> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Peygamberimizin Hayatı > Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı  (Okunma Sayısı 840 defa)
30 Mayıs 2011, 13:32:53
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 30 Mayıs 2011, 13:32:53 »



Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı

209) Ha. Ajşe.anlatmaktadır; El-Haris Jbn Hışam, Kasûlullah'a:

- EyAllah'ın elçisi! Sana, vahiy nasıl gelir? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) Şöyle cevap verdi:

-  "Vahiy bazan bana, çıngırak sesi gibi gelir, işte bu, vahyin bana en ağır gelenidir. Vahiy hali gidince, meleğin bana söylemiş olduklarını bellemiş olurum. Bazan da adam şeklinde bir melek gelir. Benimle ko­nuşur ve ben de onun söylediklerini bellerim."

Hz» Aişe şunu söylemiştir;

1 Rasûîullah'ı (s.a.v.) çok soğuk bir gtinde kendisine vahiy nazil o-lurken gördüm, (O kadar soğuk olduğu halde) ondan vahiy hali geçti­ğinde, alnından terler damlıyordu. [23]

210) Ya'la îbn Umeyye, Ömer Ibnu'l-Hattab'a: Allah'ın Peygambe­rini (s.a.v.), kendisine vahiy indirilirken bir görsem, derdi, Ci'rane'de Peygamber'e örtüden bîr gölgelik yapılmıştı. Ömer'in de aralarında bu­lunduğu bazı sahabiler Rasûlullah'ın yanındaydı. O sırada ona, üzerin­de, koku sürülmüş bir cübbe bulunan bir adam geldi ve; Ya Rasûlallah! Kokuya bul andıktan sonra bir cübbe içinde umreye niyet eden bir adam haklımda ne buyurursun? dedi.

Peygamber (s.a.v.) bir süre ona baktıktan sonra sustu ve ona vahiy geldi. Ömer, Ya'la'ya: Gel diye işaret etti.

Ya'la geldi ve onu Örtünün içine soktu. Bir de baktı ki, Peygam-ber'in (s.a.v.) yüzü kıpkırmızı olmuş ve horlama sesi çıkarıyor. Bir süre böyle kaldıktan sonra, açılıp kendine geldi ve:               ;

- "Biraz önce, bana umreyi soran kişi nerede?" dedi.

O zat arandı ve huzuruna getirildi. Rasulullah (s.a.v.) şöyle bu­yurdu.

-"Üzerindeki kokuyu üç defa yıka, cüppeyi de çıkar .Haccederken yaptıklarını umre ederken de yap." [24]

211) "Harice İbn Zeyd, Zeyd İbn Sabit'in şöyle dediğini rivayet et­miştir.

Birgün vahiy geldiği sırada Peygamberin (s.a.v.) yanında oturu­yordum. Rasûîullah'ı (s.a.v.) durgunluk bürüdü ve Rasûlullah'ın (s.a.v.) dizi dizimin üzerini düştü. Vallahi Rasulullah'm dizinden daha ağır bir şey görmemiştim.

Daha sonra Rasulullah eğildi ve: "Zeyd! yaz!"dedi. [25]

212) Zeyd İbn Sabit anlatmaktadır.

Rasulullah'a (s.a.v.) ağır bir sure nazil olduğunda onu bir ağırlık alırdı, eğer hafif bir sure nazil olursa, hafiflik hissederdi.

213) Zeyd İbn Sabit şunu da anlatmaktadır.

Rasulullah'a (s.a.v.) vahiy indiğinde, ağır bir sıkıntı hisseder, hava soğuk olsa bile, alnından inci taneleri gibi terler dökerdi.

214) Ömer İbnu'l-Hattab şöyle demektedir:

Rasulullah'a (s.a.v.) vahiy inerken, yüzünün etrafında arı vızıltısı­na benzeyen sesler duyulurdu. [26]

215) Abdullah İbn Ömer anlatır: Peygamber'e (s.a.v.):

- Ya Rasûlellah! Vahyin gelişini sezer misin? diye sordu. Peygam­ber (s.a.v.):

-  "Sesi duyar ve susarım. Bana hiçbir defa, (bu tarzda) vahyedil-memiştir ki, ruhum almıyor olduğunu sanmış bulunmayayım" buyurdu. [27]

216) Abdullah îbn Abbas anlatmıştır:

Rasulullah (s.a.v.), Mekke'de evinin avlusunda otururken, yanma Osman İbn Maz'un geldi. Dişleri gözükecek şekilde Rasûlullah'a (s.a.v.) güldü. Rasulullah (s.a.v.) ona:

- "Oturmaz mısın?" dedi. Osman:

- Tamam, oturayım, dedi.

Rasulullah (s.a.v.) onun karşısına oturdu. Onunla konuşurken, ansızın Rasulullah (s.a.v.) gözünü göğe dikip bir süre baktı. Bakışım bi­raz yere, sağa çevirdi. Rasulullah yönü sohbette bulunduğu Osman'dan gözünü eğdiği tarafa çevirdi. Sanki kendisine söyleneni anlıyorcasma başını sallıyordu. İbn Maz'un da bakıyordu.

İşini bitirince ve kendisine söyleneni anlayınca, Rasûlullah'ın (s.a.v.) gözü, daha önceki gibi göğe dikildi ve gökte kayboluncaya kadar gözü onu takip etti.

İlk geldiğinde oturduğu şekilde Osman'a yöneldi. Osman:

-  Muhammedi Seninle niye beraber oturuyorduk? Sana niye gel­miştim.  Senin, bu sabah ki gibi davrandığını hiç görmedim,  dedi. Rasûlullah (s.a.v.):

- "De ki, benim hangi hareketimi gördün?" dedi. Osman:

-  Senin, gözünü semaya dikip, sonra sağ tarafına baktığım, Ona doğru meylettiğini ve benimle ilgilenmediğini gördüm. Bu arada, sana söylenen birşeyi anlıyormuşcasma başını sallamağa başladın,  dedi. Rasûlullah (s.a.v.):

- "Bunu anladın mı?" dedi. Osman:

- Evet, dedi. Rasûlullah (s.a.v.):

- "Az önce, sen otururken bana Allah'ın elçisi geldi" dedi. [28]

- Allah'ın elçisi mi? Rasûlullah (s.a.v.):

- "Evet" diye cevap verdi. Osman:

- Sana ne dedi?

-  "Şüphesiz Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emre­der, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor" dedi. [29]

Osman şöyle demiştir: Bu, iman kalbime yerleşip Muhammed'i sevdiğim zaman olmuştu.

217) Esma Bint Yezîd anlatır:

Rasûlullah'm devesi Adba'nın yularını tutarken, ona Maide sure­sinin tamamı nazil oldu. Vahyin verdiği sıkıntının ağırlığından nerdeyse devenin bacağı kırılıyordu.

218) Ubade İbnu's-Samit şunu rivayet etti:'

Vahiy geldiğinde, Peygamber'i (s.a.v.) bir sıkıntı basar ve yüzünün rengi bomboz olurdu. [30]

219) Ebu Erva ed-Devsî şöyle anlatır:

Rasûlullah'a (s.a.v.), devesinin üzerindeyken vahiy nazil olduğunu gördüm. Deve böğürüyor ve ön ayaklarını büküyordu. Hatta ben hayva­nın ayağı kırılacak zannettim. Hayvan kâh çöküyor, kâh ön ayakları bükük vaziyette ayakta duruyordu. Vahyin sıkıntısı Rasûlullah'tan (s.a.v.) gidinceye kadar, bu böyle devam etti. Bu arada Rasûlullah'tan inci tanesi gibi ter akıyordu.

220) Ikrime şöyle der:

Rasûlullah (s.a.v.) kendisine vahiy geldiği için bir müddet, ken­dinden geçercesine yatardı [31]

221) Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:

Rasûlullah'a vahiy nazil olduğunda başı ağrır ve bu yüzden başına kına sarardı [32]

İbn Akil şunları anlatmıştır:

Meleğin gelmesi esnasında Rasûlullah (s.a.v.) geçirdiği iğma (bay­gınlık) ve sıkıntı sebebiyle ona cinnet isnad etmişlerdir.

Sonra bu şeklin ardındaki anlamdan gafil kaldılar. O delilik bay­gınlığının aksine doğruyu ve hakkı açıklıyordu.

Bu, Hadice'nin daha önce söylediğinin aynısıdır. Hz. Hadice şöyle demişti:

Vallahi, Allah seni asla utandırmaz, üzüntüye düşürmez. Çünkü 'sen, sözü doğru söylersin. Hak yolunda karşılaştıkları musibetlerde in­sanlara yardım edersin.

Birisi şöyle dese:

Vahiy geldiği anda onun geçirdiği sıkıntı abdestini bozar mı?

Şu cevap verilir:

Hayır. Çünkü O, uykusunda bile korunuyordu. Onun gözleri uyur kalbi uyumazdı.

Dübür bağının çözüldüğü uyku durumu onun abdestini bozmadı­ğına göre, kendisiyle gizlice konuşulan ve kalbine hidayetin bırakıldığı yüce vahiy hali, böyle nahoş şeylerden korunmuş olmasına daha elve­rişlidir, onun tabiat ve şahsiyetine daha layıktır. [33]


[23] Buharî, Sahih, kıtabu bed'i'l-vahyi, bab. 2; Müslim, Sahih, kiîabu'l-fedail, hadis no: 87; Malık, Muvatta, kitabu'l-Kur'an, babu ma cae fi'l-Kur'an, I/202; Beyhakî, Delâilu'n-Nubuvve, H/52.

[24] Buharî, Sahih, 11/167; Müslim, Sahih, kıîabu'l-hac, 8; imam Ahmed, Musned, İV/222; Beyhakî, Sünenü'l-Kübra, V/50; İbn Hacer, Fethu'l-Barî, VIII/47.

[25] Bkz: Tefsiru İbn Kesir, H/340; İbn Sa'd, Tabakatu'l-Kubra, İV/155; Ebu Nuaym, Tarihu Isbehan, 11/251.

[26] Hakim, Mustedrek, 1/535; İmam Ahmed, Musned, I/34, daha uzun olarak; Tir-mizî, Sünen, İV/151; Beyhakî, Delâılu'n-Nubuvve, VII/55; İbn Kesir, el-Bıdaye ve'n-Nihaye, 111/21; Tefsiru ibn Kesir, H/6.

[27] İmam Ahmed, Musned, H/222; Tefsiru İbn Kesir, VIII/277; Suyutî, Durru'l-Mensur VI/278; el-Hindî, Kenzu'l-Ummal, 3215.

[28] Taberanî, Mu'cemu'l-Kebîr IX/228; Buharı, el-Edebu'l-Müfred, Hadis no:   893; İbn Sa'd, Tabakatu'l-Kubra, 1/115; İmam Ahmed, Musned, 1/318, Heysemî, Mecmau'z-Zevaid, VII/48.

[29] Nahl Suresi, 90.

[30] Müslim, Sahih, kitabu'l-fedail, 88; kitabu'l-hudud, 13; İmam Ahmed, Musned, V/317, 318, 331,337.

[31] İbn Sa'd, Tabakatu'l-Kubra, 1/131.

[32] ibn Kesir, el-Bıdaye ve'n-Nihaye, IH/22, İbn Kesir, bu konuda şöyle demiştir. Bu çok zayıf bir hadistir.

Zehebî, et-Tıbbu'n-Nebevî, s. 122; Suyutî, el-Hâvî, H/44; Heysemi, Mecmeu'z-Zevaid, V/95; Et-Kehhal, Ahkamu'n-Nebeviyye, I/83; Irakî, Tahricu'l-İhya, İV/277. Irakî, bu hadisi, Bezzar'a ve ibn Adiyy'e (el-Kamil'deki Ebu Hureyre hadisine) nispet etmiştir. İsna-dındakı el-Ahvas ibn Hakîm hakkında ihtilâf vardır.

Zebîdî, Ithafu's-Sadeti'l-Muttekîn, IX/518. Ayrıca onu İbnu's-Sinni'ye nisbet etmiştir. Ebu Nuaym da "Tıbbu'n-Nebev?1 de rivayet etmiştir.

[33] Abdurrahman İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 143-146.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 10:05:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı rüya tabiri,Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı mekke canlı, Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı kabe canlı yayın, Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı Üç boyutlu kuran oku Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı kuran ı kerim, Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı peygamber kıssaları,Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzı ilitam ders soruları, Rasûlullah’a Vahyin Geliş Tarzıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes