๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberimizin Hayatı => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 31 Mayıs 2011, 14:26:05



Konu Başlığı: Rasulullahla Tufeyl İbn Amr Arasında Geçenler
Gönderen: Hadice üzerinde 31 Mayıs 2011, 14:26:05
Rasulullahla Tufeyl İbn Amr Arasında Geçenler

277) Muhammed tbn İshak anlattı:

Rasulullah (s.a.v.) kavminden gördüğü he türlü kötülük v.s. ye rağmen onlara öğüt vermekten, içinde bulundukları şeyden (delaletten) kurtuluşa davet etmekten geri durmuyordu. Allah, Rasulullah'ı Ku-reyşlilerden koruduğunda, onlar halkı ve yanlarına gelen Arapları Peygamberden sakmdırmağa çalıştılar.

Tufeyl îbn Amr ed-Devsi şunu anlatırdı:

-Tufeyl, Rasulullah (s.a.v.) Mekke'deyken oraya gelmişti. Kureyşli bazı kimseler onun yanma geldiler. Tufeyl, şerefli, şair ve akıllı bir kimseydi. Kureyşliler ona:

-Tufeyl! Sen bizim memleketimize geldin. Ama aramızdaki şu adam bizi sıkıntıya soktu. O, bizim topluluğumuzu dağıttı. Onun sözü büyü gibi.  Kişinin babasıyle, kardeşiyle ve hanımıyla arasım açıyor. Bizim başımıza gelenin, senin ve kavminin başına gelmesinden korku­yoruz. Sakın onunla konuşma ve ondan birşey dinleme, dediler.

Tufeyl kendisi şöyle der:

- Vallahi, onlar bunu bana o kadar çok söylediler ki, nihayet kendi kendime, ondan hiçbir şey dinlememeğe ve onunla konuşmamağa karar verdim. Hatta, ertesi gün sabah Mescid'e gittiğimde, onun söylediklerini duymayayım diye kulaklarıma pamuk tıkadım.  Onu, dinlemek de iste­miyordum.

Ertesi gün sabah Mescid'e gittim. Rasulullah'ı Ka'be'nin yanında ayakta namaz kılarken gördüm. Ona yakın bir yerde durdum. Allah nasip etti. Onun bazı sözlerini duydum. Güzel bir söz işitmiştim. Kendi kendime şöyle dedim: Anam çocuğunu kaybetsin! Vallahi, ben akıllı ve şair bir adamım. Bana, sözün güzel olanı da çirkin olanı da gizli değil­dir. Şu adamın söylediğini dinlememe engel olan ne var? Eğer onun ge­tirdiği şey, güzelse, onu kabul ederim, çirkinse onu bırakırım.

Rasulullah (s.a.v.) evine donünceye kadar orada kaldım. Evine girinceye kadar onu takip ettim. Evine girince ben de girdim ve:

- Muhamed! Kavmin bana şöyle şöyle dedi. Vallahi, senin işinden, beni o kadar korkuttular ki, sözünü duymayayım diye kulaklarıma pa­muk bile tıkadım.   Sonra Allah'tan olacak senden birşeyler duydum. Hem de güzel bir söz duydum. Bana işini (dinini) arzet, dedim.

Rasulullah (s.a.v.) bana, İslam'ı arzetti.   Bana Kur'an^ okudu. Vallahi, hiçbir zaman ondan daha güzel bir söz, ondan (İslamdan) da daha adil bir iş duymamıştım.

Hemen müslüman oldum. Kelime-i Şehadeti getirdim.

- Ey Allah'ın peygamberi! Ben kavmim içinde sözü dinlenilir biri­siyim. Ben yanlarına döneceğim ve onları İslam'a davet edeceğim. Al­lah'a dua et de, davetimde, bana yardımcı olacak bir keramet versin. Rasulullah (s.a.v.):

- "Allah'ım! Ona bir keramet ihsan et" diye dua etti.

Kavmime gitmek üzere yola çıktım. Kavmimin oturduğu yere ba­kan yokuştayken iki gözümün arasında (alnımda) lamba gibi bir, ışık belirdi.

- Allah'ım! Bu yüzümden başka bir yerde olsun! Çünkü dinlerinden ayrıldığım için, kabile halkımın, onu, benim yüzümde meydana gelen bir cezanın eseri gibi zannetmelerinden korkuyorum, dedim.

Bunun üzerine ışık, yer değiştirip kırbacımın ucuna geldi.

Ben yokuştan inerken, orada bulunanlar kırbacımın ucundaki bu ışığı asılı kandil gibi görüyorlardı. Yanlarına vardım ve onların arasına katıldım.

Oraya varınca, babam yanıma geldi. Kendisi çok yaşlıydı,

- Baba! Benden uzak dur! Be" artık senden değilim, sen de benden değilsin, dedim. Babam:

- Niye yavrum? dedi.

- Ben müslüman oldum ve Muhammed'e beyat ettim, dedim. -.Yavrum! Senin dinin, benim de dinimdir, dedi.

-  (Öyleyse, git, yıkan ve elbiselerim temizle, gel.  Böylece, öğren­diklerimi sana öğreteyim, dedim. Babam gidip) yıkandı, elbiselerini te­mizledi. Gelince ona İslam'ı anlattım. O da müslüman oldu.

Daha sonra yanıma hanımım geldi. Ona:

- Benden uzak dur. Artık ben senden değilim, sen de benden de­ğilsin, dedim. Hanımım:

- Niye? Babam, anam sana feda olsun! dedi.

- İslam, bizi ayırdı, dedim. O da müslüman oldu.

Daha sonra Devs kabilesini İslam'a davet ettim. Onlar davetime hemen icabet etmeyip ağırdan aldılar. Bunun üzerine Mekke'ye Rasu-lullah'a gidip:

- Ey Allah'ın Peygamberi! Devs kabilesi bana üstün geldi.   Onlar için beddua et, dedim. Rasulullah (s.a.v.):

- "Allah'ım Devs'e hidayet ihsan et! diyerek dua etti. Bana da:

- "Kavminin yanına dön. Onları, İslam'a davete devam et. Onlara yumuşak davran" dedi.

Kavmimin yanına döndüm. Rasulullah Medine'ye hjcret edinceye kadar Devs toprağından ayrılmaksızm, onları devamlı İslam'a davet et­tim. Bedir, Ühud ve Hendek savaşları geçtikten sonra, Rasulullah (s.a.v.) Hayber'deyken, kavmimden müslüman olan kimselerle birlikte Medine'ye geldim. Medine'ye yetmiş veya seksen hane Devs'li getirmiş oldum. [86]


[86] Devslilerin ve Tufeyl İbn Amr'ın hikayesi aşağıdaki kaynaklarda geçmektedir: Tarihu Ibn Asakır, 7/65; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 5/361; İbn Sa'd, Tabakatu'l-Kubra, 4/76; ibn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, 2/24; Salihı, Sirelu'ş-Şamiyye, 6/511.