๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberimizin Hayatı => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 01 Haziran 2011, 08:42:48



Konu Başlığı: Fil Olayı
Gönderen: Hadice üzerinde 01 Haziran 2011, 08:42:48
Fil Olayı

Siyer alimlerinin bildirdiğine göre: Ebrehe benzeri görülmemiş bir kilise yaptırıp: "Arap hacılarının haclarını buraya çevirmedikçe geri durmayacağım" dedi.

Araplar bunu öğrenince, birisi gidip kilisenin içine pisledi.

Ebrehe buna çok kızdı ve Ka'be'ye gidip onu yıkacağına yemin etti.

Ebrehe yola çıktı. Fil de yanındaydı. Mekke'ye varınca malları yağmaladı. Arkadaşlarından birine Mekke halkının liderini ara bul ve ona:

-Biz sizinle çarpışmak için gelmedik. Ancak şu Beyt'i (Ka'be'yi) yıkmağa geldik de, dedi.

Ona Mekke halkının lideri olarak Abdulmuttalib gösterildi. Arka­daşı, Ebrehe'nin dediklerini Abdulmuttalib'e bildirdi. Abdulmuttalib de şu cevabı verdi:

-Vallahi, biz onunla çarpışmak istemeyiz. Zaten, bizde, buna yete­cek güç de yoktur. Bu, Allah'ın Beyt-i haramıdır ve Halil'i (dostu) İbra­him'in Beyti'dir. Eğer, Allah Beyt'ini ondan korursa, o kendi Beyt'idir.

Daha sonra Abdulmuttalib Ebrehe'ye götürüldü. Ebrehe ona ik­ramda bulunup saygıda kusur etmedi. Ebrehe:

- Arzun nedir? diye sordu. Abdulmuttalib:

- Dileğim: Ebrehe'nin ele geçirdiği ikiyüz devemin bana geri veril­mesidir, dedi. Ebrehe tecrümanma:

-  Ona şöyle söyle: Seni gördüğüm zaman hoşuma- gitmiştin. Be­nimle konuşunca gözümden düştün.

Çünkü sen, yıkmak için geldiğim, senin dinin ve atalarının dini olan Beyt'i bırakıp götürdüğüm ikiyüz deven hakkında benimle konuş­tun da, Beyt hakkında benimle hiç konuşmadın, dedi. Abdulmuttalib:

- Ben develerin sahibiyim, Beyt'in de sahibi yardır. Onu, koruyacak O'dur, dedi.

Abdulmuttalib Kureyş'in yanına gitti. Onlara, Ebrehe'nin askerle­rinin zararlarından korunmak için Mekke'den çıkıp dağ başlarına ve kuytu yerlere dağılmalarını emretti. Sonra kalkıp Ka'be'nin halkasın­dan tuttu ve şöyle dedi:

"Rabbim! Onlara karşı sadece seni istiyorum. Rabbim! onlardan yardımını esirge. Beyt'in düşmanı senin de düşmanındır. Onların;, avlunu ftaA.\~u "^melerine engel ol. Bir kul bile evini barkını sakınır, korur.

Sende buraya konanları, hürmeti tehlikeye uğramış olanları koru.

Onların haçları ve kuvvetleri, Yarın, senin kuvvetine asla üstün gelemeyecektir. Onlar beldelerinin topluluklarım ve bir de Fili çektiler, getirdiler, Iyaline hakaret etmek için.

Hileleriyle -cahillikleri yüzünden- senin koruna kasdettiler. Senin celalini ve büyüklüğünü gözetmediler. Eğer, sen onları Ka'bemizle başbaşa bırakacak olursan, O da senin bileceğin bir iştir."

Daha sonra Ebrehe Mekke'ye girmeye hazırlandı. Fili de hazırladı. Nafeyl ibn Habib el-Has'ami gelip filin kulağına: Mahmud! Çök! Geldi­ğin yerden dön. Çünkü sen, Allah'ın haram olan beldesindesin, dedi ve fil kendini yere attı.

Nufeyl koşarak dağa gitti. Kalkması için file vurdular. Fil ayağa kalkmadı. Filin yönünü Yemen'e doğru çevirdiklerinde hemen kalktı. Yönünü Mekke'ye çevirdiklerinde yere çöktü.

Yüce Allah, kırlangıçlara benzeyen kuşlar gönderdi. Her kuş biri gagasında, ikisi de ayaklarında olmak üzere, nohut ve mercimek bü­yüklüğünde üçer taş taşımaktaydı. Taşlar dokunduğu herkesi öldürü­yordu.

Ebrehe'nin askerleri geldikleri yolu takip ederek kaçmaya başla­dılar. Nerede olsalar, dağlarda ve ovalarda ölüyorlardı.

Ebrehe'nin vücudu bir hastalığa yakalandı. Parmakları döküldü. Onu San'a'ya götürdüler. Vücudu civciv kadar kalmıştı. Kalbi parçala-nıncaya kadar ölmemişti.

İşte bu yılda, Rasulullah (s.a.v.) doğdu. [99]

tbn Kuteybe şöyle demiştir: Rasulullah'ın (s.a.v.) Fil yılında doğ­duğunda insanlar ittifak etmişlerdir.

Hakim ibn Hizam, Huveytıb ibn Abdiluzza ve Hassan ibn Sabit

bunu gözleriyle görmüşlerdir. Bunların hepsi altmış yıl cahiliye devrin­de altmış yıl da islanıi devirde yaşamışlardır. Şairler bu konuda, gözle gördüklerim söylemişlerdir.

Bunlar arasında cahiliye devrinde yaşayan Nufeyl ibn Habib de vardı. Habeşistanlılar Mekke'ye giden yolu kendilerine göstermesi için onu tutmuşlar, o da bir yolunu bularak onlardan kaçmıştı.

Nufeyl bu arada şu şiiri söylemişti:

"Ey Rudeyne! Sana bizden selam söylenmedi mi?

Bu sabah, biz size: Gözleriniz aydın olsun dedik.

O Muhassab'ın çakıllı derenin yanında

Bizim gördüğümüzü görseydin,

Her halde beni mazur görürdün.

Bir takım kuşlar görüp üzerimize atılan taşlardan korktuğum za­man Allah'a hamdettim.

Sanki, üzerimde, Habeşlilere bir borcum varmış gibi,

Herkes Nufeyl'i sorup duruyordu."

Umeyye İbn Ebi's-Salt da şu beyitleri söylemişti:

Şüphe yok ki, Rabbimizin ayetleri apaçıktır.

Onlar hakkında, katı inkarcı olanlardan başkası tartışmaz.

Rab, Muğammis'te Fili tuttu yürütmedi.

Fil, böğründen vurulup yaralanmış,

Ayakları tutmaz olmuş gibi süründü.

92) Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir:

"Ben filin sürücüsüyle seyisini Mekke'de her ikisinin de gözleri kör, kütürüm bir halde halktan yiyecek dilenirlerken gördüm." [100]

îbn Kuteybe şöyle demiştir: Fil olayında kuşları musallat eden ilaha delil vardır. İlah bunu, beğendiği kimseleri üstün kılmak, beğen­mediklerini de helak etmek için yapmıştır. Bunu Kureyş'in galip gelmesi için yapmamıştır. Çünkü onlar, kitapları olmayan kafirlerdi. Habeşli-lerin ise kitapları vardı.

Bununla kastedilenin Muhammed'in tevhide davet eden birisi ol­duğu açıktır.

93) Yine Hz. Aişe'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ben, Mek­ke'de filin sürücüsüyle seyisini gözleri kör ve kütürüm bir vaziyette ek-mek parası dilenirlerken gördüm." [101]


[99] İbn Hişam, Siretu'n-Nebeviyye, 1/49, 51; Ebu Nuaym, Delailu'n-Nubuvve, S.100, 108; İbn Kesir, el-Bidayeve'n-Nihaye, H/170, 176;Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 1/115.

[100] Beyhakî, Delaıiu'n-Nubuvve, 1/125; ibn Hişam, Siretu'n-Nebeviyye, I/59; İbn Ke­sir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, 11/174.

[101] Yukardaki dipnota bakınız.



Konu Başlığı: Ynt: Fil Olayı
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 04 Nisan 2015, 20:47:48
Yemen valisi Ebrehe kabe'ye olan akınını durdurmak için San'a şehrine büyük bir kilise yaptırmış ,içini altın ve gümüşle bezetmişti.Arapların kabeyi değil de yaptırmış olduğu kiliseyi haccetmelerini istiyordu.Yapılan bu kiliseye rağmen olmadı.Buna kızan Ebrehe kabeyi yıkmakiçin büyük bir ordu ile Mekke'ye yürüdü .ordunun başında "Mahmut" isminde bir fil vardı.Ebrehe ve ordusu mekkeyi yağmaya başladıler bu sırada Abdülmuttalib'in 200 devesini ele geçirdiler.

Ebrehe ile kabe arasında görünür bir engel kalmamıştı.saldırı için emir verdi.fil çivi gibi çakılmış yürümüyordu. ebrehe  fil olmasada saldırıya geçti. fakat bir sorun vardı.Kızıldeniz yönünde sanki siyah bir bulut vardı.fakat bunlar bulut değildi .Gökyüzünü sürü sürü ebebil kuşları  kapatmıştı.her birinin ağzında ve ayaklarında taşıdığı küçük taşlareı ebreheye ve ordusuna atıyorlardı.taşları askerlere isabet atıyor ve  taşlar deydiği askeri öldürüyordu.bu olay Kur'an -ı kerimde "fil " suresinde de anlatılmaktadır.