Konu Başlığı: Risalei Nur dünya işlerine alet olamaz! Gönderen: Zehibe üzerinde 10 Eylül 2010, 01:17:38 Risale-i Nur dünya işlerine alet olamaz! (http://www.risalehaber.com/images/news/65570.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Aziz, sıddık kardeşlerim, Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerine siper edilmez. Çünkü, ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksatlar onunla kasten istenilmez. İstenilse, ihlâs kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir. Yani, çocuklar gibi, döğüştükleri vakit Kur’ân’ı başına siper eder. Başına gelen zarar Kur’ân’a geldiği gibi, Risale-i Nur, böyle muannid hasımlara karşı siper istimal edilmemeli. Evet, Risale-i Nur’a ilişenler tokatlar yerler; yüzer vukuat şahittir. Fakat Risale-i Nur, tokatlarda istimal edilmez ve niyet ve kasıtla tokatlar gelmez. Çünkü sırr-ı ihlâs ve sırr-ı ubudiyete münafidir. Bizler, bize zulmedenleri, bizi himaye eden ve Risale-i Nur’da istihdam eden Rabbimize havale ediyoruz. Evet, dünyaya ait harika neticeler, bazı evrad-ı mühimme gibi, Risale-i Nur’a çokça terettüp ediyor. Fakat onlar istenilmez, belki veriliyor; illet olamaz, bir fâide olabilir. Eğer istemekle olsa, illet olur, ihlâsı kırar, o ibadeti kısmen iptal eder. Çabuk bu hâdiseyi teskin ediniz. Yoksa münafıklar istifade edecekler; belki onların parmağı var. Evet, Risale-i Nur’un o kadar dehşetli muannidlere karşı galibâne mukavemeti, sırr-ı ihlâstan ve hiçbir şeye âlet edilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeye bakmasından ve hizmet-i imaniyeden başka bir maksat takip etmemesinden ve bazı ehl-i tarikatın ehemmiyet verdikleri keşf ve kerâmât-ı şahsiyeye ehemmiyet vermemekten ve velâyet-i kübrâ sahipleri olan Sahabîler gibi, veraset-i Nübüvvet sırrıyla, yalnız iman nurlarını neşretmek ve ehl-i imanın imanlarını kurtarmaktır. Evet, Risale-i Nur’un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkikası herşeyin fevkindedir; başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor. Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatle Risale-i Nur dairesine giren, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var. İkinci neticesi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarımız olmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk eden şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle, herbir hakikî sadık şakirdi binler dillerle, kalblerle dua etmek, istiğfar etmek, ibadet etmek ve bazı melâike gibi kırk bin lisanla tesbih etmektir. Ve Ramazan-ı Şerifteki hakikat-i leyle-i Kadir gibi, kudsî ve ulvî hakikatleri, yüz bin elle aramaktır. İşte, bu gibi netice içindir ki, Risale-i Nur şakirtleri, hizmet-i Nuriyeyi velâyet makamına tercih eder; keşif ve kerâmâtı aramaz ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz ve vazife-i İlâhiye olan muvaffakiyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstahak oldukları şan ü şeref ve ezvak ve inâyetlere mazhar etmek gibi, kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çalışırlar, “Vazifemiz hizmettir, o yeter” derler. Ve saniyen: Seksen küsur sene kıymetinde bulunan ve Ramazan-ı Şerifin mecmuunda gizlenen hakikat-i leyle-i Kadri kazanmak için, Risale-i Nur şakirtlerinin şirket-i mâneviye-i uhreviyeleri muktezasınca, herbiri, mütekellim-i maalgayr sîgası olan “Bizi koru, bize merhamet et, bizi bağışla” gibi tâbiratta, “biz” dedikleri vakit, Risale-i Nur’un sadık şakirtlerini niyet etmek gerektir. Tâ herbir şakirt umumun namına münacat edip çalışsın. Ve bu biçare ve az çalışabilen ve haddinden çok fazla hizmet ondan beklenen bu kardeşinize, o hüsn-ü zanları yanlış çıkarmamak için, geçen Ramazan gibi yardımınızı rica ediyorum. (Kastamonu Lahikası) Bediüzzaman Said Nursi LÜGAT: Aziz : Çok Değerli, İzzetli, Saygın Cihet : Yön, Taraf Ehemmiyet : Önem Ehl-İ İman : Allah’a Ve Allah’tan Gelen Herşeye İnanan Kimseler, Mü’minler Ehl-İ Tarikat : Tarikata Mensup Olanlar Evrad-I Mühimme : Önemli Virdler, Zikirler Galibâne : Üstün Gelerek Hasım : Düşman Himaye : Koruma Hizmet-İ İmaniye : İman Hizmeti İbadet-İ Tefekküriye : Tefekkür İbâdeti İhlâs : İbadet Ve Davranışlarda Sadece Allah’ın Rızasını Gözetme; Samimiyet İllet : Asıl Sebep, Maksat İstifade Etme : Faydalanma, Yararlanma İstihdam : Çalıştırma, Kullanma İstimal Etme : Kullanma Kasten : Bilerek Ve İsteyerek Kerâmât-I Şahsiye : Şahsî Kerâmetler Keşif : Kalb Gözüyle Görme, Mânevî Âlemlere Ait Bazı Olayları Ve Hakikatleri Görme Muannid : İnatçı, Direnen Mukavemet : Direnç, Dayanıklılık Münafık : İki Yüzlü, İnanmadığı Halde İnanmış Görünen Münafi : Zıt Neşretmek : Yaymak Rab : Herbir Varlığa Yaratılış Gayelerine Ulaşmaları İçin Muhtaç Olduğu Şeyleri Veren, Onları Terbiye Edip İdaresi Ve Egemenliği Altında Bulunduran Allah Saadet-İ Ebediye : Sonu Olmayan, Sonsuz Mutluluk Sahabî : Hz. Peygamber’i (A.S.M.) Dünya Gözüyle Gören Ve Onun Yolundan Giden Müslümanlar Sıddık : Çok Doğru Ve Bağlı Sırr-I İhlâs : Samimiyet, İbadet Ve Davranışlarda Sadece Allah Rızasını Gözetme Sırrı Sırr-I Ubûdiyet : Kulluk Sırrı Terettüp Etmek : Sonuç Olarak Ortaya Çıkmak, Neticelenmek Teskin : Sakinleştirme, Rahatlatma Velâyet-İ Kübrâ : En Büyük Velîlik; Tarikat Berzahına Uğramadan, Zahirden Hakikate Geçen Ve Peygamber Varisliğinden Gelen Velîlik Veraset-İ Nübüvvet : Peygamber Efendimizin Varisi Durumunda Olan, Büyük Âlim Ve Velîlerin Yolu Vukuat : Meydana Gelen Olaylar Biçare : Çaresiz Cihet : Yön, Taraf Ezvâk : Zevkler, Lezzetler Fevkinde : Üstünde Galebe Etme : Üstün Gelme Hakikat : Gerçek, Doğru Hakikat-İ Leyle-İ Kadir : Kadir Gecesinin Hakikatı, Sırrı Hakikî : Asıl, Gerçek Hâlisen : Katıksız, Samimî Olarak Harekât : Hareketler, Davranışlar Hizmet-İ Nuriye : Risale-İ Nur Hizmeti Hüsn-Ü Zan : Güzel Zanda Bulunma İhtiyar : Dileme, İstek, İrade İnâyet : Allah’tan Gelen Yardım, İhsan, İyilik İstiğfar Etme : Af Dileme, Tevbe Etme Kanaat : Yetinme, İnanma, Razı Olma Kerâmât : Kerâmetler; Allah’ın Bir İkramı Olarak, Onun Sevgili Kullarında Görünen Olağanüstü Hal Ve Hareketler Keşif : Kalb Gözüyle Görme, Mânevî Âlemlere Ait Bazı Olayları Ve Hakikatleri Görme Kudsî : Her Türlü Kusur Ve Noksandan Uzak Lisan : Dil Mazhar : Ayna Olma, Erişme Mecmu : Bütün, Genel Melâike : Melekler Muhlisen : Samimiyetle Muktezasınca : Gereğince Muvaffakiyet : Başarı Münâcât : Dua, Allah’a Yakarış Müstehak : Lâyık, Hak Etmiş Mütekellim-İ Maalgayr : Birinci Çoğul Şahıs, Biz Namına : Adına Netice-İ Muhakkika : Neticesinden Şüphe Edilmeyen Gerçek Revaç : Rağbet, Değer, Kıymet Sadakat : Bağlılık, Sebat Sadık : Bağlı, Doğru Saniyen : İkinci Olarak Senet : Delil Sîga : Kip Şakirt : Talebe, Öğrenci Şirket-İ Maneviye-İ Uhreviye : Âhirete Dönük Manevî Şirket, Ortaklık Tabirat : Tabirler, İfadeler Tahakkuk Eden : Gerçekleşen Takarrur : Karar Bulma, Yerleşme Tesbih : Allah’ı Her Türlü Noksan Ve Kusurdan Yüce Tutarak Şanına Lâyık İfadelerle Anma Ulvî : Yüce, Yüksek Umum : Bütün Vazife-İ İlâhiye : İlâhî Vazife Velâyet : Velilik |