Konu Başlığı: Risalei Nurun Kurandan başka dayanağı yok Gönderen: Zehibe üzerinde 06 Mayıs 2010, 11:02:20 (http://www.risalehaber.com/images/news/59117.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Aziz, sıddık kardeşlerim, Risale-i Nur’un zuhuru hiss-i kablelvuku ile küllî bir surette hissedilmesi gibi, Risale-i Nur’un has talebelerinin bir kısmının itirafıyla ve bir kısmının tarz-ı hayatı Risale-i Nur gibi bir hizmete namzetliğini gösterdiği cihetle bu tetimmeyi yazıyorum: Evet, hiss-i kablelvuku, herkeste cüz’î-küllî vardır; hattâ hayvanatta dahi vardır; hattâ rüya-yı sâdıkanın ehemmiyetli bir kısmı, bu hiss-i kablelvukuun nev’indendir; hattâ bazılarda hassasiyet cihetiyle keramet derecesine çıkar. Benim âsâbımdaki hassasiyetle yağmurdan yirmi dört saat evvelki rutubet-i havâiye ile yağmurun gelmesini hissetmem, bir cihette hiss-i kablelvuku sayılabilir ve bir cihette sayılmaz. Ben, Risale-i Nur’a ehemmiyetli hizmet eden kardeşlerimin tarz-ı hayatlarına dikkat ettim, gördüm ki, aynı benim güzeran-ı hayatım gibi, Risale-i Nur gibi bir neticeye göre techiz edilip sevk edilmiş. Evet, Hüsrev, Feyzi, Hafız Ali, Nazif gibi çok kardeşlerimizin geçen tarz-ı hayatları bu hizmet-i Nuriyeye göre bir vaziyet verildiğini onlar hissettikleri gibi; ben de, çok has kardeşlerimde, hattâ burada aynen tarz-ı hayatım gibi böyle bir nurânî meyveyi vermek için tanzim edilmiş görüyorum. Hissetmeyen kısmı, dikkat etseler hissedecekler. Ben kendim, bütün hayatımın harika kısmını, evvelce Gavs-ı Âzamın bir silsile-i kerameti telâkki ediyordum; şimdi Risale-i Nur’un bir silsile-i kerameti olduğu tebeyyün etti. Ezcümle: Ben Hürriyetten evvel İstanbul’a gelirken, yolda, bir iki mühim ilm i kelâma ait kitaplar elime geçti. Dikkatle mütalâa ettim. İstanbul’a geldikten sonra, sebepsiz olarak hem ulemayı, hem mektep muallimlerini münazaraya, “Kim ne isterse benden sorsun” diye ilân ettim. Medar-ı hayrettir ki, münazaraya gelenlerin bütün sordukları sualler, yolda mütalâa ettiğim ve hafızamda kaldığı meselelerdi. Hem, feylesofların sordukları sualler, hafızamda bulunan meselelerdi. Şimdi anlaşıldı ki, o fevkalâde muvaffakıyet ve benim de haddimden çok ziyade o hodfuruşluk ve mânâsız izhar-ı fazilet ise, ileride Risale-i Nur’un İstanbulca ve ulemâca makbuliyetine ve ehemmiyetine zemin hazır etmek imiş. İkincisi: Hattâ ben, fakir ve muhtaç olduğum ve zâhid ve sofu ve riyazetçi olmadığım ve büyük bir şeref ve haysiyet ve hanedanlık haysiyetinden, şan ve şerefinden hissedar olmadığım halde, tarihçe-i hayatımda yazıldığı gibi, küçükten beri halkların mallarını, hediyelerini kabul edemiyordum, ihtiyacımı izhara tenezzül edemiyordum. Beni bilenler gibi, ben de çok hayret ederdim. Şimdi hassaten birkaç sene zarfında anlaşıldı ki, Risale-i Nur’un dehşetli bir mücahedesinde, tamah ve mal yüzünden mağlûp olmamak ve itiraz gelmemek için o hâlet-i ruhiye bize ihsan edilmişti. Yoksa, düşmanlarım o cihetten büyük bir darbe indirecektiler. Hem ezcümle: Eski Said siyasette çok ileri gittiği halde, Yeni Said de taraftar bulmak için çok muhtaç olduğu zamanda, bütün insanları meşgul eden bu beş altı senedeki beşer tufanları, siyaset fırtınaları içinde kat’â ve asla beni meşgul etmedi ve merakla mağlûp etmedi ve beş sene, bilmeyi merak etmedim. Beni bilenler gibi, ben de bu hale çok hayret ederdim. Hattâ kendi kendime derdim: “Acaba ben mi divane olmuşum ki, bütün dünyayı kendiyle meşgul eden bu hâdisâta bakmıyorum, ehemmiyet vermiyorum? Yoksa insanlar mı divane olmuşlar?” diye hayret içindeydim. Şimdi hem mânevî ihtarla, hem mezkûr hiss-i kablelvuku ile, hem meydandaki Risale-i Nur’un galebe ve serbestiyetiyle tahakkuk etti ki, Risale-i Nur’daki hakikat-i ihlâs, rıza-yı İlâhîden başka hiçbir şeye âlet ve tâbi olamaz ve Kur’ân’dan başka hiçbir nokta-i istinadı olmadığını ispat etmek için o acip hâlet-i ruhiye verilmiş. (Emirdağ Lahikası-1, 29. Mektup) Bediüzzaman Said Nursî LÜGAT: Hiss-İ Kablelvuku : Bir Şeyi Olmadan Önce Hissetme Duygusu Cüz'î-Küllî : Küçük-Büyük, Aç-Çok Hayvanat : Hayvanlar Rüya-Yı Sâdıka : Doğru Olan Ve Şeytanın Karışmadığı Rüya Nev' : Çeşit, Tür Hassasiyet : Duyarlı Olma Keramet : Allah’ın Bir İkramı Olarak, Görülen Olağanüstü Hâl Ve Fiil Âsâb : Damarlar; Sinirler Rutubet-İ Havâiye : Havanın Rutubeti, Nemi Tarz-I Hayat : Hayat Tarzı, Yaşam Biçimi Güzerân-I Hayat : Hayatın Geçmesi; Hayatın Geçmiş Kısmı Techiz : Donatma, Hazırlama Hizmet-İ Nuriye : Risale-İ Nur Hizmeti Vaziyet : Durum, Hâl Has Kardeşler : Özel Kardeşler; Üstad Bediüzzaman’ın Çok Değer Verdiği İlk Sıradaki Talebeler Nurânî : Nurlu, Aydınlık Tanzim Edilme : Düzenlenme Silsile-İ Keramet : Kerametlerin Zincirleme Birbirini Takibi Telâkki : Anlama, Kabul Etme Tebeyyün Etme : Belli Olma, Ortaya Çıkma Ezcümle : Bu Cümleden, Meselâ, Örneğin Hürriyet : 1908 Yılında, İkinci Meşrutiyetin İlânı İle Birlikte Gerçekleşen Yeni Sistemin Halk Arasındaki Adı Mühim : Önemli İlm-İ Kelâm : İman Hakikatlerini İspat Eden Ve Açıklayan İlim Dalı Mütalâa Etme : Dikkatle Okuma, İnceleme Ulema : Âlimler Mektep : Okul Muallim : Öğretmen, Eğitmen Münazara : Tartışma Medar-I Hayret : Hayret Sebebi, Hayrete Sevkeden Mütalâa Etme : Dikkatle Okuma, İnceleme Feylesof : Filozof Fevkalade : Olağanüstü Muvaffakiyet : Başarı Had : Sınır Ziyade : Çok, Fazla Hodfuruşluk : “Kendini Beğendirmeye Çalışma” Mânâsında Tevazu İfadesi Olarak Kullanılmış İzhar-I Fazilet : Güzel Ahlâkın, Erdemin Gösterilmesi Makbuliyet : Beğenilmeye, Kabul Olunmaya Lâyık Olma, Geçerlilik Zemin Hazır Etmek : Yer Hazırlamak, Uygun Ortam Oluşturmak Fakir : Muhtaç, Yoksul Zâhid : Zühd Ve Takvâ Sahibi Olan, Allah Korkusuyla Dünya Nimetlerinden El Çekip Âhirete Yönelen Kimse Sofu : Tasavvuf Ehli Riyazetçi : Fâni Şeylerden Uzaklaşarak, Bir Köşeye Çekilip Kendi Halinde Az Gıda İle Yaşayan Kişi Haysiyet : İtibar, Şeref Hanedan : Büyük Ve Köklü Bir Aileden Gelen Hissedar : Pay Sahibi Tarihçe-İ Hayat : Hayat Hikâyesi İzhar : Gösterme, Açığa Çıkarma, Söyleme Tenezzül Etme : İnme, Alçalma Hassaten : Özellikle, Ayrıca, Bilhassa Mücahede : Cihad Etme, Gayret Gösterme Tamah : Aç Gözlü, Cimri Mağlûp Olma : Yenilme İtiraz : Kabul Etmediğini Belirtme, Karşı Çıkma Hâlet-İ Ruhiye : Ruh Hâli İhsan Edilme : Bağışlanma, İkram Edilme Ezcümle : Bu Cümleden; Meselâ, Örneğin Tufan : Büyük Felâket Kat'â : Asla, Kesinlikle, Hiçbir Zaman Divane : Akılsız, Deli Hâdisât : Hâdiseler, Olaylar İhtar : Hatırlatma, İkaz Mezkûr : Adı Geçen Hiss-İ Kablelvuku : Bir Şeyi Olmadan Önce Hissetme Duygusu Galebe : Üstün Gelme Serbestiyet : Serbestlik Tahakkuk Etme : Gerçekleşme Hakikat-İ İhlâs : Hakiki, Gerçek İhlâs Rıza-Yı İlâhî : Allah’ın Rızası Nokta-İ İstinad : Dayanak Noktası Acip : Acayip, Şaşırtıcı Konu Başlığı: Ynt: Risalei Nurun Kurandan başka dayanağı yok Gönderen: Ceren üzerinde 28 Ocak 2018, 18:17:47 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri risale okuyarak üstad said nursinin yolunda giderek hak yolu bulan kullardan eylesin inşallah. ..
Konu Başlığı: Ynt: Risalei Nurun Kurandan başka dayanağı yok Gönderen: Sevgi. üzerinde 14 Şubat 2018, 14:25:30 Aleyküm Selâm. Mevlam bizlere herdaim doğruların yolunda olmayı nasip etsin inşaAllah
Konu Başlığı: Ynt: Risalei Nurun Kurandan başka dayanağı yok Gönderen: Mehmed. üzerinde 14 Şubat 2018, 17:11:50 Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
|