Konu Başlığı: Siyaseti ifratla takip etmenin zararları Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Mayıs 2010, 04:36:11 (http://www.risalehaber.com/images/news/68746.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Emin’le Feyzi’nin sordukları bir suale Üstaddan aldıkları cevap Sual: Bize verdiğiniz cevapta diyorsunuz: Siyasî geniş daireleri merakla takip eden, küçük daireler içindeki vazifelerinde zarar eder. Bunun izahını istiyoruz. Elcevap: Üstadımız diyor ki: Evet, bu zamanda merakla radyo vasıtasıyla ciddi alâkadarâne küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevî pek çok zararları vardır. Ya aklını dağıtır, mânevî bir divane olur; ya kalbini dağıtır, manevî bir dinsiz olur; ya fikrini dağıtır, mânevî bir ecnebî olur. Evet, ben kendim gördüm: Lüzumsuz bir merakla mütedeyyin iken âmi bir adam, beride ilme mensubiyeti varken, eskiden beri İslâm düşmanı olan bir kâfirin mağlûbiyetiyle ağlamak derecesinde bir mahzuniyet ve Âl-i Beytten seyyidler cemaatinin bir kâfire karşı mağlûbiyetinden mesruriyetini gördüm. Böyle âmi bir adamın alâkası, bir geniş daire-i siyaset hâtırı için böyle kâfir bir düşmanı, mücahit bir seyyide tercih etmek, acaba divaneliğin ve aklı dağıtmaklığın en acip bir misali değil midir? Evet, haricî siyaset memurları ve erkân-ı harpler ve kumandanlara bir derece vazifece münasebeti bulunan siyasetin geniş dairelerine ait mesâili, basit fikirli ve idâre-i ruhiye ve dîniyesine ve şahsiyesine ve beytiyesine ve karyesine ait lüzumlu vazifesini geri bıraktırmakla onları meraklandırıp ruhlarını serseri, akıllarını geveze ve kalblerini de hakaik-i imaniye ve İslâmiyeye ait zevklerini, şevklerini kırıp havalandırmak ve o kalbleri serseri etmek ve mânen öldürmekle dinsizliğe yer ihzar etmek tarzında, kemâl-i merakla, onlara göre mâlâyâni ve lüzumsuz mesâil-i siyasiyeyi radyoyla ders verip dinlettirmek, hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyeye öyle bir zarardır ki, ileride vereceği neticeleri düşündükçe tüyler ürperir. Evet, herbir adam vatanıyla, milletle, hükûmetle alâkadardır. Fakat bu alâkadarlık, muvakkat cereyanlara kapılıp millet ve vatanı ve hükûmetin menfaatini bazı şahısların muvakkat siyasetlerine tâbi etmek, belki aynını telâkki etmek çok yanlış olmakla beraber; o vatanperverlik, milletperverlik hissinden ve vazifesinden herkese düşen vazife bir ise, kendi kalb ve ruhundan idare-i şahsiye ve beytiye ve diniye, ve hâkeza, çok dairelerden hakikî vazifedar olduğu hizmet ve alâka ve merak on, yirmi, belki yüzdür. Bu ciddî ve lüzumlu bu kadar alâkaların zararına olarak, o birtek lüzumsuz ve ona göre mâlâyâni olan siyaset cereyanlarına feda etmek dîvanelik değil de nedir? Üstadımızın bize gayet aceleyle verdiği cevabı bu kadar. Biz de, o acele ifadeyi acele kaydettik; kusura bakmayınız. Biz de bütün kuvvetimizle bunu tasdik ediyoruz. Çünkü bunu kendimizde ve gördüğümüz dostlarımızda tecrübelerle müşahede ettik. Hattâ çokları meraklarından, cemaati, belki de namazı terk eder derecede ifratla, tam namaz vaktinde konuşan radyoyu dinleyip, mimsiz medeniyetin sefahat ve dalâlet ve İslâma ettiği ihanet cezası olarak mütemadiyen başına gelen tokatlarına ve boğuşmalarına ve geniş siyaset dâirelerine alâkadârâne dikkat etmekle ve nefsi, zehirli ve başı sarhoş şahıslardan, radyodan ders almak, kudsî ve mühim vazifelerine de tam zarar ediyorlar. (Kastamonu Lahikası, 31. Mektup) Risale-i Nur şakirtlerinden Feyzi, Emin LÜGAT: Acip : Acaip, Tuhaf Alâkadarâne : İlgili Bir Şekilde Âmi : Cahil, Sıradan Aziz : Çok Değerli, İzzetli, Saygın Cemaat : Topluluk, Grup Daire-İ Siyaset : Siyaset Dairesi Dalâlet : Hak Yoldan Sapkınlık Divane : Deli, Akılsız Ecnebî : Yabancı Ehemmiyet : Önem Envâ : Çeşitler, Türler Erkân-I Harp : Harp Erkânı, Askerlik İlminde İhtisas Yapmış Kimse Haricî : Dışa Ait Kâfir : Allah’ı Veya Onun Kesin Olarak Bildirdiği Şeylerden Herhangi Birini İnkâr Eden Kimse Küre-İ Arz : Yerküre, Dünya Lillâhilhamd : Allah’a Hamd Olsun Ki Mahzuniyet : Hüzünlü Olma Mensubiyet : Bağlılık Mesâil : Meseleler Mesruriyet : Sevinç Meziyet : Üstün Özellik Misal : Örnek Mu’cizane : Mu’cizeli Bir Şekilde Mukavemet : Karşı Gelme, Direnç Mücahit : Cihad Eden, Din Uğrunda Çaba Harcayan Münasebet : Bağlantı, İlişki Mütedeyyin : Dindar Nisbet : Ölçü Nokta-İ İstinad : Dayanak Noktası Risale : Küçük Çaplı Kitap; Risale-İ Nur’un Bölümleri Satvet : Güç, Ezici Kuvvet Seyyid : Hz. Peygamberin Soyundan Gelen Kimse Tabiat Lem’ası : Yirmi Üçüncü Lem’a Tabiat : Canlı Cansız Bütün Varlıklar, Maddî Âlem, Doğa Tâğut : İbadet Edilen Bâtıl Şey, Put Tahribat-I Mâneviye : Mânevî Tabribat, Yıkım Temadî Eden : Devam Eden Tezayüt Etme : Ziyadeleşme, Artma Zulümat : Karanlıklar; Dinsizlik; Küfür Alâkadar : Alâkalı, İlgili Beyt : Ev Cereyan : Hareket, Akım Dalâlet : Hak Yoldan Sapkınlık Divanelik : Akılsızlık, Delilik Hakaik-İ İmaniye Ve İslâmiye : İman Ve İslâm Hakikatleri, Gerçekleri Hakiki : Asıl, Gerçek Hayat-I İçtimaiye-İ İslâmiye : İslâmiyetin Sosyal Hayatı Hükûmet : İdare, Yönetim; İcra Organı İdâre-İ Ruhiye Ve Dîniyesine Ve Şahsiyesine Ve Beytiyesine Ve Karyesine : Kendi Ruhu, Dini, Şahsı, Ailesi Ve Köyü İle İlgili İdare Ve Onları Yönetme İdâre-İ Şahsiye Ve Beytiye Ve Dîniye : Kendi Şahsı, Ailesi Ve Dini İle İlgili İdare Ve Bunları Yönetme İfrat : Aşırılık İhzar Etmek : Hazırlamak Karye : Köy Kemâl-İ Merak : Tam Ve Kuvvetli Bir Merak Kudsî : Her Türlü Kusur Ve Noksandan Uzak; Mukaddes Mâlâyâni : Anlamsız, Faydasız Mânen : Mânevî Olarak Mesâil-İ Siyasiye : Siyasetle İlgili Meseleler Milletperverlik : Milletini Sevme Mimsiz Medeniyet : “Deniyet”, Aşağılık Muvakkat : Geçici Müşahede Etme : Görme, Gözlemleme Mütemadiyen : Sürekli Olarak Nefis : İnsanın Kendisi Sefahet : Gayrı Meşru Zevk Ve Eğlence Serseri : Başı Boş Şakirt : Talebe, Öğrenci Tâbi Etmek : Uymak Tasdik Etme : Kabul Etme, Doğrulama Telâkki Etmek : Anlamak, Kabul Etmek Vatanperverlik : Vatanseverlik Vazifedar : Vazifeli, Görevli Ve Hâkezâ : Ve Böylece, Bunun Gibi |