๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ömer N. Bilmen Meali => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 23 Ocak 2011, 19:01:42



Konu Başlığı: Vakia Suresi
Gönderen: Eflaki üzerinde 23 Ocak 2011, 19:01:42
056-VAKIA SURESİ
 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
 

[056.001-3]
Kıyamet hadisesi vaki olduğu zaman. Onun vukûu için bir yalan yoktur. (O Kıyamet) Alçaltıcıdır, yükselticidir.

[056.004-6] O zaman yer, şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır. Artık (dağlar) dağılmış, toz haline gelmiştir.

[056.007-9]
Ve (o gün) siz de üç sınıf olmuşsunuzdur. İmdi (biri) Ashâb-ı Meymene, nedir Ashâb-ı Meymene? Ve (ikincisi) Ashâb-ı Meş'emedir, nedir Ashâb-ı Meş'eme?

[056.010-2] Ve (üçüncüsü de) ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir. İşte mukarreb olanlar, onlardır. Naîm cennetlerinde mütena'im olacaklardır.

[056.013-5]
(O Sabikûn) Evvelkilerden bir cemaattır. Ve biraz da sonrakilerdendir. Altundan örülmüş tahtlar üzerindedirler.

[056.016]     Onların üzerine karşı karşıya olarak yaslanıcılardır.

[056.017-8] Onların üzerlerine daima aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır. Çeşmelerden akan şuruplar ile (dolu) destiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile.

[056.019-20]    Onlardan baş ağrısına uğramazlar ve akıllarını da gidermiş olmazlar. Ve (o hizmetçiler ehl-i Cennet'in ihtiyar ettikleri meyveler ile (dolaşırlar).

[056.021-2]
Ve iştihada bulundukları kuş eti ile (dolaşırlar). (Ve orada) Pek güzel gözlü huriler de (vardır).

[056.023-4]
Saklı inci emsali gibi (pek latiftirler). İşler oldukları güzel amellerine mükâfaat olarak (bu nîmetlere nâil olacaklardır).

[056.025-6] Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler. Ancak bir söz işitirler (ki, o da) selâmdan ibarettir

[056.027-8] Ashâb-ı Yemîn ise, nedir Ashâb-ı Yemîn? Dikensiz kiraz ağaçları (altında)dırlar.

[056.029]     Ve meyveleri kat kat olmuş muz ağaçları (altında)dırlar.

[056.030]     Ve yayılmış gölgededirler.

[056.031-2]
Ve çağlayıp akar bir su (başında)dırlar. Ve pek çok meyveli bir yerdedirler.

[056.033]     Ne kesilmiş ve ne de men edilmiş(olan meyveler arasında).

[056.034-5] Ve yükseltilmiş yataklardadırlar. Şüphe yok ki, Biz onları bir yaradılış ile yarattık.

[056.036-7]
İşte onları bakireler kıldık. Kocalarına düşkün, hep bir yaşıt yaptık.

[056.038-40]
   Ashâb-ı yemin için (böyle inşa edilmişlerdir). (O Ashâb-ı Yemîn) Evvelkilerden bir cemaattir. Ve sonrakilerden bir cemaattir.

[056.041-3] Ashâb-ı Şimal ise, ne? Mesâmâtâ kadar nüfuz eden bir sıcaklık ve son derece hararetli bir su içindedirler. Ve pek siyah bir dumandan bir gölge içindedirler.

[056.044-6]
(O gölge) Ne soğuktur, ne de fâidelidir. Çünkü,şüphe yok onlar bundan evvel nîmetlere (zevklerine) düşkünler idiler. Ve büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardır.

[056.047]
     Ve demekte olmuşlardı ki: «Biz öldüğümüz ve toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, mutlaka bizler mi elbette diriltilip kaldırılmış kimseleriz?»

[056.048-50]           «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).»

[056.051]
     Sonra şüphe yok ki, sizler ey sapıklar, tekzîp ediciler!

[056.052]     Elbette ki, zakkumdan olan bir ağaçtan yiyecek kimselersiniz.

[056.053]     Artık karınlarınızı ondan doldurucularsınız.

[056.054-5] Sonra onun üzerine kaynar sudan içicilersiniz. Artık kendisine bir hastalık arız olmuş devenin içişi gibi içicilersiniz.

[056.056]     İşte bu, onların o ceza günündeki ziyafetleridir.

[056.057]     Biz sizi yarattık. Artık tasdik eder olmalı değil mi idiniz!

[056.058]
     Rahimlere döktüğünüz nutfeyi gördünüz mü? (haber veriniz!)

[056.059]
     Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcılar Biz miyiz?

[056.060]
     Sizin aranızda ölümü Biz takdir ettik ve Biz önüne geçilmiş olanlar değiliz.

[056.061-2]
Sizin emsâlinizi değiştirmek ve sizi bilmediğiniz bir neş'ette yaratmak üzere (kâdiriz). Ve muhakkak ki, siz ilk yaradılışı bildiniz, o halde düşünmez misiniz?

[056.063]     Şimdi ektiğiniz tohumu gördünüz mü?

[056.064]     Haber veriniz onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler Biz miyiz?

[056.065]     Eğer dilese idik onu elbette bir ot kırıntısı yapardık. Artık siz, şaşırır dururdunuz.

[056.066-8] «Şüphe yok ki, biz çok ziyana uğramışlarız (derdiniz). Belki biz mahrum kimseleriz (diye söylenirdiniz).» Şimdi gördünüz mü, içer olduğunuz suyu?

[056.069-71]           Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler Bizler miyiz? Eğer dilese idik onu acı bir su yapardık. Artık şükretmeli değil misiniz? Sonra gördünüz mü o ateşi ki, çakıverirsiniz.

[056.072-4] Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratanlar Biz miyiz? Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık. Artık azîm Rabbinin ismiyle tesbihte bulun.

[056.075-6] Artık Hayır. O yıldızların mevkilerine yemin ederim. Ve şüphe yok ki o, eğer bilseniz, bu elbette pek büyük bir yemindir.

[056.077-8] Muhakkak ki o, elbette bir kerîm Kur'an'dır. Bir mahfûz kitaptadır.

[056.079]     Ona tamamen temiz olanlardan başkası el süremez.

[056.080]
     Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.

[056.081]     Şimdi siz mi bu kelâma ehemmiyet vermeyiciler misiniz?

[056.082]
     Ve rızkınızı siz muhakkak kendinizin yalanlamanızdan ibaret mi kılacaksınız?

[056.083-4] Artık değil mi ki, (can) boğaza geldiği vakit. Ve siz o zaman bakar durursunuz.

[056.085]     Ve biz (O can çekiştirene) sizden daha yakınız. Velâkin siz göremezsiniz.

[056.086]     O halde haydi, eğer siz ceza görmeyecekler oldunuz iseniz.

[056.087]     Onu (o çıkmak üzere olan canı) geri çevirseniz ya. Eğer siz sâdıklar oldunuz iseniz!

[056.088]     Artık (o ölen) eğer mukarreblerden oldu ise,

[056.089]     İşte (ona) bir rahat, bir güzel rızk ve bir Nâim cenneti vardır).

[056.090]     Ve eğer Ashâb-ı Yemîn'den ise,

[056.091]     İmdi sana Ashâb-ı Yemîn'den bir selâm (denilecektir).

[056.092]     Ve fakat eğer tekzîp edenlerden, sapıklardan oldu ise,

[056.093]     Artık (ona da) pek kaynar sudan bir ziyafet vardır.

[056.094]     Ve cehenneme bir atılış (da vardır).

[056.095]     Şüphe yok ki bu, elbette bu, (verilen haberler) dosdoğru bir hakikattır.

[056.096]     Artık azim olan Rabbinin ismiyle tesbihte bulun.


Konu Başlığı: Ynt: Vakia Suresi
Gönderen: Kaan Han üzerinde 26 Aralık 2014, 21:36:40
Cok guzel bir sure.Allah razi olsun


Konu Başlığı: Ynt: Vakia Suresi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 12 Haziran 2021, 05:04:36
Esselamü aleyküm. Bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Vakia Suresi
Gönderen: Ceren üzerinde 12 Haziran 2021, 10:55:39
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bu güzel bilgilerden kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Vakia Suresi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 13 Haziran 2021, 19:25:55
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun