๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ölüm psikolojisi => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Ocak 2012, 13:06:00



Konu Başlığı: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 22 Ocak 2012, 13:06:00
2- Ölüm Korkusunun Nedenleri


Ölüm korkusunun belki de en etkili sebeplerinden birisi, ölüm süreci ve bu sürecin acı ve ızdırap veren bir hadise olduğu düşünce ve inancıdır. Bu süreç korkutucudur. Zira ona umut­suzluk, acizlik ve tecrit edilmişlik duygular eşlik etmektedir. [512] İslâm Peygamberi Hz. Muhammed de ölümü anında yanında bulunan su kabında elini ıslatıp yüzüne sürerek:

“ölümün şiddet ve baygınlıklarına karşı bana yardım et Allah'ım!” [513]diye dua ederek, ölüm anında çekilen ızdırapların zorluğuna dikkat çek­miştir. Gazali de ölümün şiddeti konusunda özetle şunları söy­ler:

“Ölümle ilgili olarak yaşayanlar ancak tahmini bir üzüntü fikrine sahip olabilirler. Bunu da kendi şahsi ızdırap tecrübele­rinden ve ölenlerin hallerinden sezdikleri hususlardan çıkarırlar. Ölümün hasıl ettiği ızdırabın derecesini tasavvur edebilmek için şunu düşünmek kâfidir: Bütün vücuda yayılan her maddi acıda, acı duyan organa can veren ruh, bu defa doğrudan doğruya kendisi acıya maruz kalmaktadır. Demek ki, bedenin bütün uzuvlarını ilgilendiren can çekişme, ruhun tamamını etkisi altı­na alan bir ızdıraptır. Böylece ölüm kılıç darbesinden bile daha ileri ve son derece acı verici olabilir [514]”. Nitekim bazılarına göre ölmekten çok, nasıl ölüneceği, yani ölmenin şekli önemlidir. Zi­ra eğer insan bu dönemde kimlik duygusunu muhafaza ede­mezse, kendisine olan saygısını yitirebilir. Umutsuzluğa düşer ve geçmişte değerli bir insan olarak yaşamak da artık bir mâna ifade etmez hale gelir  [515].

Ölüm korkusunun bir nedeni de ölümle beraber insanın denetimi yitireceğine olan inancıdır. Çünkü ölüm sürecinde bi­linç bulanıklığının yanısıra, beden denetiminin de azalması, ego tarafından bir tehdit olarak algılanmakta ve insan bundan dolayı kaygı ve korku hissetmektedir [516]. Buna göre ölüm, geniş mâna­da ego kontrolünün kaybedilmesiyle birlikte, şuurun kaybedil­mesi mânasına gelmektedir. [517] Zira bazı araştırmacılar, insanın kontrolünü kaybettiği veya mantıksız davrandığı zaman “küçük ölüm” tabirini kullanmaktadırlar[518]. Nitekim ölüm yaklaştıkça, her insanda içgüdüsel olarak bulunan ve insanı gerçekler dün­yasından kopararak yer ve zaman kavramlarının, benlik sınırla­rının ve diğer insanların olmadığı bir sahaya (yokluğa) sürükle­yen eğilimler, ürkütücü bir canlılık kazanmaktadır. Bu durum, zaman, benlik ve mekan kavramlarından kopuk olmanın verdiği zevkli bir yokoluştur. Ancak yaşanan kültür, çoğu zaman böyle bir gerilemeyi zevkli bulmak yerine, onu korku ve endişeyle karşılamaktadır. Dolayısıyla ölümle yüzleşen kişi, özellikle son dönemlerinde böyle bir gerileme sürecine girdiğini farketmeye başladığı zaman büyük bir korkuya kapılabilmekte, bu gerilemeyle savaşmaya ve gerçeklerle ilişki durumunda bulunan so­mut benliğe sıkıca sarılmaya çalışmaktadır [519].

Özellikle müslümanlar için ölüm korkusunun bir nedeni de son nefesi müslüman olarak verememek, yani su-i hatime (kötü son)'dir. Çünkü islâm'a göre hiç kimse, hüsn-ü hatimeden yani sonunun iyi olacağından emin değildir. Bu yüzden pey­gamberler bile bundan kaygı duymuşlardır. Zira İslâm inancına göre insanın son nefesini imanlı veya imansız olarak vermesi, son derece büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü islâm'a göre insanın öte alemdeki geleceği, bu dünyadan imanla ayrılıp ayrılmamasına bağlıdır. Nitekim günahkar da olsa, insanın son nefe­sini mü'min olarak vermesi, cezasını çektikten sonra cennete gi­deceği şeklinde yorumlanmaktadır. Aksi durumda kâfir olarak ölmek ise ebedî olarak cehennemde kalmak mânasına gelmekte­dir [520].

Ölüm korkusunun bir nedeni de, insanı bir bilinmeyene sürüklemesidir. Çünkü bilinmeyen ve yeni olan herşey, insanda bir ürküntü uyandırmaktadır. Çoğu insan için ölümden duyu­lan ürküntünün, bu bilinmezlikten kaynaklandığı söylenebi­lir [521]. Nitekim öte alemle ilgili müşahhas tecrübeler olmadığı için, insanoğlu burası hakkında kesin ve net bilgilere sahip de­ğildir. Orayla ilgili inançların da bu belirsizliği ortadan kaldırdı­ğını söylemek hayli güçtür. Yani ortada bir nevi keşfedilmemiş bir memleket bulunmaktadır [522]. Bilinmezlik ise başlı başına bir korku taşıyıcısıdır. [523] Bu bağlamda insanı korkutan, belki de ölümden çok, onu izleyecek olayların ulaşılamaz gizemidir. Oy­sa insandaki hayal gücü, boşluktan hiç hoşlanmamakta ve bu durum onu, orada kendini kaybetme riski de olsa, tanımadığı şeyi keşfetmeye itmektedir [524]. Mesela ölümden çok korkan ve daha sonra ölüm tecrübesi yaşadığını bildiren birisinin anlattık­ları, bu durumu destekler mahiyettir. Zira o:

“Artık ölümden korkmuyorum. Bunun sebebi de artık nereye gideceğimi bilmemdir. Çünkü oraya daha önce de gittim [525]” demektedir. Bu­rada şunu belirtmek gerekir ki, “ölümden dönme deneyimi” tar­tışmalı bir konudur ve böyle bir tecrübe kabul edilse bile, bu nâdir insanların yaşamış olduğu bir tecrübedir. Dolayısıyla ölümle ilgili belirsizlik, insanların geneli için bir korku kaynağı olmaya devam etmektedir.

Bu bağlamda insanlarda ölüm korkusu oluşturan faktör­lerden birisi de âhiret hayatının belirsizliği yanında özellikle bu hayatta sahip olunabilecek nimetler hakkındaki bilgisizliktir. Zi­ra insan, âhiret anılınca hemen aklına azap, ceza ve benzeri gibi kötü şeyler gelmekte ve bu tasavvurlar bir korku kaynağı oluş­turmaktadır. Bu durum belki de insanların çoğunun günahkar olmasından veya en azından kendilerini öyle hissetmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Fakat cennet nimetlerinin ve âhiret haya­tında karşılaşılabilecek iyi şeylerin çok az düşünülmesinin de bu konuda etkili olabileceğini söylemek mümkündür. Mesela ölüm tecrübesi yaşadıklarını belirten insanların, öte alemin güzellikle­riyle ilgili olarak anlattıkları ve ölüm tecrübesinden sonra ölüm­den artık korkmadıklarını ifade etmeleri [526], bu görüşü destek­ler mahiyettedir.

Bazı insanlar için ölüm korkusunun en önemli nedeni, ölümün insanı yokluğa sürüklemesidir [527]. Zira yokolma düşün­cesi, insanlar için son derece dayanılmaz ve can sıkıcı bir dü­şüncedir. İnsan, varlıklar merdivenindeki yeri çok aşağıda da ol­sa, bütün gücüyle sonsuza dek varolmayı istemektedir [528]. Nite­kim daha önce de değindiğimiz gibi bütün insanlarda ölümsüz­lük arzusu bulunmakta, yaşama arzusu ölüm korkusuna kay­naklık etmektedir [529]. Esasen insandaki bu isteğin, onun en te­mel güdülerinden birisi olan, varlığını korumak yani hayat güdüşünden kaynaklandığını söylemek mümkündür. Ölüm ise bu temel güdünün baş düşmanıdır [530]. İnsanın bu meyli Kur'an-ı Kerimde:

“Onlardan bazısı bin sene yaşamayı arzu eder” [531] şeklinde dile getirilmiştir. Buna göre, âhiret hayatına inanmayanların çoğu, ölümden kendilerini yokluğa sürükleyeceğine inandıklarından dolayı korkmakta ve ondan kurtulmanın çare­lerini aramaktadırlar [532]. Nitekim, ölümle birlikte varlıklarının tamamen ortadan kalkacağına ve bilincin ancak bedenle var ola­bileceğine inanan kimseler, ölüm karşısında büyük bir bunalım içerisine düşmektedirler. [533]

İnsanın, ölümden değil, onunla birlikte yitireceği şeyler­den korktuğunu ve sahip olma tutkusuna sahip oldukça, bu kor­kudan kendisini kurtaramayacağını [534] ifade eden Fromm'a göre ölüm korkusunun nedeni, yaşama konusundaki başarısızlıktır. Ölmek, amansız bir ızdıraptır. Ancak hiç yaşamadan ölmek zo­runda kalmak, katlanılamayacak derecede zor bir şeydir. [535] Ger­çekten de ölüm korkusunun en etkili nedenlerinden birisi, Fromm'un da belirttiği gibi insanın dünyevi şeylere sahip ve ha­kim olmaya olan düşkünlüğüdür. Bu durumun belki de en önemli nedeni, daha önce değindiğimiz gibi insandaki varlığını koruma güdüsüdür. Ancak bu güdü, belli bir dereceyi aştığında, yani dünyasal nesneler varlığı korumak ve devam ettirmek ko­nusunda bir araç olmaktan çıkıp, amaç haline geldiği zaman, in­sanlar bunlardan kolay kolay ayrılmak istememektedirler. Hal böyle olunca, gelip geçici ve değişken her türlü soyut ve somut değerlere tutku derecesinde bağlı olan insanlar için ölüm ve ölüm ötesi, birer dehşet ve kabus kaynağı haline gelebilmekte­dir [536]. Eflatun'un da konuya yaklaşımı aynı istikamettedir. Zira ona göre bedeni ve onunla ilgili şeyleri sevme, ölüm korkusunun başlıca nedenidir. Çünkü bedeni sevme, aynı zamanda mevki ve zenginliği de sevmeyi beraberinde getirmektedir. [537]

Ölümün insanı dünya hayatından koparmasıyla geride pekçok zevkli şeyden de kendisini mahrum edeceği inancından kaynaklanan bu endişenin, özellikle dünya nimetlerinden iste­dikleri gibi istifade edebilenlerde daha da şiddetli olacağı açıktır. Çünkü onlar, dünyada hemen her istediklerine ulaşmakta, bu ra­hat ortamın, bozulmasını istememektedirler. Nitekim hırslı bir şekilde dünya mallarına düşkün ve bu şekilde çevresini kontrol etmeye çalışan, çok sayıda sosyal ilişkiye sahip fakat bunların çok azı gerçekten samimi olan insanların, böyle olmayan insanla­ra nispeten ölümü çok daha zor kabullendikleri tespit edilmiş­tir. [538]

Ölüm korkusunun bir başka nedeni de yalnızlık korku­sudur [539]. Zira ölüm, insanı alışık olduğu ortamdan ve hayatı paylaştığı kimselerden ayırmakta, onu tek başına koymaktadır. Nitekim derinlik psikolojisine göre sevilen objelerden ayrılma, bütün korkuların esas kaynağıdır. Ölümün insanı alışık olduğu ortamdan koparmasının onda yarattığı bunalımı Cahit Sıtkı Tarancı'nın şu mısralarında açık bir şekilde görmek mümkündür;

“Öldük ölümden bir şeyler umarak

Bir büyük boşlukta bozuldu büyü

Nasıl hatırlamazsın o türküyü

Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü

Alıştığınız bir şeydi yaşamak” [540].

Yine özellikle filozoflara göre ölüm endişesinin başlıca ne­denlerinden birisi, ölümün özgürlüğü ortadan kaldırmasıdır. Ya­ni ölümle beraber insan, özgürlüğünü de kaybedeceği için on­dan korkmaktadır [541].

Bu konuda özel bir risale yazan İbn Sina'ya göre ölüm korkusunun nedenleri; ölümün gerçekte ne olduğunu bilme­mek, ölümle beraber ruhun da bedenle beraber yokolacağını zannetmek, nefsin nereye intikal edeceğini kestirememek, has­talıklardan başka ölüm için ayrıca bir ızdırabın olduğunu zan­netmek, cezalandırılacağını düşünmek, geride bırakacağı çoluk-çocuğu için tasalanmak, birçok dünya lezzet ve şehvetini kaçıra­cağından dolayı üzülmek ve öldükten sonra nereye gidileceği konusundaki belirsizliktir [542].


[512] Bk. Kübler Ross, On Death on Dying, s. 268.

[513] Bk. Tirmizi, Sünen, Cenâiz, 8.

[514] Bk. Gazali, İhya, IV, s. 958-959.

[515] Krş. Gençtan, Çağdaş Yaşam, s. 127.

[516] Krş. Gençtan, Çağdaş Yaşam, s. 127; Schumaker-Barraclough, Death Anxiety, s. 46; Erich Fromm, Sahip Olmak Ya da Olmak, Çev. Aydın Arıtan, Arttan Yayınları, İstanbul 1987, s. 199.

[517] Krş. Murphy, Discussion, s. 333.

[518] Bk. Donovan, Sussing out of Religion, s. 119.

[519] Krş. Gençtan, Çağdaş Yaşam, s. 127-128.

[520] Bk. Buhâri, Sahih, Cenâız, 1.

[521] Krş. Bender-Hagen, Death and Dying, s. 15; Gençtan, Çağdaş Yaşam ve , s. 125, Bilge, Metabiyoloji, s. 290.

[522] Krş. Cüceloğlu, insan ve Davranışı, s. 278; Murphy, Discussion, s. 333.

[523] Krş. Mannoni, Korku, s 23.

[524] Kr$. Mannoni, Korku, s. 27.

[525] Bk. Moody, Ölümden Sonra Hayal, s. 101.

[526] Bk. Moody, Ölümden Sonra Hayat, s 100-103.

[527] Krş. Schumaker-Barraclough, Death Anxiety, s. 46; Gençtan, Çağdaş Yaşam ve, s. 125; Florian-Kravetz, Aspect of Fear of Death, s. 297; Schaerez, Çağdaş Filozoflarda Ölüm, s. 4; Lepp, Death and lts Mysteries, s. 72-73.

[528] Krş. Neel, Ölümsüzlük, s. 7.

[529] Krş. Feifel, Attitudes toward Death, s. 121.

[530] Krş. Lepp, Death and İts Mysteries, s. 69; Ulusoy, Din Psikolojisi, s.19,48

[531] Bk. Bakara, 2/96.

[532] Krş. Egemen, Ölüm Üzerine, s. 33.

[533] Krş. Cûceloğlu, İnsan ve Davranışı, s. 368.

[534] Bk. Promm, Sahip Olmak, s. 199.

[535] Bk. Fromm, Kendini Savunan İnsan, s. 161

[536] Krş. Sarıkaya-Bergili, Ölüm ve Ötesi, s. 5.

[537] Bk. Eflatun, Phaidon, s. 27.

[538] Bk. Kûbler Ross, On Death. and Dying, s. 265.

[539] Krş. Murphy, Discussion, s. 333-334; Gençtan, Varoluş ve Psikiyatri, s. 1 73-174; Aster, Felsefe Tarihinde Ölüm, s. 189.

[540] Bk. C. Sıtkı Tarancı, Seçmeler, Haz. Gûltekin Samanoğlu, M.E. Bası­mevi, İstanbul 1971, s. 29.

[541] Bk Marcuse, The İdeology of Death, s. 74.

[542] Bk. Ibn Sîna, Ölum Korkusundan Kurtuluş, s. 7-8. Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları: 158-164



Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Ceren üzerinde 19 Nisan 2015, 22:55:11
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Saniye abla.Ölüm korkusunun nedenlerinden en büyüğü iman duygusunun zayıflamış olması,şeytana uyup günaha girmek ve dünyalık heves,dünyalık sevgi.Bunlar ölüm korkusunun nedenlerindendir...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Hatice 08 üzerinde 25 Mart 2016, 22:59:23
Ve aleykumusselam


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: İkraNuR üzerinde 25 Mart 2016, 23:21:00
selamun aleykum.
eMEĞİNİZE SAĞLIK.
Allah c.c. razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Melike 8 üzerinde 25 Mart 2016, 23:24:18
Bu konuya katiliyorum biz ölümden deyil cekicegimz ızdırapdan korkuyoruz. Allah razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Eda B8 üzerinde 27 Nisan 2016, 12:15:14
Herkese  selamun  aleyküm  arkadaşlar  geçenlerde bir söz duymuştum "eğer ölüm kötü olsaydı Peygamber efendimiz  HZ.Muhammet(s.a.v.)  ölürmüydü." Diye böyle bir söz duymuştum .:-):-):-):-)Hepiniz  ALLAH â emanet  olun.:-):-):-):-):-):-)


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Pelinay üzerinde 27 Nisan 2016, 12:43:01
Ölüm korkusunun en buyuk nedeni ölüme hazirliksiz olusumuzdur.yani kendimde tecrube ettigim sebep bu.
O gun icin azik biriktirsek daimi hatirlayip hazirlikli olsak elbette bu korku gidecektir.
Rabbim bizlere hayirli olumler versin.amin


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 27 Nisan 2016, 13:19:14
Bismillah....
Ölüme hazırlıklı olmayan insanlar ölümden korkarlar. Rabbim hepimize hayırlı ölümler versin, nasip etsin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Selma 8 üzerinde 27 Nisan 2016, 16:29:04
Bismillah
Ölüme hAzırlikli olan insanlar ölümden korkmazlar bizlerde ölüm için hazirlikliysak ölümden korkmaya gerek yok


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Mustafa/Samed üzerinde 27 Nisan 2016, 16:37:58
Ve Aleykümüsselam. Bizler müslümansak ve Allah a ve peygambere inanıyorsak cennete kesin gireceğiz. Onun için ölümden korkmamalıyız ve ölüme hazırlıklı olmalıyız. Paylaşım için Rabbim razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 27 Nisan 2016, 16:55:58
Ve aleykümüsselam ve  rahmetüllah.  Ölüm gerçekten zordur. Hatta Peygamberimiz dahi vefat ederken çok terlemiştir.  Ancak ölümün sonrası günahkar için daha zordur. Rabbim paylaşım için razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Ruhane üzerinde 13 Şubat 2017, 13:44:52
Herkes coknkorkuyir olumden Rabbim imanli olum nasip eylesin insaallah


Konu Başlığı: Ynt: Ölüm Korkusunun Nedenleri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 30 Aralık 2018, 06:46:07
Kişi bu dünyada her ne yapmış ise mahşerde de ona göre karşılığını alır.  Oyüzden herzaman hayırlı ameller işlemeye gayret edelimki ölüm anı geldiğinde Rabbimizin huzurunda mahcup olan kullardan olmıyalım inşaAllah...Amiiinn