๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberimizin Hayatı => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 31 Mayıs 2011, 14:24:57



Konu Başlığı: El-Velid'in Rasulullahın Hakkında Yaptığı Tavsiyeler
Gönderen: Hadice üzerinde 31 Mayıs 2011, 14:24:57
El-Velid'in Rasulullahın Durumu Hakkında Kureyşe Yaptığı Tavsiyeler

274) Said İbn Cubeyr'den rivayet edilmiştir:

Kureyşli bir grup el-Velid'in yanında toplandı. El-Velid, onların arasında yaşlı birisiydi. Hac zamanı gelmişti. El-Velid Kureyşlilere:

- Ey Kureyş topluluğu! İşte hac zamanı geldi. Bu yılda Arap heyetleri sizin yanınıza gelecekler. Onlar, şu adamınızın meselesini işitmiş durum­dalar. Siz onun hakkında bir tek görüşte birleşin. Birbirinizi yalanlayıp birbirinizin sözünü reddedip de anlaşmazlığa düşmeyin, dedi. Onlar:

- Ey Ebu Abdişems! Sen, bizim için birşey söyle ve bir görüş ileri sür, biz de onu söyleyelim, dediler. El-Velid:

- Hayır, siz söyleyin, ben dinleyeyim, dedi. Kureyşliler:

- Onun kahin olduğunu söyleyelim, dediler. El-Velid:

-Hayır, o bir kahin değildir. Biz kahinleri gördük. Onun okuduğu şeyler, ne kahin mırıldanışıdır ne de kahinin sesidir, dedi. Kureyşliler:

- Onun deli olduğunu söyleyelim, dediler. El-Velid:

-  Hayır, o bir deli değildir.  Biz deliliği gördük ve onu öğrendik. Onun, ne boğulması, ne çırpınıp titremesi ve ne de evhamlanması vardır, dedi. Kureyşliler:

- Büyücü diyelim, dediler. El-Velid:

- Hayır, o bir büyücü değildir. Biz büyücüleri ve yaptıkları büyüleri gördük.  Onun okudukları, ne büyücülerin okuyup üfledikleridir ne de düğümleyip bağladıklarıdır, dedi. Kureyşliler:

- Peki ne diyelim? dediler. El-Velid:

- Vallahi, onun sözünde bir tatlılık var. Onun kökü hurma ağacı­dır. Dalı ise toplanmış meyvelerdir.

Siz onun hakkında, bu söylediklerinizden hangisini söyleseniz, boş ve yersiz olduğu anlaşılır. Onun hakkında: Büyücü, demeniz akla en yakın olandır. Çünkü onun sözü babayla oğulun arasım açıyor, kardeş­lerin arasını açıyor, karıyla kocanın arasını açıyor ve kişinin kabilesiyle arasını açıyor.

El-Velid'in yanından bu şekilde ayrıldılar. [83]

275) Amr'dan rivayet edilmiştir. El-Velid Îbnu'l-Mugire:

- Ben şiirin her çeşidini, Recezini ve Karidasını dinledim. Ama bu­nun gibisini yani Kur1 an gibisini dinlemedim. Onun okudukları şiir değildir.  Onda bir güzellik ve parlaklık var.  Onun bir nuru var.  O, her şeye üstün gelir fakat ona, hiç üstün gelinemez.

276) îkrime anlatmıştır:

El-Velid Îbnu'l-Mugire, peygamber'in (s.a.v.) yanına gitti.   Pey­gamber (s.a.v.) ona Kur'an okuyunca, el-Velid yumuşar gibi olmuştu. Ebu Cehil bunu duyunca, el-Velid'in yanına geldi ve:

- Amca! Kavmin senin için mal toplamak istiyor, dedi. El-Velid:

- Niye? dedi. Ebu Cehil:

- Sana vermek için. Çünkü sen, bizim söylediklerimize aldırmayıp Muhammed'e gitmişsin, dedi. El-Velid:

- Kureyşliler, benim onlardan daha zengin olduğumu bilirler, dedi. Ebu Cehil:

- Öyleyse, ona öyle bir söz söyle ki, onun söylediğini inkar ettiğin ve onu sevmediğin kavmine ulaşsın, dedi. El-Velid:

- Onun hakkında ne söyleyeyim? Vallahi aranızda şiirleri benden daha iyi bileniniz yoktur. Vallahi, onun söyledikleri, bunlardan hiçbirine benzemiyor. Vallahi', onun sözünde bir tatlılık ve parlaklık vardır. Sanki, o tepesi meyveli, dibi sulak bir hurma ağacı gibidir. O, altındakini ezer. O, her şeye üstün gelir, fakat ona hiç üstün gelinemez, dedi. Ebu Cehil:

- Vallahi, sen onun hakkında birşey söylemedikçe, kavmin hoşnut olmayacak, dedi. El-Velid:

-Öyleyse, bırak beni de bu konuda birşeyler düşüneyim, dedi. El-Velid düşündükten sonra:

-  Bu, (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir, dedi ve onun hakkında: "Tek olarak yaratıp,  kendisine geniş servet ve gözü ö-nünde duran oğullar verdiğim, kendisi için (nimetleri) ayaklar altına serdiğim o kimseyi bana bırak" [84] ayeti indi. [85]


[83] İbn Hışam, Siretu'n-Nebeviyye; Beyhakî, Delaılu'n-Nubuvve, 2/199, 200, 201. Bundan daha uzun olarak.

[84] Müddessir Suresi, 11-14.

[85] Hakim, Mustedrek, 2/506. Hakim şöyle demiştir: "Bu Buhari'nin şartına göre İs­nadı sahih bir hadistir. Ancak Buhari ile Müslim rivayet etmemişlerdir."

Beyhaki, Delailu'n-Nubuvve, 2/198,199; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, 3/61.