> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Ölüm psikolojisi > Araştırmanın Metodik Problemleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Araştırmanın Metodik Problemleri  (Okunma Sayısı 1129 defa)
23 Ocak 2012, 10:43:49
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 23 Ocak 2012, 10:43:49 »



II. Araştırmanın Metodik Problemleri


Herşeyden önce ölüm, insanın direkt tecrübe sahasının dışında bir hadisedir. Dolayısıyla insanlar, ölümle ilgili duygu ve düşüncelerini, tecrübe edilmiş bir olayla ilgili duygu ve düşün­celerinden ziyade bir tehdit unsuru, bir ihtimal olarak değerlen­dirdikleri bir vakıa, veya etrafta tecrübe ettikleri ölüm olaylarına kıyaslamalar yaparak ortaya koyabilirler [44]. Yani ölümle ilgili araştırmaların en büyük problemlerinden birisi, ölümün doğru­dan tecrübe edilememesidir. Zira ölüm insan hayatına bir kez gelmekte ve bu tecrübeyi yaşayan insan, bunu tasvir etmek için ikinci bir fırsat bulamamaktadır [45]. Araştırmamızın ileriki bö­lümlerinde daha teferruatlı bir şekilde üzerinde duracağımız gi­bi ölüm tecrübesinin mümkün olduğunu, bu tecrübeyi yaşayan insanların bulunduğunu ve bu tecrübeyi destekleyen delillerin bulunduğunu iddia eden araştırmacılar varsa da bu durum net bir şekilde ortaya konmuş değildir. Ayrıca bu tecrübenin tam olarak bir ölüm tecrübesi olduğunu söylemek de zordur. Zira ölüm tecrübesini yaşadığını iddia eden insanların bizzat kendi­leri de yaşamış oldukları bu deneyimde, bir sınıra geldiklerini ve oradan ileri gidemediklerini, bu sınırdan geçmek için zaman­larının henüz dolmadığının kendilerine bildirildiğini ifade et­mişlerdir. Belki de onların aşamadıkları bu sınır, gerçek ölüm sı­nırıdır ve ancak o sınırdan geçenlerin yaşamış oldukları bu tec­rübeye tam olarak bir ölüm tecrübesi denebilir. Buna ilaveten en azından bizim araştırma evrenimizi teşkil eden popülasyonumuz, bu tecrübeyi yaşamış insanlar değildirler. Yani ölüme karşı tutumlarını, ondan duymuş oldukları korkuyu tespit edeceği­miz insanlar, ölüm hadisesine bir tecrübe mevzuu olarak değil de, çevrelerinde görmüş oldukları ölüm olaylarına yapmış ol­dukları kıyaslamalar neticesinde zihinsel ve duygusal olarak yaklaşan insanlardır.

Ölüm kaygısı ve dindarlık üzerine yapılacak olan çalışma­larda, öncelikle kavramların dikkatli bir şekilde tanımlanması, güvenilir ve geçerli ölçeklerin kullanılması, büyük ve heterojen bir populasyonun kullanılması durumunda faydalı bulgular or­taya çıkaracağı açıktır [46]. Hal böyle olunca konuyla alakalı ola­rak ortaya çıkan güçlüklerden birisi de ölümle ilgili kavramlar­dan kaynaklanmaktadır. Zira bazı araştırmacılar, özellikle “ölüm korkusu” ve “ölüm kaygısı” kavramlarını birbirlerinden ayırma­ya özenle dikkat gösterirlerken, bazıları da bu iki kavramı bir­birlerinin yerine kullanmaktadırlar. Ölümle ilgili çalışmalarda kullanılan metodlarla ilgili son derece ilmi eleştiriler ortaya ko­yan Magni, özellikle ölüm kaygısı kavramıyla ilgili olarak teorik bir temelin bulunmadığını vurgulayarak, potansiyel bir durum arzeden ölüm korkusu, ölüm kaygısı ve ölüm fobisi kavramları arasında bir ayırımın yapılmadığına dikkat çekerek, ölümle ilgili geçici kaygı durumunun süreklilik arzeden kaygıdan ayrı tutulmasına da dikkat çekmiştir. Aynı zamanda ölüm kaygısı tarafından harekete geçirilmiş olabilecek savunma mekanizmaları üzerinde de duran Magni, ölüm ve din ile ilgili araştırmalarda bu gibi problemlere çözümler getirmenin kişisel dinamiklerle ilgi­li genel anlayışların gelişmesine de katkıda bulunacağını ifade etmiştir. [47]

Araştırmada karşılaştığımız güçlüklerden bir diğeri de ül­kemiz insanına göre hazırlanmış, dindarlık düzeyini ve ölümle ilgili kaygıyı ölçecek araçların bulunmamasıdır. Bunun yanında, yabancı bilim adamlarının kendi kültürlerine göre geliştirdikleri ölçeklerin toplumumuza uyarlanmış olanlarının yok denecek kadar az olması da ölçeklerle ilgili olarak karşılaşılan güçlükle­rin ayrı bir boyutudur. Gerçi bu konuda ülkemizde yapılan çalışmaların azlığı dikkate alındığında bu durum son derece nor­maldir. Nitekim tespit edebildiğimiz kadarıyla, ölüm kaygısını ölçmek amacıyla 1970 yılında Templer tarafından oluşturulan ve batıda yaygın bir şekilde kullanılan 15 maddelik “Ölüm Kay­gısı Ölçeği”, ülkemizde dar bir denek grubuna da olsa uygula­narak standardizasyonu yapılan tek ölçektir. [48] Ancak ölüm kay­gısını tek boyutlu olarak ölçtüğünden dolayı ölüm kaygısı ve din ilişkisini istenilen bir şekilde ortaya koyamayacağı düşünce­siyle bu ölçeği kullanmamayı uygun bulduk. Bu güçlüğü aşmak amacıyla Amerika'da, ölüm psikolojisiyle ilgili çalışmalar yapan ve ölüm kaygısını ölçmek amacıyla ölçekler geliştiren David Lester, Alida S. Westman, James M. Donovan ve James A. Thorson ile yazışarak geliştirmiş oldukları ölçekleri bize göndermelerini istedik. İsteğimizi büyük bir nezaket ve olumlu bir şekilde karşılayan araştırmacılar, geliştirmiş oldukları ölçeklerle beraber, bu konuda yapmış oldukları çalışmaları ve konuyla ilgili olarak birtakım tavsiyelerini bize ilettiler. Bu araştırmacıların göndermiş oldukları ölçeklerden James A. Thorson ve FC. Powell’ın geliştirmiş oldukları “Ölüm Kaygısı Ölçeği”ni hem çok boyutlu olmasından hem de başka bir müslüman ülke olan Ku­veyt'te de bu konuyla ilgili bir çalışmada kullanıldığından dolayı, neticede kültürler arası bir mukayeseye de imkan tanıyacağını düşünerek tercih ettik. Ayrıca araştırmamızda dindarlığı ölçmek için de, Thorson tarafından gönderilen ve kendi araştırmalarında da kullandığı Dean Hoge'nin “Derürî Dini Motivasyon Ölçeği” (Intrinsic Religious Motivation Scale) kullanılmıştır. Bu ölçekler­le ilgili daha geniş bilgi araştırmanın emprik bölümünde verile­cektir.

Araştırmada karşılaşılan metodik problemlerden bir diğe­ri de ölüme ilişkin kaygı ve korkuları açıklamada üzerinde itti­fak edilen bir kuramın olmamasıdır. Zira batı ve Amerika'da ölümle ilgili çalışmalar yapan tanatologlar, genellikle mensubu bulundukları ekoller çerçevesinde konuya yaklaşmaktadırlar. Mesela batı ve ABD'li araştırmacıların çoğu, araştırmalarında ku­ramsal temel olarak genellikle psikanaliz ve davranışçı kuramla­rı kullanmaktadırlar. Bu kuramlar da bir takım eleştirilere ma­ruz olan ve genel bir kabul görmeyen kuramlardır.

Ölümü psikolojik açıdan inceleyen araştırmalarda karşıla­şılabilecek güçlüklerden bir diğeri de, gerçekte insanların kork­tukları halde bunu saklamaya teşebbüs edebilecekleridir. Zira bu duygunun itirafı, insanda bulunan narsizmi birçok açıdan zedelemektedir. Yine korku ifadelerinin yokluğu, ölümün kabu­lünü gösterebileceği gibi, aynı zamanda bu korkunun inkârını da gösterebilmektedir [49]. Yani yüksek skorlar samimi bir şekilde yüksek bir kaygıyı gösterebilecekleri gibi, savunma mekanizmalarının bir ihmali veya başarısızlığını, düşük skorlar da gerçekten az bir kaygıyı veya savunma mekanizmalarının başarılı bir şekilde kullanıldığını da gösterebilir [50]. Biz bu problemi, denek mümkün olduğu kadar rahat bir ortam sağlayıp, onlardan  istemeyerek cevaplarının hiçbir şekilde şahsen deşifre edil­meyeceklerine inandırmaya çalışarak gidermeye çalıştık. Yapmış olduğumuz gözlemler ve teorik olarak edindiğimiz bilgileri de bu konuda bazı olumsuz durumları bertaraf etmede kullanmaya çalıştık. Zira katı bir emprizmin içinde ancak laboratuarda çalı­şanlar kalabilir. Gerçek bir bilim adamı, gözlemlediği olguları emprik olarak yorumlar ve onları genel bir sisteme entegre eder. Emin olmak için de bu sentezleri yaparken ciddi bir takım hata­lar yapma riskini de göze alır. Bu durum bilimlerdeki teorilerin çokluğunu ve çelişkili olmalarını da bir bakıma açıklamaktadır. Zira bilimsel araştırmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan bu muazzam ilerlemenin ortaya koyduğu bu metod, faydasız olma­dığını açıklamaktadır ve zaten başka geçerli bir metod da şu ana kadar keşfedilememiştir [51].

Araştırmamızda karşılaştığımız güçlüklerden bir diğeri ise ülkemizde yapılan çoğu emprik araştırmada olduğu gibi, toplu­mumuzun bu tip çalışmalara pek alışkın olmamasından kaynak­lanmaktadır. Nitekim araştırma evrenimizin tamamına yakınını üniversite öğrenimi görmekte ve bu öğrenimi tamamlamış olan insanların oluşturmasına rağmen, anket uygulamaya çalıştığımız bazı insanlar, bu isteğimizi reddetmiş, bazı denekler doldurmak üzere almış oldukları anketleri doldurmamış ve bazıları da bazı sorulara cevap verirken, bazılarına cevap vermeyerek anketi tam olarak doldurmamıştır. Özellikle yetişkin bayanların sergilemiş oldukları bu tutum, belki de onların anketi doldurmadan bile ölümle ilgili tutumlarını yansıtmaktadır. Nitekim onlar böyle bir tutum içerisine girmekle, daha sonra genişçe üzerinde duracağı­mız gibi çağdaş batı insanının ölüm karşısında sergilemiş oldu­ğu tutumlarla açık bir benzerlik ortaya koymuşlardır. Zira çağ­daş insanın ölüm karşısındaki en baskın iki tavrı, ölüm olayını hiç akla getirmeyecek kadar kendini çeşitli uğraşlara vermesi şeklinde tanımlanan maskeleme ve ölüm kavramını zihninin dı­şına atmaya çalışmak olarak tarif edilen bastırma tutumlarıdır.

Ayrıca araştırmamızın emprik bölümünde kullandığımız metodoloji ile ilgili olarak şunu da ilave etmek gerekir ki, araş­tırmamızda ülkemizde yapılan çoğu araştırmada olduğu gibi kesitsel desen (cross-sectional design) kullanılmıştır. Daha açık bir ifadeyle, araştırmaya katılan aynı kişiler zaman içerisinde gözlenmeyip, farklı yaşlardan gelen kişiler arasında karşılaştırmalar yapılarak neticeye ulaşılmaya çalışılmıştır [52].

Son olarak araştırmamızda karşılaşmış olduğumuz güç­lüklerden bir diğeri de, özellikle batı ve Amerika'da bu konuyla alâkalı çalışmalardan bir kısmına ulaşamamızdır. Ancak elde et­tiğimiz yabancı yayınlarda araştırmacıların sık sık birbirlerine atıflarda bulunarak ulaştıkları sonuçları karşılaştırmaları, ulaşa­madığımız çalışmalar hakkında da bir fikir edinmemize yardım­cı olmuştur. Zira araştırmacıların birbirlerine yapmış oldukları atıflarda, atıfta bulunulan çalışmayla ilgili olarak özet bilgi veril­mektedir. [53]


Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Araştırmanın Metodik Problemleri
« Posted on: 18 Nisan 2024, 23:17:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Araştırmanın Metodik Problemleri rüya tabiri,Araştırmanın Metodik Problemleri mekke canlı, Araştırmanın Metodik Problemleri kabe canlı yayın, Araştırmanın Metodik Problemleri Üç boyutlu kuran oku Araştırmanın Metodik Problemleri kuran ı kerim, Araştırmanın Metodik Problemleri peygamber kıssaları,Araştırmanın Metodik Problemleri ilitam ders soruları, Araştırmanın Metodik Problemleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes