> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Ölüm psikolojisi > Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi  (Okunma Sayısı 2213 defa)
22 Ocak 2012, 12:16:02
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 22 Ocak 2012, 12:16:02 »



2- Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi


Ölümün manasıyla iştigal edip, hayatın sona ermesine na­sıl katlanılacağı problemiyle ilgilenerek bu konuda bazı teklifler ve çözümler ortaya koymak, pratikte bütün dinî ve felsefi sis­temlerin ana konusu olmuştur [872]. Ölüm, son bir düşman ola­rak görülebilir fakat o aynı zamanda hayatın zorunlu durumla­rından birisidir. Ölümden sakınmaya, ona ciddi olmadığı süsü­nü vermeye veya onu inkar etmeye kalkışmak, bütün büyük dinlerde yanlış, tehlikeli ve gerçekleri çarpıtıcı bir durum olarak değerlendirilmiştir [873].

Ölüm ve din arasındaki ilişkide belki de en önemli unsur, dinlerin ortaya koydukları âhiret inancıdır. Zira âhiret inancı, bir taraftan insanlara zulüm ve meşekkatler karşısında büyük bir teselli kaynağı sunarken [874], diğer taraftan ölümsüzlük arzu­suna sahip olan insan için ebediyetin kapılarını açmakta, insan­ların ruhi dengelerinin bozulmaması hususunda büyük rol oy­namaktadır. Mesela ölümcül hastalar ve onların yakınları için âhiret hayatına inanmanın önemi ve koruyucu fonksiyonu, çoğu araştırmacı tarafından kabul edilmektedir. Ahiret inancının, aksi durumlarda bile (ümitsizlik vb.) inananlara bir ümit sunduğu ve endişeyi azalttığı, insanlara vicdan azabı ve korkularını yatıştıra­cak teselliler oluşturduğu tespit edilmiştir. Zayıf olmasına rağ­men tecrûbî literatürün bir kısmının, ölüm korkusu ile âhiret inancı arasındaki ilişkiyi desteklemede başarısızlığa uğraması sürpriz olarak karşılanmıştır. [875] Zira ölümün, insanın maddi varlığının sona ermesi olarak tanımlanması ve mânevi alanın ise en mükemmel şekilde dinsel çerçevede teşekkülünden dolayı, ölüm ile din arasındaki ilişki, son derece açıktır. Yine öldükten sonra yeniden doğma inancı, ölüm endişesi konusunda önemli faktörlerden birisidir. Mesela Hıristiyan deneklerin katıldıkları bir çalışmada, ölüm endişesi ve yeniden dirilme durumuyla ilgi­li elde edilen bulgular, Hıristiyanlıktaki öldükten sonra yeniden doğma inancını yansıtır görülmüştür [876].

Ayrıca ilkel dinlerden günümüze kadar gelen bütün din­ler, ruhun ölümsüzlüğü ve öteki dünyanın varlığı inancıyla, in­sanların ölüm, yokluk ve hiçlik karşısında hissettikleri kaygı ve korkuyu azaltma yolunu seçmişlerdir. Onlar Tanrıya sığınarak ölüm korkusunun günlük yaşamdaki etkisini azaltmaya çalışmışlar, ölümün insan için bir geçiş olduğunu, onunla birlikte daha güzel, iyi ve mutlu bir yaşamın başlayacağnı vurgulamışlar­dır [877] Yine dinî sistemlerin, müntesiplerini endişe ve stresin kaynakları konusunda duyarlı hale getirdikleri ve onlara bu en­dişe ve strese, aşkın mânalar atfetmeleri konusunda imkan tanı­dıkları nispette, kişisel ölüm korkusu konusunda pozitif bir fonksiyon icra edebilecekleri ileri sürülmektedir. Diğer taraftan dinî teslimiyet, ölümle ilgili insan ötesi neticeleri vurgulayarak, şahsi ölümlülük bilincinin etkisini derinleştirebilir ve onu geniş­letebilir. Ayrıca dinî inanç, ölümle ilgili olarak farklı şuur seviye­lerinde, yüksek özel bir duyarlılığı da beraberinde getirebilir [878]. Yine dinî inancın insanı, sadece kendi ölümü korkusuna karşı korumakla kalmayıp, aynı zamanda yakın birisini kaybeden in­sanları da, fiziki ölümün neden olduğu ve toplum tarafından da desteklenen yıkıcı fantazi ve illüzyonlardan koruduğu kabul edilmektedir [879].

Kültürleri önemli oranda etkileyen din, ölüm korkusu konusunda değişikliğe neden olan bir faktör olarak değerlendi­rilmiş 611, dinî değişkenlerin ölüm kaygısıyla ilgili olabileceği konusunda geniş bir fikir muhtevası oluşmuştur. Genelde daha dindar bireylerin daha az ölüm kaygısı sergileyecekleri, yani ölüm endişesiyle dindarlık düzeyi arasında ters bir korelasyo­nun bulunduğu ileri sürülmüştür. Ancak konuyla ilgili bazı araştırmalar, bu konuda birbirlerine zıt sonuçlar üretmiş ve din ile ölüm kaygısı arasındaki ilişkinin uyumsuzluğu ortaya çık­mıştır612. Fakat bütün bunlarla birlikte bu araştırmalardan çıkan genel sonuç, dinî inançların ölüm korkusunu azalttığı yö­nündedir. Nitekim 1980 yılında ölüm korkusu ile dinî inanç ve pratikler arasındaki ilişki üzerine yapılan 23 araştırmayı incele­yen Leming, bunlardan 10'unun bir veya daha çok dinî elemen­tin ölüm korkusunu azalttığını, 3'ünün ölüm endişesiyle din­darlık arasında pozitif bir korelasyon olduğunu, 7'sinin böyle bir ilişkiyi ortaya koymadığını, 3'ünün de din ile ölüm korkusu arasında inişli çıkışlı bir ilişki olduğunu ortaya koyduğunu be­lirtmiştir [880]. Yine 1996 yılına kadar bu konu üzerine Ameri­ka'da yapılan 137 araştırmayı inceleyen Donovan, bunlardan sa­dece %9'unun, dinîn ölüm korkusunu artırdığı, %32'sinin, din ile ölüm korkusu arasında önemli bir ilişki bulunmadığı veya ortalama bir ilişki bulunduğu, %57'sinin (78 araştırma) ise, dinî inanç ve pratiklerin ölüm korkusunu azalttığı sonucuna ulaştık­larını bildirmektedir [881].

Dindarlığın ölüm korkusunu hafiflettiğini öne süren ve teorik olarak bunu ispatlamaya çalışan araştırmalar ve bunların yorumlarıyla ilgili olarak kısaca şunları söyleyebiliriz: Herşeyden önce ölüm, psikolojik olarak kabul edilmesi çok zor bir gerçektir. Çünkü insan, kendi yokoluşunu ve tükenişini düşün­mek bile istememekte, geçmişteki anıları ve gelecekle ilgili ümitleriyle yaşamaktadır. İşte din, bu noktada insana büyük bir yardım sunmaktadır. Zira Tanrıya sığınma, ölümü kabullenme­de en önemli unsurlarda birisi olmakla birlikte din, insana bir gelecek vaadinde bulunarak, ölümsüzlüğe erişmesine imkân ta­nımaktadır. [882] Dinîn âhiret hayatına matuf açıklamaları, ölüm karşısında güç duruma düşen insan için bir teselli kaynağı olabilmekte, psikolojik dinamizmler ve din arasındaki uygunluk da insanı bu konuda daha da rahatlatmaktadır [883]. Şöyleki gerçek mânada inanan insan, ölümü doğurabilecek şeylerden korkmadığı gibi, ölümden de çok fazla korkmamaktadır. Çünkü o, bunlarm arkasında bulunan esas güce inanmakta, bu tür olayla­rın tek başlarına bir güç olmadıklarını bilmekte ve hastalık dü­zeyinde bir korku yaşamamaktadır [884]. Bu mânada insanın de­vamlı bir Allah şuuru ile yaşamasının, bu konuda kendisine yar­dımcı olabileceğini söylemek mümkündür. Şöyleki zihnini de­vamlı Allah'a yoğunlaştıran, bütün aksiyonlarında bu haleti-ı ruhiyeden ayrılmayan, yani Allah'tan irtibatını koparmayan bir in­san için dünyevî meşgaleler ve genel olarak bütün alem ikinci planda kalmaktadır. Zira her hareketinde Allah huzurunda ol­duğunu hisseden birisi için, ölüm de Allah'ın huzurunda bulun­maktan başka bir mâna ifade etmeyecektir. Çünkü ölümle bir­likte bu bağlantıda bir kesilme olmayacaktır. Bu durum Allah aşkıyla yanıp tutuşan ve ona kavuşmak isteyen mutasavvıfların durumlarını da açıklar gözükmektedir. Ayrıca zihni olarak Allah tasavvurunu yaşayan insan, aynı zamanda Allah ile beraber ol­duğunu, zorlandığı anda kendisine ilahi yardımın geleceği bilin­cini de yaşamaktadır. Korkan, özellikle öldürülmekten korkan insanlara, Allah Tealanın mesajı da bu yöndedir. Mesela Hz. Musa ve Harun'un Firavun ve kavmine tebliğ için giderken korkmaları üzerine onlara;

“Korkmayın. Çünkü Ben sizinle be­raberim. İşitir ve görürüm” [885] buyrulmuştur. Yine hicret hadi­sesinde Hz. Peygamber ve yol arkadaşı Hz. Ebu Bekir'in sığın­dıkları mağarada, Hz. Ebu Bekir'in kendilerini kovalayan ve ya­kaladıklarında muhtemelen öldürecek olan insanlardan dolayı kaygılanması üzerine, Hz. Peygamber kendisine inen vahiyle;

“Kokma (kaygılanma). Çünkü Allah bizimle beraberdir” [886] ayetini okuyararak, onu rahatlatmaya çalışmıştır.

Ayrıca insanda bulunan hayatı korumak güdüsü, ölümle yok oluş düşüncesine karşı isyan etmekte, dinler ise inananlara başka bir varoluş sahası vaaderek bu korkuyu yatıştırmada etkili olmaktadır [887]. Mesela yapılan bir ankette bu konuyla alakalı olarak 20 yaşındaki bir gencin,

“Cehennemde yanmak bile, yok olmaktan daha iyidir” [888] sözleri oldukça dikkat çekicidir.

Dindar insanlar, ölüm problemini şuurlarında daha canlı tutarak, ölümle ilgili daha berrak hatıralara sahip olabilme eğili­mi göstermekte, ölümle yüz yüze geldiklerinde ise daha fazla hassasiyet göstererek konu ile ilgili tartışmalarda daha rahat dav­ranmaktadırlar. Ancak bizzat kişinin kendi ölümü mevzubahis olunca, kaygı düzeyinde değişmeler müşahade edilebilmektedir. Ayrıca ciddi bir şekilde yeniden dirileceği ümidiyle yönlendiril­miş bir hayat, ölümün daha müspet bir şekilde değerlendirilme­sine yardım edebilmekte, fakat öte dünya inancı, mahkeme, yar­gılanma, suçluluk ve günahkârlık duygularını da beraberinde ge­tirdiği için, bu inanç zaman zaman ölüm korkusunu artırabil­mektedir [889]. Hıristiyan dindarlar üzerinde yapılan bir araştırma­da, dinî inançlarını günlük hayatlarına yansıtanların, kendilerin­den daha emin ve özgüven sahibi oldukları ve daha az sıkıntı ya­şadıkları tespit edilmiştir [890].

Dinî inanç ile ölüm korkusu arasında negatif bir ilişki ol­duğunu savunan ve emprik olarak bu sonuca ulaşan pek çok araştırma vardır [891]. Bunlardan bazıları şunlardır; Çoğunlukla hastalar üzerinde yapılan bir araştırmada, bilinçli kişisel ölüm korkusu ile yaş ve dinî yönelim arasında bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırmada cinsiyet, eğitim düzeyi, ölüme yakınlık, zeka düzeyi, sosyo-ekonomik düzey, ölümle ilgili yeni deneyimlere sahip olma ile ölüm korkusu arasında bir ilişki bu­lunamamıştır. Araştırmaya katılan gençler daha yaşlı olanlardan daha çok korku göstermişler, 50-70 yaş arasında olanlar, 30-49 ve 10-29 yaşlarda olan meslektaşlarından daha çok ölüm korku­sunu inkara meyletmişlerdir. Yaşlı grup ile dindar grubun, din­dar olmayan ve daha genç olanlara nispeten ölümü daha temiz, daha doğru dürüst, daha müşfik ve daha sıcak algıladıkları da araştırmada elde edilen bulgular arasındadır [892].

Berman ve Hays tarafın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi
« Posted on: 29 Mart 2024, 09:23:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi rüya tabiri,Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi mekke canlı, Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi kabe canlı yayın, Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi Üç boyutlu kuran oku Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi kuran ı kerim, Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi peygamber kıssaları,Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisi ilitam ders soruları, Dinî İnancın Ölüm Korkusuna Etkisiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes