> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Peygamberimizin Hayatı > Huneyn Gazası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Huneyn Gazası  (Okunma Sayısı 1121 defa)
16 Mayıs 2011, 13:51:00
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 16 Mayıs 2011, 13:51:00 »



Huneyn Gazası

 Bu, Hevazin gazasıdır. Huneyn, Mekke'ye üç gece uzaklıktaki bir vadidir.

Huneyn gazasının sebebi şudur; Rasulullah (s.a.v.), Mekke'yi fet­hedince, Hevazinlilerle Sakifliler birbirlerinin yanma gidip gelmeğe ve biraraya gelmeğe başladılar. Malik İbn Avf en-Nasri onları biraraya ge­tirdi. Onlar mallarım, kadın ve çocuklarını da yanlarına alarak Evtas'ta konakladılar. Onlara yardım da gelmeğe başladı. Gelenler, yanlarında, kör ve yüzyetmiş yaşında olan ve kadınlar için yapılan hevdeçte (bir nevi tahteravan) taşınan Dureyd Îbnu's-Summe'yide getirdiler.

Rasulullah (s.a.v.) Mekke'den onikibin kişiyle birlikte çıktı. Oraya varınca, müslümanları savaş safları düzenine koydu. Katırı Düldül'e bindi, iki tane zırh gömlek, miğfer ve tolga giydi. Karşılarına Hevazin-liler çıktılar, hep birden saldırdılar. Müslümanlar bazuldular. Rasulul­lah (s.a.v.) şöyle demeğe başladı:

"Ey Allah'ın Ensarı (yardımcıları)! Ey Allah'ın Rasulü'nün yar­dımcıları! Ben Allah'ın kuluyum ve onun Resulüyüm ."[40]

Rasulullah (s.a.v.) askerin yanma döndü. Ebu Bekr, Ömer, Ali el-Abbas, el Fadl, Ebu Sufyan İbnül Haris, Rabi'a Ibnül-Haris ve Usame, ayrılmayıp Rasulullah'ın (s.a.v.) yanında kaldı.

1388) Abdullah îbn Mes'ud şunu anlattı: Huneyn savaşında Rasu-lullah'la (s.a.v.) birlikteydim. [İnsanlar (askerler)] onu yalnız bırakıp geri gittiler. Muhacir ve Ensar'dan seksen kişi onun yanında sebat edip kaldı. Biz seksen kadar kişi, daha geriye gitmeden, bir ayak geri çekildik de, katırın üzerinde duran Rasulullah bir ayak geri gitmedi. Katırı onu hiçbir tarafa saptırmadı. Kendisi eğerin üzerinden sarkmadı. Ben ona:

- Yüksel, Allah da seni yükseltsin dedim. Rasulullah

- "Bana bir avuç toprak ver" dedi. Toprağı yüzlerine atarak gözİerini toprakla doldurdu. Sonra: "Muhacirler ve Ensar nerede?" dedi.

- îşte şunlar, dedim. Rasulullah (s.a.v.):

-  "Onlara seslen" dedi. Onlara seslendim Onlar ellerinde kılıçla­rıyla birlikte sanki ateş gibi geldiler. Müşrikler de geri dönüp gittiler.[41]

1389) İbn Abbas şöyle anlattı:

Huneyn'de Rasulullah'la birlikteydim. Rasulullah yanında sadece ben ve Ebu Sufyan varken gördüm. Biz devamlı onun yanında kaldık. O, Ferve îbn Nufase el-Cuzami'nin kendisine hediye ettiği boz katırının üzerindeyken onu terketmedik.

Müslümanlarla kâfirler karşılaştığında müslümanlar bozguna uğ­rayıp kaçınca, Rasulullah (s.a.v.) katırını kâfirlere doğru yürütmeğe başladı. Ben, Rasulullah'ın (s.a.v.) katırının gemini tutarak engellemek istiyordum. O ise, müşriklere doğru hızla gitmeye çalışıyordu. Ebu Suf­yan da Rasulullah'ın (s.a.v.) üzengisini tutuyordu. Rasulullah (s.a.v.):

- "Abbas! Sen onlara: Ağacın altında toplanıp da beyat edenler diye seslen" dedi. Ben gür sesli birisiydim. Sesimin çıktığı kadar: Ağacın al­tında beyat edenler nerede? diye bağırdım. Vallahi, onların benim sesimi duydukları andaki gelişleri, ineklerin yavrularını özleyerek gelişlerine benziyordu. Onlar gelirken: Buyur emrindeyiz, buyur, emrindeyiz, di­yorlardı.

Müslümanlar gelip kafirlerle çarpışmağa başladılar. Rasulullah bakıp şöyle dedi:

-  "İşte, şimdi savaş kızıştı" dedi. Sonra, eline çakıl taşlarını alıp kâfirlerin yüzlerine attı ve: "Kabe'nin Rabbine yemin olsun. Onlar boz­guna uğradılar" dedi. Vallahi, Rasulullah'ın çakıl taşlarını onlara at­masından sonradır ki, güçlerinin azaldığım, işlerinin tersine döndüğünü gördüm. Böylece Allah onları bozguna uğratmıştı. Şu anda ben Rasu-lullah'm katırının üzerinde onların peşinden gittiğini görüyor gibiyim.

1390) Ebu Abdirrahman El-Pihrî şöyle anlattı:

Huneyn Gazasında Rasulullah'la birlikteydim. Çok sıcak ve yakıcı bir günde yola devam edip ağaç gölgesine indik. Güneş zevala ulaşınca zırhımı giydim. Atıma binip Rasulullah'm (s.a.v.) yanma gittim. O, ça-dırmdaydı.

-Es-Selamu aleyke Ya Rasulallah, gitme zamanı geldi, dedim. Ra­sulullah (s.a.v.):

- "Evet" dedi. (Sonra) Rasulullah (s.a.v.): "Bilal" diye seslendi. Se-mure ağacının altındaki Bilal ok gibi yerinden fırladı ve:

- "Buyur, emrindeyim. Ben sana feda olayım, dedi." Rasulullah:

- " Atımı eğerle" dedi. Bilal, iki yanı hurma lifinden olan ve pek gösterişli olmayan bir çadır çıkardı. Bilal atı eğerledikten sonra Resu-lullah hayvanına bindi, biz de hayvanlarımıza bindik. Rasulullah, o ak­şam ve o gece bizi düşmanlara karşı saflar halinde düzene koydu. Müslümanlar bozulup kaçtıklarında.

- "Allah'ın kulları! Ben, Allah'ın kuluyum ve elçisiyim' dedi. Sonra atından inip bir avuç toprak aldı, bana onların daha yakınında olan bi­risinin anlattığına göre Rasulullah (s.a.v.) toprağı düşmanların yüzüne çarparak:

- "Yüzleri çirkin olsun" dedi ve Allah Teâlâ onları bozguna uğratıp yendi.[42]

Ya'la İbn Ata şöyle anlattı: Onların oğullan bana babalarının şunu anlattıklarını nakletti:

Bizden, gözleri ve ağzı toprak dolmamış hiç kimse kalmamıştı. Biz, gökle yer arasında demir leğen üzerinde demirin surtünmesiyle çıkan ses gibi bir ses duyduk.

1391) El-Bera şunu söyledi:

Huneyn günü, Rasulullah'ı Ebu Sufyan Ibn'ul Haris, îbni Abdil-muttalib, onun hayvanının üzengisinden tutmuş olarak:

-  "Ben peygamberim, yalan yok, ben Abdulmuttalib'in oğluyum (torunuyum)" derken gördüm.[43]

1392) Yezîd îbn Amir şunu anlattı:

Rasuluîlah, Huneyn savaşında, yerden bir avuç toprak aldı. O-nunla müşriklere doğru yöneldi ve onu yüzlerine attıktan sonra:

- "Dönün" dedi.

Kardeşiyle karşılaşan hiç kimse yoktu ki, o gözleıini oğuşturarak, gözlerine giren çer çöpten şikâyet etmesin.

1393) Cubeyr İbn Mut'im şunu anlattı:

Düşman bozguna uğramadan önce, müslümanlarla çarpışırlarken, gökten siyah örtü. gibi birşeyin gelip bizimle düşmanın arasına düştü­ğünü, ona baktığımda, siyah karıncalar olduğunu ve onların dağılarak vadiyi doldurduklarını gördüm. Onların melekler olduğundan hiç şüphe etmedim. Sonunda, düşmanın bozguna uğramasından başka birşey ol­madı.

Siyer alimleri şöyle derler: O günkü melekler başlarında kırmızı sarıklar olduğu halde inmişlerdi.

Rasulullah (s.a.v.) Medine'ye döndü. Hevazin heyeti geldi. Onlar Rasulullah'tan (s.a.v.), kendilerinden aldığı şeyleri geri vermesini iste­diler. Sad İbn Bekr Oğullarından -ki onlar Rasuluüah'a süt annelik ya­pan kadının kabilesiydi- birisi şöyle dedi:

- Eğer biz (Şam kralı) el-Haris İbn Ebi Sınır veya (îrak kralı) en-Nu'man ibnül-Munsir'i emzirseydik, mutlaka onun şefkat va acımasını umardık. Daha sonra şu şiiri söyledi:

Ey Allah'ın Resulü! Bize cömertçe lütufta bulun. Çünkü sen ken­disinden umduğumuz ve sakladığımız kişisin.

Rasulullah'm (s.a.v.):

- "Size hangileri daha sevimlidir. Çocuklarınız ve kadınlarınız mı? yoksa mallarınız mı? dedi. Onlar:

- Kadınlarımız ve çocuklarımız, dediler. Rasulullah (s.a.v.):

- "Benim ve Abdulmuttalib oğullarının hisselerine düşenler, sizin. olsun. Cemaata namazı kıldırdığında, sizler ayağa kalkıp: Biz çocukla­rımız ve kadınlarımız hakkında, Rasulullah'm müslümanlar katında, müslüm ani arın da, Rasulullah katında şefaatini diliyoruz, dersiniz. Bunun üzerine ben de: Bana ve Abdulmuttalib oğullarına düşenleri size vereceğim. Müslümanlardan da, sizin için istekte bulunurum, dedi.

Onlar kalktılar. Rasulullah da:

- "Benim hisseme ve Abdulmuttalib oğullarının hisselerine düden­ler, sizin olsun" dedi. Muhacirler: '

-  Biz de hisselerimize düşenleri Rasulullah1 a bağışladık, dediler. Ensar da aynı şeyi söyledi.

Daha sonra Rasulullah (s.a.v.) ganimetlerin toplanmasını emretti ve ganimetler toplandı. Altıbin kişi esir edilmişti. Yirmidört bin deve, kırk bin koyun ve dörtbin okiyyi gümüş ganimet olarak alınmıştı. Ra­sulullah (s.a.v.), Ebu Sufyan İbn Harb'e, kırk okıyye ve yüz deve verdi. Ebu Sufyan: LOğlum Muaviye'ye de] dedi. Rasulullah (s.a.v.) ona da, kırk okiyye gümüş ve yüz deve yerdi. Oğlum Yezid'e? dedi. Ona da onlara verdiği kadar verdi. Hakim İbn Hızam'a yüz deve verdi. Hakim tekrar istedi. Başkalarına da verdi. Zulhuveysıra:

- Adil ol, çünkü sen adaletli değilsin, dedi. Rasulullah (s.a.v.):

-  "Yazıklar olsun sana! Ben âdil olmazsam, kim adil olur?" dedi.[44]


[40] !bn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, 11/109; Suyuti, Durrul-Mensur, IH/224.

[41] Ahmed İbn Hanbel, Musned.

[42] Ahmed İbn Hanbel, Musned, IH/190, 279; V/286, İbn Sa'd, Tabakalul-Kubra, 11/113; ibn Ebı Şeybe, Musannef, XIV/530, 531; Beyhakı, Delâılun-Nubuvve, V/141, 150; Dulabı, el-Kunave'l-Esma, I/42; İbn Kesir el-Bıdaye ve'n-Nıhaye, İV/332.

[43] Daha önce kaynakları geçti.

[44] Daha Önce kaynakları geçti.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Huneyn Gazası
« Posted on: 25 Nisan 2024, 06:40:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Huneyn Gazası rüya tabiri,Huneyn Gazası mekke canlı, Huneyn Gazası kabe canlı yayın, Huneyn Gazası Üç boyutlu kuran oku Huneyn Gazası kuran ı kerim, Huneyn Gazası peygamber kıssaları,Huneyn Gazası ilitam ders soruları, Huneyn Gazasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes