Konu Başlığı: Ölüme İlişkin Tutumlarla İlgili Bulgular Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Ocak 2012, 00:15:54 5- Ölüme İlişkin Tutumlarla İlgili Bulgular a- Ölüme İlişkin Temel Tutumlarla İlgili Bulgular Ankete katılan deneklerin sadece %8'i (42 kişi), ölüm korkusunu hafifletme hususunda, “ölümü hiç akla getirmeme veya hatırlamamaya çalışma” faktörünün etkili olabileceğini ifade ederek, bir nevi bastırma tutumu içerisinde olduklarını göstermişlerdir. Bu tutum içinde olan denekler demografik değişkenlere göre değerlendirildiğinde, sadece meslek değişkeni ile bu tutum arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Şöyleki, meslek grupları arasında, bu faktörün ölüm korkusunu hafifletebileceğini daha çok doktorlar (%19.6) ile öğrenciler (%15.4) düşünmektedir. Diğer meslek grupları, birbirlerine yakın ve oldukça düşük düzeyde, bu faktörün ölüm korkusunu hafifletebileceğini ifade etmişlerdir [1095]. (Emekli öğretmenler: %8.3; Öğretim elemanları: %7.2; Öğretmenler: %3.1; Polisler: 1.3). Toplam popülasyonun %10,7'si (56 kişi), bu konuda “ölüm hakkında hiç düşünmeye fırsat kalmayacak şekilde insanın kendini çeşitli uğraşlara vermesi” faktörünün etkili olabilecegini ifade ederek bir nevi maskeleme tutumu sergilemişlerdir. Demografik değişkenler ile bu tutum arasındaki ilişkiye bakıldığında sadece yaş ve meslek değişkenlerine göre bu tutum içerisinde olanlar farklılık arzetmektedir. Buna göre bu konuda 60+ yaş grubu %21.9 ile birinci sırada bulunurken, 40-59 yaş grubu %6.6 ile en düşük orandadır. 16-22 ve 23-39 yas grupları bu konuda birbirlerine yakın ve orta düzeyde bulunmaktadır [1096]. Meslek değişkenine göre ise emekli öğretmenler (%25.0) ve doktorlar (%19.6) diğer meslek gruplarına oranla daha çok bu tutum içerisinde görülmüştür. Öğrenciler de bu konuda emekli öğretmenler ile doktorlara yakın bir orandadır (%14.3). Diğer meslek grupları ise bu tip bir tutum sergileme hususunda bu gruplara nazaran oldukça düşük ve birbirlerine yakındırlar[1097]. (Öğretim elemanları: % 8.6; Polisler: % 8.0; Öğretmenler: 6.2). Ölümü “bilim ve teknolojinin gelişmesiyle çaresi bulunabilecek bir olay” olarak değerlendiren hiçbir kimsenin çıkmaması, anket yaptığımız popülasyonda, “ölüme karşı meydan okuma” tutumunun bulunmadığı şeklinde yorumlanabilir. Ölüm kaygısıyla ilgili olarak bağımsız değişken şeklinde düşündüğümüz ve deneklere “şu ana kadar hiç ciddi bir şekilde intihar etmeyi düşündünüz mü?” şeklinde yönelttiğimiz soruya verilen cevaplar, ölümle ilgili başka bir tutum olan “ölümü isteme” tutumumun da, denekler arasında pek fazla yaygın olmadığını göstermektedir. Zira ankete katılan deneklerin sadece %5.7'si, araştırma yapıldığı ana kadar ciddi bir şekilde intihar etmeyi düşündüklerini belirtmiştir. Ancak burada şunu da ilave etmek gerekir ki, ölümü isteme tutumu, sadece intiharda ifadesini bulmamakta, kendisinin fiili bir katkısı olmadan Allah'a kavuşmak arzusuyla ölümü isteyenler olduğu gibi, katlanılmayacak derecede acı ve ızdırap çekenlerin ölümü istemeleri de aynı tutum içerisinde mütâla edilmektedir. Araştırmamızda esas olarak ölüm kaygısı üzerinde yoğunlaştığımızdan, bu şekillerdeki “ölümü isteme” tutumunu ortaya koyabilecek sorulara anketimizde yer vermediğimizi belirtmek gerekir. İntihar eğilimi ile demografik değişkenler arasındaki ilişkiye baktığımızda yaşlara göre intihar eğiliminin 16-22 yaş grubunda daha yaygın (%14.3) olduğu görülmektedir. Diğer yaş gruplarında bu eğilim birbirlerine yakın ve oldukça düşük düzeydedir. (23-39 yaş: %5.2; 60+ yaş: %4.9; 40-59 yaş: %2.2) [1098]. Medeni hale göre ise bakar deneklerin intihar eğilimi (% 10.5) evlilerden (%3.6) daha yüksek düzeydedir[1099]. Eğitim düzeyine göre ise halen üniversite öğrenimi gören ve bu eğitimi tamamlayan denekler (%8.2), ortaokul veya lise mezunları (%1.2) ile akademisyenlerden (%3.2) daha çok intihar eğilimi göstermişlerdir [1100]. Meslek değişkenine göre intihar eğilimi, öğrenciler (%14.3) ile emekli öğretmenlerde (%8.3) diğer meslek gruplarına nispetle daha yüksektir. Diğer meslek gruplarındaki bu eğilim birbirine yakın ve daha düşük düzeydedir. (Öğretmenler: %4.6; Öğretim elemanları:%4.0; Polisler: %2.7; Doktorlar: %2.0). [1101] Sosyo-ekonomik açıdan düşük (% 28.5) ve ortanın altında olan deneklerin intihar eğilimi (% 13.0), diğer düzeyde olanlara oranla daha yüksektir. Sosyo-ekonomik açıdan üst düzeyde olduklarım belirten deneklerde bu eğilim hiç bulunmazken, orta (% 4.9) ve ortanın üstünde olan deneklerdeki intihar eğilimi (% 5.8) birbirine yakın ve sosyo-ekonomik açıdan düşük düzeyde olanlara nispetle oldukça düşüktür [1102]. Yukarıdaki diğer tutumlara karşılık, deneklerin %81.4 gibi büyük bir çoğunluğu, ölüm hadisesini "”önceden tayin edilen ecelin gelip çatmasıyla gerçekleşen bir olay” olarak algıladıklarını ifade ederek ölümü kabullenme tutumu içerisinde olduklarını göstermişlerdir [1103]. [1095] (x =24.925, s.d.=5,p< .001). [1096] (* =-.377,s.d.=3, p< .05) [1097] (* = 14.705, s.d =5, p< 01). [1098] (* =10.825, s.d.=3, p< .05). [1099] Cx »9.825,s,d.»l,îx .01). [1100] (* =6.770, s.d=2,p<.05). [1101] (x = 16.454, s.d.=5,p< .01). [1102] (* =10.348, s.d =4, p< .05). [1103] Ölümü kabullenme tutumu ile demografik değişkenler arasındaki ilişkilerle ilgili istatistİki analizler, “ölümün anlamı” ile ilgili bulgular başlığı altında daha önce verilmiştir. Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları: 338-341. |