> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Ölüm psikolojisi > Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi  (Okunma Sayısı 3206 defa)
22 Ocak 2012, 12:58:54
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 22 Ocak 2012, 12:58:54 »



4- Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi


Daha önce de üzerinde durduğumuz gibi ölüm ve ölme süreci ile ilgili konuların en önemli yönü, ölüm korkusu veya ölüm kaygısıdır. Bununla birlikte ölüm korkusuyla ilgili olarak yapılan araştırmalar, genelde tatmin edici sonuçlara varamamış­lar veya birbirlerine zıt sonuçlara ulaşmışlardır [648]. Buradan ha­reketle biz de korku ve kaygının insan hayatına olumlu ve olumsuz yansımaları üzerinde durmak istiyoruz. Bu bağlamda endişe, takıntı ve diğer semptomların çoğunun kaynağında ölüm korkusunun bulunduğu [649] konusundaki genel kabulü de dikkate alırsak, genel olarak kaygı ve korkunun fonksiyonelliği konusunda söylenenlerin, ölüm kaygı ve korkusu konusunda da geçerli olabileceğini söyleyebiliriz. Zira ölüm korkusu hisse­den insanlar, bu korkuyu düşünce sistemlerinin ortasına yerleş­tirmektedirler [650].

Korku ve kaygıya bağlı olarak ölümden duyulan bu hisle­rin insan hayatına olumlu etkilerine gelince; herşeyden önce korkunun, insanı uyaran ve kendini savunma konusunda ona yardımcı olan bir savunma tepkisi olduğu kabul edilmektedir. Zira çağdaş yaşam, öylesine tehdit ve tehlikelerle doludur ki, korku ve kaygı insanı bunlar karşısında uyanık tutma işlevini yüklenmektedir. Böylece kaygı ve korkunun, bir bakıma insanın çevresine uyum sağlamada ona yardımcı olduğunu söylemek mümkündür [651]. Zira, genelde her çeşit korku ve özelde ölüm korkusu, insanın zarar veya kötülüklere karşı korunmasını sağ­layan bîr fonksiyon icra etmektedir. Mesela özellikle ölüm kor­kusu, insanı felaketle neticelenebilecek bir kahramanlık girişi­minden caydırabilir. Korku çoğunlukla tedbirli ve ihtiyatlı ol­mayı teşvik eder ve ferdin daha azimli olması için bir nevi mah­muz tesiri yaparak insanı geleceğe karşı hazırlıklı olmayı yön­lendirir. Başkalarının nasihatleri ve kendinin isteksiz olduğu du­rumlarda etkili bir korku, insanın o zamana kadar takip edegeldiği hareket tarzlarını iyiye doğru değiştirmesine neden olabilir. Doğacak neticelerden duyulan korku, aynı zamanda tasarruf, itidal vb. gibi meziyetlerin gelişmesini de destekler. Korkunun bir taraftan tedbirli ve ihtiyatlı olmayı teşvik etmesiyle birlikte diğer taraftan günlük hayata zevk ve heyecan katmaya yardım etmesi de mümkündür. Mesela özellikle bazı genç insanların birtakım ölüm riskleri alarak, korkutucu kitaplar okuyarak ve filmler seyrederek korkuyla kendilerini eğlendirdikleri bilin­mektedir. Ancak insan yaşı ilerledikçe, daha muhafazakar bir ta­vır takınmakta ve risk almaya daha az istekli ve temayüllü ol­maktadır [652]. Yine ölüm korkusu, insanı sağlığını koruması yö­nünde de uyararak, bu konuda daha dikkatli olmasına vesile ol­makta ve sağlığını bozacak şeylerden uzak durması konusunda kendisine yardımcı olmaktadır.

Ölüm korkusu bazen direkt çoğu zaman da dolaylı olarak insanın bütün varlığına egemen olmakta ve onu anlamlı bir şe­kilde yaşayıp yaşamadığı konusunda içten içe bir muhasebeye itmektedir. Bu kaygı, gerçekçi bir hayat sürdürülemediği zaman, yüzleşme durumunda kalınan “yok”tan uzaklaşabilmek için “üretilen şeylerden” korkma biçiminde de yaşanabilmektedir. [653]

Yine bazı psikologlar kaygı ve korkunun insan hayatına yansımasında şiddet derecesinin önemli olduğunu vurgulamak­ta ve uygulanacağı alana dikkat çekmektedirler. Mesela zor bir fizik problemini çözme gibi karmaşık bilişsel işlemler içeren bir mevzuda kaygı zararlı olabilir. Basit bir işlem mevzubahis olun­ca ise orta dereceli bir kaygının yararlı olabileceği kabul edil­mektedir [654]. Buna paralel olarak, ölümden duyulan kaygının, kısa bir zaman aralığına sıkıştırılamayan bir duygu olarak, fer­din hayat felsefesinin oluşmasında ve bunun uygulanmasında, doğru kanalize edildiği takdirde yararlı olacağı söylenebilir. Zira korku, patoloji eşiğini aşmadığı ve doruk noktasından uzak ol­duğu sürece, bir büyücü hatta ilham perisi gibi işlev görebil­mektedir [655].

Ayrıca Allah korkusu ve buna bağlı olarak ölüm korkusu, aynı zamanda dinî hayatı olumlu yönde etkileyen en önemli motivlerden birisidir. Nitekim bu korkuyla insanlar, dini hayatın önünde en önemli engellerden birisi olan dünyevi şeylerden daha.kolay uzaklaşabilmekte, dinî vecibelerini daha kolay icra edebilmekte ve zihni bakımdan daha canlı bir hayat yaşayabil­mektedirler [656]. Şöyleki, insanda kaygı ve korkuların destekledi­ği gerginlik hali, normal bir oluşum olup, insanın aleyhine değil de lehine olabilecek, onu güçlü ve dinamik yapabilecek bir enerji biriktirme oluşumu olarak değerlendirilmektedir. Nite­kim bu durum, insanın iç dünyasında meydana gelen bir sıkış­ma ve kaynama olayıdır [657]. Bu gerginlikten kaynaklanan enerji, zararlı etkenlere karşı organizmayı koruyacak davranışların oluşmasında kullanılabilmektedir [658]. Böylece ölümden duyulan kaygı ve korkudan ortaya çıkan bunalım da faydalı yönlere ka­nalize edilebilir. Zira, bu durumda insanın içinde harekete geç­meye hazır bir enerji oluşmaktadır. Yine insandaki kaygı ve sı­kıntı halinin, inanmayanları inanca yönelteceği, ihtida üzerine yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. Bu durumu Firavun’la mücadelesi sırasında Hz. Musa'nın “...Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver ki iman etsinler” [659] şek­lindeki duası da teyit etmektedir.

Yine bazılarına göre, bebeğin doğduğu anda onun ruhsal yaşantısı içinde yer alan ölüm korku ve kaygısı, kişiliğinin geliş­mesi, olgunlaşması ve davranışlarının oluşmasında önemli rol oynayan ruhsal bir güçtür [660]. Bazılarına göre de ilim ve mede­niyetin oluşmasında ölüm ve ondan duyulan korkunun büyük fonksiyonu vardır [661].

Ölüm korkusu dünyanın birçok yerinde birtakım gele­neksel inançların temelinde yer alarak, insanların günlük hayat­larını hayli etkilemektedir. Mesela dünyanın birçok yerinde, ev eşyası, araç ve gereçleri ve yiyeceklerin, ölümün habercisi olarak yorumlanmasının temelinde, ölüm korkusu yatmaktadır. Özel­likle, acı ve ekşi yiyeceklerle, birtakım mutfak eşyalarının gece­leyin komşulara verilmesinden kaçınmada, ölüm korkusundan ziyade felaket ve uğursuzluklardan korkma varsa da, bu genel uğursuzluğun içinde ölüm de yer almaktadır [662].

Korku, vurdumduymazlığı yok ettiği gibi, insanı uyuşuk­luktan kurtararak, kendi aktivitesine ve dinamizmine sokmakta­dır. Genel olarak korku ve özelde ölüm korkusu, aynı zamanda topluluk bilincinin oluşmasına da yardımcı olmaktadır. Zira or­tak bir endişenin paylaşılması, yaşanan durumun benzer bir şe­kilde algılanmasını kolaylaştırabilmektedir. Duygusal yakınlıklar ise bireyleri birbirlerine yaklaştırmaktadır. Herkes korkar ve bazıları diğerlerinden biraz daha fazla korkarlarsa da birlikte kork­ma olgusu, ikili bir anlam kazanır. Dostluk ve dayanışma bağları­nı sağlamlaştırır [663]. Bu bağlamda ölüm olayları, geride kalan ölü yakınları ve diğer insanların da yakınlaşmasını sağlayabilir. Özel­likle Türk-İslâm kültüründe cenaze yakınlarına yapılan taziyeler ve en azından ölüm olayını takiben cenaze sahiplerinin yalnız bırakılmaması, onlara teselli edici sözler söylenmesi ve hatta yeme içme gibi maddî yardımlar yapılması, bu perspektiften değerlen­dirilebilir. Yine daha önce küs olan insanların bu acıyı paylaşma­da ölü sahiplerine katılmaları, ölüm olayının son derece soğuk ve acı olmasının yanında, sosyal açıdan toplumsal ilişkileri ve bağlılığı olumlu yönde etkileyen bir fenomen olarak değerlendirilmesine de imkan tanır. Zira bu olaylar, sosyal bağların samimi ve yoğun bir şekilde tazelenmesine vesile olabilmektedir.

Bazı araştırmacılar, ölüm korkusunun hiçbir şekilde iste­nilmeyen bir şey olmadığını, onun psikolojik olarak kaçınılmaz olduğunu, aynı zamanda makul ve insan şuurunun temelinde bulunduğunu ifade etmişlerdir. Onlara göre ölüm korkusuyla ölümü inkarın (yadsımanın) birbirlerine karıştırılarak eşit sayıl­ması oldukça şaşırtıcıdır ve ölüm korkusu hiçbir şekilde ölüm­cül hastaların yüksek vasıflı durumlar yaşamalarında onlara en­gel teşkil etmemektedir [664]. Bazı araştırmacılar da ölüm korku­sunun hayata değerli hizmetler yapan bir fazilet olduğunu, eğer o olmasaydı, zevk ve mutluluk arayışında umumî felaketlerin meydana gelebileceğini ifade etmektedirler [665].

Korkunun davranışlara yön veren bir dürtü, bir motivas­yon faktörü olması, onun önemli bir özelliği olarak yorumlanır­ken [666], bazı araştırmacılar da, insani aktivitelerinin çoğunluğu­nun esas motivasyon kaynağının ölümden kaçınma olduğunu kabul etmektedirler [667]. Yine, bazı edebiyat ve sanat eserlerinin ortaya çıkmasında, ölüm korkusunun bu eserleri yapanlara bir tür ilham kaynağı olduğu kabul edilmektedir [668]. Bazı araştırmacılara göre korku, uygarlığın gelişmesine de büyük katkıda bu­lunmuştur. Onlara göre insan, tehlikelerden duymuş olduğu korkunun etkisiyle uygarlık ve teknikten yararlanarak koruyucu çareler bulmuş, doğayı geniş çapta hizmetine alarak tabiata ege­men olmuştur. [669]

Endişenin değeri konusunda Marcuse'nin şu sözleri ol­dukça dikkat çekicidir:

“Endişe varoluşsal bîr kategori olarak gö­zükür. Ancak ölümün sadece kaçınılmaz değil, aynı zamanda öngörülmez bir şekilde her yerde karşımıza çıkan ve insan olgu­sunun tabulu limiti olduğu olgusu gözönüne alınırsa, tüm endi­şenin bir korku olarak en akılcı tavır ve duygu olduğu anlaşılır. Endişenin akılcı gücü, doğayla mücadelede insan hayatının ko­runması ve zenginleştirilmesindeki başarıların en güçlü etkeni olmuştur. Asıl kaynaklar ortadan kaldırılmadan endişenin erken tedavisi, gerileme ve bastırmanın etkisiyle ters sonuçlar doğurabilir. Endişesiz yaşamak gerçekte özgürlüğün tek uzlaşmaz tanı­mıdır. Çünkü o umudun tüm özünü içerir... [670]

Korkunun faydalarının yanında zararları da vardır. Şöyleki korkular, ihtimalden tamamen uzak veya gerçeklere uymayan tehlikelerle ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 13:12:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi rüya tabiri,Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi mekke canlı, Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi kabe canlı yayın, Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi Üç boyutlu kuran oku Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi kuran ı kerim, Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi peygamber kıssaları,Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisi ilitam ders soruları, Ölüm Korkusunun İnsan Hayatına Etkisiönlisans arapça,
Logged
19 Nisan 2015, 23:01:33
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 19 Nisan 2015, 23:01:33 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Saniye abla.Ölüm korkusunun insan hayatına en büyük etkisi korkudur.Her an ölecekmiş gibi beklemek,tedirgin olmak.Avantaj olabileceği yönüde ölüm korkusu ile insan kendini günah işlemekden alı koyar.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes