> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Peygamberimizin Hayatı > Huneyn muharebesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Huneyn muharebesi  (Okunma Sayısı 532 defa)
04 Ocak 2011, 17:58:10
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 04 Ocak 2011, 17:58:10 »



Huneyn Muharebesi
 
(Hicret'in 8. yılı 5 Şevval Cumartesi/Milâdî 27 Ocak 630)

Mekke'nin fethiyle Kureyş'in hemen hemen tamamı İslâmiyetle şereflenin işti. Fetih, aynı zamanda civar kabileler, bilhassa Kureyşlilere taraftar bulunan kabileler üzerinde müsbet tesirler bırakmış ve onların İslâm ve Müslümanlara karşı gönüllerinde sevgi dolu sıcak bir alâka duymasına sebep olmuştu. Bu ciddî alâka, onların bundan böyle Resûli Ekrem safında yer alacaklarının bir işareti sayılıyordu.

Bununla birlikte gönülleri hâlâ bu sıcak ilgiden mahrum bulunan ve mahrumiyetten sıyrılmak arzusu taşımayanlar da vardı: Sakif ve Havazin Kabileleri, bunların başında yer alıyordu. Bunlar, eskiden beri Peygamberimiz ve Müslümanlara karşı şiddetli düşmanlıklarıyla biliniyorlardı. Birçok Arap kabilesi gelip Resûli Ekrem'e sadâkat elini uzattığı hâlde, bunlar düşmanlıklarını bir türlü yenemiyorlardı. O civarın en güçlü kabileleri oluşu kendilerini aldatıyor ve yersiz bir gurura sevkediyordu.

Resûli Ekrem, Mekke'yi fethedip Kureyşlilerle birlikte birçok kabilenin de gönlünü kazanınca, bunların endişeleri daha da kabardı. Büyüyen endişeleri, onları, hazırlanıp Mekke üzerine yürüme kararını almaya kadar götürdü. Gayeleri, Peygamberimizin üzerlerine gelmesine fırsat tanımadan Mekke'ye ansızın baskında bulunmaktı.

Bu maksatlarını, her iki kabilenin ileri gelenleri, kendi aralarında yaptıkları konuşmalarla izhar ediyorlardı: "Muhammed'in bizimle savaşmaya gelmesine herhangi bir engel kalmamıştır. En uygun olan, o üzerimize yürümeden, bizim onun üzerine yürümemizdir!"848

Nitekim, kısa zamanda etraftaki bazı kabilelerin de katılmasıyla Havazinlilerin lideri Mâlik b. Avf in kumandasında 20 bin kişilik bir ordu teşkil ettiler. Kumandan Mâlik b. Avf, askerlerin cesaretle çarpışmaları, dönüp geri kaçmamaları için bütün kadın, çocuk ve davarların da orduya katılmasını temin etmişti.

Yirmi bin kişilik düşman ordusu, kadınları, çocukları ve hayvanlarıyla, gelip Evtas mevkiinde karargâhını kurdu.849

Peygamberimizin Durumu Haber Alması

Resûli Kibriya Efendimiz, Havazin ve Sakiflilerin İslâm topraklarına saldırmak için bir araya geldiklerini haber alınca, derhâl Abdullah b. Ebî Hadred'i bilgi almak üzere düşman topluluğun arasına gönderdi.

Tebdili kıyafetle düşman ordusu arasında birkaç gün dolaşan bu sahabî, gereken bilgileri topladı. Ordu kumandanı Mâlik b. Avf in diğer kumandanlara söylediği şu sözleri bizzat kulağıyla duydu:

"Bu, Muhammed'in son çarpışması olacaktır. Onun şimdiye kadar karşılaştığı kimseler, harb bilgisinden mahrum bulunan kimselerdi. Onun için onlara galebe çalıyordu.

"Seher vakti olunca, hayvanlarınızı, kadınlarınızı ve çocuklarınızı arkanızda sıralayacaksınız! Sonra askerleri sıralayacaksınız!

"Müslümanlarla karşılaşınca hücuma kalkacaksınız!

"Kılıçlarınızın kınlarını kırınız ve tek bir adam gibi hep birden saldırınız! Biliniz ki, zafer ilk saldırıya geçenindir!"

Bu bilgileri topladıktan sonra, görevli sahabî, Mekke'ye döndü ve Peygamberimize duyduklarını olduğu gibi haber verdi.

Peygamberimizin, Ordusunu Hazırlaması

Resûli Ekrem Efendimiz, kendi aleyhinde böyle büyük bir ordunun toplandığını haber alınca, onları yerinde bastırmak için sür'atle hazırlığa geçti.

Bu arada, yanında zırhlar ve silâhlar bulunan, henüz Müslüman olmamış Safvan b. Ümeyye'ye, "Ey Ebû Ümeyye!.. Yarın gidip düşmanla karşılaşacağız! Şu silâhlarını bize emanet olarak ver!" dedi.

Safvan, "Yâ Muhammed!.. Zorla almak, geri vermemek üzere mi istiyorsun?" diye sordu.

Peygamber Efendimiz, "Hayır... Emanet olarak, kırılan ve yitirilenleri tazmin etmek üzere istiyorum!" buyurdu.

Bunun üzerine Safvan, 100 tane zırh ile onlara yetecek silâh verdi; hattâ, bunları harb yerine kadar taşımayı da Efendimizin teklifiyle üzerine aldı.850

Peygamber Efendimiz, Mekke'nin fethi günü Müslüman olan ve henüz 20 yaşında bir genç olan Attab b. Esid'i Mekke'ye vali tâyin etti. İslâm ve Kur'ân'ı öğretmek üzere de Muaz b. Cebel Hazretlerini şehirde vazifelendirdi.851

İslâm Ordusunun Mekke 'den Ayrılışı Tarih, Hicret'in 8. senesi Şevval ayının beşinci günü idi.

On iki bin kişilik İslâm Ordusu, Hz. Resûlullah'ın kumandasında Mekke'den, düşmanın toplandığı mevkie doğru hareket etti. Ordunun iki binini Mekkeliler teşkil ediyordu. Ayrıca, orduda 80 kadar da müşrik vardı. Kureyş'in birçok ileri geleni bu 80 kişinin arasında bulunuyordu. Maksatları, hangi tarafın galib geleceğini bizzat görmek ve elde edilen ganimetten istifade etmekti.

Peygamber Efendimiz, o âna kadar böylesine kalabalık bir ordunun başında yola çıkmış değildi. Fakat o, sâdece kalabalığın zafer getirmeyeceğini biliyordu. Zaferi ihsan edenin de, hezimete uğratanın da Cenâbı Hakk olduğunun, insanın sâdece zaferi netice verecek sebepleri mükemmel bir şekilde hazırlamakla vazifeli bulunduğunun derin idraki içindeydi. Bu sebepledir ki, bu kadar kalabalık, azametli ve ihtişamlı bir ordunun başında bulunmasına rağmen, tavrında en küçük bir büyüklenme sezilmiyordu.

Ancak, bu muhteşem kalabalığa güvenen bazı mücâhidler şöyle dediler:

"Artık, bugün azlık yüzünden mağlûb olmayız!"852

Hâlbuki onlar, Allah'ın yardımıyla, birçok kere az bir kuvvetle kendilerinden hem sayıca hem silâhça kat kat üstün bulunan birçok kalabalığı mağlûb etmişlerdi. Bedir Zaferi, bunun apaçık bir misâliydi; Hendek ve Müte, bunun gözle görünür örnekleriydi. Buna rağmen, sanki zaferleri getiren tek unsurun kalabalık insan yığınları olduğu havasında konuşmuşlardı!

Haliyle, Resûli Ekrem Efendimiz, bu sözden hoşlanmadı ve bunu tavrıyla ihsas etti.

Huneyn 'e Varış Şevval ayının 1 l'i salı günü idi.

Resûli Ekrem, ordusuyla inişli çıkışlı, birçok dar geçidi ve gizli yolu bulunan Huneyn Vadisine vardı.

Seher vakti, ordusunu saf düzenine koydu. Bayraktar ve sancaktarlara bayrak ve sancaklarını teslim etti.

Muhacir Müslümanların sancağı Hz. Ali'nin, bayrakları ise Sa'd b. Ebî Vakkas ile Hz. Ömer'in elinde bulunuyordu. Ensâr Müslümanların iki sancağından birini Hübab b. Münzir, diğerini ise Üseyyid b. Hudayr taşıyordu.

Hâlid b. Velid'in (r.a.) kumandasındaki Süleym Oğullan, İslâm Ordusunun öncü kuvvetlerini teşkil ediyorlardı.

Resûli Ekrem, tedbirde asla kusur etmiyordu. Düldül'ün üzerinde bulunuyordu. Sırtına iki zırh gömlek, başına takye giymiş ve takyenin üzerine ise miğfer geçirmişti.853

Herkesten ziyade Yüce Yaratıcısından korkan, herkesten fazla ibâdet ve taate düşkün bulunan Fahri Âlem Efendimiz, Cenâbı Hakk'ın "Adetullah" tâbir edilen hayattaki maddî kanunlarına da herkesten ziyade riâyet ediyor, onlara uymada gayet titiz davranıyordu. Düşman karşısındaki bu vaziyetiyle de bu durumunu açıkça ortaya koyuyordu. Allah'ın hıfz ve inayeti altında bulunmasına rağmen, herkes bir zırh giymişken o iki zırh giyiyor ve başındaki takyesinin üzerine de miğfer geçiriyordu.

İLK ÇARPIŞMA

Sabahın alaca karanlığı henüz çevreye hâkimdi.

Peygamberimiz, düşmanı gafil avlamak maksadıyla, ordusuna Huneyn Vadisine inmek emrini verdi. Vadiye, önce düşmanın tertibat ve harekâtından habersiz olan Hz. Hâlid, emrindeki öncü kuvvetlerle daldı. Bu dalışla birlikte, vadinin iki hâkim yerinde pusu kurmuş düşmanın oklarına hedef oldular. Askeri manevraya elverişli olmayan dar vadide, ok yağmuru mücâhidleri şaşkına çevirdi. Etrafın henüz karanlık olması ise işi

bütün bütün güçleştiriyordu. Neye uğradıklarını anlamayan mücâhidler, geri çekilmek zorunda kaldılar. Öncü kuvvetlerin geri çekilişini, orduya gönüllü olarak katılan Mekkeli yeni Müslümanların geri çekilişi takib etti. Geri çekilme, artık bir nevi bozguna dönme istidadı gösterir gibi oldu.

Durum oldukça nâzik, manzara oldukça acıklı ve ibretli idi.

Hz. Resûlullah'ın etrafında sâdece 100 kadar mücâhidin bulunduğu görülüyordu. Düşman ise 20 bin kişilik kuvvetiyle o tarafa doğru ilerliyordu. Efendimiz, iki tarafından kaçışan mücâhidlere, "Ey insanlar!.. Nereye gidiyorsunuz? Bana doğru geliniz! Ben, Allah'ın Resulüyüm! Ben, Muharnmed b. Abdullah'ım!" diye sesleniyordu.

Harb meydanı bir ana baba gününe dönmüştü. Develer birbirine giriyor, at kişnemeleri toza dumana karışarak etrafa korku saçıyordu.

Resûli Ekrem Efendimiz, herkesin kendisini bırakıp gerisin geri kaçtığı, düşman kuvvetlerin ise sel gibi üzerine akıp geldiği bu sırada Düldül'ün üzerinde bir cesaret âbidesi gibi duruyordu. Tek adım geri çekilmediği gibi, zerre kadar korku eseri de göstermiyor, cesaretini, ümit ve metanetini kaybetmiyordu. Bu kan ve ateş deryasında böylesine sebat ederek durmak, düşmanın 20 bin kişilik kuvvetine karşı mukavemet göstermek, ancak o kahramanlar kahramanının sânı idi.

Kalblerdeki Kin ve Düşmanlığın Açığa Vurulması

İslâm Ordusunun böylesine beklenmedik bir bozgunla karşı karşıya kalması ânında Kureyşlilerden bazı kimseler ileri geri konuşmaya başladılar.

Ebû Süfyan b. Harb, "Bu bozgunun, denize kadar arkası alınmaz!" dedi.

Safvan b. Ümeyye, o sırada henüz Müslüman olmamıştı. Buna rağmen Ebû Süfyan'ın bu sözlerinden hoşlanmadı. "Ağzına taş toprak dolsun senin!.." diye karşılık verdi.

Yine, o sırada Safvan b. Ümeyye'nin kardeş...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Huneyn muharebesi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 05:13:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Huneyn muharebesi rüya tabiri,Huneyn muharebesi mekke canlı, Huneyn muharebesi kabe canlı yayın, Huneyn muharebesi Üç boyutlu kuran oku Huneyn muharebesi kuran ı kerim, Huneyn muharebesi peygamber kıssaları,Huneyn muharebesi ilitam ders soruları, Huneyn muharebesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes