdi. Her durumda sakinliğini korur ve hiçbir olayda aşırı heyecana kapılmazdı. Hoşa gitmeyen bir durumla karşılaşınca sabır gösterir, tahrik edici durumlarda soğukkanlığını korurdu. Vakarı ve ağırbaşlılığı hiçbir zaman terketmezdi. Kusurlara karşı bağışlayıcıydı.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
19 Ekim 2015, 23:30:10
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« Yanıtla #2 : 19 Ekim 2015, 23:30:10 »

Hilm; yumuşak huylu, yavaş, uslu, sessiz, sakin olmak, heyecana kapılmayıp öfkeyi yenmek, nefsine hakim olup kızmamak, gücü yettiği halde affetmek, hoşa gitmeyen şeyler karşısında sabredip tahammül göstermek, tahrik edici sebepler karşısında soğukkanlılığı korumak, vakarlı ve ağırbaşlı bulunmak, acı ve ıstırap verici hareketlerle yüzyüze gelince kendini tutma gibi anlamlara gelen güzel bir ahlâktır.

Allahım bizleri Efendimiz (as) gibi yumuşak huylu sakin soğukkanlı olmayı nasip et bizleri Efendimiz gibi dosdoğru olmayı onun davranışlarını tatbik etmeyi nasip eyle...

Allah razı olsun 
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Kasım 2018, 15:45:38
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #3 : 20 Kasım 2018, 15:45:38 »

Rabbim bizleri yumuşak huylu halim selim kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Kasım 2018, 01:46:27
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.947


« Yanıtla #4 : 21 Kasım 2018, 01:46:27 »

Aleyküm Selâm. Rabbim bizleri herdaim her şeyde Peygamberimizi örnek almayı nasip etsin inşaAllah. Amin Ecmăin
Bilgiler için Allah Razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes