> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Ölüm psikolojisi > Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları  (Okunma Sayısı 1592 defa)
22 Ocak 2012, 12:05:56
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 22 Ocak 2012, 12:05:56 »



2- Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları

 
Dindar olmayanlar, ölümü hayatın tabiî bir sonu olarak görme eğilimindedirler. Bu bir zirve değil daha ziyade bir gücün tedricen zail olması gibi, bir son mânasmdadır. Onlar için önemli olan, hayat ve hayatın getirilendir. Dinî bir inanca sahip olmayan insanlar, inananların tam aksine, hayata daha fazla önem vererek bu problemin üstesinden gelmeye çalışırlar. Bu tip insanlarda iki temel psikolojik reaksiyon hakimdir. Bunlar bastırma ve maskelemedir [941].

Bastırma (repression) mekanizması ile, egoya karşı olan bu tehdit, ölüm probleminin şuurdan uzaklaştırılmasıyla berta­raf edilmeye çalışılmaktadır. Bu durumdaki birisi, bu konuda düşünceli olabilir fakat düşündüğünde, ölümü düşüncesindeki konulardan biri olarak bulamaz. Yani bu düşünceyi bastırdığı­nın farkında değildir [942]. Tanatoloji araştırmaları, genellikle cin­siyet ve nefret duygularının bastırıldığı gibi, ölüm düşüncesinin de iyi bir şekilde bastırıldığını ortaya koymuştur [943]. Zira sekülarizayson süreciyle birlikte ölüm dahil dinle beraber diğer sos­yal fenomenler, ya özel sahalara indirgenmiş ya da bireysel zi­hinlerden tamamen silinmiştir [944]. Yine ölümü hatırlamak ve düşünmek birçok insan için yaşama arzusuna zıt görünmekte, onun için bu insanlar, yaşamak için ölümü unutmak ihtiyacını hissetmektedirler [945]. Ancak ölüm korkusu da cinsellik korkusu gibi, bastırıldığında yoğun ve pahalı bir şekilde sembolize edile­bilmektedir. Zira insan ölümden yoğun ve kesintisiz bir şekilde korku duyarsa, onun yerine sık sık ölümün bilinçsiz sembolik bir eşdeğerlisinden korku duymaya başlamaktadır. Bu durumda ölüm korkusu iki şekle bürünür. Bir yandan bir gün mevcudiye­tin sona ereceğine olan insanî ilgi, diğer yandan ölüm korkusu zırhı altında geçit yapan, karakteri ve alanı değişken diğer endi­şeler yelpazesi [946]. Bastırma çok değişik şekillerde olabilmekte­dir. Mesela ölüm karşısında insanlar genellikle irrasyonelliğe ve büyüye başvurmaktadır. Yine ölüm, ölüm olarak adlandırılmamakta, onun yerine “vefat etti”, “göçtü” gibi anlamı bulandıran, ağdalı deyimler kullanılmaktadır. Bu durum bütün tarihi süreç içerisinde hemen hemen çoğu kültürler için geçerlidir [947]. Yine insanların hiç ölmeyeceklermiş gibi ileriye dönük planlar yap­malarında, birnevi ölüm olayının bastırılmasını görmemiz mümkündür. Mesela oldukça yaşlı insanların para biriktirme ve kimseye yardım etmeme gibi davranışları, bu duruma örnek olarak gösterilebilir [948].

Bazı araştırmacılara göre gösterişli cenaze törenlerinin ar­ka planında, ölümü zihinlerden uzaklaştırma ve onunla yüz yü­ze gelmekten kaçınma bulunmaktadır. Zira son derece sade olan ölüm fenomenine, dünyevi bir sürü merasim eklenmektedir. Bu durum, zihni ölüm fikrinden uzaklaştırmak için hayatın işleriyle derinden meşgul olmak suretiyle usta bir şekilde tesis edilmiş hileden başka bir şey değildir. Öyleki cenazeye katılanlar, aynı akıbete bir gün kendilerinin de duçar olacaklarını düşünecekleri yerde, gönderdikleri çelenklerle, kendi sosyal prestijlerini yük­seltmeyi hedeflemekte, ve yahut da sırf dostlar alışverişte görsün kabilinden cenazeye uğramaktadırlar [949].

Ölüm karşısında inkar tepkisi, diğer bütün savunma me­kanizmalarının temelini teşkil eden bir savunma mekanizması olan bastırma (repression) ile benzerlik arzetmektedir. Bu yüz­den aşırı stres ve sıkıntı durumlarında inkar ve bastırma, diğer türemiş savunma mekanizmalarının yerine geçme eğilimi gös­termektedir [950].

İnsanların ölümden kaçınmaları ile ilgili tutuma, Kur'an-ı Kerim'de de işaret eden ayetler bulunmaktadır. Mesela, “Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldi. İşte ey insan; bu senin ötedenberi kaçtığın şeydir”  [951],

“Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçar­sanız, kaçmak size fayda vermez. Kaçsanız bile pek az bir za­man yaşatılırsınız” [952] ayetleriyle ölümden kaçmanın mümkün olmadığı vurgulanmaktadır. Gerçekte inanmadıkları halde ölü­mü göze alarak savaşa giden insanlarm durumu,

“... Ama savaş­ta korku gelir, tehlikeli bir durum hasıl olursa, onların üzerine, ölüm baygınlığı çökmüş insan gibi, gözleri dönerek sana baktık­larını görürsün” [953], “Andolsun ki siz ölümle karşılaşmadan ön­ce onu arzulayıp duruyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz” [954] ayetleriyle tasvir edilmekte ve ölümden kaçmanın bir çare olamayacağına işaret edilerek, belki de ondan psikolojik olarak kaçma olan bastırma tutumunun da doğru ol­madığı ima edilmektedir.

Günümüz modern toplumlarında hastanelerde ölümün yasak kelimelerden biri olarak görülmesi, ölüm düşüncesinin bastırılmak istenmesine diğer bir örnektir [955]. Tam manasıyla söylemek gerekirse bastırma, bilinçaltı ruhsal mekanizmadan kaynaklanmaktadır ve özellikle batı dünyasında yaygındır, ölü­mü asla düşünmediğini veya ondan korkmadığını söyleyen in­sanda bile onun izlerini bulmak mümkündür. Yalnız bastırılmış ölüm korkusunun, bastırılmamış ölüm korkusundan daha zararlı olduğu gözlemlenmektedir. Zira bastırmanın psikolojik sü­reci, hiçbir problemi çözmemektedir. Bastırılmış güdüler gibi, bastırılmış ölüm korkusu da herşeye rağmen varlığını devam et­tirmekte ve bastırılan şeyler, sadece rasyonel kontrolün etkisin­de olarak daha yıkıcı bir görünüm arzetmektedirler.  [956]

Dindar olmayanların ölüm karşısında sergilemiş oldukları diğer bir tutum olan maskelemede ise kişi, kendini tamamen günlük ve dünyalık meşgalelere vermekte, kendine ölümü dü­şünmeye bir fırsat bırakmamaktadır. Bu tutum esas olarak Scheilder ve Wechler'in çocukların ölümle ilgili reaksiyonlarını ince­lerken tanımladıkları tutumla benzerlik arzetmektedir [957]. Ölüm karşısındaki bu tutuma, özellikle modern batı toplumlarında rastlanmaktadır. Söyleki modern batı insanı, bu gerçekle yüz yüze gelmemek için, kendini çoğu zaman eğlenceye ve keyif ve­rici şeylere vermekte, sürekli zihnini hoşuna giden şeylerle dol­durmaya çalışmaktadır. Yüksek hayat standartlarına sahip olan bu insanlar, alkol ve uyuşturucuları kötüye kullanarak, çoğun­lukla zevk ve neşe veren şeyleri araştırmakta, ölüm korkusunu gidermek için epeyce çaba sarfetmektedirler. Nitekim onların hareketlerindeki ana motivlerden birisi, keyfine düşkün olmaktır. Analizler onların kendi ölümlerini unutmaya çalıştıklarını göstermektedir. Fakat onlar, sathi bir unutkanlıkla zihinlerini başka yönlere çektiklerinin farkındadırlar. Unuttuklarının far­kında olmamak için de sosyal münasebetlerinde, sohbetlerinde ölüme veya ölülere ilişkin şeylere asla yer vermemekte, daha çok lezzet veren iyi şeylerden bahsetmektedirler. Ölüm konusu genellikle “yaşamıştı”, “gitti”, “artık bizimle değil”, “geçti gitti” gibi üstü kapalı hüsnü tabirlerle ifade edilmektedir. Batı top­lumlarında askeri bültenlerde bile ölüm kelimesinden ziyade kayıp tabiri kullanmaya bir eğilim bulunmaktadır [958].

Esasen ölüm korkusu ve buna bağlı olarak diğer korkula­rın yatıştırılması konusunda insanların başvurdukları yollardan birisi de, aşırı derecede eğlenceye dalma, karnavallar vb. şeyler düzenlemektir. Zira, bu durumda neşenin gürültülü ifadeleri, zevk, eğlence ve kılık değiştirmeler, kâbusların üzerlerini ört­mekte ve korku, geçici olarak uzaklaştırılmaktadır [959].

Dindar olmayan insanların ölümden kaçınmaları ve onu fazla düşünmemeye çalışmalarının bir nedeni de, inanmadıkları halde teorik olarak bildikleri veya çevrelerinde müşahade ettik­leri dinî inançların ortaya koyduğu âhiret hayatının gerçekten varolma ihtimali olabilir. Zira onlar açısından, gaybî bir konu olduğu için öte alem, ceza ve mükâfat mevzularının olmama ih­timali olduğu gibi, aynı zamanda gerçek olma ihtimali de bulunmaktadır. Çevrelerinde gördükleri inanan insanlar, en azın­dan onlarda bu şüphe durumunu oluşturabilmektedir. Bundan dolayı dindar olmayan insanlar, ölümle ilgili daha olumsuz tu­tumlar geliştirebilirler. Yine onların bu tutumlarında, belli başlı dinlerin inanmayanlar için ortaya koyduğu çeşitli ceza ve azap­lar da etkili olabilir. Mesela islâm dini, kâfirlere vaadedilen cezanın yanında, onların ölümlerinin de gayet zor bir olay olacağını bildirmektedir. Nitekim:

“Ya melekler onların yüzlerine ve sırt­larına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak” [960] aye­ti, inanmayan insanların ölüm süreçlerine işaret etmektedir.

Burada şunu da belirtmek gerekir ki ölüm karşısında ser­gilenen bastırma ve maskeleme tutumları, sadece dinî inanca sa­hip olmayan insanların tutumları değildir. Zaman zaman dindar insanlar da bilinçsiz bir şekilde ölüm karşısında bu tip tutumlar sergilemektedir. Ancak dindar olmayanların bu tip tutumlara sık sık, dindar olanların ise daha seyrek müracaat ettiklerini söylemek mümkündür. Ayrıca bu durum, ölümle ilgili diğer tu­tumlar için de geçerlidir. Zira dinî bir inanca sahip olduğu hal­de, ölümü kabullenemeyen, onu inkara çalışan ve bir nevi ona meydan okuyan insanlar yok değildir. Yine dinî bir inanca sahip olmayan insanların ölüm karşısında sergilemiş oldukları tutum­lar, sadece bastırma ve maskeleme tutumları değildir. Ancak da­ha önce ölümle ilgili tutumlar başlığında değindiğimiz gibi ölü­mü inkar, ölüme meydan okuma ve ölümü isteme tutumları, di­nî bir inanca sahip olanlara kıyasla böyle bir inanca sahip olma­yanlarda daha sık gözlemlenmektedir. Yine dinî bir inancı olma­dığı halde ölümü tabiat kanunlarından biri olarak kabul edip, onu ahlaki açıdan değerlendirerek hayata yükümlülük katan bir faktör olarak değerlendirenler de yok değildir. Zira hümanistler ve ekzistansiyalist filozoflar, bu tip bir yaklaşıma iyi bir örnek teşkil ederler. [961]


[941] Bk. Alexander-Adlerstein, Death and Religıon, s. 280-281; Krş. Lepp, Death ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:46:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları rüya tabiri,Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları mekke canlı, Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları kabe canlı yayın, Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları Üç boyutlu kuran oku Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları kuran ı kerim, Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları peygamber kıssaları,Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumları ilitam ders soruları, Dindar Olmayanların Ölüme İlişkin Tutumlarıönlisans arapça,
Logged
10 Nisan 2016, 22:41:00
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 10 Nisan 2016, 22:41:00 »

Esselamu aleykum.Dindar olmayan insanlar hayatlarina onem verir ve sadece dunya hayati icin ugrasirlar.Çünkü oldukten sonra bir hayatin varligina inanmazlar.Ve yasamlari boyu olum ve ölümün psikolojisini onu unutarak basturmaya calisirlar.Rabbim razi olsun paylasimdan kardesim....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes