๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 15 Mayıs 2009, 03:24:09



Konu Başlığı: Yaz mevsimi gafletine dikkat!
Gönderen: Zehibe üzerinde 15 Mayıs 2009, 03:24:09
(http://www.yeniasya.de/gencyaklasim/images/resimler/2008/200807-12.jpg)

Aziz sıddık kardeşlerim,

Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maîşet meşgalesi hengâmı ve şuhûr-u selâsenin çok sevaplı ibâdet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silahla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle, gayet kuvvetli bir metânet ve vazife-i nûriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa,
Risâle-i Nûr'un hizmeti zararına bir atâlet, bir fütur ve tevakkuf başlar.

Aziz kardeşlerim, siz kat'î biliniz ki, Risâle-i Nur ve şâkirtlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merakâver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın.

Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam meseleleri, fânî hayatta zâlimâne olan düstûr-u cidal dâiresinde, gaddarane, merhametsiz ve mukaddesât-ı diniyeyi dünyaya fedâ etmek cihetiyle, kader-i İlâhi, onların o cinayetleri içinde, onlara bir mânevî cehennem veriyor. Risâle-i Nur ve şâkirtlerinin çalıştıkları ve vazifedâr oldukları fânî hayâta bedel, bâkî hayata perde olan ölümü ve hayat-ı dünyeviyenin perestişkârlarına gayet dehşetli ecel celladının, hayat-ı ebediyeye birer perde ve ehl-i imânın saâdet-i ebediyelerine birer vesile olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde katî ispat etmektedir. Şimdiye kadar o hakikati göstermişiz.

Elhasıl: Ehl-i dalâlet, muvakkat hayata karşı mücâdele ediyorlar. Bizler, ölüme karşı nûr-u Kur'ân ile cidaldeyiz. Onların en büyük meselesi--muvakkat olduğu için--bizim meselemizin en küçüğüne--bekaya baktığı için--mukabil gelmiyor. Madem onlar divânelikleriyle bizim muazzam meselelerimize tenezzül edip karışmıyorlar; biz, neden kudsî vazifemizin zararına onların küçük meselelerini merakla takip ediyoruz?

Bu âyet "Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez. (Mâide Sûresi: 105.)" ve usûl-ü İslâmiyetin ehemmiyetli bir düsturu olan "Er-râzî bi'z-zarari lâ yunzeru lehû" yani, "Başkasının dalâleti sizin hidâyetinize zarar etmez; sizler, lüzumsuz onların dalâletleriyle meşgul olmayasınız"; düstûrun manası: "Zarara kendi râzı olanın lehinde bakılmaz, ona şefkat edip acınmaz."

Madem bu âyet ve bu düstur, bizi, zarara bilerek râzı olanlara acımaktan men ediyor; biz de bütün kuvvetimiz ve merakımızla, vaktimizi kudsî vazifeye hasretmeliyiz. Onun hâricindekileri mâlâyânî bilip, vaktimizi zâyi etmemeliyiz. Çünkü elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecâvüz edemeyiz. Bize tecâvüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nevî nûrânî müdafaadır.

Bu tetimmenin yazılmasının sebeplerinden birisi:

Risâle-i Nur'un bir talebesini tecrübe ettim. "Acaba bu heyecan, şimdiki siyasete karşı ne fikirdedir?" diye, Boğazlar hakkında "boşboğazlığı" münâsebetiyle bir iki şey sordum. Baktım, alâkadarâne ve bilerek cevap verdi. Kalben, "Yazık!" dedim. "Bu vazife-i nûriyede zararı olacak." Sonra şiddetle ikaz ettim.

"Eûzübillâhi mineşşeytâni ve's-siyâseti (Şeytandan ve siyasetten ALLAH'a sığınırım.) bir düsturumuz vardır. Eğer insanlara acıyorsan, geçmiş düstur onlara merhamete liyakatini selb ediyor. Cennet adamlar istediği gibi, Cehennem de adam ister.

(Beşinci Şuânın yine kısmen verdiği haberler tezahür ediyor.)
Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, s. 41

Lügatçe:
derd-i maîşet: Geçim derdi.
şuhûr-u selâse: Üç aylar.
vazife-i nûriye-i kudsiye: Kudsî Nur vazifesi, İman-Kur'an hizmeti.
sebat: Dayanmak, kararlı olmak.
fütur: Ara, usanç, gevşeklik.
tevakkuf: Durma, duraklama.
rû-yi zemin: Yeryüzü.
mesâil: Meseleler.
vazife-i bâkiye: Daimî vazifeler.
düstûr-u cidal: Çarpışma kaidesi.
perestişkâr: İbadet edercesine seven.
ehl-i dalâlet: Doğru ve hak yoldan sapanlar.
muvakkat: Geçici.
mâlâyânî: Manasız, faydasız, boş şey.
selb: Zorla alma, ortadan kaldırma.




Konu Başlığı: Ynt: Yaz mevsimi gafletine dikkat!
Gönderen: Ekvan üzerinde 25 Mart 2012, 15:55:46

    Cennet adamlar istediği gibi, Cehennem de adam ister.


      Gönül istiyor ki,herkes cennet ve cemalullah ile şereflensin..Amma böyle birşey galiba mümkün değil..Küfründe inat edene,zulmüyle iftihar edene,mahkeme-i kübradan bir ceza kesiliyor..Rabbim hidayetten bizleri ayırmasın..Akıbetimizi hayır eylesin..


Konu Başlığı: Ynt: Yaz mevsimi gafletine dikkat!
Gönderen: Hadice üzerinde 26 Mart 2012, 13:14:17


Bu âyet "Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez. (Mâide Sûresi: 105.)" ve usûl-ü İslâmiyetin ehemmiyetli bir düsturu olan "Er-râzî bi'z-zarari lâ yunzeru lehû" yani,
 "Başkasının dalâleti sizin hidâyetinize zarar etmez; sizler, lüzumsuz onların dalâletleriyle meşgul olmayasınız"; düstûrun manası: "Zarara kendi râzı olanın lehinde bakılmaz, ona şefkat edip acınmaz." sizler, lüzumsuz onların dalâletleriyle meşgul olmayasınız"; düstûrun manası: "Zarara kendi râzı olanın lehinde bakılmaz, ona şefkat edip acınmaz."

Rabbim sana sonsuz şükürler olsun..Bizlere hidayet nasip ettin doğru yolu gösterdin...
Cümle Muhammed ümmetinede hidayet nasip et ALLAHIM