๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberimizin Hayatı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 17 Ocak 2011, 11:02:38



Konu Başlığı: Peygamber Efendimizin koyun gütmesi
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 17 Ocak 2011, 11:02:38
PEYGAMBER EFENDİMİZİN KOYUN GÜTMESİ

Resûli Ekrem Efendimiz, ömrü saadetlerinin 10. yılı içinde bulunuyorlardı.

Bu sırada, himayesinde bulunduğu amcası Ebû Tâlib'in koyun ve keçilerini gütmek istediğini söyledi. Onu canı gibi seven amcası, önce buna razı olmadı. Ancak, Efendimizin şiddetli arzu ve ısrarı karşısında kabul etti. Fakat, bu sefer zevcesi Fâtıma Hâtûn, bu isteğe şiddetle karşı koydu. Göz bebeklerinden daha çok kıymet verdikleri Kâinatın Efendisini yakıcı güneş altında bırakmaya gönülleri nasıl rıza gösterebilirdi?

Fakat, Fahri Âlem Efendimiz, bu arzusunda kararlı idi. Bunun için Fâtıma Hâtun'u ikna ve razı etti.

Efendimiz, sabahları koyun ve keçileri alarak vadilerde ve tepelerde dolaştırıp otlatmaya başladı.

Böylece, hem geçim sıkıntısı içinde bulunan amcasına, hiç olmazsa çoban tutma masrafından kurtarmak suretiyle yardımda bulunmuş, hem de yalnız başına yerleri ve gökleri derin derin tefekkür edebilme imkânını elde etmiş oluyordu. Kırda Cenâbı Hakk'ın, her an tazelendirdiği yer ve gök sahifelerindeki ulvî manzaraları seyrediyor ve âdeta ruhu onlardan eşsiz bir zevk ve derin bir feyiz alıyordu. Üzerine aldığı bu vazife, onu aynı zamanda tefessüh etmiş cemiyetin yalan ve hile ile dolandırıcılık ve riya ile bulaşmış hayatlarından uzak kalma imkânına da kavuşturuyordu.

Ömrü saadetlerinin bir senesini koyun gütmekle geçiren Efendimize nübüvvet vazifesi verildikten sonra, sahabîleriyle bir gün kıra çıkmışlardı. Merruzzahran mevkiinde beraberce misvak ağacının yemişini topluyorlardı. Gönülleri kucaklayan tebessümleri arasında sahabîlerine şöyle buyurdu:

"Siz bu yabanî yemişlerin karalarını tercih ediniz. Çünkü, onun siyahı en lezzetlisidir!"

Sahabîler, merak ve hayret içinde, "Yâ Resûlallah!.." dediler, "Bu yemişin iyisini kötüsünü çobanlar bilir. Siz de koyun güttünüz mü?"

Nebîyyi Ekrem Efendimiz, yine ruhlar okşayan tebessümleri arasında, "Hiçbir peygamber yoktur ki koyun gütmemiş olsun!"90 cevabını verdiler.

Ömür defterine tatlı bir hâtıra olarak kaydedilen bu koyun gütme hâdisesini, yine Resûli Zîşan Efendimiz bir gün şöyle yâdedecektir:

"Musa (a.s.) peygamber gönderildi, koyun güderdi. Davud (a.s.) peygamber gönderildi, koyun güderdi. Ben de peygamber gönderildim. Ben de kendi ailemin koyunlarını Ciyad'da (Mekke'nin alt tarafında bir yer) güderdim."91

Görülüyor ki, Kur'ân'da "en yüksek ahlâkın sahibi" olarak tavsif edilen Resûlullah Efendimizin, henüz 10 yaşlarındaki gayret ve himmeti dahi boş oturmayı hoş görmemiş ve başkasına yük olmayı uygun bulmamıştır.

Tafsili ciltler teşkil edecek şu mübarek sözlerinde de bu bir senelik koyun gütme tecrübesinin eserini bulmak mümkündür:

"Hepiniz çobansınız. İdareniz altında bulunanlardan mes'ûlsünüz. Devlet reisi, idaresi altındakilerden mes'ûldür. Kişi, ehil ve iyâlini gözetip korumakla mükellef ve bundan mes'ûldür. Kadın, kocasının evinden mes'ûldür. Hizmetçi, efendisinin malının muhafızıdır ve bundan mes'ûldür. Kişi, babasının malinin muhafızıdır ve bundan mes'ûldür. Hepiniz, idareniz altında olanlardan mes'ûlsünüz."92

90 ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 125126; Buharî, Sahih. c. 2, s. 247248; Müslim, Sahih, c. 6, s. 125; İbni Mâce, Sünen, c. 12, s. 727.

91İbni Sa'd, A.g.e.,c. 1, s. 126.