> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Said Nursi düşüncesi 1
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Said Nursi düşüncesi 1  (Okunma Sayısı 445 defa)
01 Ekim 2010, 15:03:12
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Ekim 2010, 15:03:12 »



Said Nursi Düşüncesi - 1 "Çağdaş Bir Yaklaşım"

Risâle-i Nur üzerinde kapsamlı ve metodlu bir çalışma yapan herhangi bir araştırmacı, çok açık bir gerçekle yüz yüze gelir: Bediüzzaman Said Nursî, iman hakikatlarının zihinlerde ve kalblerde tespiti ve insanların ıslahına yönelik yazdığı risâlelerde, İslâmî düşüncenin meselelerini, etraflı ve bütün derinliğiyle ele almıştır. Bu eserlerde aynı zamanda, İslâmî şahsiyetin tekrar binâ edilmesi, İslâm toplumunun yeniden yapılandırılıp, üzerine düşen mes’uliyeti yerine getirebilmesi üzerinde durulmuş, Türkiye’de ve dünyada Müslümanların inancını ve birliğini tehdit eden tehlikeler gösterilmiş ve bu tehlikelerden nasıl kurtulabileceğine yönelik görüşler ortaya konmuştur. Bediüzzaman’ın yeni bir yaklaşımla ve çağın şartlarını nazara alarak teklif ettiği çözüm yolları, Kur’ân’a, Sünnet’e ve kendi içtihadlarına dayalı olarak tesbit ettiği hükümler, tazeliğini ilk günkü gibi korumaktadır. Bu araştırma, Bediüzzaman’ın tespit ettiği problemleri ve orijinal düşünce yapısıyla bu problemler için teklif ettiği çözüm yollarını öğrenmek isteyenlere ışık tutacaktır.

Risâle-i Nurlar, müellifin içtihâdî görüşlerini de ihtiva etmesine, onun yaşadığı zaman ve mekânın özelliklerini taşımasına, te’lif süresince yazarının yaşadığı psikolojik, sosyal ve ilmî şartları aksettiriyor olmasına rağmen, hayatiyetini ve tesirini hiç kaybetmeden korumaktadır. Bunun sebebi, bu eserlerin, öncelikle Allah’ın Kitabı Kur’ân’a dayanması ve insanların ihtiyaçlarına çözümler üretiyor olmasıdır.

Bediüzzaman, kâh kendi nefsine yönelir ve onu iman ile arındırmaya çalışır; kâh bir Nur talebesiyle sohbet ederek onu irşad eder; kâh sapık düşüncelerden etkilenen bir Müslüman’a seslenir; kâh toplumu ve bütün ümmeti ilgilendiren problemlere değinir.. O, Risâle-i Nur’da ikâme ettiği düşünce yapısını belli esaslar, temeller üzerine kurmuştur; bu esaslar, İslâm toplumu ve insanlık için yeni mesajlar ihtiva etmesi açısından son derece önemlidir. Diğer yandan, Bediüzzaman, bütün dikkat ve gayretini bu esasların tesisine harcama noktasında yalnız da değildir; İslâm dünyasında pek çok düşünür, kısmen farklı şartlar altında bulunmalarına, kısmen de farklı kavramlar üzerinde yoğunlaşmış olmalarına rağmen, onunla yer yer yakın, yer yer aynı paralelde fikir yürütmüşlerdir.

Bu araştırmada ayrıntılı olarak ele alacağımız söz konusu esaslardan en önemlilerini başlıklar hâlinde şöylece sıralayabiliriz:

1. İmanın temellendirilmesi;
2. İslâm şeriatının ana hususiyetlerinin açıklanması, aleyhinde öne sürülen şüphelerin izalesi;
3. Batı medeniyetiyle İslâm medeniyetinin karşılaştırılması;
4. Kevnî kanunları anlama ve bunlardan istifade etmeye davet;
5. Tecrübî (müsbet) ilimlerde araştırma yapmaya teşvik;
6. Maddî alanda çalışmalar yapmaya teşvik;
7. İslâmî kardeşlik ve birliğe çağrı;
8. Aslî değerlerle muâsır değerlerin birbirleriyle tevfîki (bağdaştırılması);
9. Müslüman ferdin ahlâkî yapısının yenilenmesi;
10. Müslümanda güzel duyguların ortaya çıkarılması.

1. İmanın Temellendirilmesi

Bediüzzaman’ın, bu zamanda Ehl-i İslâm için en mühim tehlike, fen ve felsefeden gelen dalâletle kalplerin bozulması ve imanın zedelenmesidir1 şeklindeki tespiti çok isabetli ve yerindedir. Onun bu tespitindeki isabet, teşhisindeki incelik, son asırlarda fen ve felsefenin Müslüman ferdin imanı üzerinde yaptığı tahribat ve kalbinde, zihninde açtığı yaralar dikkate alındığında daha iyi anlaşılabilir. Özellikle lâikliğin, siyasî saha ile sınırlı kalmayıp, bütün fikrî ve içtimaî meselelere şâmil sosyal bir düzenmiş gibi kabul edilip uygulandığı ülkelerde bu tahribat, hayatî değerler üzerinde darbe tesirleri yapmıştır.2 Modern inkârcı felsefenin insan aklı ve vicdanına koyduğu düşünce ambargosuyla tüm insanlık karşı karşıyadır. Garaudy, İslâmiyet’in öngördüğü imân anlayışına insanlığın duyduğu ihtiyacı şu şekilde açıklıyor; "İlmi hikmetten ve imandan ayırmayan bu anlayışın yeniden ihyası ve neşrine veya aklın onu kâmilen kavrayabilmesine, tarihte hiçbir zaman bugün olduğu ölçüde ihtiyaç duyulmamıştır. Bu, beşeriyet hayatında gelinen yeni bir dönemin göstergesidir."3

Garaudy’nin sözünü ettiği ihtiyaç, günümüz batı dünyasında birçok yazar, düşünür ve filozof tarafından te’lif edilen ve İslâm âlemine tercümeler yoluyla ulaşan kitaplarda açıkça te’yid edilmektedir.4 İmanın, Kitap ve Sünnet’te İslâm’ın özü olduğunun vurgulanması, tanınmış bazı Batılı şahsiyetlerin Müslüman olma sebeplerindendir. İslâm’ı kabul eden ve "Rehber İslâm" kitabının müellifi olan Alman Dr. Murad Hofman şöyle diyor; "Bilim, akla nihayetsiz sorular yüklüyor ve her geçen gün sel gibi artan bu sorulara belirgin bir cevap getiremiyor. Dinden uzak bir tecrübe ve deneye dayalı tabiî ilimler, dinin boşluğunu doldurmaktan, özellikle dinin fıtrî ölçüler çerçevesinde ortaya koyduğu gayeleri gerçekleştirmekten acizdir. Dini devre dışı bırakma düşüncesi, sonradan ortaya atılan, dar ufuklu bir yaklaşımdır. Nitekim bu durum, düşünceler üzerinde bir müddet hakimiyet kuran Darvinizm’in yerle bir olması ve Freud, Karl Marx düşüncesiyle birlikte, kadîm materyalizmin son bulmasında açıkça kendini göstermektedir."5

İlmin, sınırlarını itirafından,6 gayba imana duyulan ihtiyacın ilânından ve ilmin gurur zincirlerini kırarak hürriyetine kavuşmasından çok önceleri Said Nursî, Müslüman ferdin dünyasını ve semasını kaplayan şüphe bulutlarını dağıtan Kur’ânî imanı takdim etmiştir. Allahu Teâlâ’ya, Esmâ-i Hüsnâ’sına, Rubûbiyet’ine, Ulûhiyyet’ine, gönderdiği Mukaddes Kitaplarına, Enbiyâ ve Rasûller’ine, Haşr’e, Kıyamet Günü’ne, Âhiret’e ve Melekler’e inanmanın zarureti üzerinde ısrarla durarak, bunlarla ilgili Kur’ân âyetlerini asrımızın anlayacağı şekilde açıklamış ve bu iman esaslarını akıl ve kalbe nakşederek, imanın fikrî temellerini kurmuştur.

Bediüzzaman, "taklidî iman" sahiplerinin, materyalist ve lâik felsefesinin attığı şüphelere karşı koyacak güçlerinin olmadığı görüşündedir. Kur’ânî bürhanlardan, ilmî delillerden ve aklî hüccetlerden uzak olunması hâlinde, bu cepheden gelecek çok etkili ve kuvvetli şüphe taarruzları karşısında zaafa uğranılacağı açıktır. Bu sebeple Bediüzzaman, taklidî imanın yerine "tahkîkî iman"ı esas alarak, imanın arttırılması (kuvvetlenmesi), yenilenmesi ve takviyesi için çağrıda bulunmaktadır. Şüphesiz iman, taklidi ortadan kaldırır.7 Çünkü imanın, Kur’an olarak tecelli eden vahiy ve akıl üzerine kurulması gerekir. Bediüzzaman’ın üzerinde ısrarla durduğu bu türden düşünceleri, nisbeten İmâm-ı Rabbânî’nin kitaplarında ve tasavvuf anlayışında da bulmak mümkündür.

Said Nursî, nefse, düşünceye, hayata, toplum hayatına, tarihe ve kadere tesiri bakımından imanın zaruretini her fırsatta dile getirmektedir...
Mü’min, sahip olduğu dünya görüşüyle imtiyaz kazanır ve onun hayatı, iman-ı yakînî/tahkikî/kâmile ile aydınlanır. Ehl-i dalâlet ise, dünyayı, bir vahşetzar, dehşetli bir ademistan (yok oluş yurdu) ve bütün geçmiş asırları, mahvolmuş, yok olup gitmiş bir mezaristan olarak görür.8 Mü’minin dünyaya bakışı ve değerlendirmesi ise şöyledir: Dünya, baştan sona anlamlı, canlı ve bizimle münasebettar bir memleket-i Rabbâniyedir.9

"Varlık kafileleri nereden geliyor, nereye gidiyor? Bu dünya hayatına gönderilişlerindeki maksat nedir? Bu yolculukta rehberleri kimdir: Ölümün onlardan istediği nedir?" Tarih boyunca insanın sorduğu ve felsefenin de, tecrübî ilmin de bir türlü cevap veremediği bu dehşetli soruların cevabı ancak Kur’an’da bulunabilir. Bediüzzaman, bu cevapları vermiş, cevapların temeline ise, iman hakikatlerinin inkişafını ve sırr-ı Tevhid’e ulaşmayı koymuştur.10
İmanın sağladığı Kur’ânî ışık altında kâinat bir mü’mine şöyle görünür: O, birer vazifedâr suretinde birbiriyle konuşan, birbirinin imdadına koşan; insanlara, cinlere ve meleklere hakikî, nurlu ve zevkli hikmet dersleri veren, "Hiçbir şey yoktur ki, O’nu hamdederek tesbih etmesin. Ancak siz, onların tesbihlerini anlamazsınız."11 âyetinde beyan edildiği üzere, Yaratıcısını şükür ve hamd ile tesbih eden bir varlıklar topluluğudur. Kâinatı bu şekilde gösteren iman, âlemi mânâsız, kasvetli, başıboş, tehlikelerle dolu ve düşman şeklindeki görünümünden kurtarır.

Ehl-i dalâlet ise, geçmiş zamanı elemli ve mahvolmuş bir mezaristan12 olarak görür. Oysa Kur’ân, insanlık tarihini mü’min için ibretlerle dolu, hayattar, hayır tablolarıyla bezenmiş olarak takdim eder. Kur’ân, kâh bizi maziye götürerek, kâh maziyi günümüze getirerek, her asra ve her tabakaya yüksek bir i’câz ile ders verir.13 Bediüzzaman’ın tarihe bakış açısı da, tabiî ki Kur’ân’daki gibidir. Müslüman, tarihe yönelip onunla arasındaki bağları kuvvetlendirebilir, onda gerçekleşen olayları gözünün önüne getirebilir, olaylardan ibret alıp, dersler çıkarabilir; kötüleri değil, iyi ve doğru davranışta bulunanları örnek alabilir, değerli, kahraman şahısların takipçisi olabilir.

İnsanın psikolojik hayatında da imanın bereketini gün yüzüne çıkaran Bediüzzaman’a göre bu iman, insanın kadere bakış açısını değiştirir. Mü’min olmayan bir insan, kaderden, geleceğinden korkup dehşet duyarken, geleceğin karanlık görünmesi onun ruhunda sıkıntı, ızdırap ve boğucu bir daralma meydana getirirken, kadere iman, mü’mine nihayetsiz bir hiffet, bir rahatlık ve revh u reyhân kazandırır; emn ü eman verir ve onda inşirah-ı sadra yol açar.14

İman, insanın elem verici hâdise ve vakıalara bakışını da değiştirir; insanın bunlar karşısında duyduğu hisleri ta’dil ederek, denge sağlar. Bunun yanısıra, elemdeki hikmetleri görmeye, elemin yol açtığı kevnî ve hayatî neticeleri düşünmeye yardım ed...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Said Nursi düşüncesi 1
« Posted on: 29 Mart 2024, 05:20:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Said Nursi düşüncesi 1 rüya tabiri,Said Nursi düşüncesi 1 mekke canlı, Said Nursi düşüncesi 1 kabe canlı yayın, Said Nursi düşüncesi 1 Üç boyutlu kuran oku Said Nursi düşüncesi 1 kuran ı kerim, Said Nursi düşüncesi 1 peygamber kıssaları,Said Nursi düşüncesi 1 ilitam ders soruları, Said Nursi düşüncesi 1 önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes