๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ölüm psikolojisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 19 Ocak 2012, 23:54:08



Konu Başlığı: Ölümün Anlamı İle İlgili Bulgular
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 19 Ocak 2012, 23:54:08
3- Ölümün Anlamı İle İlgili Bulguların Değerlendirilmesi

Ölümün anlamı ile ilgili bulgulara baktığımızda, denekle­rin büyük çoğunluğunun (yaklaşık %90) ölümü “önceden tayin edilen ecelin gelip çatmasıyla gerçekleşen bir olay” olarak değer­lendirerek, onu kabullenme tutumu içinde oldukları görülmek­tedir. Ölüm olayını “yok oluş”, “organizmadaki bazı bozukluklar neticesinde gerçekleşen bir olay” ve “Allah'ın insanlara bir musi­beti” olarak değerlendirenlerin oranı ise oldukça düşüktür. Du­rumun böyle olması, deneklerin dindarlık düzeylerinin yüksek olmasıyla açıklanabilir. Zira deneklerin büyük çoğunluğunun ölümü algılayış tarzı, İslâm dininin ölüm hadisesine bakış açı­sıyla ayniyet arzetmektedir.

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre demografik de­ğişkenlerden yaş, medeni hal ve cinsiyet değişkenlerine göre ölü­me verilen mânanın farklılık arzettiği tespit edilmiştir. Buna göre bütün yaş grupları içinde ölüm, en çok “a1ınyazısı” olarak algılan­makla birlikte 16-22 yaş ve 60+ yaş gruplarında bu oranlar diğer iki yaş grubuna oranla biraz daha düşüktür. Bu durum ergenler için ölümün çok uzak, yaşlılar için de daha yakın olmasıyla açıklanabilir. Nitekim bazı araştırmacılara göre ölüm ile ihtiyarlık ara­sındaki ilişki, canlı bir hayatın süresi ile ölüm arasındaki bağlan­tıyı değil, sadece ileri yaş ile ölümün yakınlığı arasındaki doğru­dan bağlantıyı içermektedir[1121]. Ergenlerin dindarlık düzeylerinin diğer gruplara oranla daha düşük olması da bu konuda etkili olabilir. Bekar deneklerin evlilere oranla daha düşük bir nispetle ölümü almyazısı olarak algılamaları da aynı paralelde değerlendi­rilebilir. Zira ankete katılan bekar denekler, evlilere oranla daha genç bir kesimi oluşturmaktadır.

Meslek değişkenine göre ise öğrenci ve emekli öğretmen­lerin diğer meslek gruplarına oranla ölüm hadisesini daha düşük oranda almyazısı olarak değerlendirmeleri de yukarıdaki nedenlere bağlanabilir. Emekli öğretmenler ile doktorların diğer meslek gruplarına oranla ölümü daha fazla oranda “biyolojik bir olay” olarak değerlendirmelerine gelince, bu durum emekli öğ­retmenlerin dindarlık düzeylerinin diğer gruplara oranla daha düşük olmasına atfedilebilir. Doktorların bu tür bir eğilim gös­termelerinde ise, mesleklerinin biyoloji ilmiyle yakından alâkalı olması etkili olabilir. Zira doktorlar meslekleri icabı ölüm olayı­na daha ziyade biyolojik bir olay olarak bakmaktadırlar. Dok­torların diğer meslek gruplarına oranla daha az dindar olmaları da, bu konuda etkili olan diğer bir faktör olabilir.

Bağımsız değişkenlerden sadece ölümü düşünme sıklığı ile ona verilen mâna arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Buna göre ölüm düşüncesi sıklığı arttıkça, onu “alınyazısı” ola­rak algılama artmakta, azaldıkça da ölümü “biyolojik bir olay” olarak algılamada artış gözlemlenmektedir. Buradan hareketle ölüm üzerinde düşünmenin onu kabullenmeyi kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. [1122]


[1121] Krş. Vergote, Din, İnanç ve inançsızlık, s. 64.

[1122] Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları: 357-358.