Konu Başlığı: Süratli seferde kabre iki yol vardır Gönderen: Zehibe üzerinde 27 Haziran 2010, 21:04:42 (http://www.risalehaber.com/images/news/66438.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Dördüncü ders “İhlâs ile kulluk edenler, nimetlerle dolu Cennet içindedir. Günaha dalan kâfirler ise Cehennem ateşindedir.” İnfitar Sûresi, 82:13-14. Ey Said-i gâfil! Herkes için şu hayat denilen sür’atli seferde, kabre iki yol vardır. O iki yol, uzun ve kısalıkta müsavidirler. Lâkin birisinde zararsız olmakla beraber, bir menfaat-i azîme olduğu, mütevatir ehl-i şuhud ve ihtisasın şehadet ve icmâlarıyla sabittir. O yolun on yolcusundan dokuzu o menfaat-i azîmeye nail olduğu, yine ehl-i şuhudun tevatürüyle sabittir. İkinci yol ise, ittifaken menfaatsiz olduğu halde, pek azîm bir zararı olduğu, ehl-i hibre ve şuhudun icmâıyla sabittir. Bu ikinci yolda, onda dokuz ihtimal-ı zarar vardır. Şu tehlikeli yolu ihtiyar edenler bedbaht ve eblehlerdir ki, zâhirî bir hafiflik için, silâh ve zâdı beraber kaldırmıyorlar. Vâkıa bir batman ağırlıktan kurtuluyorlar; lâkin bilmiyorlar ki, kalbleri yüz batman minneti kaldırıyor. Kantarlarla ehval ve mehavifi ruhlarına yüklüyorlar. ……….. (Nurun İlk Kapısı 4. Mesele) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: Azîm : Büyük Batman : Yaklaşık 8 Kg Ağırlığında Bir Ağırlık Ölçüsü; Burada Ağırlık Mecâzî Olarak Kullanılmıştır Bedbaht : Kötü Bahtlı, Talihsiz Beyan Etmek : Açıklamak Bilittifak : Görüş Birliğiyle, Oy Birliğiyle Ebleh : Ahmak, Akılsız Ehl-İ Hibre : Birşeyin İç Yüzünü Hakkıyla Bilen, Tecrübe Sahibi Ehil Ve Uzman Kimseler Ehl-İ Şuhud Ve İhtisas : Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözleme Yeteneği Bulunan Ve Konularında Söz Sahibi Olan Kimseler Ehl-İ Şuhud : Mânevî Gözlemciler; Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözleme Yeteneğine Sahip İnsanlar Ehvâl Ve Mehavif : Korkutucu Hâller, Fenalıklar Ve Korkular Hakikat : Doğru Gerçek, Esas Hiffet : Hafiflik, Kolaylık İcmâ’ : Fikir Birliği, Oy Birliği İhtimal-İ Zarar : Zarar İhtimali İhtiyar Etmek : Seçmek, Tercih Etmek İstanbul : İttifaken : Oy Birliğiyle İzah Etmek : Açıklayıp Anlatmak Külfet : Yük, Ağırlık Lâkin : Ama, Fakat Mahsus : Hislerle, Duyularla Kavranılan, Somut Mâkul : Akılla Kavranılan, Soyut Menfaat : Çıkar, Yarar, Fayda Menfaat-İ Azîme : Büyük Menfaat, Fayda, Yarar Minnet : İyilik Karşısında Kendini Borçlu Hissetmek Misâl : Örnek Müsavi : Eşit, Denk Mütevatir : Çok Büyük Sayıda Farklı Kişi Veya Toplulukların Aktardıkları Haber Nail Olmak : Erişmek, Kavuşmak Said-İ Gâfil : “Gafil Said!” Anlamında Bir Tevazu İfadesi Olarak Kullanılmıştır Surî : Görünüşte, Şeklen Sür’atli : Hızlı Şehadet : Şahitlik, Tanıklık Şuhud (Ehl-İ) : Şahitler, Tanıklar; Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözlemleme Yeteneği Olan Kimseler Temsil : Analoji, Kıyaslama Tarzında Benzetme Tevatür : Haberin, Çok Büyük Sayıda Farklı Kişi Veya Topluluklar Tarafından Aktarılması Vakıa : Gerçekte Zâd : Azık, Yiyecek Zahirî : Görünürde, Dış Görünüşte |