> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Peygamberimizin Hayatı > Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi  (Okunma Sayısı 776 defa)
01 Haziran 2011, 09:08:59
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 01 Haziran 2011, 09:08:59 »



Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Hükümdarlığını Tebriğe Gitmesi Ve Seyfin Abdulmuttalib'e Rasûlullah’ın Onun Soyundan Çıkacağını Müjdelemesi

141) İbnu'l-Kelbi anlatmıştır:

Seyf İbn Ziyezen Yemen hükümdarı olduktan ve Habeşlileri öldü­rüp ortadan kaldırınca, Allah'ın kendisine lütfettiği zaferi kutlamak için Arap eşraf ve liderleri heyetler halinde ona geldiler.

Kureyş heyeti de yola çıktı. Bunlar, Kureyş eşrafından beş kişiydi: Abdulmuttalib Ibn Haşim, Ümeyye İbn Abdişems, Abdullah îbn Cud'an, Huveylid îbn Useyd, Vehb îbn Abdimenaf İbn Zuhre.

Heyet San'a şehrine vardı. Seyf îbn Ziyezen Gumdan isimli bir sa­rayda kalıyordu. Bu, Süleyman'ın emriyle Belkıs için şeytanların yaptığı saraylardan birisiydi. Abdulmuttalib ve arkadaşları develerini çöktürüp Seyf in huzuruna girmek için izin istediler. Seyf içeri girmelerine izin verdi. Altından bir taht üzerinde otururken içeri girdiler. Etrafında, al­tın sandalyeler üzerinde Yemen'in eşrafı oturuyordu. Anber sürünmüş-tü. Miskin parlaklığı da başındaki saç ayrım yerinden belli oluyordu. Onu hükümdarlara mahsus selamla selâmladılar. Onlar için de altından sandalyeler konuldu. Abdulmuttalib'in dışında hepsi sandalyelere oturdu. Abdulmuttalib temsilci olarak hükümdarın önünde ayakta durdu. O, konuşmak için hükümdardan izin istedi.

Ona, eğer hükümdarlar önünde konuşabilen kimseİerdense, konuş bakalım! denildi. Abdulmuttalib şöyle konuştu:

- Ey hükümdar! Allah seni, yüksek, üstün ve muhkem bir yere ge­tirdi. Seni, kökü iyi bir bitki ve toprağı değerli bir bitki gibi yetiştirdi. Kökünü en iyi fidanlıkta veren tatlı bahçede sabit kılıp dalını yükseltti. Ey hükümdar! Sen Arapların kendisine sığındıkları baharlarısın ve kendisine döndükleri güllerisin! Senin selefin (baban) en iyi seleftir. Sen bizim için onlardan kalan en iyi halefsin. Allah halefi sen olanı helak etmeyecektir. Selefi sen olan kimseyi de adını sanını silmeyecektir.

Ey hükümdar! Biz Allah'ın Harem'inin halkıyız ve Onun Beyt'inin hizmetçileriyiz. Bizi üzerimize ağır gelen kötü durumdan kurtararak sevindiren kişi olarak sana geldik. Biz tebrik heyetiyiz. Ziyaretçi heyet değiliz. Seyf:

- Demek siz Kureyşulebatıh (Mekke halkının Kureyş kabileyisiniz) dedi. Onlar:

- Evet, diye cevap verdiler. Hükümdar:

- Hoş geldiniz, safa geldiniz. Sizler yanında emniyet ve huzur bu­lacağınız, bol bol lütuf ve ihsanda bulunan bir hükümdarın yanına gel­diniz. Hükümdar sizin sözlerinizi dinledi ve faziletinizi anladı. Siz, şerefli, övgüye lâyık kimselersiniz. Siz burada kaldığınız sürece ikram edilmeğe, ayrılıp giderken de ihsan olunmağa lâyık kimselersiniz, dedi. Sonra Abdulmuttalib'e: Sen kimsin ya? dedi. O:

- Ben Abdulmuttalib îbn Haşim'im diye cevap verdi. Hükümdar:

- Sadece seni istedim ve senin için toplantı yaptım. Çünkü sen in­sanların baharısın ve milletlerin efendisisin. Sizler gidin ve sizi çağırın-caya kadar kalın, dedi.

Daha sonra onların barındırılma] arı ve onlara ikram edilmesi için adamlarına emir verdi.

Bir ay kaldılar. Hükümdar onları çağırmadı. Bir gün hükümdar Kureyş heyetini hatırladı. Abdulmuttalib'e: Arkadaşlarının arasından, sadece sen, benim yanıma gel, dedi.

Abdulmuttalib hükümdarın huzuruna vardığında, onu tek basma buldu. Yanında hiç kimse yoktu.

Hükümdar, Abdulmuttalib'i yanma yaklaştırdı. Onu yanma, tah­tının üzerine oturttu. Sonra şöyle dedi:

-  Abdulmuttalib! Ben sana bildiğim bir sırrı vereceğim. Başkası olsaydı, bu sırrı açmazdım. Ancak seni onun madeni olarak gördüm. Al­lah bu hususta izin verinceye kadar sende mahfuz kalsın. Çünkü Allah emrini yerine getirir, dedi. Abduhnuttalib:

- Allah seni doğrudan ayırmasın, dedi. Seyf şöyle konuştu:

- Ben doğru kitaplarda ve kendimizden başkasına kapalı tuttuğu­muz ilimlerde; yaşamanın şerefi, ölmenin fazileti bulunan, umumiyetle bütün Arapları ve heyetteki arkadaşları, özellikle de, seni ilgilendiren çok büyük ve önemli bir haber buluyorum. Abdulmuttalib:

-  Ey hükümdar! Bir elçinin umduğunun en iyisini gördüm. Eğer hükümdarlık makamının heybeti ve yüceliği olmasaydı, sevincimi artı­racak olan şeyi biraz daha açıklamanı isterdim, dedi. Seyf:

- Senin soyundan bir nebi, senin yakınlarından bir resul gönderi­lecek. Onun adı Ahmed ve Muhammed'dir. Bu onun doğacağı zamandır. Hatta belki de doğmuştur. Babası ve annesi Ölecek. Onun bakımını de­desi ve amcası üstlenecek (bizden niceleri doğdu). Allah onu açıkça teb­ligat yapan peygamber olarak gönderecek. Bizden ona Ensar (yar­dımcılar) yapacak. Dostlarını onlarla aziz, düşmanlarını da onlarla zelil kılacak. Onun doğumu esnasında ateşler sönecek, Mennan (çok iyilik yapan) olan tek Allah'a ibadet edilecek. Küfür ve taşkınlıklar yasakla­nacak. Lat ve diğer putlar kırılacak. Onun sözü, hak ile batılı birbirinden ayırıcı, hükmü ise adalettir. O iyiliği emredecek ve işleyecek, kötülükten sakındıracak ve onu ortadan kaldıracaktır, dedi. Abdulmuttalib:

-  Şan ve şerefin yüce olsun! Saltanatın devamlı, ömrün de uzun olsun. Acaba, hükümdar, bu konuda beni sevindirecek bazı açıklamalar daha yapabilir mi? dedi. Seyf:

-  Örtülerle örtülü Beyt'e, mucizelere ve kitaplara yemin olsun! Abdulmuttalib! Sen, kesinlikle onun atasısm, bunda yalan yok, dedi.

Abdulmuttalib (sevincinden) yere kapandı.

Seyf: Başını kaldır, için rahatladı, ömrün uzadı. îşin yükseldi. Sana anlattıklarımdan birşey hissettin mi? dedi. Abdulmuttalib:

- Evet, hükümdar! Benim çok sevdiğim bir oğlum vardı. Onu, kav­mimin şerefli kişilerinden birinin kızı olan Amine Bint Vehb'le evlen­dirdim. Amine bir oğlan dünyaya getirdi. Onun adını Muhammed ve Ahmed koydum. Onun babası ve annesi öldü. Onun bakımını da, ben ve amcası üstlenmiş bulunuyoruz. Bunun üzerine hükümdar:

- Tamam işte, onun hakkında düşmanlarından sakın. Gerçi Allah onlara, bu konuda yol ve fırsat vermeyecektir. Eğer onun peygamber o-larak gönderilmeden Önce ölmeyeceğimi bilseydim, süvarilerim ve piya­delerimle birlikte gider, Yesrib'i devletime başkent yapardım.  Ben, atalarımın kitaplarında, onun işinin Yesrib'te muhkemleşeceğini, Yes-rib'lilerin onun davet ettiği ve kendisine yardım eden kimseler olduğu­nu, kabrinin de orada bulunacağını buluyorum. Eğer Onun üstün makamlara, ulaştığını ve afetlerden korunduğunu görmeseydim, onun adını açıklar ve onun peşindeki Arapları perişan ederdim. Eğer yaşar­sam bunu ona yapacağım. Kalk, yanındaki arkadaşlarınla birlikte git. Kureyş heyetinden her bir kişiye ikiyüzer deve, onar Habeşli köle, onar rıtıl altın, yemen elbiselerinden ikişer kat elbise verilmesini emretti. Abdulnıuttalib'e ise bütün bunların iki mislinin verilmesini emretti. Ayrıca Abdulmuttalib'e: Abdulmuttalib! Muhammed büyüyüp yetişince, bana onunla ilgili haberleri getir, dedi.

Daha sonra Kureyş heyeti ona veda edip Mekke'ye döndüler.

Abduhnmuttalib şöyle derdi: İçinizden hiç kimse, hükümdarın, bana olan bol ihsanına gıbta ve kıskançlık etmesin. Asıl siz beni, onun bana ve benden sonra soyumdan geleceklerle ilgili söylediği, şeref ko­nusunda kıskanın.

Abdulmuttalib'e: O nedir? diye soruyorlar, O da: Kısa bir süre sonra onu öğreneceksiniz, derdi.

Seyf, Yemen'de birkaç yıl hükümdar olarak kaldı. Bir gün ava çı­kıyormuş gibi hayvanına bindi. Siyahlardan, mızraklarıyla savaşa ha­zırlanan bazı kimseleri hizmetçi edinmişti. O gün onlar ona saldırıp öldürdüler. Kisra Nuşirevan'a haber verildi. Nuşirevan onlara Hür­müz'ü gönderip öldürülmedik hiç bir siyah bırakılmamasını emretti.[147]

142) İbn Abbas anlatmıştır:

Peygamber'in (s.a.v.) doğumundan sonra İbn Ziyezen Habeşlileri yenince Arap heyetleri ve şairleri onu tebrik etmeye ve övmeye geldiler. Gelen heyetler arasında Kureyş heyeti de vardı. Kureyş heyetinde Ab­dulmuttalib İbn Haşim, Umeyye ibn Abdişems, Abdullah ibn Cud'an, Huveylid İbn Esed ve başkaları vardı. San'a'daki îbn Ziyezen'e gittiler. İbn Ziyezen, Umeyye ibn Ebi's-Salt'ın dediği gibi o, Re's-i Gum-dan'daydı.

Re's-i Gumdan'daki evine oturup, başına da tacı geçirerek afiyetle iç.

Ondan içeri girmesi için izin istendi. Onların yerlerini ona haber verdi ve kendilerine müsaade etti.

Abdulmuttalib yaklaşıp konuşmak için ondan izin istedi. Seyf İbn Ziyezen ona:

- Hükümdarlar karşısında konuşabilecek kimselerdensen sana izin veririz, dedi. Abdulmuttalib:

- Ey hükümdar! Allah seni, yüksek, zorlu, muhkem, üstün ve yüce bir mevkiye getirdi. Seni, koku iyi ve toprağı değerli bir bitki gibi yetiştirdi. En kıymetli yurt ve yerde o bitkinin kökünü sabit kılıp dalını yükseltti. Sen Arapların hükümdarısın ve onlara bolluk veren baharla­rısın, sen Arapların kendisine uyup itaat ettikleri emirisin. Direğin ü-zerine konduğu sütıjr>larj(gma kulların kendisine sığındıkları kale ve sığmağısın. Senin selefin hayırlı seleftir ve sen bizim için onlardan kalan en hayırlı halefsin. Selen"sen olan kimsenin adı sanı batmaya­caktır. Halefi de sen olan kimse de helak, (yok) olmayacaktır. Ey hü­kümdar! Biz, Allah'ın Harem'inin halkıyız ve onun Beyt'inin hizmetçileriyiz. Bizi, üzerimize ağır gelen sıkıntıdan kurtararak sevin­diren kişi olarak sana geldik. Biz tebrik heyetiyiz, ziyaretçi heyet değiliz. Hükümdar:

- Konuşan! Sen kimsin ya! dedi. O:

- Ben, Abdulmuttalib İbn Haşim'im, dedi. Hükümdar:

- Sen kız kardeşimizin oğlu musun? Yani Ensar'dan mısın?

- Evet, dedi. Hükümdar:

- Yaklaştır onu, dedi. Muhafız onu yaklaştırdı. Daha sonra kendisi ona ve heyettekilere yaklaşıp: Hoş geldiniz, safa geldiniz. Sizler, yanında güven ve huzur bulacağınız, bol bol ihsanlar veren...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:41:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi rüya tabiri,Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi mekke canlı, Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi kabe canlı yayın, Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi Üç boyutlu kuran oku Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi kuran ı kerim, Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi peygamber kıssaları,Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi ilitam ders soruları, Abdulmuttalibin Seyf İbn Ziyezen'in Tebriğe Gitmesi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes