> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Peygamberimizin Hayatı > Efendimizin hicreti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Efendimizin hicreti  (Okunma Sayısı 533 defa)
10 Ocak 2011, 14:13:59
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 10 Ocak 2011, 14:13:59 »



Efendimizin Hicreti
 
PEYGAMBER EFENDİMİZE, HİCRET İZNİNİN VERİLMESİ


Kureyş müşrikleri, Resûli Ekrem Efendimizin vücudunu ortadan kaldırmak için kat'î karar almışlardı ve bunun için faaliyetlerini sürdürüyorlardı. Bu sırada Cenâbı Hakk, Sevgili Resulüne hicret emrini verdi.

Peygamber Efendimiz, Hz. Bekir'in evine her gün sabah veya akşam vakitlerinde uğrardı. Fakat, hicret emrini aldığı gün, öğle vakti sıcağında, âdeti olmadığı bir saatte başını sararak Hz. Ebû Bekir'in evine vardı. Efendimizin geldiği haber verilence, Hz. Ebû Bekir şaşırdı ve, "Vallahi, Resûlullah, bu saatte hiç gelmezdi. Bu gelişinde mutlaka bir iş var!" diye konuştu. Sonra Efendimizi içeri alıp minderinin üzerine oturttu ve, "Anam babam sana feda olsun yâ Resûlallah!.. Ne haber var?" diye sordu.

Peygamber Efendimiz, "Yüce Allah, bana Mekke'den çıkmaya ve Medine'ye hicret etmeye izin verdi." buyurdu.

Hz. Ebû Bekir, merakla, "Senin refakatinle şereflenecek miyim yâ Resûlallah?.." diye sordu.

Peygamber Efendimiz "Evet..." deyince, gönlüne sürür, gözlerine sevinç gözyaşları doldu.

Hz. Âişe, "O güne kadar, bir insanın sevincinden böylesine ağladığını görmemiştim!"388 diyerek, muhterem babasının o andaki sevincini dile getirmek istemiştir.Resûli Ekrem ve Hz. Ebû Bekir, Medine'ye kadar kendilerine kılavuzluk etmek üzere, henüz müşrik, fakat güvenilir, sözünde durmasıyla tanınmış biri olan Abdullah b. Ureykit'le anlaştılar. İki binit devesini kendisine teslim ettiler. Üç gece sonra Sevr Dağı eteğinde buluşmak üzere sözleştiler.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Hz. Ebû Bekir'in yanından ayrılarak Hânei Sâadine döndü.389

Hz. Cebrail 'in İhbarı

Bu sırada vahiy meleği Cebrail (a.s.) gelip, Peygamber Efendimize müşriklerin kararını bildirdi ve başvuracağı tedbiri de şöyle açıkladı:

"Şimdiye kadar yattığın yatağında, bu gece yatma!"

Bunun üzerine Resûii Kibriya Efendimiz, Hz. Ali'yi çağırdı ve, "Yatağımda bu gece yat, uyu! Şu yeşil, geniş aba hırkamı da üzerine ört! Korkma, sana hiçbir zarar erişmeyecektir!" dedi.

Ayrıca, Hz. Ali'ye, kendisine teslim edilen emanetleri sahiplerine verinceye kadar da Mekke'de kalmasını emretti.

Mekkeliler, "Muhammedû'1Emin" lâkabını verdikleri Resûli Kibriya Efendimize, son derece güvenirler ve en kıymetli eşyalarını, saklayamamaktan korktukları için ona teslim ederlerdi. Kureyş ileri gelenlerinin, hakkında ölüm kararı aldıkları sırada da kendilerinde emanet olarak birçok kıymetli eşya vardı. Ama o, bu karara rağmen, emanetlerin sahiplerine verilmesini Hz. Ali'ye emretmekle, bir kere daha büyüklüğünü ve emanete sadâkatini ortaya koyuyordu.

Peygamberimizin Evinin Kuşatılması

Plân gereği her kabileden seçilmiş eli kılıçlı 200'e yakın müşrik, gecenin üçte biri geçince, Resûli Kibriya Efendimizin evinin önünde toplandılar. İçlerinde Ebû Cehil, Ebû Leheb ve Ümeyye b. Halef gibi azılıları ve elebaşıları da vardı. Katiller, gecenin geçmesini, aydınlığın etrafı sarmasını ve Fahri Alem'in evinden çıkmasını bekliyorlardı. Zîra, âdetlerine göre, bir adamı evinin içinde katletmek, korkaklığın en âdisi sayılırdı!

Peygamberimizin Hânei Saadetinden Çıkması

Resûli Kibriya Efendimiz, eli kılıçlı katillerin Hânei Saadetinin etrafını sardıkları sırada evinden çıktı. Yerden aldığı bir avuç toprağı başlarına attı ve Yasin Sûresinin ilk sekiz âyetini okudu. Hiçbiri onu görmedi ve içlerinden çıkıp gitti.

Bir müddet sonra yanlarına bir hemşehrileri uğradı; "Burada ne bekleyip duruyorsunuz?" diye sordu.

"Muhammed'i bekliyoruz." dediklerinde, "Muhammed, sizin başınıza toprak saçıp ve içinizden çıkıp gideli hayli vakit olmuş. Hele bir kere üstünüze başınıza bakınız!" diyerek, gözü dönmüş katillerle âdeta alay etti!

Birbirlerine baktılar. Üzerlerinin toz toprak içinde kalmış olduğunu gördüler. Şaşırıp kaldılar. Derhâl Hânei Saadet'in içerisine baktılar. İçeride birinin abaya sarınıp bürünerek yattığını görünce, "İşte, Muhammed yatıyor!" diyerek beklemeye devam ettiler; tâ ortalık ağarıncaya kadar!..

Sabahleyin Resûli Kibriya Efendimiz yerine Hz. Ali'nin yataktan doğrulup kalktığını görünce, bütün bütün şaşırdılar ve, "Vallahi, bize söylenen doğru imiş!" dediler.

Sonra da Hz. Ali'ye, "Muhammed nerede?" diye sordular.

Hz. Ali, "Bilmem!" diye cevap verince, hayrette kalıp ne yapacaklarını şaşırdılar.

Cenâbı Hakk, bu münâsebetle indirdiği âyeti celîlede şöyle buyurdu:

"Hani bir zamanlar o küfredenler, seni tutup bağlamaları, ya seni öldürmeleri yahut seni (yurdundan zorla) çıkarmaları için sana tuzak kuruyor(lar)dı. Onlar bu tuzağı kurarlarken Allah da onun karşılığını yapıyordu. Allah, tuzak kuranlara mukabele edenlerin en hayırlısıdır."390

SEVR MAĞARASINA GİDİŞ

Hânei Saadetinden çıkan Resûli Ekrem Efendimiz, doğruca Hz. Ebû Bekir'in evine vardı. Kendileri için acele sefer malzemesi hazırlandı ve bir dağarcığa bir miktar azık kondu.

Sonra, Resûli Ekrem Efendimizle Hz. Ebû Bekir, evin arkasındaki küçük kapıdan çıktılar ve Mekke'nin aşağısındaki, güneybatısına düşen, şehre üç mil (takriben bir saat) uzaklıkta bulunan Sevr Dağına doğru yol aldılar.

Hz. Ebû Bekir, Resûli Kibriya Efendimizin kâh önüne geçerek yürüyor, kâh arkasında kalarak yol alıyordu. Efendimiz, "Yâ Ebû Bekir!.. Niçin böyle yapıyorsunuz?" diye sordu.

Hz. Ebû Bekir, "Önünüzü arkanızı gözetlemek, sizi korumak için yâ Resûlallah!.." diye cevap verdi.

Hz. Ebû Bekir 'i Yılanın Sokması

Cuma gecesi Sevr Mağarasına vardılar.

Mağara oldukça ıssızdı. Önce Hz. Ebû Bekir içeri girdi. Yeri temizleyip düzeltti. Mağaradaki delikleri, izarını yırtarak tıkadı. İzan yetmeyince, geriye kalan bir deliğe de ayağını dayadı. Sonra Fahri Âlem Efendimizi içeriye davet etti.

Resûli Ekrem içeri girdi ve mübarek başını Sıddıkı Ekber'in dizine dayayarak uyudu.

Az sonra, Hz. Ebû Bekir, deliğe dayadığı ayağında müthiş bir acı hissetti. Yılan ısırması olduğunu anladı. Fakat, delikten ayağını çekmedi. Hattâ, Kâinatın Efendisi uykudan uyanabilir diye yerinden bile kımıldanmadı! Canı öylesine acıdı ki, gözlerinden ister istemez yaş aktı. Akan gözyaşlarının birkaç damlası mübarek yüzlerine damlayınca Resûli Kibriya Efendimiz uyandı ve, "Ne var yâ Ebû Bekir?.." diye sordu.

Sadâkat timsâli Hz. Ebû Bekir, "Yâ ResûlallahL Ayağımı bir şey soktu. Ama mühim değil! Anam babam sana feda olsun!" diye cevap verdi.

Resûli Kibriya, yılanın soktuğu yeri mübarek tükrüğüyle meshetti. Allah'ın lûtfuyla acı derhâl kayboldu ve Sıddıkı Ekber şifa buldu.

Örümceğin Ağ Germesi, Güvercinlerin Yuva Kurması


Sevr Mağarası

İbni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 228; Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 260; İbni Seyyid, Uyûnû'lEser, c. 1,s. 182.

O anda Allah'ın emriyle bir örümcek gelip mağaranın ağzına ağını gerdi, bir çift güvercin ise gelip yuva kurdu.391 Bu hayvanlar, Resûli Kibriya ve Hz. Ebû Bekir'i bütün Kureyş'e karşı korumak için nöbettarlık etmeye başlıyorlardı!

Mekke 'nin Köşe Bucak Aranması


Resûli Kibriya Efendimizi Hânei Saadetinde bulamayan müşrikler, fazlasıyla sıkılıp üzüldüler. Derhâl Mekke'nin her tarafını didik didik aramaya koyuldular. Hz. Ebû Bekir'in evine vardılar. Onu da bulamayınca büsbütün öfkelendiler.

Mekke'de Resûli Kibriya Efendimizi bulamayınca, bu sefer tellal çağırttılar: "Muhammed'i veya Ebû Bekir'i bulup getirene veya öldürene 100 deve veririz!"

İçlerinde ne kadar hırsız, cânî ve gözü dönmüş var ise, bu ilânı duyunca, kimi eline kılıç, kimi de sopalar alarak Mekke'nin dışına çıktılar ve etrafta koşuşturmaya başladılar.

Arayıcılar, yanlarına Müdlic Oğullarından iki iz takib edici de almışlardı. Resûli Ekrem Efendimizle Hz. Ebû Bekir'in izlerini buldular. Takib ede ede gelip Sevr Dağının eteklerine dayandılar.

İzcilerden biri, "Vallahi," dedi, "onlar, şu mağaradan ileri geçmemişlerdir! İz burada kesiliyor!"

İçlerinden bir kısmı, Ümeyye b. Halefle beraber mağaranın ağzına kadar geldiler.

Hz. Ebû Bekir 'in Hüznü

Bu sırada Sevgili Peygamberimiz ile Hz. Ebû Bekir onları görüyor, fakat müşrikler onları göremiyorlardı.

Hz. Ebû Bekir, fazlasıyla telâşa kapıldı ve üzüldü. "Yâ Resûlallah!.." dedi, "Beni öldürseler de gam çekmem! Ben, nihayet bir ferdim. Amma, Allah göstermesin, sana bir zarar ve ziyan eriştirecek olurlarsa, bu, bütün ümmetin helakine sebep olur!"

Resûli Kibriya, kemâli emniyet içinde,"Üzülme, Allah bizimle beraberdir." buyurarak ona teselli verdi.

Hz. Ebû Bekir, yine, "Yâ Resûlallah!.." dedi, "Onlardan birisi eğilip de ayaklarının dibinden bir bakıverse, bizi görür!"

Fahri Âlem Efendimiz, yine emin ve mütevekkil bir şekilde, "Yâ Ebû Bekir!.. İki kişinin üçüncüsü Allah olursa, sen akıbetin ne olacağını zannediyorsun? Yakalanacağımızı mı sanırsın?"392 buyurdu. Sonra da Hz. Ebû Bekir'in iç ferahlığa kavuşması için Cenâbı Hakk'a dua etti....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Efendimizin hicreti
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:52:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Efendimizin hicreti rüya tabiri,Efendimizin hicreti mekke canlı, Efendimizin hicreti kabe canlı yayın, Efendimizin hicreti Üç boyutlu kuran oku Efendimizin hicreti kuran ı kerim, Efendimizin hicreti peygamber kıssaları,Efendimizin hicreti ilitam ders soruları, Efendimizin hicreti önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes