> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Peygamberimizin Hayatı > Peygamberimizin hastalanması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberimizin hastalanması  (Okunma Sayısı 704 defa)
03 Ocak 2011, 15:57:50
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 03 Ocak 2011, 15:57:50 »



Peygamberimizin Hastalanması
 
Bu emri verişinden bir gün sonra anîden hastalandı; fakat, cihad için yola çıkacak ordunun hazırlığından vazgeçmedi. Bir gün sonra, yâni Perşembe günü, hasta olduğu hâlde bizzat kendi eliyle sancağı Hz. Üsame'ye verdi.

"Ey Üsame!.. Allah yolunda, Allah'ın ismiyle muharebeye çık, Allah'ı inkâr edenlerle çarpış!" buyurdu. Sonra, Müslümanlara hitaben, "Ahde vefasızlık etmeyiniz! Küçük çocukları ve kadınları öldürmeyiniz! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz; zîra, ne olacağını bilemezsiniz. Belki, onlar yüzünden belâ ve musibete uğrayabilirsiniz! Fakat, 'Allah'ım!.. İmdadımıza yetiş, düşmanımızın hakkından gel, bizi onların zararından koru!' diye dua ediniz!" diye konuştu ve ilâve etti: "Şunu da unutmayınız ki, Cennet, kılıçların parıltısı altındadır!"1168

Hz. Üsame, sancağı Büreyde b. Huseyb'e teslim ettikten sonra, aldığı emir gereği karargâhını Cüruf te kurdu. Hazırlığını bitiren Müslüman oraya koşuyordu.

Bazı Sözler

Hz. Üsame, ordusunu hazırlamakla meşguldü. Müslümanlar da harbe katılmak üzere hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorlardı. İslâm Ordusunda Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Sa'd b. Ebî Vakkas, Ubeyde b. Cerrah gibi Ashab-ı Kiram'in ileri gelenlerinden birçok kimse vardı. Bunların üzerine, henüz 20 yaşına basmamış Hz. Üsame kumandan tâyin edilmişti.

Bu durum, hoşa gitmeyen bazı sözlerin söylenmesine sebep oldu: "Henüz 20'sine ayak basmamış bir delikanlı kumandan tâyin ediliyor, ashabın ileri gelenlerinden birçok kimse emri altına veriliyor! Bu nasıl olur?"

Ayyaş b. Ebî Rebia ise, "İlk Muhacirlerin başına bu genç nasıl kumandan tâyin ediliyor?"1169 diyordu.

Sanki bir anda Hz. Üsame'nin Resûl-i Kibriya Efendimiz tarafından tâyin edildiği unutuluvermiş gibi bir sürü söz ve dedikodu...

Duruma Hz. Ömer (r.a.) muttali oldu. Bu tarz sözleri sarf-edenlere gereken cevabı verdikten sonra, meseleyi gidip Hz. Resûlullah'a(s.a.v.) intikal ettirdi.

Peygamberimiz, yakalandığı hastalığın şiddetinden yatağında yatmaktaydı. Haberi alır almaz, kızgınlığının ifadesi yüzünden belli oldu. Sargılı başıyla yatağından kalktı. Ashabın yardımıyla mescide giderek minbere çıktı. Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra, "Ey insanlar!.. Üsame'yi kumandan tâyin ettiğim için bazılarınızın ileri geri konuştuğunu duydum!" dedi; sonra, konuşmasına şöyle devam etti:

"Benim, Üsame'yi kumandan tâyin etmeme itiraz ediyor gibisiniz! Daha önce Üsame'nin babasını kumandan tâyin ettiğim zaman da aynı şeyi yapmıştınız! Vallahi, nasıl babası kumandanlığa lâyık olduğunu göstermişse, Üsame de babasından sonra kumandanlığa lâyık bir kimsedir! Babası nasıl en sevdiğim biri idiyse, Üsame de en sevdiğim kimseler arasından biridir! O da, babası da her türlü hayrı işleyebilecek yaratılışa sahip kimselerdir. Onlardan hayırlı işler bekleyiniz. Muhakkak ki Üsame, sizin hayırlı olanlarınızdandır ve bu işe ehliyetli birisidir!""70

Bu hitabesinden sonra minberden inip Hâne-i Saadetine girdi. İslâm Ordusuna katılacak Müslümanlar, birer ikişer gelip kendisiyle vedalaştılar. Efendimiz onlara, "Üsame'yi gönderme işini geri bırakmayınız.""71 diyordu.

Hattâ, bir ara, dadısı ve Hz. Üsame'nin annesi Hz. Ümmü Eymen, Hâne-i Saadet'e gelip, "Yâ Resûlallah!.. Üsame'yi bir süre karargâhında bıraksan olmaz mı?" deyince, Efendimiz aynı sözlerini tekrarladı: "Üsame'yi gönderme işini ihmâl etmeyiniz. Onu gönderiniz!"

Bu kesin emir üzerine Müslümanlar karargâha gittiler.

Bakî Mezarlığını Ziyaret

Fahr-i Âlem Efendimizin, bu fânî dünyayı terkedeceği an, günbegün, saatbesaat yaklaşıyordu.

Bir gece yarısı, ansızın Hâne-i Saadetinden çıktı. Hz. Âişe Validemiz, "Yâ Resûlallah, nereye gidiyorsunuz?" diye sordu.

Resûl-i Ekrem, "Bakî Mezarlığında medfun bulunan ehlim için istiğfar etmek üzere emir aldım; oraya gidiyorum.""72 diye cevap verdi.

Yanında âzadlı kölelerinden Ebû Rafı ve Ebû Müveyhib vardı. Bakî Mezarlığında kabirler arasında uzun müddet durarak dua ve istiğfarda bulundu. Sonra Ebû Müveyhib'e dönerek yakında ebedî âleme gideceğini, Bâkî-i Hakikî'nin cemâliyle müşerref olacağını şöylece ifade buyurdu:

"Ey Ebû Müveyhib!.. Dünya hazinelerinin anahtarları ile âhiret nimetlerini seçme hususunda serbest bırakıldım; ben de âhiret nimetlerini tercih ettim!"'173

Bu sözleri duyan Ebû Müveyhib'in birden nutku tutuldu. Yalnız gözü değil, bütün duygulan, ruhu, kalbi bir anda ağlamaya başladı.

Bu manâlı ziyaretten sonra Resûl-i Kibriya, Hâne-i Saadetine geri döndü.

Uhud Şehidlerini Ziyaret

Uhud şehidleri için de dua ve istiğfarda bulunması, Efendimize emredilmişti. Bu sebeple, bir gün Uhud'a gitti. Orada şe-hid olan en güzide sahabîleri için uzun uzun dua etti.

Oradan döner dönmez, Mescid-i Saadet'e vardı. Minbere çıktı. Müslümanlara hitaben, "Ben, sizin Kevser Havuzuna ilk kavuşanınız ve sizi ilk karşılayanınız olacağım." buyurduktan sonra sözlerine şöyle devam etti:

"Ben, sizin hakkınızda, benden sonra müşrikliğe dönersiniz diye korkmuyorum; fakat ben, sizin hakkınızda, dünyaya kapılır, onun için birbirinizi kıskanır, birbirinizi öldürürsünüz ve bunun neticesi olarak sizden öncekilerin yok olup gittikleri gibi siz de yok olup gidersiniz, diye korkuyorum!"1174

Hz. Meymûne 'nin Evinde

Resûl-i Ekrem Efendimiz, âdetleri gereği Hz. Meymûne'nin evinde bulunuyorlardı. Hasta olmasına rağmen ailelerinin hakkına son derece riâyet ediyordu. Burada Efendimizin ateşi birden yükseldi. Davet ettiği bütün hanımları, etrafında mahzun ve kederli duruyorlardı.

"Yarın hanginizin evine gideyim?" diye sordu.

Bu sualini birkaç kere tekrarladı. Hiçbir hanımından cevap gelmedi.

Bu soruyu sormasındaki maksadı, hastalık günlerini Hz. Âişe Validemizin evinde geçirmeyi arzu etmiş olmasındandı.

Peygamber Efendimizin bu arzusunu, Ezvac-ı Tâhirat, fera-setleriyle anlamada gecikmediler; ittifakla, Hz. Âişe Validemizin evinde kalmasını uygun gördüler.

Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz, Hz. Meymûne'nin evinden çıkarak, bir eli Hz. Ali'nin, diğer eli Hz. Abbas'ın omuzunda, onların yardımıyla Hz. Âişe Validemizin evine geldi.1175

Peygamberimiz ve Hz. Âişe

Hz. Âişe Validemiz, Efendimizin hastalığı esnasındaki bir hâtırasını şöyle anlatır:

"Resûlullah (s.a.v.), eve geldiği sırada başımda bir ağrı belirmişti. Ağrının şiddetinden 'Vay başım, vay başım!..' diye söylendim.

"Resûlullah bunu duyunca, 'Ne ehemmiyeti var, neden üzülüyorsun? Eğer benden evvel dünyadan göçüp gidersen seni teçhiz ve tekfin eder, namazını da kılarım.' diye konuştu.

"Ben de, 'Benim ölümümü mü istiyorsunuz?' dedim."

Hz. Âişe, Peygamberimizin lâtife yaptığını birden anlayamayıp böyle konuşmuştu.

Resûl-i Ekrem, latifesinin sonunu şu ciddî sözlerle bağladı:

"Ey Âişe!.. Senin başının ağrısı geçer, gider. Asıl baş ağrısı, benim başımın ağrısıdır; artık ondan kurtulmak çok zor!""76

Peygamberimiz ve Sıddık-ı Ekber

Her yerde her zaman Allah ve Resulüne sadâkatin zirvesinde bulunan Sıddık-ı Ekber, Resûl-i Ekrem'in huzuruna çıkarak, kendisine hizmet etmekten şeref duyacağını, şöylece dile getirdi:

"Yâ Resûlallah, müsaade buyurursanız, hastalığınızda size hizmet etmek isterim!"

Resûl-i Ekrem, Sıddık-ı Ekber'in arzusuna müsaade etmedi; ama cevabı, gönlünü fethediciydi:

"Yâ Ebâ Bekir!.. Bu niyetinle bile yapacağın hizmetin sevab ve mükâfatına şimdiden nail oldun. Ancak ben, hastalığım esnasında hizmetlerimi kızımla zevcelerimden başkasına gördürecek olursam, onları üzmüş olurum!"

En Ağır Hastalık, En Fazla Izdırap

Hastalığın şiddeti, ateşin yüksekliği sebebiyle Peygamber Efendimiz, yatağında bile rahat edemiyordu. Bir o tarafa, bir bu tarafa dönüyordu.

Başucunda bulunanlar, bu durum sebebiyle, "Yâ Resûlal-lah!.. Eğer bizden birisi bu derece ızdırap çektiğini izhar etseydi, muhakkak bizi tekdir ederdin!" dediler.

Resûl-i Ekrem, cevabıyla, durumunu şöylece izah etti:

"Benim hastalığım, bildiğiniz gibi değil, oldukça zordur. Allah Teâlâ, sâlih ve mü'min kullarını belânın, hastalığın ve musibetin en şiddetlilerine mübtelâ eder. Fakat o belâ, o musibet ve o hastalık vasıtasıyla o mü'min sâlih kulunun derecesini yükseltir, günahlarını yok eder."

Ve Hz. Âişe Validemiz şöyle der:

"Hakikaten, Resûlullah'ın hastalığından daha zor, daha şiddetli bir hastalık görmedik."

İbn-i Mes 'ud Anlatıyor

Abdullah İbn-i Mes'ud (r.a.) ise, Peygamberimizin hastalığının şiddetini şöyle dile getirir:

"Nebî'nin (s.a.v.) hastalığında vücudu hummanın hararetinden şiddetli sarsıldığı sırada huzuruna varmıştım.

'"Yâ Resûlallah!.. Humma hararetinden çok ızdırap çekiyorsunuz! Yâ Resûlallah!.. Bu hummanın iki kat ızdırabı var; elbette sizin için iki kat ecri ve mükâfatı vardır.' dedim.

"Resûlullah, 'Evet.' diyerek beni tasdik etti. Sonra da şöyle buyurdu:

'"Hastalığa tutulan hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah Teâlâ onu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberimizin hastalanması
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:13:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberimizin hastalanması rüya tabiri,Peygamberimizin hastalanması mekke canlı, Peygamberimizin hastalanması kabe canlı yayın, Peygamberimizin hastalanması Üç boyutlu kuran oku Peygamberimizin hastalanması kuran ı kerim, Peygamberimizin hastalanması peygamber kıssaları,Peygamberimizin hastalanması ilitam ders soruları, Peygamberimizin hastalanmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes