> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Ölüm psikolojisi > Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler  (Okunma Sayısı 9685 defa)
22 Ocak 2012, 13:01:23
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 22 Ocak 2012, 13:01:23 »



b- Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler


Ölüm korkusundan kurtulmak veya en azından şiddetini azaltmak konusu, ötedenberi düşünürlerin üzerinde durmuş ol­dukları bir konudur. İlk çağ filozofları bile bu konu üzerinde durmuş, Epikürcüler, daha önce de kısaca değindiğimiz gibi “Yaşadığımız sürece ölüm mevcut değildir, ölünce de biz mevcut değiliz. O halde ölümü düşünüp ondan korkmamak lâzım­dır [587]” diyerek ölümü devamlı surette hayattan uzaklaştırmaya ve dolayısıyla insana vereceği korkudan kurtulmaya çalışmışlar­dır. Stoacılar ise bunların tam tersine “Bütün hareketlerimizde daima ölümlü olduğumuzu, sonunda öleceğimizi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız lâzımdır. Çocuğumuzu okşarken, ay­nı zamanda onun fâni bir varlık olduğunu da düşünmemiz ge­rekir. Ancak o zaman ölümden ızdırap duymayız [588]” diyerek, öİümü hayatın bütün sahalarına yaymak istemişler ve bu şekilde ölüm korkusundan kurtulunabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Genel olarak kabul edildiği gibi, ölüm korkusuyla müca­delenin bugün her zamankinden daha zor olmasına rağmen, (zira bugün insan kendisinin değil de daha ziyade tabiatın efen­disi olmuştur) insan ölüm korkusunu yenebilmek için devamlı çaba sarfetmektedir. Zekanın her şeye gücü yettiğine inanan he­men hemen bütün filozof ve ahlakçılar, ölüm korkusunun çare­sini rasyonel argümanlarda aramaktadırlar. Yukarıda belirttiği­miz gibi Epikür'ün eski materyalizmi (ve diğer materyalistler arasında olan bazıları) ölüm korkusunu yenmek isteğinden, doğrudan ilham almışlardır. Onlar eğer bir Tanrı yoksa, bir ölümsüzlük de olamaz diye düşünüyorlardı. Dolayısıyla ölüm niçin korku yaratan bir şey olsun ki? Yani materyalistler, bir nevi ölüm korkusunu yenmek için Tanrıyı öldürmek istemişlerdir. Onlara göre ölüm, insanı, doğmadan önceki haline, yani yoklu­ğa indirgeyecektir. O zorunlu bir şekilde zevkleri olduğu gibi, ızdırap ve kötü şeyleri de kesip atacaktır. Eğer insan cehenneme ve Allah'ın cezalandırmasına inanmazsa, ölümden de korkmaya­caktır. Materyalist argümanlar, bütün hünerlerine rağmen bekle­nilen sonuçları ortaya koymuş görünmemektedirler. Hatta bugün materyalistlerin, Tanrının hükmüne inananlardan daha az ölüm korkusu hissettiklerini kimse iddia edemez. Stoacılar ise ölüm korkusunun insan (duygularından) heyecanlarından kay­naklandığını savunmuşlardır. Bu ekol sadece insanın ruhuyla il­gilenmiş, beden ve diğer tabiî fenomenlere sadece ruhu etkile­dikleri oranda değer vermişlerdir. Şu halde onlara göre, yağmu­run yağması veya yıldızların hareket etmesi ne kadar zorunlu bir şeyse, ölüm de o kadar tabiî bir olaydır. Dolayısıyla sıradan olan şeyler, kaygı yaratıcı şeyler değildirler. Şu anda yaşayan bi­risi, kendi hayatının veya başka birisinin hayatının uzunluğunu aklına takmamalıdır. Fakat bunu yapabilmek için, bütün zararlı duyguların kaynakları kurutulmalı, bu duygulara mâni olunma­lıdır. Stoik felsefe bu yüzden bir duygusuzluk durumunu, huzur ve sükûnu (ataraxia) tavsiye etmektedir [589].

Wahl, ölüm fikriyle başa çıkma konusunda çoğunlukla ir­rasyonel fikirlerin ve büyüsel savunmaların kullanıldığını belirt­miş ve bir çok nevrotik semptomların genetik olarak ölüm kor­kusuyla ilgili olduğuna işaret ederek, insanın herşeye gücü yet­me ile ilgili gizemli duygularının, ölüm kaygısına karşı temel sa­vunma mekanizması olduğunu ifade etmiştir [590].

Korkuların tamamen önlenmesi veya izalesi imkansız bir iştir. Bununla birlikte bunların hafifletilmeleri mümkündür. Bu da korkuya neden olan şeylerin ıslahıyla mümkün olabilir. Bu konuda tedriciliğin faydası olabilir. Bu durum, korku uyandıran şeylerin ferde tanıtılmasında uygulanacak metodu önemli kıl­maktadır. Yerleşmiş bir korkuyu yenmeye çalışmada, başkaları­nın telkinleri, o konuda aydınlatıcı bilgiler, cesaret ve kendine güven telkin etme gibi faktörler bir dereceye kadar faydalı olabi­lir [591]. Ölüm korkusunu hafifletme konusunda ise bunların çok etkili olabileceklerini söylemek zordur. Zira, ölüm insanların habersiz olmadığı bir konu olduğu gibi, bütün varlığı tehdit et­tiği için basit bir korku da değildir.

Yukarıda ölüm korkusunu artırıcı faktörler olarak belirtti­ğimiz şeylerin tersi, çoğunlukla ölüm korkusunu hafifleten fak­törlerdir. Biz burada ölüm korkusunu artıran faktörlerin, onu azaltıcı faktör durumuna geçmesinde etkili olan durumlara ve ölüm korkusunu artırıcı olmadığı halde direkt bu korkuyu ha­fifleten birtakım faktörlere değineceğiz [592] Bu bağlamda ölüm kor­kusunu hafifletme konusunda en etkili yollardan birisinin, ebe­dilik inancı olduğu söylenebilir. Zira bu inanç insandaki kemâl ve sonsuzluk ihtiyacını tatmin etmekte ve ölümden sonra ruhun yaşamaya devam edeceğine inananlar, ölüm acısını daha kolay yenebilmektedirler [593]. Buna göre insan ebedî bir hayata inanıp, ruhu için ölüm olmadığına kanaat getirince, ölümden hissetmiş olduğu korkuda hafiflemeler olacak ve herşeyin kendisinde bu­lunduğu, harice ihtiyacı olmadığını kavrayınca da bütün boş he­ves ve arzulardan kurtulabilecektir [594]. Ölüm psikolojisiyle ilgili çalışmaların öncülerinden olan Kübler Ross'un da konuya yaklaşımı aynı istikamettedir. O, bu konuda özetle şunları söyle­mektedir;

“Ölümden korkmaya gerek yoktur. Ruhsal varlığımı­zın bir sonu yoktur ki üzülelim. Ondan ziyade biz henüz yaşar­ken iç varlığımızı, ruhî ölümden kurtarmaya uğraşmalıyız. Bir­takım basmakalıp rollere kendimizi uydurmak yerine, kendi iç değer sistemimizi, iç zenginliklerimizi geliştirmeliyiz. Ölüme karşı bir yadsıma (inkar) vardır ve bu yadsıma hayatı boş ve an­lamsız yaşamanın kısmen sorumlusudur. Bu tutum, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan insana, yapması gerekli olan şeyleri ertelemeyi kolaylaştırmaktadır. İnsanlar hayatlarını yarma hazır­lanma ve dünü hatırlamakla geçirmekte, ancak aynı zamanda bugünü kaybetmektedirler, İnsanlar devamlı bir gelişme içeri­sindedirler. Ölüm de bu evrimde bir anahtar pozisyonundadır. Ancak ölümün insan varlığı için ne mânaya geldiğini tam olarak anladığımızda, başımıza gelecek olana karşı bir cesarete sahip oluruz. Herşey insanın kendi içindedir. Biz bu dünya üzerindeki zamanımızın sınırlı olduğunu ve ayrılık vakti gelince hiçbir çı­kış yolu olmadığını iyi bir şekilde anlarsak, ölümü her günümü­zü sahip olabileceğimiz son gün olarak yaşamamız gerektiğini gösteren bir yol olarak algılayabiliriz. Ölüm bu hayattaki geliş­menin son evresidir. Kesin bir ölüm yoktur. Sadece beden ölür. Şahsiyet, ruh veya siz ona ne derseniz deyin, o ölümsüzdür. Bu­nu yorumlayabilirseniz, bu sizi teselli edecektir. Bu bağlamda ölüm, bizim şuuruna vardığımız varlık ile, bu perdeye ulaşınca­ya kadar bizden gizlenen bir şey arasında (öte dünya) bir perde olarak görülebilir. Biz bu perdeyi varlığımızın fâniliğini anlamak için sembolik olarak açabilirsek, bunu anlar ve böylece yapabi­leceğimiz en güzel şekilde, önümüzdeki her günü değerlendiririz”. [595]

Daha önce de değindiğimiz gibi ölümden dönme deneyi­mi geçirerek başka bir hayatta yaşama devam edileceği yönünde kuvvetli bir inanca sahip olan insanlar, ölümden korkmadıkları­nı açık olarak ifade etmişlerdir. Nitekim ölüm deneyimi geçir­miş bir kişiyi ölümle tehdit edip, silahı şakağına dayadıkları za­man;

“Gerçekten ölürsem diye düşündüm. Beni gerçekten vu­rurlarsa, başka bir yerde yine yaşayacağımı biliyorum” [596] şek­lindeki cevabı dikkat çekicidir. Yunus Emre de:

“Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın” [597] diyerek bir bakıma ölüm korkusunun ebedi yaşama ümidiyle aşılabileceğine işaret etmiş­tir.

Florian ve Snowden tarafından İsrailli Yahudiler üzerinde yapılan bir araştırmada, dindar insanların, öldükten sonra ceza­landırılmaktan daha çok, yok olmadan ise daha az korktukları tespit edilmiştir [598]. Bu durum ebedi bir hayatî vaad eden bir inancın, yokluk korkusunu önemli ölçüde azalttığına bir delil sayılabilir. Yine sonsuzluk kavramı, ölenin ve kalanların ortak bir referans çerçevesini paylaşmalarını sağlamakta, ölenin yakınlarının ve çevredekilerin kaygılarını azaltmaktadır [599]. Ayrıca özellikle inananları açısından reenkarnasyon inancının da ölüm korkusunu azalttığını söylemek mümkündür. Zira bu durumda birbirini izleyen hayatlar, kişiliğin gelişmesi için bir fırsat haline geldiği ölçüde, ölüm iki varoluş arasındaki bir kesitten başka bir manâ ifade etmeyecektir [600]. Ayrıca reenkarnasyona inananlar da, bu ruh göçünün belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra ortadan kalkacağına ve ruhun huzura ulaştıktan sonra ebediyen yaşaya­cağına inanmaktadırlar.

Ölüm korkusunu azaltma hususunda ümidin de büyük fonksiyonu vardır. Zira korku ile ümit, insan psikolojisinde yer alan karşılıklı iki çizgi olup yan yana ve aynı yönde birlikte ha­reket ederler [601]. Yani korkunun olduğu her yerde mutlaka bir de ümit vardır ve normalde korku ümitten daha tesirlidir. Fakat hayatın son zamanlarında ümit, daha ağır basmaya başlamakta­dır. Nitekim bu sırada korku eğer yalnız başına ve baskın olursa, ümitsizliği doğurabilmektedir [602]. Ölümü düşünen veya biz­zat ölüm sürecinde olan insanın, inandığı varlığı bir iyilik, bir ışık ve bir rahmet kaynağı olarak algılaması, onu bu güç durum­da teselli edebilmektedir [603]. Mesela Hz. Muhammed ölüm ha­lindeki bir gence:

“kendini nasıl hissediyorsun?” diye sormuş, genç de;

“Allah'tan ümidimi kesmiyor ve günahlarımdan dolayı korkuyorum” diye cevap vermişti. Bunun üzerine o;

“Bu gibi durumlarda bu iki haslet herhangi bir kulun kalbinde bir araya gelmez (çok zor gelir). Ancak geldikleri takdirde Allah o kula ümit ettiğini verir, korktuğundan da emin kılar”  [604] sözleriyle bu durumdaki insanlar için ümidin önemine dikkat çekmiştir. Esasen ümitsiz olmak İslâm dininde yasaklanmıştır. Zira, Allah Teâla Kur'an'da kendisinden bahsederken “Rahmetim gazabım...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler
« Posted on: 26 Nisan 2024, 22:16:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler rüya tabiri,Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler mekke canlı, Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler kabe canlı yayın, Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler Üç boyutlu kuran oku Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler kuran ı kerim, Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler peygamber kıssaları,Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörler ilitam ders soruları, Ölüm Korkusunu Hafifleten Faktörlerönlisans arapça,
Logged
19 Nisan 2015, 22:59:40
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 19 Nisan 2015, 22:59:40 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Saniye abla.Ölümü hafifleten faktörlerden birisi Allaha sonsuz bağlılık,Allaha kulluk etmek,ibadetlerimizi tam yapmak,iman duygumuzu geliştirmek.Bir de ölümün de doğmak kadar doğal bir şey olduğunu kabul  etmek...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

19 Nisan 2015, 23:22:47
besiye 8
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.374


« Yanıtla #2 : 19 Nisan 2015, 23:22:47 »

Allah'a kulluk etmek ibadetlerimizi tam yerine getirmek iman duygularını geliştirmek allah'a sonsuz bağlılık hasretin faktörlerden biri rabbim razı olsun paylaşImdan saniye abla.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
05 Ağustos 2015, 16:58:16
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #3 : 05 Ağustos 2015, 16:58:16 »

Ölüm korkusunu yenmenin en iyi yolu söylendiği gibi ebedilik inancı.İnsan ahirete tam olarak iman etmiş,ebedi yaşayacağını idrak etmiş ise ölümden korkmaz.heleki rızai ilahi yolunda bir hayat geçirmişse ölüm korkusu yerini ölüm sevgisine bırakır şüphesiz.
Allah razı olsun Saniye abla.çok faideli bir paylaşım olmuş
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Ağustos 2019, 17:39:31
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.958


« Yanıtla #4 : 21 Ağustos 2019, 17:39:31 »

Rabbim bizlerin ömrünü güzel eylesin ve hayırlı olan kullarından olmayı nasip etsin inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes