๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Pedagoğum => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 25 Ekim 2011, 15:45:21



Konu Başlığı: Kızım Ben Olmadan Okula Gitmek İstemiyor
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 25 Ekim 2011, 15:45:21
Kızım Ben Olmadan Okula Gitmek İstemiyor

Ekim 2008 37.SAYI

Merhaba Adem Bey,

Okulların açılması ile birlikte benim sıkıntılarım yine başladı. Ben 7 yaşında bir kız çocuğu annesiyim. Dilara (kızım) geçen yıl anaokuluna gidiyordu. Bu yıl ilkokula başladı. Anaokulu döneminde hem öğretmenlerine hem de bana koca bir yılı zehir etti. Ben olmadığımda okulu birbirine katıyor, devamlı ağlıyordu. Ben de mecburi olarak yanında kalıyordum. Bu yıl ilkokul öğretmeni, yanında kalmamın mümkün olamayacağını söyledi. Bu yıl kızım yine okulda huzursuzluk çıkartıyor. Artık ne yapacağımı şaşırdım. Öğretmeni ile konuşmuyor, bana da küstü. Her sabah zorla kaldırıyorum, akşam ise yatmak istemiyor. Okuldaki rehber öğretmen ile görüştüm, “Okul Fobisi” var dedi. “Bırakın ağlasın zamanla geçer” dedi... Ben ise tedirginim. Ne yapmam gerek bu durumda? Cevabınız için, şimdiden teşekkür ederim.
E.A. / İstanbul


Değerli kardeşim,

Dilara’nın durumunu çok iyi anlıyorum. Çünkü, hatırlıyorum, ben de ilkokula başladığımda anneme dünyayı dar etmiştim. Benim mübarek annem, koca bir yıl boyunca yılmadan, usanmadan, okulumuzun dışında, penceremizin hemen dibinde benim ağıtlarımın kesilmesini beklemiş hep. (Sizin mesajınızı okuyunca, anneme neler çektirdiğim geldi gözümün önüne.) Ben ne zaman ağlamaktan vazgeçtim biliyor musunuz? Sınıfın içinde kendime bir arkadaş bulunca, yani kendimi “güvende” hissedince, ağlamalarımı kestim. Yıllar sonra kendi halime bir uzman gözü ile baktığımda görüyorum ki; o günlerde okul bana çok korkunç bir yer gibi geliyordu... Binalar, duvarlar, kapılar, pencereler hep yabancıydı bana... Her sırada oturmuş tanımadığım çocuklar, tedirginlik veriyordu bana... Üstüne üstlük, bir de öğretmenimizin çatık kaşları, beni sınıfta tamamen yalnızlığa itmişti. Aslında ben, “yalnızlık” ve “yabancılık”tan korktuğum için ağlıyordum, teselli olarak da annemi yanımda istiyordum. Dilara’yı çok iyi anlıyorum derken, bir uzman olarak değil, onun dünyasını bizzat yaşamış biri olarak söyledim.

“Peki ne tavsiye edersiniz?” derseniz eğer; Dilara’nın arkadaşlarını bir vesile ile evinize davet edin. Onlara ilgi ve ikramda bulunun. Dilara’ya, arkadaşlarına hediyeler verdirin. Dilara böylece kendi evindeki güvenli ortamda tanıdığı arkadaşlarıyla dostluğunu sınıfta da devam ettirsin. Bunu birkaç defa tekrar edin. Eğer daha da bir şeyler yapmak isterseniz, kızınızın sınıf öğretmenini evinize yemeğe davet edin. Böylece Dilara’nın sınıf öğretmenine olan yabancılığını kırabilirsiniz. Öğretmen, Dilara için “benim öğretmenim” olsun. Son bir şey daha tavsiye edeyim; öğretmeni ile anlaşın, teneffüslerde Dilara’ya, sizin aldığınız hediyelerden versin, öğretmeni kendini Dilara’ya “kabul” ettirsin... Kızınızı sınıfta kendini “garip” hissetmekten kurtarırsanız, sorununuz da kendiliğinden çözülüp gidecektir Allah’ın izni ile.

Adem GÜNEŞ