> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Peygamberimizin Hayatı > Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup  (Okunma Sayısı 799 defa)
14 Mayıs 2011, 15:06:21
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 14 Mayıs 2011, 15:06:21 »



Rasulullahın Kaysere Elçi Göndermesi Ve Ona Yazdığı Mektup
 

Rasulullahın Kaysere Elçi Göndermesi Ve Ona Yazdığı Mektup
 

Şöyle anlattılar:

Kayser bir gün sabahleyin üzgündü. Devlet adamları ona:

-Bu üzüntünün sebebi nedir? dediler. Kayser;

-Bu gece, Hitan melikini (sünnetliler hükümdarını) ortaya çıkmış gördüm, dedi. Onlar:

-Biz sadece, yahudilerin sünnet olduğunu biliyoruz. Onlar da senin hakimiyetinin altındalar. Onları öldür, dediler.

Onlar bu görüşteyken, Busra'nın sahibinin elçisi onlara Araplar­dan birisini getirdi. Elçi ona:

-Ey Kral! Araplardan olan bu adam, ülkesinde ortaya çıkan garip bir olaydan bahsediyor, dedi.

Herakliyüs tercümanına:

-Ülkesindeki bu olayın ne olduğunu ona sor, dedi. O da şöyle dedi:

-Aramızdan, peygamber olduğunu söyleyen birisi çıktı. Bazı kim­seler ona uydular. Bazıları da ona kavşı çıktılar. Aralarında bazı savaş­lar oldu. Ben onların yanından bu haldelerken ayrıldım. Herakliyüs:

-Onu soyun, dedi. Soyduklarında; onun sünnetli olduğunu gördü­ler. Herakliyüs:

-Bu benim gördüğümün zamanıdır. Elbisesini verin, dedi ve gitti. Sonra, emniyet emirini çağırdı ve ona:

-Benim için, Şam'ı iyice araştır. Peygamber olduğunu iddia eden bu adamın kavminden birisini bana getir, dedi.

Ebu Sufyan şöyle anlatmıştır: Ticaret için gitmiştim. Onun emni­yet emiri bizi yakalayıp:

-Siz o adamın kavminden misiniz? dedi. Biz de:

-Evet, dedik. Bizi çağırdı.

1400) Abdullah îbn Abbas şunu anlattı:

Rasulullah (s.a.v.) islam'a davet etmek üzere Kayser'e mektup yazdı: Mektubunu Dıhyetü'l-Kelbi ile gönderdi. Ona, Kayser'e vermesi için mektubu Busra'nın büyüğüne sunmasını emretti.

Allah, iranlıların askerlerim bozguna uğratınca, Hıms'tan îlya'ya (Kudüs'e) kadar Kayser için minderler seriliyordu.

îbn Abbas şöyle anlatır:

Kayser'e Rasulullah'm mektubu gelip onu okuyunca:

-Bana bunun kavminden birini bulunda ona Allah'ın Rasulünü (s.a.v.) sorayım dedi.

Efu Sufyan Ibn Harb, îbn Abbas'a şunu anlattı: Kendisi bazı Ku-reyşlilerle ticaret için Şam'a gelmişti. Bu, Rasulullah'la Kureyşli kafir­lerin barış halinde oldukları sırada olmuştu.

Ebu Sufyan anlatmaya devam etmektedir:

Kayser'in elçisi bana geldi. Beni ve arkadaşlarımı götürüp onun huzuruna çıkardı. Kayser başında tacıyla tahtında oturuyor, etrafında da Rum (Bizans) büyükleri vardı. Tercümanına:

-Onlara bu adama, soyca en yakın olanınız hanginizdir? diye sor, dedi.

-Benim dedim,

-Ona yakınlığının derecesi nedir? dedi.

-Amcamın oğludur, dedim.

Gerçekten de, kafile içinde, o sırada Abdulnıenaf oğullarından, benden başka bir kimse bulunmuyordu. Kayser:

-Onu benim yanıma getirin dedi. Arkadaşlanmmda yaklaştırıl-masını emretti. Arkadaşlarımı benim arkama oturttular. Sonra tercü­manına:

-Arkadaşlarına söyle, ben o adam hakkında buna birşeyler sora­cağım. Eğer bana yalan söylerse onu yalanlasınlar, dedi.

Vallahi, onun hakkında bana sorulacak şeyler hakkında uydura­cağım yalanımı, arkadaşlarımın orada burada anlatıp durmalarından utanmasaydım, kesinlikle yalan söylerdim. Fakat benim yalan söyledi­ğimi anlatacaklarından utandığım için ona doğrusunu söyledim. Daha sonra Herakliyüs, tercümanına:

-Söyle ona: O kişinin aranızdaki nesebi nasıldır, dedi. Ben: -O, aramızda soylu birisidir, dedim.

-Sizden, bu Peygamberlik sözünü, ondan önce söyleyen birisi var mıydı? diye sordu.

-Hayır, dedim.

-Peygamberlik hakkındaki sözünü söylemeden önce onu, hiç ya­lanla suçladığınız, kötülediğiniz olmuş muydu? diye sordu.

-Hayır, dedim.

-Onun ataları arasında hükümdar olan birisi var mıydı? dedi.

:Hayır, dedim.

-Ona halkın eşrafı mı tabi oldu, yoksa zayıflarını? dedi.

-Halkın zayıfları, dedim.

-Ona tabi olanlar artıyorlar mı, yoksa eksiliyorlar mı? dedi. -Artıyorlar, dedim.

-Onun dinine girdikten sonra beğenmeyerek, kızarak dininden dö­nen oldu mu? dedi.

-Hayır, dedim.

-Sözünde durmadığı olur mu? dedi.

-Hayır. Ancak biz şimdi onunla bir müddet için çarpışmayı bıra­karak anlaşma yapmış bulunuyoruz. Sözünü bozacağından korkuyoruz, dedim.

Verdiğim cevaplara bu sözden başka bir şey katmak imkânını bu­lamadım. Çünkü yalanımı anlatıp yaymalarından korkuyordum.

-Siz onunla, o da sizinle çarpıştı mı? diye sordu. Ben de: -Evet, dedim.

-Sizin onunla, onun sîzinle yaptığı harp nasıl sonuçlandı? diye sordu.

-Galibiyet sıra ve nöbetleşe oldu. Bir defa o, bizi yendi. Bir defa da biz onu yendik, dedim. Herakliyüs:

-O, Size neleri emrediyor? dedi.

-Bize tek olan Allah'a ibadet etmemizi ve ona hiçbir şeyi ortak koşmamızı emrediyor. Bizi, atalarımızın taptığı şeylerden de menediyor. Bize namaz kılmayı, doğru olmayı, haramlardan sakınmayı, akraba ile ilgilenmeyi, verilen sözde durmayı ve emaneti sahiplerine vermeyi em­rediyor, dedim. Herakliyüs tercümanına:

- Ona de ki: Sana, onun, aranızda soyunun nasıl olduğunu sordum. Sen onun, aranızda en soylu olduğunu söyledin. Zaten Peygamberler, böyle kavimlerin en soyluları arasından seçilip gönderilirler.

Ben sana; bu peygamberlik sözünü ondan önce içinizde söyleyen birisi var mıydı? diye sordum. Sen; hayır dedin. Eğer, ondan önce, bu sözü söylemiş birisi olsaydı, bu da belki, kendisinden önce söylenmiş bir söze uymak isteyen birisidir derdim diye söylenebilirdim.

Ben sana; bu peygamberlik sözünü etmeden önce, onu hiç yalanla suçlamış mıydınız? diye sordum. Sen; hayır, dedin. Anladım ki, insan­lara karşı yalan söylemeyen kişi, Allah'a karşı da yalan söylemez.

. Sana: Onun ataları arasında bir hükümdar var mıydı ? diye sordum. Sen hayır, dedin. Eğer sen, ataları arasında bir hükümdar vardı, desey-din. Ben de: Atalarının saltanatını elde etmeğe çalışan birisi derdim.

Sana: Ona tabi olanlar halkın eşrafı mıdır yoksa zayıfları mıdır? diye sordum. Sen de: Zayıfların ona tabi olduğunu söyledin. Zaten, pey­gamberlerin tabileri de onlardır.

Ben sana: Onlar artıyorlar mı, yoksa eksiliyorlar mi? diye sordum. Sen de, arttıklarım söyledin. Zaten, iman işide, tamamlanıncaya kadar hep böyle gider.

Sana: Onun dinine girdikten sonra beğenmeyerek, kızarak dinin­den dönen oldu mu? diye sordum. Sen de: Hayır, dedin. Zaten [îman da] böyle olur. îmanın neşesi, kalbe karışıp kökleşince, hiç kimse, onu be-ğenmemezlik etmez.

Ben sana: O, sözünü bozar mı? diye sordum. Sen de: Hayır dedin. Zaten peygamberler böyledir. Onlar sözlerini bozmazlar.

Ben sana: Onunla, hiç çarpıştınız ını? O da sizinle çarpıştı mı? diye sordum. Sen de: Bunu yaptığınızı, aranızdaki harbin sonucunun sıra ile olduğuna, bir defasında, onun sizi yendiğini, diğerinde de sizin onu yendiğinizi söyledin. Zaten, peygamberler böyledir. Çeşitli imtihanlara tabi tutulurlar. Sonunda güzel akibet ve sonuç, onların olur.

Ben sana: O, size neleri emrediyor? diye sordum. Sen de, onun, tek olan Allah'a ibadet etmeyi ve ona hiçbir şeyi ortak koşmamayı emretti­ğini, atalarınızın taptığı şeylerden sizi menettiğini, yine size doğruluğu, sözünde durmayı ve emaneti yerine vermeyi emrettiğini söyledin. Bun­lar, bir peygamberin sıfat ve özelliğidir. Zaten ben onun çıkacağını bili­yordum. Fakat sizden olacağım zannetmiyordum.

Eğer onun hakkında bu söylediklerin doğruysa, yakında, şu ayak* larımın bastığı yere hakim olacaktır. Vallahi, onun yanma varabileceği­mi bilsem kendisine kavuşmak için her zahmete katlanırdım. Yanında olsam ayaklarım yıkardım, dedi.

Sonra Rasulullah'm (s.a.v.) mektubunu getirtip okutturdu. Mek­tupta şöyle yazılıydı:

" Bismillahi rrahm anirrahim.

Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den, Rumların büyüğü Herakli-yüs'e,

Selam hidayete (doğru yola) uyanlara olsun. Bundan sonra derim ki; Ben seni. İslam'a göre müslümanlığa davet ediyorum. Müslüman ol, selamette ol. Allah, sana ecrini ilci kat versin. Eğer bu davetimi kabul etmezsen, çifçilerin günahı senin boynuna olsun. "Ey Ehl-i Kitabî Ge­liniz, aramızda ve aranızda eşit olan bir kelimede birleşelim de, Allah'tan başkasına tapmayalım! O'na, hiçbir şeyi ortak koşma­yalım. Allah'ı bırakıp da birbirimizi Rab tanımayahm. Buna rağmen, onlar bu davetten yüz çevirirlerse, siz şahit olun ki, bizler müslumanlarız, deyin."[2]

Harakliyüs mektubu okutturduktan sonra, etrafındaki Rum bü­yüklerinden gelen sesler yükseldi. Bağırıp çağırmalar arttı. Ben onların ne dediklerini bilmiyordum. Herakliyüs bizim dışarıya çıkarıl-mamızı emretti ve çıkarıldık.

Arkadaşlarımla birlikte dışarı çıkınca onlara: îbn Ebi Kebşe'nin[3] işi iyice büyüdü. Beni'l-Asfar'm (Rumların) hükümdarı bile ondan korkuyor, dedim.

Vallahi, istemediğim halde, Allah, kalbime İslam'ı sokuncaya ka­dar, devamlı onun davasının zafer ve başarıyla sonuçlanacağına kesin olarak inandım.

1401) Bize ez-Zubri'den rivayet edildi. Hristiyanlardan bir usku­run bana anlattığına göre, Rasulullah'm mektubu gelince, Herakliyüs onu koynuna koydu. Sonra Roma'daki bir adama mektup yazdı. O, ib­ranca yazılanları okur/ona haber verirdi.

Romadaki' adamı Herakliyüs'e O (Rasulullah) beklediğimiz Pey­gamber1 dir, bunda şüphe yok, ona tabi ol ve onu tasdik et, diye yazdı.

Herakliyüs, Rumların komutanlarına kral köşkünde toplanmala­rını emretti. Onlar toplandılar. Köşkün kapıları kapatıldı. Komutanla­rın kendisine bir kötülük yapmasından kor...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup
« Posted on: 26 Nisan 2024, 17:29:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup rüya tabiri,Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup mekke canlı, Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup kabe canlı yayın, Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup Üç boyutlu kuran oku Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup kuran ı kerim, Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup peygamber kıssaları,Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektup ilitam ders soruları, Rasulullahın Kaysere Yazdığı Mektupönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes