> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı  (Okunma Sayısı 458 defa)
16 Eylül 2010, 17:08:01
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 16 Eylül 2010, 17:08:01 »



Bediüzzaman'a Göre Ahlakın Kaynağı ve Nefsin Tezkiyesi

Giriş

"Ahlak" kelimesi, Arapça'da "hulk kelimesinden türemiştir. "Yaratılış" manasına geldiği gibi, "insaf" ve "din" manasına da gelmektedir. Sadece bir tek çoğulu vardır, o da "ahlak"tır.1 "Güzel ahlak" veya "kötü ahlak" ile ilgili olarak Hz. Peygamber'den rivayet edilen çok sayıda hadis vardır. Gerçekte ahlak, insanın iç dünyasında yer alan nefsinin özellikleridir. Başka bir deyimle, "yaratılış ve fıtrat" manasına gelen "ahlak" kelimesi insanın fıtri ve ruhi tüm özelliklerini ifade etmektedir. "İnsanların iman yönünden en mükemmeli, ahlak yönünden en güzelleridir."2 hadisi göz önüne alındığı zaman, ahlakın insan ruhu üzerindeki fonksiyonu daha iyi anlaşılır.

Ahlak insanın beden ve ruh bütünlüğüyle alakalı olduğu için, insanın kendi iradesiyle iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak durmak istemesi anlamına gelir. Diğer taraftan ahlak, hem insanın ruhi ve zihni hallerini ve huylarını hem de toplumun alışkanlık, töre ve adetlerini, yani moral değerlerini anlatan bir kelimedir. Ahlak, sadece iyi huylar ve değerler manasına gelmez. Çünkü iyi ve kötü huyların tümüne ahlak denir. Bu tanıma göre "ahlaksız insan yoktur, iyi veya kötü ahlaklı insan vardır" denilebilir. Ancak halk arasında "ahlaklı insan" övgü makamında, "ahlaksız insan" da yergi makamında kullanılmaktadır. İslami kaynaklarda iyi huylara "ahlak-ı hamide, ahlak-ı hasene", kötü huylara da "ahlak-ı zemime, ahlak-ı seyyie" gibi adlar verilmiştir. Bediüzzaman'ın kötü huylar için sık sık "ahlak-ı rezile"3 deyimini de kullandığını görüyoruz.

Ahlakın kaynağı konusunda felsefecilerle din âlimleri arasında öteden beri tartışmalar söz konusu olmuştur. Felsefecilere göre ahlakın kaynağı beşer aklı iken, İslam bilginlerine göre güzel ahlakın kaynağı akıl değil, vahiydir. Başka bir deyimle, tarih boyunca güzel ahlakın en güzel numunelerini bize gösteren peygamberler ve onları takip eden din önderleri olmuştur. Bu yüzden Bediüzzaman, güzel ahlakın salt insan aklından ortaya çıkmış olabileceğini kabul etmemektedir. Ona göre, insanın ruhuna manen yükselmeyi ve ahlaken kemalatın zirvesine çıkmayı aşılayan ve teşvik eden şeriatlardır. Eğer peygamberler gönderilmeseydi, vahye dayalı dinler de olmayacaktı; dolayısıyla insan, hayvanlar seviyesinde basit bir mahlûk olarak kalacağı için insanda güzel ahlaktan ve vicdani kemalattan söz edilemezdi.4 Buna göre diyebiliriz ki, güzel ahlakın kaynağı dinler ve peygamberlerdir; yani vahiydir. Bediüzzaman, Kur'an'ın insanları terbiye ettiğini, nefislerini tezkiye ve kalplerini tasfiye ettiğini, ruhlara inkişaf ve terakki, akıllara istikamet ve nur sağladığını, ayrıca hayata hayat ve saadet verdiğini,5 ifade ederek güzel ahlakın kaynağının Kur'an olduğunu vurgulamaktadır. Hz. Peygamber'in, "Benim Allah tarafından gönderilmemin hikmeti, güzel ahlakı tamamlamak ve insanlığı ahlaksızlıktan kurtarmaktır"6 şeklindeki sözleri; diğer taraftan Hz. Aişe'nin Hz. Peygamber'i anlatırken "Onun ahlakı Kur'an'dı" diyerek güzel ahlakın kaynağı olarak Allah'ın kitabını göstermesi7 Bediüzzaman'ın tezini doğrulamaktadır.

Sosyal Ahlak

İslam düşüncesinde kişisel menfaat kadar toplum menfaatinin korunması da esas alınmıştır. Ancak kişinin ve toplumun menfaati, birbirine zarar vermeyecek ve birbirini inkar etmeyecek şekilde dengelemiştir.8 Bu durum "sosyal" veya "içtimai" ahlak dinamiklerinin toplumda var olduğunu göstermektedir. Çünkü toplumda yaşayan bireyler ya güzel ahlaklı olurlar ya da kötü ahlaklı olurlar. Güzel ahlaklı insanların toplum ve sosyal hayat için faydalı oldukları hususunda şüphe yoktur. Buna karşılık kötü ahlak sahiplerinin topluma zarar vermeyeceğini tahmin etmek safdillik olur. Dolayısıyla toplumu, aileyi, kurumları, çalışma hayatını, çevre ve tabiatı; hatta bilim ve siyaset dünyasını kötü ahlakın etkilerinden korumak için "sosyal ahlak" kurallarına ihtiyaç vardır. Sosyal ahlak, bir bakıma bireylerde hakim olan kişisel ve deruni olan ahlakın, eyleme dönüşerek toplumu etkilemesidir. Kuşkusuz bu konu sosyologların ilgilendiği bir sosyal davranış bilimi olarak da incelenmektedir.

Burada bizi ilgilendiren yönüyle sosyal ahlak, bencillikten uzak durmak, kardeşlik esaslarına riayet etmek, yardımsever ve diğergam olmak gibi toplumu doğrudan etkileyen davranışları ifade etmektedir. "İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır"9 hadisinden de anlaşılacağı gibi İslam dini özellikle toplum için faydalı olacak insanları yetiştirmeyi amaçlamıştır. Bediüzzaman, Risale-i Nur'un muhtelif yerlerinde meşru dairede yaşamanın gerekliliği üzerinde durmuştur. "Helal dairesi geniştir, keyfe kafi gelir; harama girmeye lüzum yoktur."10 şeklindeki sözlerinden maksat, insanın başkalarına karşı mütecaviz davranmaması, nefsini tatmin uğruna başkalarına zarar vermek suretiyle toplumsal ahlak kurallarını ihlal etmemesidir.

Bediüzzaman'ın tespitlerine göre, toplum ahlakı fertlerden, fertler de toplum ahlakından etkilenir. Çünkü çevrenin insan ahlakı üzerindeki etkisi inkar edilemez. Bediüzzaman, sıcak memleketlerdeki açık saçıklığın, şehevi yönden su-i istimale, israfa, kötü ahlakın yaygınlaşmasına ve neslin zafiyetine, hatta iktidarsızlığa sebep olduğunu, bunun da toplumun ahlaki yönden yozlaşmasına yol açtığını ifade eder.11 Ona göre sosyal ahlakı olumsuz yönde etkileyen en büyük etkenlerden birisi de doğruluk ve yalanın sosyal hayatta aynı dükkanda satılması, dolayısıyla yalanın müthiş çirkinliğiyle doğruluğun parlak güzelliğinin görünmemesidir.12 Yalanın revaç bulduğu, yalancı insanların itibar gördüğü, buna karşılık doğrunun ve doğru insanların alaya alındığı toplumlar ahlaki yönden fesada uğramış sayılırlar. Bediüzzaman konuyla ilgili olarak, üstün ahlaka sahip asr-ı saadetteki Sahabe toplumunu örnek göstererek özetle şöyle der: Asr-ı saadette, toplumsal hayat çarşısında, yalan, kötülük ve küfür gibi maddeler, ebedi mutsuzluğu ve Müseylime-i Kezzab gibi maskaraları doğurduğundan, yüksek seciyelere ve üstün ahlaka talip olan Sahabelerin öldürücü zehirden kaçar gibi o maddelerden kaçacakları ve nefret edecekleri açıktır. Diğer taraftan yüksek karakterli Sahabenin; Hz. Peygamber gibi bir meyveyi ve ebedi saadeti netice veren hak, doğruluk ve iman gibi değerleri birer elmas kıymetinde görerek var güçleriyle sahip çıkmaları ve aşık olmaları kaçınılmazdı.13

Ahlakın Ekonomik ve Sosyal Boyutu

Ahlakın ekonomik ve sosyal dinamiklerinin var olduğu tespitinde bulunan Bediüzzaman, toplumsal düzeni altüst eden ihtilallerin, bozgunculuğun ve kötü ahlakın kaynağının iki kelime (cümle) olduğunu ifade ederek şöyle der: "Birisi, 'ben tok olayım da başkası açlıktan ölürse ölsün, bana ne!' İkincisi, 'Sen zahmetler içinde boğul ki, ben nimetler ve lezzetler içinde rahat edeyim.' İnsanlık âlemini zelzelelere maruz bırakmakla yıkılmaya yaklaştıran birinci kelimeyi sildiren ancak zekât olmuştur. İnsanlığı umumi felaketlere ve Bolşevikliğe sürükleyen, ilerlemeyi durduran ve asayişi mahveden ikinci kelimeyi kökünden kesip atan da ribanın yasaklanmasıdır."14

Bediüzzaman'a göre, sosyal bünyedeki nizamı muhafaza etmenin en büyük şartı, toplumsal sınıflar arasında boşluğun kalmamasıdır. Başka bir deyimle, zenginlerle fakirler arasındaki bağın kopuk olmaması gerekir. Kuşkusuz zenginle fakir arasında birleşmeyi sağlayan en önemli unsurlar, zekât ve yardımlardır. Zekâtın ödenmediği ve ribanın yaygın olduğu toplumlarda bu iki sınıf arasında sılayı temin etmek imkânsız hale geldiğinden, sınıflar arasında gerginlik baş gösterir. Durum böyle olunca ekonomik yönden alt sınıf oluşturan fakirlerden zenginlere saygı ve hürmet yerine ihtilal sesleri, haset bağırışları, kin ve nefret kokan sloganlar yükselir. Aynı şekilde ekonomik yönden üst sınıf sayılan zenginlerden fakirlere merhamet, iyilik ve iltifat yerine, zulüm ateşleri, tahakküm ve şimşek gibi hakaretler yağmaya başlar. Bunun sonucunda, üst sınıflara mensup insanlardaki meziyetler tevazu ve merhamete yol açması gerekirken, onları tekebbür ve gurura sevk ediyor. Fakirlerdeki acizlik de onları esaret ve sefalete sürüklüyor.15

Zenginleriyle fakirleri arasında bu derece açık mesafe bulunan bir toplumda güzel ahlak numunelerini bulmak kolay olmayacaktır. Bu yüzdendir ki, Hz. Peygamber (s.a.v) "zekât İslam'ın köprüsüdür"16 buyurarak, bir ekonomik değer olan zekâtın ahlak üzerindeki etkisine işaret etmiştir. Bu hadise göre, toplum katmanları arasında yardımlaşmayı esas alan zekât ibadeti emniyet ve asayişi muhafazaya sebep olduğu gibi, toplumun ilerlemesine engel olan isyan, karışıklık ve ihtilallerin ateşini de söndürmekte ve yoksulluktan ötürü toplum dışına itilmiş olan insanları topluma kazandırmaktadır. Bediüzzaman, "ayet-i Ku'aniyye âlem kapısında durup 'kavga kapısını kapamak için ribanın kapısını kapayınız' der." diyerek Kur'an'ın ribayı bir kavga kapısı olarak gördüğünü ifade eder. O halde denilebilir ki, zekâtın vacip kılınması ve ribanın yasaklanmış olması güzel ahlakın temel dinamiklerinin korunması anlamına gelmektedir.

Ahlakın İşlevsel Merkezleri


Bediüzzaman'ın anlattığına göre ruhun yaşayabilmesi için insan bedeninde üç adet duygu yüklü merkez yaratılmıştır. Birincisi, "menfaatleri celb ve cezbetmek için kuvve-i şeheviyye-i behimiyye"dir. Bu duygu bütün hayvanlarda müşterek olarak bulunur. İkincisi, "menfaat ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden ayırmak için kuvve-i akliyye-i melekiyye"dir. Meleklere has bir özellik olan akıl nimeti insanlara ve cinlere de verilmiştir. Üçüncüsü, "zararlı şeyleri defetmek için kuvve-i sebu'iyye-i gadabiye"dir.17 Bu özellik, insanlarda bulunmakla beraber daha kamil manada yırtıcı hayvanlarda bulunan bir özelliktir.

Bediüzzaman, ahlakın etkili kaynağı olarak g...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı
« Posted on: 25 Nisan 2024, 20:26:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı rüya tabiri,Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı mekke canlı, Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı kabe canlı yayın, Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı Üç boyutlu kuran oku Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı kuran ı kerim, Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı peygamber kıssaları,Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı ilitam ders soruları, Bediüzzaman a göre ahlakın kaynağı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes