> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Peygamberimizin Hayatı > Mute muharebesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mute muharebesi  (Okunma Sayısı 615 defa)
04 Ocak 2011, 18:18:19
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 04 Ocak 2011, 18:18:19 »



Mute Muharebesi
 
(Hicret 'in 8. yılı Cemaziyelevvel ayı / Milâdî 629)

Peygamber Efendimiz, sâdece büyük devletlerin hükümdarlarını mektuplar ve elçiler göndererek İslâm'a davet etmekle kalmamış, aynı zamanda onlara peyk ve tâbi durumunda bulunanlara da elçi ve mektuplar vasıtasıyla İslâm'ı tebliğ etmişti. Busra (şimdiki Havran) Valisine de, ashabtan Haris b. Umeyr elEzdî Hazretlerini nâmei hümâyunla göndermişti. Busra, o sırada bir beylik idi. Valisi ve ahalisi ırkan Arap oldukları hâlde, dinen Hıristiyan ve siyaseten de Bizans'a tâbi bulunuyorlardı.

Elçi Haris Hazretleri, Dimaşk nahiyelerinden Belka'a bağlı Müte köyüne varınca, Bizans Kayserinin Şam valilerinden olan Şürahbil b. Amrû'lGassanî'nin yanına çıkartılmıştı. Şürahbil, Hz. Haris'in Peygamberimizin elçisi olduğunu öğrendiği hâlde, onu hunharca öldürmüştü.705

Elçisinin şehid edildiğini haber alan Resûli Zîşan, pek ziyade müteessir oldu. Sahabei Güzin de fazlasıyla üzüldü. Zîra, o âna kadar Resûli Kibriya Efendimizin hiçbir elçisi öldürülmemişti.706 Haris, Hz. Resûlullah'ın şehid edilen ilk ve son elçisidir. Bu bakımdan, bu vahşîce cinayet çok büyük bir mânâ taşıyordu. Doğrudan doğruya Hz. Resûlullah'ı ve Müslümanları gönülden rencide eden çirkin bir hâdiseydi. Şürahbil, bu alçakça davranışıyla, İslâm'a karşı olan derin kin ve düşmanlığını ortaya koyduğu gibi, devletler arasında carî "Elçiye zeval olmaz." temel prensibini de ihlâl etmişti.

Hâdiseyi değerlendiren Resûli Ekrem Efendimiz, derhâl bir ordu teşkil etti; üç bin mücâhidden meydana gelen bu ordunun başına da, kendi âzadlısı olan Zeyd b. Harise'yi tâyin etti.

Resûli Ekrem, Zeyd b. Harise'yi kumandan tâyin ettiğini belirttikten sonra da, "Zeyd şehid olursa, yerine Cafer b. Ebû Tâlib geçsin! Cafer şehid olursa, Müslümanlar aralarında münasip birini kendilerine kumandan seçsin!"707 diye buyurdu.

Feraset sahibi Müslümanlar, bu ifadelerdeki ince mânâyı kavramışlardı. Gözyaşları arasında, "Yâ Resûlallah, keski sağ kalsalar da kendilerinden faydalansak!" derken, Hz. Resûlullah hiçbir cevap vermeyip sustu.

Ya, sırasıyla kumandanlığa geçecek olanlar?.. Onlar da akıbetlerinin Hz. Resûlullah'ın bu yüce sözlerinde gizli olduğunu bildikleri hâlde, yola çıkmada zerre kadar tereddüt göstermediler, emri Peygamberî'ye ruhu canla itaat ettiler. Evet, onlar, bile bile ölüme koşuyorlardı! Ama bu ölüm, normal ölümlerden farklı olacaktı ve bu ölüm, onları hayat mertebelerinin en yükseğine ulaştıracaktı: şehidlik... Gönüllerinde yatak tek gaye, İ'lâyı Kelimetullalı; ruhlarını saran tek arzu ise, şehâdet idi. İşte, onları coşkun bir hava içinde sefere çıkaran gaye ve arzu bu idi!

İSLÂM ORDUSUNUN MEDİNE'DEN UĞURLANIŞI

Üç bin kişilik İslâm Ordusu, bir vücut hâline gelmiş, harekete hazır bekliyordu. O sırada Peygamber Efendimiz, beyaz bir sancak bağlayıp Komutan Hz. Zeyd'e verdi ve, "Haris b. Umeyr'in öldürüldüğü yere kadar gidiniz. Orada bulunanlara İslâm'ı teklif ediniz. Kabul ederlerse ne âlâ; etmezlerse, Allah'ın yardımına güvenerek onlarla çarpışınız!"708 diye emretti.

Bu tavsiyeden bile, İslâm Ordusunun intikam duygusundan uzak, İslâm'ı teklif etmek gibi ulvî bir gayeyle yola çıkarıldığını pekâlâ anlamak mümkündür!

Mücâhidleri uğurlamaya Resûli Ekrem'le birlikte birçok Müslüman da Seniyyetû'lVeda'ya [Veda Yokuşuna] kadar gelmişti. Resûli Ekrem burada durdu ve mücâhidlere, "Ben, size, Allah'ın emirlerini yerine getirmenizi, yasaklarından uzak kalmanızı, Müslümanlardan yanınızda bulunanlara karşı hayırlı olmanızı ve iyi davranmanızı tavsiye ederim. Allah yolunda Allah'ın ismiyle savaşınız! Ganimet mallara hıyanet etmeyiniz! Ahde vefasızlık göstermeyiniz! Küçük çocukları öldürmeyiniz! Kadınları, yaşlanmış pîri fânileri katletmeyiniz! Ağaçları kesip yakmayınız! Evleri yıkmayınız! Orada, Nasranîlerin kiliselerinde, halktan uzaklaşmış, kendilerini tamamen ibâdete vermiş birtakım kimseler bulacaksınız. Sakın onlara dokunmayınız!"709 diye emir ve tavsiyede bulunduktan sonra, ordunun komutanı Hz. Zeyd b. Harise'ye şunları emretti:

"Müşriklerden düşmanınla karşılaştığın zaman, onları üç husustan birine davet et! Hangisini kabul ederlerse, onlara dokunma!

"Sonra, onları Muhacirler yurdu olan Medine'ye hicrete davet et! Dâvetine icabet ederlerse, Muhacirlerin sahip oldukları haklara kendilerinin de sahip olacaklarını ve onların mükellef bulundukları vazifelerle kendilerinin de mükellef olacaklarını bildir!

"Eğer, Müslüman olup yurtlarında oturmayı isterlerse, Müslümanlardan göçebe Araplar gibi olacaklarını ve onlar hakkında uygulanan İlâhî hükmün kendileri hakkında da uygulanacağını, harb ganimetlerinden kendilerine bir şey verilmeyeceğini ve ganimetten ancak Müslümanların yanında muharebe etmiş olanların faydalanacaklarını haber ver!

"Eğer Müslüman olmaya yanaşmazlarsa, onları cizye vermeye davet et! Onlardan, bunu kabul edenlere dokunma! Cizye vermeye de yanaşmazlarsa, Allah'ın yardımına sığınarak onlarla çarpış!

"Eğer muhasara ettiğin kale veya şehir halkı, kendilerini Allah'ın hükmüne göre teslim almanı senden isterlerse, onları Allah'ın hükmüne göıre teslim alma; fakat, kendi hükmüne göre teslim al! Çünkü sen, Allah'ın, onlar hakkındaki hükmüne isabet edip etmeyeceğini bilemezsin!

"Eğer muhasara altına aldığın kale veya şehir halkı, senden, kendileri için Allah'ın ve Resulünün emanını isterlerse, sen, onlara Allah ve Resulü adına eman verme! Fakat, kendi emanını, babanın emanını ve arkadaşlarının emanını ver! Çünkü, siz, kendinizin ve babalarınızın vermiş olduğu eman sözünü bozacak olursanız, bu, Allah ve Resulü adına vermiş olduğunuz eman sözünü bozmanızdan, sizin için günahça daha hafiftir."710

Bu emir ve tavsiyelerinden sonra Resûli Kibriya Efendimiz, mücâhidlerle vedalaştı. Orduyu uğurlamak için gelen Müslümanlar da, "Allah, sizleri her türlü tehlikeden korusun, yine sağ salim geri çevirsin!" diye dua ettiler.

Medine'ye dönen Resûli Kibriya Efendimizi ise, Abdullah b. Ravaha (r.a.), "Geride kalan, hurmalıkta kendisine veda ettiğim zâta; o en hayırlı uğurlayıcıya, en hayırlı dosta selâm olsun!"711 diyerek selâmladı.

Artık, İslâm Ordusu göz ve gönül yaşları arasında Medine'den uğurlanmıştı. Hz. Fahri Âlem'in bizzat kendi eliyle verdiği beyaz sancak, başlar üzerinde ihtişamla dalgalanıyordu. Sinedeki yürekler, Hz. Resûlullah'ın sunduğu sözler, verdiği öz ve ruh ile atıyordu. Çölün saf, uçsuz bucaksız sînesine süzülen bu mücâhidler, kimlere ve hangi diyara gidiyordu? Görünüşe bakılırsa, Suriye hududunda bulunan, reisliğini Şürahbil b. Amr'ın yaptığı beylikle hesaplaşmaya gidiyordu. Fakat, hayır!.. Bu, işin sâdece dış görünüşü idi. Hakikatte ise, koca bir Bizans İmparatorluğunun gururlu, kibirli ordusuyla hesaplaşmaya gidiyordu!

ŞÜRAHBİL'İN HAZIRLANMASI

Göğüsleri heyecan ve cihada karşı aşkla dolu mücâhidler, uçsuz bucaksız kum denizini at ve deve sırtında aşmaya çalışarak yollarına devam edij/orlardı.

Bu sırada Şürahbil'in kulağına, "İslâm Ordusunun Medine'den hareket ettiği" haberi ulaştı.

Şürahbil, hazırlanmakta gecikmedi. Kayser Heraklius'a haber uçurarak, kendisinden yardım dileğinde bulundu. Bu arada, Vadi'lKura'ya gelip konmuş bulunan İslâm Ordusuna karşı da, kardeşi kumandasında bir askerî kuvveti öncü olarak gönderdi. Mücâhidler, vuku bulan çatışmada Komutan Sedus'u öldürdüler, birliğini de bozguna uğrattılar. Bu bozgun, Şürahbil'in gözünü korkuttu.

İlk saldırıyı başarıyla önleyen İslâm Ordusu, Vadi'1Kura'dan ayrılarak Şam topraklarından Maan'a gelip konakladılar. Mücâhidler, burada korkunç bir haberle irkildiler: "Bizans İmparatoru Heraklius, Rumlardan 100 bin askerin başına geçmiş, güneye doğru yürüyormuş. Harb âlet ve malzemeleri bakımından ordusu son derece mükemmelmiş!"

Kulakları çınlatan bu haber yalan değildi. Yalan olmadığı için de, Hz. Zeyd, mücâhidlerin görüşlerini öğrenmek istedi. Konuşanların ekserisi şu görüşteydi:

"Resûlullah'a (a.s.m.) yazı yazıp düşmanımızın sayısını bildirelim; bize savaşacak er göndersin ya da bu yolda yapmak istediği şeyi bize emretmesini isteyelim!"712

O zamana kadar konuşmayan, hep susup dinleyen biri vardı ki, konuşma sırası ona gelmişti. Bu, hem büyük bir şâir, hem de emsalsiz bir kahraman olan Abdullah b. Ravaha idi. Komutan Zeyd Hazretlerinin bu husustaki sorusuna, "Vallahi, sizin şimdi istemediğiniz şey, arzulayıp o arzuyla yola çıktığınız şehidliktir! Biz, insanlsırla, ne sayıca, ne de at ve süvarice çokluk olduğumuz için değil, Allah'ın bizi şereflendirdiği şu din kuvvetiyle savaşıyoruz.! Gidiniz, çarpışınız! Bunda muhakkak iki iyilikten biri vardır: Ya şehidlik ya zafer!.."713 diye kahramanca cevap verdi.

Mücâhidler, bu samimî ve yürekten sözleri, sanki Abdullah b. Ravaha'dan değil de, bir başka âlemden kendilerine bir seslenişmiş gibi dinliyorlardı. îman ve cihad aşkıyla yanan içler, bu sözlerle birden nurânî birer alev hâlini aldı ve "Vallahi, Ravaha'nın oğlu doğru söylüyor!" diyerek, cesaretle düşmana doğru yol almaya başladılar.

HESAPLAŞMANIN BAŞLAMASI

Tarih, Hicret'in 8. yılı, Cemaziyelevvel ayını gösteriyordu. Yer, Müte Meydanı idi.

Bir tarafta 100 bini aşan gururlu ve intizamlı Hıristiyan Bizans Ordusu; diğer tarafta, üç bin kişilik, görünüşte hasmına kıyasla gayet az ve harb malzemelerinden mahrum Hz. Zeyd kumandasındaki İslâm Ordusu... Birincisinde her şey var, bir tek şey yok; ikincisinde ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mute muharebesi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 19:23:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mute muharebesi rüya tabiri,Mute muharebesi mekke canlı, Mute muharebesi kabe canlı yayın, Mute muharebesi Üç boyutlu kuran oku Mute muharebesi kuran ı kerim, Mute muharebesi peygamber kıssaları,Mute muharebesi ilitam ders soruları, Mute muharebesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes