> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Peygamberimizin Hayatı > Tebük gazası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tebük gazası  (Okunma Sayısı 579 defa)
03 Ocak 2011, 20:56:49
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 03 Ocak 2011, 20:56:49 »



Tebük Gazası
 
(Hicret 'in 9. senesi Receb ayı / Milâdi 630)

Hicret'in 9. senesi, İslâm'ın Arabistan Yarımadasında bütün haşmetiyle yayıldığı senedir. Bir taraftan dalga dalga insanlar Medine'ye gelerek Resûli Ekrem'e İslâmiyet üzerine bîat ediyor, diğer taraftan Müslüman olmuş kabilelerin dinî ve idarî işlerini tanzim etmek gayesiyle etrafa memurlar ve valiler gönderiliyordu. Hülâsa, Asrı Saadet'te İslâm, 9. Hicrî senede en şaşaalı ve ihtişamlı devrini yaşıyordu.

Ancak, parlayan bu güneşin haşmetini çekemeyen devletler de vardı. Onlardan biri, o zamanın en güçlü devletleri arasında yer alan Bizans'tı. Başında Kayser Heraklius vardı. Çevredeki Hıristiyan Araplardan da gördüğ tahrik neticesinde Dini Mübîni İslâm'ı ve müntesiplerini ortadan kaldırmak maksadıyla büyük bir ordu hazırlıyordu. Bu maksatla Cüzam, Lahm, Âmile, Gassan v.s. kabileler de Heraklius'ıın bu ordusuna katılacaklardı.978 Bir insan seli hâlinde Medine üzerine akacak ve güya Müslümanları imha edeceklerdi.

Durumu Resûlullah Efendimiz derhâl haber aldı ve ânında hazırlığa başladı.

Peygamber Efendimiz, herhangi bir gazaya çıkarken, maksadını açıklamazdı; bir başka yere gidecekmiş gibi davranır ve konuşurdu.

Bu sefer öyle yapmadı. Halkın ona göre hazırlanması için, gidilecek yerin uzaklığını, zamanın kıtlık ve yokluk zamanı olduğunu, düşmanın da çokluğunu açıkça mücâhidlere bildirdi.979

Medine içinde harb hazırlıkları başlarken, Peygamber Efendimiz, etraftaki Müslüman kabilelere de haber gönderdi ve harb için mücâhid istedi.980

ZENGİNLERİN YARDIMI

Her tarafta kıtlık ve kuraklık hâkimdi. Harbe iştirak edecek mücâhidlerden birçoğunun silâh satın alacak, harb hazırlığı için sarfedecek paraları yoktu.

Resûli Ekrem, Müslüman zenginleri, harb hazırlığı ve teçhizatı için yardıma çağırdı.

Hâli vakti yerinde olan Müslümanlar, bu davete derhâl icabet ettiler.

Hz. Ömer 'in Yardımı

Hz. Ömer, Nebîyyi Ekrem Efendimizin dâvetine koşanların başındaydı. Kendi kendine, "Bugün Ebû Bekir'i geçeceğim!" diyordu. Malının yarısını alıp Peygamber Efendimize getirdi.

Resûli Ekrem, "Ey Ömer!.. Ev halkına ne bıraktın?" diye sordu.

Hz. Ömer, "Size getirdiğimin bir mislini bıraktım." dedi.981

Hz. Ebû Bekir 'in Yardımı

Hz. Ebû Bekir, bütün serveti olan dört bin dirhem* gümüşü alıp huzuru Risâlete getirdi.

Hz. Ömer, onun ne getirmiş olduğunu merakla öğrenmek istiyordu.

Peygamber Efendimiz, "Ey Ebû Bekir!.. Ev halkına ne bıraktın?" diye sordu.

Sıddikı Ekber sevinçle, "Onlara, Allah ve Resulünü bıraktım!"982 cevabını verdi.

Bu fedakârlık karşısında Hz. Ömerü'lFaruk'un gözleri yaşardı ve, "Anam babam: sana feda olsun ey Ebû Bekir!.." dedi, "Hayır yolundaki her yarışta beni muhakkak geçiyorsun! Artık hiçbir şeyde seni geçemeyeceğimi iyice anladım!'"383

Hz. Osman 'in Yardımı

"Zinnureyn" lâkabının sahibi Hz. Osman, o sırada Şam'a göndermek üzere bir ticaret kervanı hazırlamıştı. Yardım daveti üzerine, kervanı Şam'a göndermekten vazgeçti ve 300 deveyi üzerindeki mallarla birlikte Hz. Resûlullah'a teslim etti. Ayrıca 50 at ve bin altın nakit hibe etti.

Hz. Osman b. Affan'ın bu fedakârlığı karşısında Serveri Kâinat Efendimiz, "Allah'ım, ben Osman'dan razıyım, Sen de ondan razı ol!"984 buyurdu.

Hz. Abdıırrahmân b. Avf'm Yardımı

Hz. Resûlullah'ın yardım dâvetine Abdıırrahmân b. Avf (r.a.), dört bin dirhemle koştu.

"Yâ Resûlallah!.." dedi, "Bu dört bin dirhemi size takdim ediyorum; bir o kadarını da ev halkım için bıraktım."

Bir dirhem, üç gramdır.

Resûli Ekrem, "Getirdiğin de, ev halkına bıraktığın da bereketli olsun!" buyurdu.985

Resûli Kibriya Efendimizin bu duası bereketiyledir ki, Abdurrahmân b. Avf Hazretleri vefat ettiği zaman, dört hanımından sâdece her birisinin mîras hissesine 18 bin miskal altın düştüğünü görmüşlerdi.986

Daha birçok Müslüman, ellerinden gelen yardımı yapmaktan geri durmadılar. Kimi hurma getiriyor, kimi devesini getirip ordunun hizmetine veriyordu. Hiçbiri, getireceği şeyin büyüklüğüne, azlığına, ehemmiyetsizliğine bakıp yardıma koşmaktan geri kalmıyordu.

Bir Sa' Hurmayla Yardıma Koşan Zât

Ebû Akil, elinde bir sa'* hurmayla Resûlullah'ın huzuruna geldi.

"Yâ Resûlallah!.." dedi, "İki sa' hurma karşılığında bütün gece sırtımla su çektim. Bu iki sa'dan birini ev halkım için bıraktım, diğerini de Rabbimin rızasını kazanmak için size getirdim!"

Bundan son derece mütehassis olan Resûli Kibriya Efendimiz, "Allah, senin getirdiğini de, ev halkına bıraktığını da bereketli kılsın!" diye buyurdu ve getirilen hurmaların sadakalar kısmına dökülmesini emretti.987

Bir başka fakir Müslüman olan Ulbe b. Zeyd, Allah Resulünün bu dâvetine canü gönülden bir şeylerle katılmak istiyordu. Ama götürecek hemen hemen hiçbir şeyi yoktu. Allah'a yalvardı: "Ey Allah'ım!.. Sen, cihada çıkmayı emrettin. Halbuki beni, Resulünle birlikte cihada çıkabilecek bir bineğe sahipkılmadın." Sonra, kendilerinden yararlandığı bazı şeylerle Hz. Resûlullah'ın huzuruna geldi.

"Yâ Resûlallah!.. Elimde sadaka olarak verebileceğim bir şey yok. Kendisinden faydalandığım şu şeyleri tasadduk ediyorum." dedi ve ilâve etti: "Bundan dolayı, beni üzen veya bana kötü söyleyen ya da benimle 'Bu da tasadduk edilir mi?' deyip eğlenecek kimseye hakkımı helâl ediyorum!"988

Peygamber Efendimiz, "Allah, sadakanı kabul buyursun!" dedi.

Ertesi gün, Peygamber Efendimiz, ashabına, "Şu gece tasaddukta bulunmuş kişi nerededir?" diye sordu.

Kimsede bir hareket görülmedi.

Bu sefer Efendimiz, "Gece sadakayı veren nerede ise ayağa kalksın!" buyurdu.

Ulbe ayağa kalktı.

Resûli Ekrem Efendimiz, "Ben, senin sadakanı kabul ettim. Seni müjdelerim! Muhammed'in varlığı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sen, sadakası kabul olunanların dîvânına yazıldın!"989 buyurdu.

Ulbe, bundan son derece memnun oldu.

Müslüman Kadınların Fedakârlığı

Müslüman kadınların bu yolda gösterdikleri fedakârlıklar da takdire şayandı. Boyunlarında, el ve kulaklarında ne kadar ziynet eşyası varsa, Allah yolunda cihada çıkacak olan ordunun hazırlığı için getirip onları Hz. Resûlullah'a seve seve teslim etmekte asla tereddüt göstermiyorlardı.

Eşlem Kabilesine mensup Ümmü Sinan der ki:"Âişe'nin (r.a.) evinde, Resûlullah'ın (a.s.m.) önüne serilmiş bir örtü gördüm. Üzerinde fil dişinden bilezikler, pazubendler, yüzükler, halhallar, küpeler, develerin ayaklarını bağlayacak kayışlar ile kadınlar tarafından gönderilen ve Müslümanların savaşa hazırlanmalarına yarayan birtakım şeyler bulunuyordu."990

İşte, bütün bu yardımlarla, kıtlık, yoksulluk ve fakirlik yüzünden harbe iştirak edecek durumdan mahrum bulunan birçok Müslümana da silâh tedarik edildi, sefer hazırlığı yapıldı, harb teçhizatı sağlandı.

BEKKAUN

Harbe iştirak etmek isteyenler öylesine çoktu ki, zengin ashabın yardımları bile onların teçhizi için kâfi gelmiyordu. Durumları müsait olmayanlar, Resûlullah'a, sefere gönüllü olarak katılmak istediklerini belirtiyorlar, ancak, kimine binecek deve, kimine silâh, kimine ise yol azığı tedarik edilemediğinden kabul edilmiyordu.

Red cevabı alanlar arasında "Bekkaun," yâni "Ağlayanlar" diye meşhur yedi zât vardı ki, şunlardı:

Salim b. Umeyr, Atnr b. Humam, Ulbe b. Zeyd, Irbez b. Sariyye, Ebû Leylâ Abdurrahmân b. Ka'b, Abdullah b. Mugaffel ve Heremî b. Abdullah."91

Bu yedi zât, harb hazırlıkları sırasında Peygamberimizin huzuruna çıkarak, "Yâ Resûlallah!.. Sefere çıkmak isteriz; ancak, binecek devemiz, yolda yiyecek azığımız yok!" diyerek durumlarını arzettiler.

Resûli Ekrem, "Size verecek binek kalmadı." buyurunca, üzüntülerinden ağlayarak huzuru Risâletten ayrıldılar.

Cenâbı Hakk, bu fedakâr sahabîler hakkında şöyle buyurdu:

"Bir de o kimselere günah yoktur ki, kendilerini bindirip savaşa sevkedesin diye sana geldikleri zaman (kendilerine), 'Sizi bindirecek bir hayvan bulamıyorum.' demiştin. Bu uğurda sarfedecekleri şeyi bulamadıklarından dolayı kederlerinden gözleri yaş döke döke döndüler/'993

Harbe iştirak edemeycekleri endişesiyle üzüntülerinden gözyaşı dökerek Peygamberimizin huzurundan ayrılan bu sahabîler, bu âyetin inmesiyle zengin sahabîler tarafından birer ikişer teçhiz edildiler. Böylece, harbe iştirak etme imkânı kendilerine tanınmış oldu. Rivayete göre, bunların üçünü Hz. Osman b. Affan, ikisini Peygamberimizin amcası Hz. Abbas, ikisini de Yamin b. Umeyr harb için teçhiz etmişlerdir.994

MÜNAFIKLAR SAHNEDE

Sıcaklık, kıtlık ve kuraklık her tarafı kasıp kavuruyordu. Bahçelerde meyvelerin tam olgunlaştığı bir zamandı. İnsanların, güne...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tebük gazası
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:30:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tebük gazası rüya tabiri,Tebük gazası mekke canlı, Tebük gazası kabe canlı yayın, Tebük gazası Üç boyutlu kuran oku Tebük gazası kuran ı kerim, Tebük gazası peygamber kıssaları,Tebük gazası ilitam ders soruları, Tebük gazasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes