๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberimizin Hayatı => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 29 Mayıs 2011, 14:48:04



Konu Başlığı: Medineye Giderken, Rasulullahın Başından Geçenler
Gönderen: Hadice üzerinde 29 Mayıs 2011, 14:48:04
Medineye Giderken, Rasulullahın Başından Geçenler

323) Ebu'l-Hasen el-Bera şöyle dedi:

Rasulullah (s.a.v.) mağaradan, Rabiulevvel ayının başında, per­şembe gecesi çıktı.

324) Muhammed Ibn Sa'd: Rasulullah'm mağaradan, Rabiulevvel ayının dördünde, pazartesi gecesi çıktığını söylemiştir.

Ben de şöyle derim: Rasulullab (s.a.v.) mağarada üç gün kaldı. Yanında Ebu Bekr, Amir tbn Fuheyre ve halâ kendi kavminin dininde olan, kılavuzları Abdullah İbn Uraykıt el-Leysi olduğu halde yola çıktı. Kılavuz, onları sahil yolundan götürdü.

325) El-Bera îbn Azib anlattı:

Ebu Bekr, Azib'ten bir eğer satın alıp:

- Bera'ya, onu evime götürmesini söyle, dedi. Azib:

-Hayır! Sen hicrette Rasulullah'la birlikte yola çıktığınızda nasıl yaptığım anlatman şartıyle, dedi.

Ebu Bekr şöyle anlattı:

Geceleyin yola çıktık ve öğleye kadar yola devam ettik. Gölgesine sığınabileceğim bir yer var mı diye göz gezdirirken bir kaya gördüm. Onun yanına gittim. Hâlâ gölgesi vardı.  Kayanın gölgesinde, Rasulul­lah için bir yeri düzelttikten sonra bir post serdim ve:

-Ya Rasuîellah! Sen yat, uyu! dedim ve Rasulullah yatıp uyudu.

Sonra, arayan birisi var mı diye bakınmağa başladım. Bir davar çobanı gördüm.

-Sen, kimin çobanısın çocuk? diye sordum.

-Kureyşlilerden birisinin diye cevap verdi.

Adamın adını söyleyince kim olduğunu tanıdım. Çobana:

-Davarında süt var mı? dedim

-Evet, diye cevap verdi.

-Benim için süt sağar mısın? dedim.

Ona bir koyun tutmasını söyledim. Daha sonra da koyunun me-mesindeki tozu toprağı temizlemesini söyledim. Arkasından, ellerinin tozunu toprağını temizlemesini söyledim. Yanımda, ağzında bir bez parçası olan bir tulum vardı. Çoban bana biraz süt sağdı. Sütü çanağa döktüm. Nihayet sütün alt kısmı soğudu. Sonra Rasulullah'm (s.a.v.) yanma geldim.

-İç, ya Rasulellah! dedim. Rasulullah sütü içince benim de içim rahatladı. Daha sonra:

-Artık yolculuk vakti geldi, dedim.

Biz yola koyulduk. Müşrikler de bizi arıyorlardı. Bize onlardan sa­dece atının üzerindeki Suraka İbn Malik İbn Cu'şum yetişebildi. Ben:

-Ya Rasulellah! Bu bizi arıyor. Bize yetişti, dedim. Rasulullah (s.a.v.):

- "Üzülme! Allah bizimledir" dedi.

Suraka bize yaklaşıp aramızda bir, iki veya üç mızrak boyu mesafe kalınca:

-Ya Rasulellah! Bu bizi arıyor. Bize yetişti, dedim ve ağladım.

- "Niye ağlıyorsun? dedi.

-  Vallahi, ben kendim için ağlamıyorum.   Senin için ağlıyorum, dedim.

Rasulullah (s.a.v.) Suraka hakkında şu bedduayı yaptı:

- "Allah'ım! Ona karşı dilediğin şeyle, bize kafi ol."

Düz arazide atının ayakları karnına kadar yere gömüldü. Kendisi de atın üzerinden yere yuvarlandı. Suraka:

-Muhammedi Anladım ki bu senin işindir. Dua et de, Allah beni, şu içinde bulunduğum durumdan, kurtarsın. Vallahi, aramak için ar­kamdan gelenleri şaşırtıp sizin halinizi gizleyeceğim, dedi. İşte bu be­nim ok torbam. Ondan bir ok al. Sen falan falan yerde, develerimin ve davarlarımın yanına uğrayacaksın, onlardan neye ihtiyacın varsa, al, dedi. Rasulullah (s.a.v,):

- "Benim onlara ihtiyacım yok" dedi.  Onun ve atının kurtulması için Allah'a dua etti.  Suraka arkadaşlarının yanma dönmek üzere ha­reket etti. [8]

326) Abdurrahman İbn Malik el-Mudlucî'den rivayet edildi. (Ba­basının söylediğine göre) Suraka'yı şunları anlatırken dinlemiş:

Kureyş kafirlerinin elçileri, Rasulullah'la (s.a.v.) Ebu Bekr'den her birini öldüren veya esir eden kimseye mükafat olarak birer diyet (yüzer deve) verileceğini duyurmağa geldiler.

Ben kavmimin (Mudlic oğullarının) meclislerinden birinde oturur­ken, onlardan birisi gelip tepemize dikildi ve:

-Suraka! Ben biraz önce sahile doğru giden karartılar gördüm. Sanırım o karaltılar Muhammed'le arkadaşlarıdır, dedi.

Onların, Muhammed'le ashabı olduğunu anladım. Aı^a: Senin gördüğün karaltılar, onlar değil. Fakat sen falan falanı gördün (kay­bettiklerini aramak üzere) onlar gözümüzün önünden geçip gittiler, de­dim. Toplantı yerinde bir süre oyalandıktan sonra kalkıp evime girdim.

Cariyeme atımı çıkarmasını ve tepenin arkasında beklemesini emret­tim. Mızrağımı aldım ve evin arka tarafından çıkardım. Mızrağın alt tarafını, yerde sürükleyerek üst tarafını da, aşağıya doğru tutarak atı­mın yanına vardım. Ona bindim. Bir an Önce yaklaştırması için atı dört nala kaldırdım. Sonunda ona yaklaştım. At tökezledi. Ben de atın üze­rinden yere yuvarlandım. Kalktım. Elimi fal oku torbasına uzattım. Ondan fal oklarını çıkardım. Şunlara, zarar verir miyim? Yoksa vermez miyim? diye onlarla fal çektim. Hoşlanmadığım (zarar veremeyeceğim) ok çıktı. Atıma bindim fal oklarına inanmadım. Rasulullah'm okuduğu­nu duyacak kadar yaklaştım. Rasulullah (s.a.v.) arkasına dönüp bak­mıyor, Ebu Bekr ise sık sık bakıyordu. Atımın iki ön ayağı yere gömüldü.

Öyle ki dizlerine kadar gömülmüştü. Ben de attan yere yuvarlandım. Atı kalkmağa zorladım. Kalkmağa çalıştı ama ayaklarını gömüldüğü yerden çıkaramadı. Hayvanın bir ayağı doğrulur doğrulmaz, yere gö­mülen ön ayaklarının izlerinden göğe doğru, duman gibi bir toz bulutu yükselip dağıldı. Fal oklarını çektim. Hoşlanmadığım ok çıktı. Onlara: El-eman diye seslendim. Onlar durdular, atıma bindim.

Onların böyle korunduğunu görünce, Rasulullah'm (s.a.v.) işininin (İslam'ın) üstün geleceğine kanaat getirdim. Ona:

-Kavmin senin başına diyet (yüz deve) koydu, dedim.

Onlara Kureyşlilerin ne yapmak istediklerini haber verdim. Yol azığını ve eşyalarımı onlara takdim ettim. Benim hiçbir şeyimi almadı­lar ve benden hiçbir (şey) istemediler. Sadece şunu söyledi: Bizim du­rumumuzu gizle.

Ondan benim için bir emanname yazmasını istedim. Amir Ibn Fuheyre'ye yazmasını emretti. O da bir deri parçasına yazdı. Sonra Rasulullah gitti. [9]

327) Ez-Zuhri şöyle dedi:

Bana Urve İbnu'z-Zubeyr şunu haber verdi:

Rasulullah (s.a.v.) Şam'dan dönmekte olan bir müslüman tacirler kafilesi arasında ez-Zubeyr'le karşılaştı. Ez-Zubeyr, Rasulullah'a ve Ebu Bekr'e beyaz elbiseler giydirdi. [10]


[8] Buharî, Sahih, 2/153 (kısa olarak), Müslim, Sahih; İmam Ahmed, Musned, 1/2, 3; Bayhakî, Delaılü'n-Nubuvve, 2/483, 484

[9] Buharı, Sahih, kitabu menakibi'l-ensar, babu hicreti'n-nebi (s.a.v.) ve ashabihi ila Medineti, hadis no:   3906 (Bazı lafızlar farklı olarak) Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 2/486, 487

[10] Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 2/498.