> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale  (Okunma Sayısı 426 defa)
05 Ocak 2012, 23:00:33
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 05 Ocak 2012, 23:00:33 »



Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale

Üstad'ın, sıklıkla okunmasını tavsiye ettiği başka risaleleri de vardır; fakat...

İhlâsın Kırılma Noktaları

Hâlis olma, kalbi dupduru tutma, riya ve benzeri virüslerin ağına düşmeme, kulluğu Hakk'ın hoşnutluğundan başka hiçbir mülâhaza ile bulandırmama gibi mânâlara gelen ihlâs, Yüce Yaratıcı'ya vefalı ve sadık olmanın lüzumlu bir neticesidir.

Cenab-ı Allah Kur'ân-ı Kerîm'in değişik âyetlerinde, kullarına, kulluklarını ihlâsla yerine getirmelerini emretmiş, peygamberân-ı izam efendilerimizin hepsinin ihlâslı/ihlâsa erdirilmiş kimseler olduğunu söylemiş, sadece ihlâsla amel edenlerin mükâfatlandırılacağını müjdelemiş ve ihlâslı olmayanların şeytanın oyunlarına her zaman açık, dolayısıyla da kaybetmeyle karşı karşıya olduklarını ihtar etmiştir.

Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtü vesselam) da, Cenab-ı Hakk'ın, kullarının sûretlerine değil de kalblerine baktığını ve sadece amelin ihlâslı olanını kabul edeceğini ifade buyurarak bu çok önemli hususa dikkatlerimizi çekmiştir. İhlâslı olmayan amelden geriye sadece karşılıksız bir yorgunluk, açlık veya susuzluk kalacağını ifade buyuran da yine bizzat Efendiler Efendisi'dir.

Bir defasında kendisine, "Bir adam şan ü şeref ve bir karşılık almak için gazaya çıkarsa bunun hakkında ne buyurursunuz?" diye sorulmuş, Efendimiz de üç defa "Onun Allah nezdinde alacağı bir şey yoktur." dedikten sonra "Allah, ancak kendi rızası umularak ve Allah için hâlisâne yapılan ihlâslı amelleri kabul eder." buyurmuştur.1

İhlâsın kıymet ve ehemmiyetini kısaca arz ettikten sonra, bu çalışmada Üstad Bediüzzaman'ın eserleri ışığında, ihlâsı kıran sebepleri incelemeye çalışacağız.

İhlâs, Bediüzzaman Hazretleri'nin, Risale-i Nurlarda en fazla üzerinde durduğu ve fevkalâde bir titizlikle ele aldığı konulardan birisidir. Risalelerin değişik yerlerinde temas etmekle beraber, 'ehemmiyet' ve 'nûrâniyetine' binaen konuya 20. ve 21. Lem'a olarak iki müstakil bölüm ayıran Bediüzzaman, bu bölümlerin ilkinde daha ziyade Müslüman toplumlarda sorumluluk konumunda, ikincisinde de iman ve Kur'an'a hizmet dairesinde bulunmanın gerektirdiği mükellefiyetler açısından ihlâsı ele alır. Üstad, "bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmeye muhtaç" olduğumuzu ifade ederek, 21. Lem'a'nın en az on beş günde bir defa okunmasını istemiştir. Üstad'ın, sıklıkla okunmasını tavsiye ettiği başka risaleleri de vardır; fakat belli zaman periyodu içinde tekrar edilerek okunmasını istediği tek risale işte bu 21. Lem'a'dır.

Üstad Bediüzzaman'a göre ihlâs, en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en sağlam bir istinat noktası, hakikate ulaştıran en kestirme bir yol, en makbul bir dua, maksada ulaştırmada en kerametli bir vesile, en yüksek bir haslet ve en duru bir ibadettir. Uhuvvet, ittifak ve ittihat gibi yüksek meziyetler de sadece ihlâsla kazanılabilir. Ayrıca, evliyaullahın iltifat, himaye ve destekleri yalnızca ihlâsa binaen gelir. Tevfik-i İlâhî'nin en önemli vesilesi de yine ihlâs ve samimiyettir. İhlâsın hususiyetleri bunlarla da sınırlı olmayıp, onda çok daha başka nurlar ve kuvvetler vardır.

Ayrıca içinde yaşadığımız dönem gibi, fitnelerin, bid'atların, dalâletlerin kol gezdiği, her türden düşmanların değişik tazyîkatlarla inananlar ve Hak yolda hizmet için gayret edenler üzerinde baskılar oluşturduğu bir zamanda, çok âciz, zayıf ve muhtaç olan bizlerin, üzerimizdeki kulluk mükellefiyetlerini hakkıyla yerine getirebilmek ve bir ihsan-ı İlâhî olarak omzumuza konulmuş iman ve Kur'ân hizmetini daha ilerilere götürebilmek için ihlâsı kazanmaya ve korumaya olan ihtiyacımız açıktır. Aksi takdirde, büyük bir mesuliyet altına girmiş, bu kudsî hizmete zarar vermiş, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerdeki şiddetli îkazların elim neticelerine maruz kalmış oluruz. Böyle bir âkıbetten de hiç kimse kendini emin görmemelidir; zîrâ nefs-i emmâre çok mekkâr ve çok gaddardır, çok tuzakları vardır.

Üstad Hazretleri eserlerinin değişik yerlerinde ihlâsın kırılabileceğini, zedelenebileceğini, bozulabileceğini, kaçabileceğini ve kaybedilebileceğini, dolayısıyla böyle bir kayıp yaşamamak için her zaman teyakkuz hâlinde yaşamamız gerektiğini ifade etmektedir. 21. Lem'a'da, "Samimî ihlâsı kıran adam, bu hılletin gayet yüksek kulesinin başından sukût eder. Gayet derin bir çukura düşmek ihtimali var. Ortada tutunacak yer bulamaz." derken, 20. Lem'a'ya serlevha yaptığı şu hadîs-i şerîfte ifade edilen tehlikeye bir kez daha dikkatleri çekmek istemiş gibidir: "İnsanlar helâk oldu; âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu; ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu; ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar."2

Üstad Hazretleri'nin "Yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi onlardan çekininiz." dediği ihlâsı kıran sebepler çoktur. Zaten Üstad da, İhlâs Risalesi'nde "Pek çok esbaptan iki-üçünü muhtasaran beyan edeceğiz." demiştir. Üstad bu sebeplerden bazılarını İhlâs Risalelerinde, bazılarını da başta lâhikalar olmak üzere diğer eserlerinde zikretmiştir. Buradan itibaren işte o sebepleri, özetle nakletmeye çalışacağız. İhlâsı kıran veya onun kıymetini düşüren sebepler şunlardır:

Maddî-Mânevî Rekabet

Üstad Hazretleri'ne göre, maddî herhangi bir şey için yapılan rekabet ve menfaat beklentisi ihlâsı yavaş yavaş kırar ve hizmete zarar verir. Ayrıca hem o maddî menfaati kaçırır hem de insanı ehl-i hakikat nazarında sakîl bir duruma sokar.

"İnşaallah menfaat-i maddiye sizleri rekabete sevk etmeyecek" diye talebelerine hem dua eden hem de hedef gösteren Üstad, onlara müstağni ve mütevekkil davranmalarını, insanlardan gelecek bir kısım menfaatler hakkında beklentilere girmemelerini tavsiye eder. Üstada göre buna ihtiyaç da yoktur, zîrâ bu millet hakikat ve ahiret için çalışanlara her zaman hürmet beslemiş ve onları hiçbir zaman yardımsız bırakmamıştır.

Uhrevî menfaatler noktasında da aldanmanın mümkün olduğunu söyleyen Üstad Hazretleri, bu türlü bir kayıpla karşı karşıya kalmamak için, şahsî ve cüz'î bir sevapla yetinilmemesini, bunun yerine ihlâs, tesanüd, ittihad ve uhuvvet içerisinde iştirak-i a'mâl düsturuyla teşrik-i mesaî yaparak hizmet edilmesini öğütlemektedir. O, bu şekilde beraber hareket etmekten kaynaklanan bütün nur ve sevabın, fazl-ı İlâhî ile o hizmete iştirak eden her bir ferdin amel defterine tamamıyla gireceğini müjdeler. "Şahsî, cüz'î bir sevap nerede; iştirak-i a'mâl noktasında tezahür eden sevap ve nur nerede!" diye soran Üstad, "Bu azîm kâr, rekabetle ve ihlâssızlıkla kaçırılmaz."der.3

Üstad Hazretleri sırr-ı ihlâsa zarar gelmemesi için müminlere şöyle bir iksir sunar: "Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize, şerefte, makamda, teveccühte, hatta menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz."4

Hubb-u Câh

Hubb-u câh kısaca makam sevgisi, şöhret tutkusu ve teveccüh beklentisi; şan, şeref ve rütbe arzusu demektir. Üstad Hazretleri bu hususu değişik yerlerde "kendini beğendirmeye çalışmak, şahsını medhetmek, satmak ve hodfuruşluk etmek" şeklinde de ifade eder. İhlâsa zıt olan bu hâli bir ruh hastalığı ve bencilliğin en önemli sebeplerinden biri olarak tavsif eden Üstad, konuyla alâkalı olarak şunları söyler: "Hubb-u câhtan gelen şöhretperestlik sâikasıyla, şan ve şeref perdesi altında teveccüh-ü âmmeyi kazanmak, nazar-ı dikkati kendine celb etmekle enâniyeti okşamak ve nefs-i emmâreye bir makam vermek en mühim bir maraz-ı ruhî olduğu gibi, 'şirk-i hafî' tabir edilen riyâkârlığa, hodfuruşluğa kapı açar, ihlâsı zedeler."5

Bediüzzaman Hazretleri'ne göre, hubb-u câh da kardeşler arasında rekabete sebep olabilir. Bunun Nur mesleğine bütün bütün münafi olduğunu söyleyen Üstad, uhuvvetteki makamın geniş olduğunu ifade ederek bize şöyle düşünmemizi tavsiye eder: "Madem kardeşlerin şerefi umumiyetle her ferde ait olabilir; o büyük şeref-i mânevîyi şahsî, hodfuruşâne, rekabetkârâne, cüz'î bir şerefe ve şöhrete feda etmek, Risale-i Nur şakirtlerinden yüz derece uzak olduğu ümidindeyim. Evet, Risale-i Nur şakirtlerinin kalbi, aklı, ruhu böyle aşağı, zararlı, süflî şeylere tenezzül etmez."6

Bu hususa Nurların değişik yerlerinde temas eden Üstad Hazretleri bir yerde de şöyle der:

"Teveccüh-ü nâs istenilmez, belki verilir. Verilse de onunla hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlâsı kay­beder, riyâya girer. Şan ü şeref arzusuyla teveccüh-ü nâs ise; ücret ve mükâfat değil, belki ihlâssızlık yüzün­den gelen bir itâb ve bir mücâzâttır. Evet, amel-i sâ­lihin hayatı olan ihlâsın zararına teveccüh-ü nâs ve şan ü şeref, kabir kapısına kadar muvakkat olan bir lezzet-i cüz'iyeye mukâbil, kabrin öbür tarafında a­zab-ı kabir gibi nâhoş bir şekil aldığından; teveccüh-ü nâsı arzu etmek değil, belki ondan ürkmek ve kaçmak lâzımdır."7

Üstad Hazretleri kendisinin insanların teveccühünü asla istemediğini, aksine ondan kaçtığını da şöyle dile getiriyor:

"Eğer asılsız ve riyaya sebep ve ihlâsı kıracak bir şöhret-i kâzibeyi kırmak için teveccüh-ü âmmeyi hakkımda bozmak murad ise onlara rahmet… Çünkü teveccüh-ü âmmeye mazhar olmak ve halkların nazarında şöhret kazanmak, benim gibi adamlara zarardır zannederim. Benim ile temas edenler beni bilirler ki; şahsıma karşı hürmet istemiyorum, belki nefret ediyorum. Hattâ kıymettar mühim bir dostumu, fazla hürmeti için belki elli defa tekdir etmişim."8

Korku

Üstad Bediüzzaman'ın insî ve cinnî şeytanların önemli desiselerinden biri olarak ele aldığı ve 'hiss-i havf' dediği korku ile kastettiği husus, değişik tehdit, vehim veya endişeler sebebiyle Kur'an hizmetlerinden geri durmaktır. İşte bu korku da ihlâsı kıran sebeplerden biridir.

Desiseci zalimlerin insanda güçlü bir his olan bu korku damarından...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale
« Posted on: 25 Nisan 2024, 18:44:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale rüya tabiri,Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale mekke canlı, Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale kabe canlı yayın, Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale Üç boyutlu kuran oku Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale kuran ı kerim, Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale peygamber kıssaları,Üstadın periyodla okuyun dediği tek risale ilitam ders soruları, Üstadın periyodla okuyun dediği tek risaleönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes