Konu Başlığı: Rum ve Ermenilerin hürriyeti bize faydalıdır Gönderen: Sefil üzerinde 23 Ocak 2012, 17:28:23 Rum ve Ermenilerin hürriyeti bize faydalıdır
Bismillahirrahmanirrahim Sual: Pekâlâ, kabul ettik ki hürriyet iyidir, güzeldir. Fakat şu Rum ve Ermenilerin hürriyeti çirkin görünüyor, bizi düşündürür. Reyin nedir? Cevap: Evvelâ: Onların hürriyeti, onlara zulmetmemek ve rahat bırakmaktır. Bu ise, şer’îdir. Bundan fazlası, sizin fenalığınıza, divaneliğinize karşı bir tecavüzleridir, cehaletinizden bir istifadeleridir. Sâniyen: Farz ediniz ki, hürriyetleri bildiğiniz gibi size fena olsun. Lâkin, yine biz ehl-i İslâm zararlı değiliz. Çünkü, içimizdeki Ermeniler üç milyon olmadığı gibi, gayr-ı müslimler dahi on milyon yoktur. Hâlbuki bizim milletimiz ve ebedî kardeşlerimiz üç yüz milyondan ziyade iken, bunlar üç müthiş kayd-ı istibdat ile mukayyed olup, ecnebilerin istibdad-ı mânevîlerinin taht-ı esaretlerinde ezilirler. İşte hürriyetimizin bir şubesi olan gayr-ı müslimlerin hürriyeti, bizim umum milletimizin hürriyetinin rüşvetidir. Ve o müthiş istibdad-ı mânevînin dâfiidir. Ve o kayıtların anahtarıdır. Ve ecnebîlerin, bizim dûşümüze çöktürdükleri müthiş istibdad-ı mânevînin râfiidir. Evet, Osmanlıların hürriyeti, koca Asya tali’inin keşşafıdır; İslâmiyetin bahtının miftahıdır; ittihad-ı İslâm sûrunun temelidir. (Münâzarat) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: alâmet : işaret, belirti âlem-i İslâmiyet : İslâm âlemi baht : kader, kısmet bülend : yüksek, yüce dafi’ : def eden, savuşturan, engeli ortadan kaldıran divanelik : delilik, akıldan uzak olma dûş : omuz ebedî : sonu olmayan sonsuz ecnebi : yabancı, Müslüman olmayan ehl-i İslâm : İslâma tâbi olan, Müslümanlar farzetme : var sayma fenalık : kötülük, çirkinlik gayr-ı Müslim : Müslüman olmayan haşiye : dipnot, açıklayıcı not hürriyet : serbestlik, özgürlük istibdad-ı mânevî : mânevî baskı ve despotluk istihkak : lâyık olma, hak etme ittihad-ı İslâm : İslâm birliği kamet-i istidad : yetenek seviyesi, endamı kayd etme : bağlama, kelepçeleme kayd-ı istibdat : baskı ve despotluk bağı, kelepçesi kayıt : bağ, pranga, kelepçe keşşaf : karanlıkları aydınlatan, gizli şeyleri ortaya çıkaran mertebe : derece, mevki, makam mertebe-i haysiyet : saygınlık, itibar ve şeref derecesi miftah : açan, anahtar mukayyed : kayıt altına alınmış olan, bağlı, prangalı, kelepçeli nâs : insanlar râfi’ : kaldıran, yok eden rey : görüş, düşünce sabiyy-i müteşeyyih : kendini şeyh gibi gösteren çocuk; şeyhlik taslayan çocuk sâniyen : ikinci olarak sûr : kale duvarı şer’î : Allah tarafından bildirilen İlâhî yasalara uygun, İslâmın kabul ettiği şey tahakküm : zorla hükmetme, hâkimiyet kurma taht-ı esaret : esaret altında olma tali’ : baht, kısmet tekavvüs etme : yay gibi eğilip bükülme tekebbür : kibirlenme, böbürlenme, büyüklenme temâşâ etme : hayranlıkla seyretme tetavül ve tekebbür etme : kendini uzun ve büyük gösterme tevazu : alçak gönüllülük umum : bütün ziyade : fazla |