๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberimizin Hayatı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 15 Ocak 2011, 17:31:36



Konu Başlığı: Peygamberimizin Şam'a ikinci gidişi
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 15 Ocak 2011, 17:31:36
PEYGAMBERİMİZİN ŞAM'A İKİNCİ GİDİŞİ

Mekke halkının meşguliyetleri başında ticaret geliyordu. Ebû Tâlib de bir müddet ticaretle uğraştı. Ancak, kıtlık kuraklık yıllarının baş göstermesi, kabîle savaşlarının birbirini takib etmesi ve aile efradının fazla oluşu gibi sebepler yüzünden ticaret yapabilecek malî kuvveti pek kalmamıştı. Bu yüzden, Efendimizi de yanına alarak yaptığı Suriye seyahatinden sonra bir daha ticaret kervanlarına katılma imkânını elde edemedi. Mekke'nin içinde bazı işler yapmakla geçinip gidiyordu.

Mekke'de Nebîyyi Ekrem Efendimizin akrabalarından zengin bir dul kadın vardı: Hatice binti Hüveylid... O, servetiyle ticaret kervanlarına ortak oluyordu.

Peygamber Efendimiz, 25 yaşında bulunduğu sırada, Kureyş yine Şam'a göndermek üzere bir ticaret kervanının hazırlığı içindeydi. Bu kervana Hz. Hatice de, mallarıyla iştirak edecekti. Her seferinde olduğu gibi bu defa da mallarının başında gönderecek emin ve sağlam adamlar arıyordu.

Geçim sıkıntısı içinde kıvranıp duran Ebû Tâlib, bunu duydu. Himayesinde bulunan yeğeni Nebîyyi Muhterem Efendimizi yanına çağırarak, kendisine açılmak zorunda kaldı ve şöyle konuştu:

"Ey kardeşim oğlu!.. Mal ve mülk sahibi olmadığımı biliyorsun. Şiddetli kıtlık ve kuraklık, elimizi avucumuzu kuruttu; bizde ne ticaret bıraktı, ne de kalkacak, kımıldanacak güç ve derman... Bak, kavminin ticaret kervanı Şam'a gitmeye hazırlanıyor. Hüveylid'in kızı Hatice de, bu kervana yükleyeceği mallarla katılacak ve mallarıyla birlikte de kavminden bazı kimseler gönderecektir. Hatice, ticaretle uğraşan, serveti bol ve başkasının da bu servetten istifade etmesini isteyen bir kadındır. Senin gibi emniyet edilen temiz, vefalı bir insana, onun bu konuda ihtiyacı vardır. Gidip bu hususu kendisine anlatsan, herhalde dürstlüğün ve üstün meziyetlerinden dolayı seni başkalarına tercih edecektir!"

Bu konuşmasının ardından endişesini de üzüntü içinde belirtti: "Gerçi, seni Şam'a göndermekten çekiniyorum; Yahudilerin sana bir zarar vermesinden de korkuyorum! Ama ne yapayım ki, geçimimizi temin konusunda, bundan başka hatırıma gelen bir fikrim de yok."113

Amcasına, "Amcacığım, sen nasıl istiyorsan öyle yap." cevabında bulundu.

Ebû Tâlib'le Resûli Ekrem Efendimiz arasında geçen konuşma, Hz. Hatice'ye ulaştı. Nebîyyi Mükerrem'in doğru sözlü, güvenilir, emniyetli, üstün ahlâklı olduğunu bilen Hz. Hatice, hemen haber göndererek çağırttı, kendisine şöyle dedi:

"Ben, seni Şam'a gidecek ticaret mallarımın başında göndermek istiyorum. Senin doğru sözlü, son derece güvenilir ve güzel ahlâklı olduğunu biliyorum. Sana, kavmimden hiçbir kimseye vermediğim yüksek bir ücret vereceğim!"

Peygamber Efendimiz, teklifi amcası Ebû Tâlib'e haber verdi. Buna son derece sevinen amcası, "Bu, Allah'ın sana ihsan ettiği bir rızıktır!" diye konuştu.

Ebû Tâlib, ücreti tâyin etmeden yola çıkılmasını münasip görmediğinden, Efendimize, gidip bizzat Hz. Hatice'yle bu hususu konuşmasını söyledi. Ancak Peygamber Efendimiz, bunu istemediğini belli etti. Bunun üzerine Ebû Tâlib, kendisi bizzat giderek, "Ey Hatice!.." dedi, "Biz işittik ki, sen filânı iki erkek deve vermek üzere tutmuşsun. Biz, Muhammed için dört erkek deveden aşağısına razı olmayız!"

Efendimiz gibi son derece itimat edilir birini bulan Hz. Hatice, sevinç içinde, "Ey Ebû Tâlib!.." dedi, "Sen çok kolay ve hoşa gidecek bir ücret dilemiş bulunuyorsun! Bundan daha fazlasını isteseydin bile ben yine kabul ederdim!""4

Haliyle Ebû Tâlib, bu sözlerden fazlasıyla memnun oldu. Hz. Hatice, kölesi Meysere'yi de Resûlullah Efendimizin emrine verdi ve ona şu tembihte bulundu:

"Sana ne emrederse derhâl itaat edeceksin, hiçbir fikrine karşı aykırı iş görmeyeceksin, bir dediğini iki etmeyeceksin ve her hâlini bana bildireceksin!"

Kervanın yola çıkması için bütün hazırlıklar tammalandı. Ebû Tâlib ile Efendimizin halaları da, onu uğurlamaya geldiler ve kervanda bulunanlara onunla ilgilenmelerini rica ettiler.

...Ve kervan yola çıktı.

Ticaret kervanı üç aylık yorucu bir yolculuktan sonra, Şam topraklarına vardı. Kervana iştirak edenlerin her biri, Busra Panayırının münasip yerlerine tezgâhlarını kurdular. Kâinatın Efendisi ise, oradaki manastıra yakın bir zeytin ağacının altına indi.


113 ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 129130.

114 İbni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 130.