> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Ölüm psikolojisi > Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler  (Okunma Sayısı 2239 defa)
22 Ocak 2012, 17:18:28
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 22 Ocak 2012, 17:18:28 »



3- Ölüm Düşüncesi


a- Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler

İnsan şuurlu bir varlık olması hasebiyle, aynı anda hem hatıralarıyla birlikte maziyi yaşama, hem de gelecek olan istik­bâle şekil ve yön verebilme özelliğine sahiptir. Bu nedenle o, ölüm kavramını düşünür, fenomenini değerlendirir, ona karşı vaziyet alır, ona bir takım hazırlıklar yapar ve onunla ilgili bir takım inançlara sahip olur [305]. İnsan mücerret bir şekilde kendi sonunu düşünüp onunla ilgili birtakım anlayışlar geliştirebilir. Fakat yaşamış olduğu toplum ve tabiatta zihnini bu yönde uya­ran şeyler vasıtasıyla ölümü hem daha sık, hem de daha derin bir şekilde düşünebilir. Zira herşeyden önce ölüm, yaşayan in­sanlar için bir tecrübe mevzuu değil [306], tasavvurlarla düşünsel bazda yaşanan bir fenomendir. Bu yüzden insanlar, kendi ölüm­leriyle ilgili olarak, yaşamış oldukları çeşitli olaylardan, çevrele­rinde müşahede ettikleri diğer insanların ölümleri vb. gibi şey­lerden yola çıkarak bir takım çıkarımlarda bulunmakta ve ölüm­le ilgili tutumlar geliştirmektedirler [307]. Hal böyle olunca, insan­larda ölüm düşüncesini ortaya çıkaran, onun zayıflatılmasını ve­ya kuvvetlenmesini etkileyen faktörler önem kazanmaktadır.

Herşeyden önce normal hayat akışı içerisinde, insana ölü­mü hatırlatabilecek pekçok şey vardır. Biz burada bunlardan da­ha genel ve etkili olanları üzerinde durmak istiyoruz. Bu bağ­lamda insanlarda ölüm düşüncesini oluşturan faktörlerin en ön­de gelenlerinden birisi, çeşitli ve özellikle ölümcül hastalıklar­dır. Zira bazı hastalıklar ölümle özdeşleştirilmiş durumdadırlar. Mesela geçen yüzyılda verem ve cüzzam gibi hastalıklar halk arasında tabu niteliğini taşımakta ve bu hastalıklara yakalanan­lara acınmaktaydı. Bugün kanser ve aids için aynı şeyler söyle­nebilir. Yine bu gibi hastalıkların hasta olan insanlara söylenip söylenmemesi hususunda doktorlar arasında tartışmalar yapıl­maktadır. Mesela kanser, genellikle hastalara söylenmez. Zira o bir ölüm hükmü taşımaktadır ve bu yüzden uğursuz, tiksindiri­ci ve duygusal yönden itici bir şey olarak görülmektedir. Bu de­ğer yargılarıyla kanser olduğunu öğrenmek, hastayı ölüm konu­sunda kaygılandırmaktadır. Yine mesela kalp rahatsızlıkları da ölümcül olmasına rağmen, bir zayıflığı, bozukluğu ve mekanik türden bir arızayı çağrıştırmadıklarından fazla kaygı yaratmaz­lar. Ancak bu tip bir hastalığı olan insan, ölümün kendisine hazırlıksız ve aniden geleceğinden kaygılanabilir. Bazıları da uzun süre acı çekerek ölmektense, bir kalp krizi şeklinde aniden öl­mek isteyebilir. [308]

İnsanlarda ölüm düşüncesini oluşturan faktörlerden birisi de çevrede görülen ölüm olaylarıdır. Bunların en etkili olanı ise, insanların kendi akranları ve özellikle de önem verdikleri kim­selerin ölümleridir. Zira kesin bir ayrılık olan ölüm, duygusal olarak insanı oldukça etkilemekte ve onu kendi üzerinde dü­şünmeye zorlamaktadır [309]. Mesela genç insanlar, etrafında görmüş olduğu yaşlı insanların ölümünü kendisinden bir nevi uzak görmektedir. Zira yaşlılar ölüme daha yakın olarak değerlendi­rilmekte, onların kaybı, daha az keder verici, yerleşik davranışlarda daha az kesintiye neden olucu ve daha az anlamlı görül­mektedir. Bazı araştırmacılar, yetişkinlerin ana-baba ölümüne daha az tepki göstermelerini, onların yaşlı ana-babamn potansi­yel ölümünü sık sık düşünmelerine, olayın bir tür provasını yapmalarına bağlamaktadır [310]. Genç insanlar ise ölümü, her an gelebilecek bir şey olarak görmelerine rağmen, bir ihtimal ola­rak değerlendirirler. Halbuki gençlerin, kendi akran veya kendi­lerinden daha küçüklerin ölümlerine bakıp düşünmeleri, bu olaylardan alacakları ibreti daha etkili bir duruma getirebilir [311]. Nitekim bu durum şairin şu dizelerinde açıkça görülmektedir:

“Yarına sağ çıkmaktan nasıl olurum emin,

Genç bir delikanlının tabutu geçti demin [312].” Yine bu konuyla alakalı olarak etrafta görülen ölüm hadi­selerine sadece bakıp ölümü hatırlamaktan ziyade, özellikle İs­lâm dininde cenaze merasimlerine katılmak ve o duygu ve ibret ortamında daha fazla kalmak teşvik edilmiştir. Mesela Hz. Pey­gamber, bir kimsenin namazı kılınıncaya kadar cenazenin yanında hazır bulunması halinde bir kırat, defnoluncaya kadar bulunması halinde ise iki kırat sevap kazanacağını ifade etmiş, kendisine kırat nedir diye soranlara da:

“iki büyük dağ kadar [313]” cevabını vererek bu konudaki hassasiyetini ortaya koymuştur. Başka bir hadis-i şerifte de cenazeye icabet etmek, bir müslümanın diğer bir müslüman kardeşine olan beş sorumluluğundan biri olarak değerlendirilmiştir [314].

İnsana ölümü hatırlatan bir diğer unsur da cenazeler, te­neşir taşları, kabristanlar ve oralarda bulunan mezar taşlarıdır. Gerçekten de kabristanlar büyük birer ibret dershaneleridir. Onların sessizliğindeki ifade gücü, bazen en güzel konuşan bir hatibin belagatından daha etkili ve tesirli olabilmektedir [315]. Bu hikmete binâen olsa gerek, İslâm'da kabir ziyareti üzerinde has­sasiyetle durulmuş ve inananlar kabir ziyaretine teşvik edilmiş­tir. Bu konuyia alakalı olarak pek çok hadis bulunmaktadır. Me­sela;

“Bir kimse kabirleri ziyaret etmek isterse, ziyaret etsin. Zira kabirleri ziyaret etmek, âhiretı hatırlatır [316]” hadisi bunlardan sa­dece birisidir. Gerçekten de cenaze merasimlerine iştirak etme­nin ve kabirlere ziyarette bulunmanın bu kadar üzerinde durul­masının, geride kalanların ölüm üzerinde düşünmeleri ve ibret nazarıyla bu olayları değerlendirmelerinin temin için olduğunu söylemek mümkündür. Yoksa cenazeye katılanların çokluğu ve­ya kabirleri ziyaret edenlerin fazlalığının ölüye pek fayda sağla­mayacağı açıktır. Belki o esnada yapılacak dualardan, ölüler de nasıbdâr olacaktır, fakat burada esas hedef, kanımızca insanı kendi nefsi üzerinde düşünmeye çağırmaktır Türk-İslâm kültü­ründe kabristan ve türbelerin özellikle mahallelerin ortalarına ve genellikle yol kenarlarına yapılması, bu hikmete matuf olsa ge­rektir. Hatta bu meyanda aile kabristanlarının, insanların hemen evlerinin yanında ve kendi mülklerinde olmaları da dikkat çeki­cidir.

Vücudun fizyolojik yapısındaki eskimeler, saçların ağar­ması, tabiî âfet ve felaketler, depremler, medya yoluyla haberdar olunan savaşlar, kazalar, ölüm konulu sohbet, tartışma ve vaazlar, ölümle ilgili kitaplar vb. gibi şeyler de insana ölümü ve özel­likle kendi ölümünü hatırlatmaktadır.

Yine özellikle tabiat ve hayvanlarla içice yaşanan yerlerde oluşan halk inanışlarında, ölümü önceden haber veren ve insan­ların dikkatlerini ölüm konusuna çeken belirtiler arasında hay­vanlarla ilgili olanlar önemli bir yer tutmaktadır. Hayvanların insanlarda bulunmayan bazı yetenekleri, sezgi güçleri, uğurlu ya da uğursuz sayılmaları, bu tür inançların oluşmasında ve evren­sel bir nitelik kazanmasında büyük rol oynamaktadır. Evcil veya yabanıl hayvanların ötüşleri, ulumaları, kişnemeleri, böğürmele­ri, uçuş yönleri, alışılmışın dışındaki davranış ve hareketleri, yaklaşan bir ölümün ön belirtileri ve işaretleri olarak yorumlan­maktadır [317]. Bu tür belirtilere şahit olanlar, gizli bir korkuya ka­pılarak tedirgin olmakta, geleceğine inandıkları felaketin kendilerinden uzaklaşmasına uğraşmaktadırlar. [318] Mesela yabani hay­vanlardan baykuş, özellikle ülkemizde ve dünyanın birçok ye­rinde, ölüm getireceğine en çok inanılan kuştur. Sesinin ve yü­zünün sevimsizliği, yıkıntılar ve terkedilmiş yerlerde yuva yap­ması, bu inancın temelinde yatan unsurlardır. Ayrıca baykuş, sırf ötmesiyle değil, aynı zamanda ötüş biçimi, ötme zamanı, konduğu ve öttüğü yerlere göre efe insanlara ölümü hatırlatmak­ta, baykuş gibi karga da ötüş biçimi, yeri ve zamanıyla ölüm ha­bercisi olarak algılanmaktadır. Yine evcil hayvanlardan köpek de, sadece yalınkat ulumasıyla değil, uluma biçimi, uluma za­manı, uluduğu yer ve yöne göre, insanların dikkatlerini ölüme çekmektedir [319].

Yine bazı yerlerde evde ve ev eşyasındaki “gıcırdama”, “çatırdama”, “kütüleme”, “kırılma”, ve “çatlama” gibi fiziksel olaylarla, beklenmedik zamanlarda “kapı ve pencere çalınması”, ölümle birlikte başka felaketlerin de yaklaştığına işaret sayıl­maktadır. Eşyanın dış etki olmadan kırılması, yere düşmesi de insanlara aynı gerçeği hatırlatmaktadır. Meselâ bazı bölgelerde oturma odasının kapısı kendiliğinden açılırsa, ölüm ev halkın­dan birisini hemen alıp götürecek şekilde yorumlanmaktadır. Yine bazı yerlerde, “acı vermek acı getirir” inancının etkisiyle, evden geceleyin acı ve ekşi şeyler verilmemeye özen gösteril­mektedir. Mutlaka vermek zorunda kalınır ise, o zaman verilen şeyin üzerine kömür konarak, gelecek uğursuzluğu bunların üzerine transfer etmek amaçlanmaktadır [320].

Ay ve güneş tutulması, yıldız kaymaları, şimşek çakması ve gök gürlemesi gibi olaylar da çoğu zaman insanlara ölümü hatırlatmaktadır. Ay ve Güneş tutulmasını korku verici bir şey olarak yorumlayan halk inancı, yeryüzü ve gökyüzü arasındaki ilişkinin sonucu olarak yeryüzünde de gökyüzündekme benzer korku verici olaylar bekler. Yine yıldız kaymaları da bazı bölge­lerde ölüme işaret sayılmaktadır. Zira bu inanışa göre insanların gökyüzünde birer yıldızı vardır. Böylece insanlar ile yıldızlar arasında kayma, göçme ve çökme yönünden benzerlikler kurulmaktadır [321].

Ayrıca bilinçaltında biçimlenen çeşitli görüntülerin simge­sel birtakım çağrışımlarla desteklenmesinin, gerek düşü gören, gerekse yakınları tarafından bir ölüm belirtisi olarak yorumlan­ması da oldukça yaygındır. Zira çoğu insanlar, gerçekle düş arasındaki farkı, çoğu zaman tam olarak ayırdedememektedir. Öyle ki mesela düşünde manda ya da kazan gören birisi, manda veya kazanın rüya yorumlamasında ölüm motifi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 22 Ocak 2012, 17:20:36 Gönderen: Saniyenur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler
« Posted on: 20 Nisan 2024, 08:32:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler rüya tabiri,Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler mekke canlı, Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler kabe canlı yayın, Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler Üç boyutlu kuran oku Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler kuran ı kerim, Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler peygamber kıssaları,Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörler ilitam ders soruları, Ölüm Düşüncesini Artıran Faktörlerönlisans arapça,
Logged
19 Mayıs 2013, 20:02:53
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 19 Mayıs 2013, 20:02:53 »

Çok yakın olduğumuz biri hastalandığında yada onu kayıp ettiğimizde aklımızdan çıkmaz ölüm.Ve günlerce o piskolojiyi atamayız üstümüzden. Çünkü ölüm den kaçış yoktur.Ve elinde sonunda bu durumu bizde yaşayacağızdır.Yada bir haber ,bir film yada batıl inançlar...Ölüm kendini bir toplu iğne ucunda da bir depremde de hissettirir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Mayıs 2013, 07:15:55
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #2 : 20 Mayıs 2013, 07:15:55 »



       Bu sabah bir ölüm haberiyle başladık güne..Burada tanıdığımız bir ağbi trafik kazasında vefat etti..Rabbim rahmet etsin, inşaallah şu dünya imtihanını kazanıp ta göçmek nasib olmuştur ağbimize diyorum..Rabbim ailesine yardım etsin,sabırlar versin..
      Bana göre ölüm ve hakikate uyanmak aynı şey..Rabbim bu dünyada uyananlardan eylesin,ölüm bize ''SELAM '' olarak gelsin inşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

22 Nisan 2014, 18:20:45
Kader 7/C

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.088



« Yanıtla #3 : 22 Nisan 2014, 18:20:45 »

şu dünya imtihanını kazanıp ta göçmek nasib olmuştur..
Her insanda kıyamette ölecek ve dirilecektir...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Dünya güzel olsaydı,doğarken ağlamazdık...

Yaşarken temiz olsaydık,ölünce yıkanmazdık.
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes