๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 22 Nisan 2010, 13:37:24



Konu Başlığı: Yaratılanlar, haşrin varlığına kesin delildir
Gönderen: Zehibe üzerinde 22 Nisan 2010, 13:37:24
(http://www.risalehaber.com/images/news/59377.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim

İşte şu zât, şu mevcudât Hâlıkının vahdâniyetinin hakkâniyeti derecesinde hak bir bürhan-ı nâtık, bir delil-i sâdık olduğu gibi, haşrin ve saadet-i ebediyenin dahi bir bürhan-ı kâtıı, bir delil-i sâtııdır. Belki, nasıl ki o zât, hidâyetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husûlü ve vesîle-i vüsûlüdür. Öyle de; duâsıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesîle-i icadıdır. Haşir meselesinde geçen şu sırrı, makam münâsebetiyle tekrar ederiz.

İşte, bak: O zât öyle bir salât-ı kübrâda duâ ediyor ki, güyâ şu cezîre, belki arz, onun azametli namazıyla namaz kılar, niyaz eder. Bak, hem öyle bir cemaat-i uzmâda niyaz ediyor ki, güyâ benîâdem'in zaman-ı Adem'den asrımıza, Kıyâmete kadar bütün nurânî kâmil insanlar, ona ittibâ ile iktidâ edip duâsına âmin diyorlar.

Hem bak, öyle bir hâcet-i âmme için duâ ediyor ki, değil ehl-i arz, belki ehl-i semâvât, belki bütün mevcudât, niyazına, "Evet, yâ Rabbenâ, ver, biz dahi istiyoruz" deyip iştirak ediyorlar.

Hem öyle fakirâne, öyle hazinâne, öyle mahbubâne, öyle müştâkâne, öyle tazarrûkârâne niyaz ediyor ki, bütün kâinatı ağlattırıyor, duâsına iştirak ettiriyor.

Bak, hem öyle bir maksad, öyle bir gâye için duâ ediyor ki, insanı ve âlemi, belki bütün mahlûkatı esfel-i sâfilînden, sukuttan, kıymetsizlikten, faydasızlıktan âlâ-yı illiyyîne, yani kıymete, bekâya, ulvî vazifeye çıkarıyor.

Bak, hem öyle yüksek bir fîzâr-ı istimdâdkârâne ve öyle tatlı bir niyaz-ı istirhamkârâne ile istiyor, yalvarıyor ki, güyâ bütün mevcudâta ve semâvâta ve Arşa işittirip, vecde getirip, duâsına "Âmin, Allahümme âmin" dedirtiyor.

Bak, hem öyle Semî, Kerîm bir Kadîr'den, öyle Basîr, Rahîm bir Alîm'den hâcetini istiyor ki, bilmüşâhede en hafî bir zîhayatın en hafî bir hâcetini, bir niyazını görür, işitir, kabul eder, merhamet eder. Çünkü, istediğini-velev lisân-ı hal ile olsun-verir ve öyle bir sûret-i Hakîmâne, Basîrâne, Rahîmânede verir ki, şüphe bırakmaz, bu terbiye ve tedbîr, öyle bir Semî ve Basîr ve öyle bir Kerîm ve Rahîm'e hastır. (Sözler, 19. Söz)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

A'LÂ-YI İLLİYYÎN : Cennette en yüksek derece. Cenâb-ı Hakkın indinde en iyilerin ve kâmillerin derecesi.
ARŞ : Kürsü, taht, yüce makam; en yüksek gök; Allah'ın kudret ve saltanatının tecellî yeri.
ARZ : Yer, dünya; sunma, takdim etme.
BENÎÂDEM : İnsanoğlu, âdemoğlu; insanlık âlemi.
BÜRHAN-I KATI' : Kat'î, en sağlam ve şeksiz delil.
BÜRHÂN-I NÂTIK : Konuşan delil.
CEMAAT-İ UZMÂ : Büyük topluluk, cemaat.
CEZÎRE : Yarımada.
DELİL-İ SÂDIK : Doğru delil.
DELİL-İ SÂTI : Parlak delil.
ESFEL-İ SÂFİLÎN : Aşağıların en aşağısı; Cehennemin en aşağı tabakası.
FAKİRÂNE : Fakir ve muhtaç bir şekilde.
FÎZÂR-I İSTİMDATKÂRANE : Yardım isteyerek inleyip ağlamak.
GÜYÂ : Sanki.
HÂCET : İhtiyaç.
HÂCET-İ ÂMME : Umumî ihtiyaç, herkesin ihtiyacı.
HAKKANİYET : Haktan ve doğruluktan ayrılmama, gerçeklik, doğruluk.
HÁLIK : Yaratıcı, herşeyi yoktan yaratan Allah.
HAŞR : Yeniden dirilip toplanmak. ikinci diriliş.
İKTİDÂ : Tâbi olmak, uymak.
İTTİBÂ : Uyma, tâbî olma, arkasından gitme.
KÂMİL : Olgun, kemâl sâhibi.
MAHBÛBÂNE : Sevilerek.
MAKAM : Durulacak yer, rütbeli yer.
MEVCUDÂT : Yaratılmış olan, mevcut olan şeyler; varlıklar.
MÜNÂSEBET : İki şey arasındaki uygunluk, yakınlık, bağlılık, yakışmak, vesile, alâka.
MÜŞTAKÁNE : Şevkle, çok isteyerek.
NİYAZ : Yalvarma, yakarma, duâ.
NİYAZ-I İSTİRHAMKÂRÂNE : Merhamet isteyerek duâ etmek, yalvarmak
NÛRÂNÎ : Nûrlu, ışıklı, aydınlık.
SAADET-İ EBEDİYE : Dâimî saadet; Cennet hayatı, ebedî mutluluk.
SALÂT-I KÜBRÂ : En büyük namaz.
SEBEB-İ HUSÛL : Meydana gelme sebebi.
SEBEB-İ VÜCUD : Varlık sebebi.
SUKÛT : Değerden düşme, düşüş, alçalış.
SÛRET-İ HAKÎMÂNE : Hikmetli bir sûret.
TAZARRÛKÂRÂNE : Yalvarıp yakararak.
VAHDÂNİYET : Allah'ın tek ve benzersiz olup, kusur ve noksanlardan uzak olması.
VECD : Aşk, muhabbet; kendinden geçecek ve kendini unutacak kadar İlâhî bir aşk hâli; yüksek heyecan, iştiyâkın galebesi.
VESÎLE-İ İCÂD : İcad vesilesi. Yaratma nedeni.
VESÎLE-İ VÜSÛL : Kavuşmanın vesilesi.


Konu Başlığı: Ynt: Yaratılanlar, haşrin varlığına kesin delildir
Gönderen: Ceren üzerinde 28 Ocak 2018, 19:14:56
Esselamu aleykum.Rabbim razi olsun paylasimdan kardesimm...


Konu Başlığı: Ynt: Yaratılanlar, haşrin varlığına kesin delildir
Gönderen: Sevgi. üzerinde 29 Ocak 2018, 01:10:46
Aleykümüsselam Allah ın kainatı yaratması bu alemin bir gün sona ereceğini ve ebedi alemin başlayacağına delalettir burası imtihan için ve Allah ın kendisine ibadet etmemiz içindir inşaAllah