๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberimizin Hayatı => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 31 Mayıs 2011, 15:16:10



Konu Başlığı: Hz. Peygamberin Ve Bedir Gününün Bildirilmesi
Gönderen: Hadice üzerinde 31 Mayıs 2011, 15:16:10
Hz. Peygamberin Ashabının Ve Bedir Gününün Bildirilmesi

İbn Kuteybe: Hz. Peygamber'in ashabı ve Bedir günü îş'aya'da bildirilmektedir, der.

Bedir günündeki Araplar şöyle anlatılmaktadır; "Onlar milletleri, harman yerlerini çiğner gibi çiğnerler. Arap müşriklerinin başına bela iner ve onlar yenilirler."

Daha sonra İş'aya şöyle demiştir; "Onlar kınından sıyrılmış kılıç­lar, intikamını alamadıkları taş gibi insanlar karşısında; savaşın şidde­tinden dolayı yenilgiye uğrarlar."

îbn Kuteybe şöyle der: Bunlar, Allah'ın, ehl-i kitab'm elinde kalan daha önceki kitaplarındaki şeylerdir. Ehl-i kitab onları okur ve pey­gamberimizin adı hariç, zahirlerini inkar etmezler. Onlar, açıkça onun ikrar edilmesine müsaade etmezler. Onların bu yaptıkları önemli değil­dir. Çünkü onlara göre Hz. Peygamberin Süryani dilindeki adı "Muşak-kah"tır. Muşakkah hiç şüphesiz Muhammed'dir.

Onların "El-Hamdu lillah" demek istediklerinde "Şakha li-ilahina" dediklerine itibar ederek, "el-Hamdü" "Şakhan" olduğuna göre "Muşak­kah" da "Muhammed" olur.

İkrar ettikleri sıfatlar onun hallerine, zamanına, çıkmasına, gön­derilmesine ve yaşayışına uygun olduğu için, bize, kendisinde bu sıfatlar bulunan kimseyi, karşısında milletlerin yere yıkıldıkları, itaat ettikleri için boyun büktükleri ve davetine icabet ettikleri kimseyi, Babil'in ve putlarının onun yüzünden helak olduğu deveye binen kimseyi göster­sinler. Dağların tepelerinden telbiye getirerek (Lebbeyk Allahumme lebbeyk diyerek) ve ezan okuyarak seslenen, karada ve denizde onun teşbihini yayan İsmail'in oğlu Kaydar'm evladından olan bu millet ne­rede? Hani?

Bunu ancak Muhammed'le ümmetinde bulabilirler.

İbn Kuteybe şunu da söylemiştir; Eğer bu haberler, onların kitap­larında olmasaydı, Kur'an'da gelenlerin onların kendi kitaplarında da zikredildiğine dair hiç bir delil olmazdı.

Nitekim Allah Teala: "Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı bul­dukları o elçiye, o ümmi peygamber'e uyanlar (varya)." [63]

"Ey Ehl-i kitap! (gerçeği) görüp bildiğiniz halde, niçin Allah'ın a-yetlerini inkar edersiniz." [64]

"Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (o kitaptaki peygamberi) öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir grup bile bile gerçeği gizler." [65]

"Kafir olanlar "Sen Rasul olarak gönderilmiş bir kimse değilsin" derler. De ki: Benimle sizin aranıza şahit olarak Allah ve yanında kitap ilmi olan yeter" buyurmuştur. [66]

Rasulullah'm (s.a.v.), onlarda olmayanı onlara delil olarak getir­mesi ve onlar bulmadıkları görmedikleri halde beni yanınızda yazılı o-larak bulmanız benim peygamberliğimin alametindendir, demesi nasıl caiz olabilir? Rasulullah'm (s.a.v.) onları hoşlanmadıkları şeye davet et­meye ihtiyacı yoktu.

Abdullah ibn Selam durumu iyice öğrenince müslüman oldu ve onlarda müslüman oldular.

Ben de derim ki: Ehl-i kitap her zaman Rasulullah'ı sıfatlarıyla (özellikleriyle) biliyor ve bunu ikrar ediyordu. Onlar onun çıkacağını (geleceğini) söylüyorlar, kendi halkından olanlara O'na iman etmelerini tavsiye ediyorlardı. Rasulullah (s.a.v.) çıkınca, akıllı olanları iman etti. Huyey ibn Ahtab, rahip Ebu Amir ve Ümeyye ibn Ebi's-Salt gibi diğer ehl-i kitabı inat ve çekememezlik aldı.

Ehl-i kitabın son devir alimlerinden bir kısmı müslüman olmuş ve onun Tevrat ve İncil'deki sıfatlarını anlatan kitaplar yazmışlardır.

Hakkın varlığını kesin olarak anlayıp da sonra, ebediyyen cehen­nemde yanmaya razı olarak kıskançlığı tutanlara hayret! [67]


[63] A'raf Suresi, 157.

[64] Al-ı İmran Suresi, 70.

[65] Bakara Suresi, 146.

[66] Ra'd Suresi, 43.

[67] Abdurrahman İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 56-57.