> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Risalei Nur da kelami çizgi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Risalei Nur da kelami çizgi  (Okunma Sayısı 554 defa)
01 Ekim 2010, 15:48:49
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Ekim 2010, 15:48:49 »



Risale-i Nur'da Kelami Çizgi (Kur'ani Kelam Metodu)

Kelam ilmi, özellikle Gazzâlî ve daha sonraki dönemlerde felsefî konuların da içine girmesiyle terminoloji açısından felsefî bir hüviyet kazanarak daha ziyade yüksek bir seviyeye hitap eder hale gelmiştir. Bu durum, özellikle son dönemlerde halkın inançla alâkalı ihtiyaçlarını daha çok ilmihal seviyesinde yazılan eserlerden giderme yoluna sevk etmiştir. 19. yüzyılda Pozitivizm, Materyalizm ve Darwinizm gibi felsefî akımların yaymış olduğu inkarcı fikirler karşısında klasik Kelâm ilminin, en azından bir tekâmül geçirmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. İşte Bediüzzaman Said Nursî, denebilir ki modern fen ve felsefeden gelen bütün şüphe ve inkâr akımlarını kurutacak bir kelâmî çizgiyi Risâle-i Nur Külliyatı’nda ortaya koymuştur. Bazı renklerine aşağıda temas edeceğimiz bu çizginin en önemli özelliklerinden biri, hem en üst bilgi, tefekkür ve düşünce seviyesindeki insanları, hem de avam halkı aynı anda doyurabilmesi, ayrıca, akıl kadar kalbe ve kalb kadar, vicdan gibi diğer melekelere de hitap edebilmesidir. Bu bakımdan, bu çizgiye, bizzat Bediüzzaman gibi, Kur’an yörüngeli bir kelâm metodu diyebiliriz.
Esasen Risale-i Nur Külliyatı, gerek ele aldığı konular, gerekse bu konuları ele alış üslubu itibariyle çeşitli şekillerde tarif ve tavsif edilegelmiştir. En yaygın şekliyle, Risale-i Nur, “Kur’an tefsiri” olarak kabul edilmektedir. Külliyatın çeşitli yerlerinde, müellifin bu anlamda beyanları vardır. Yine müellifin kendi ifadelerinde, Risale-i Nur bir “ilm-i kelam eseri” olarak vasıflandırılmaktadır.

Risale-i Nur, baştan sona tetkik edildiğinde onun kendine has bir usulle âdeta yeni bir kelâm metodu ortaya koyduğu görülecektir. Bediüzzaman, insanı marifetullaha (Allah’ı bilmeye) götüren yolları kelâm, tasavvuf, felsefe ve Kur’an olmak üzere dört kategoride mütalaa etmektedir. Ona göre kelâm ve tasavvuf, Kur’an menşeli olmasına rağmen, daha sonraları işin içine insanların sadece aklî ve fikrî mülahazalarının girmesiyle bir ölçüde yetersiz kalmıştır. Her meselede aklı kendine rehber edinen felsefe ise, zaten şüphe ve tereddütlerle dolu bir yoldur. Bütün bunların dışında bir de Kur’an’ın ortaya koyduğu bir yol vardır ki, bu, Allah’a ulaşmada en kısa ve en kolay olan yoldur. İşte kelâm ilminin bütün konularını ihtiva eden Risale-i Nur, akıl ve kalb bütünlüğü içinde bu yolu takip etmekte ve her şeyde Allah’ı tanımaya bir pencere açmaktadır.

Klasik Kelâm ile Kur’anî yol arasındaki fark

Bediüzzaman Said Nursî, böyle daha kısa ve emniyetli bir yolu kelâm, tasavvuf ve felsefenin ortaya koymuş olduğu yollara tercih etmiştir. O, özellikle kelâm ilmini zikrederek kelâm ile Kur’an yolunun arasındaki farkı şu misalle anlatmaktadır: “Bazı Sözlerde, ulemâ-i ilm-i kelâmın mesleğiyle, Kur’an’dan alınan minhâc-ı hakikînin farkları hakkında şöyle bir temsil söylemişiz ki, meselâ: Bir su getirmek için bazıları küngân (su borusu) ile uzak yerden, dağlar altında kazar, su getirir. Bir kısmı da her yerde kuyu kazar, su çıkarır. Birinci kısım çok zahmetlidir. Tıkanır, kesilir. Fakat her yerde kuyular kazıp su çıkarmaya ehil olanlar; zahmetsiz, her bir yerde suyu buldukları gibi... Aynen öyle de: Ulemâ-i ilm-i kelâm, esbabı, nihâyet-i âlemde teselsül ve devrin muhaliyeti ile kesip, sonra Vâcibü’l-Vücûd’un vücûdunu onunla ispat ediyorlar. Uzun bir yolda gidiliyor. Amma Kur’an-ı Hakîm’in minhâc-ı hakikîsi ise; her yerde suyu buluyor, çıkarıyor. Her bir âyeti, birer âsâ-yı Musa gibi, nereye vursa âb-ı hayat fışkırtıyor.”

Risale-i Nur, ne bazı kelâmcılar gibi yalnız aklı kullanmış, ne de tasavvufçular gibi yalnız kalbin keşif ve zevkiyle hareket etmiştir. O, imanın sadece ilimden ibaret olmayıp, insanın akıl, ruh, kalb gibi seziş ve algılayışlarının da derecelerine göre imanda hisseleri bulunduğu gerçeğinden hareketle, aklı, kalbi, ruhu ve insanın diğer melekelerini dikkate alarak hareket etmiş; akıldan kalbe, kalbden akla geçerek örneklerle açıklamalarda bulunan yepyeni bir yol takip etmiş ve bu şekilde iman hakikatlerini açık bir şekilde göstermiştir.

Akıldan hareketle yola çıkan ve Eski Yunan düşüncesinin tesirinde kalan bilhassa Müslüman Meşşai filozoflara karşılık Bediüzzaman, Kur’an’ı kendisine rehber edinmiştir. Bediüzzaman’a göre Kur’an, küllî (bütüncül) bir yaklaşıma sahip olduğu için, başta “tevhid” gibi bütün iman hakikatları konusunda kısır yaklaşımların göremediği, kavrayamadığı ve anlayamadığı hakikatleri apaçık ortaya koymaktadır. Ayrıca Kur’an, tevhidi anlatırken bütün yüce İlâhî hakikatlerin mahiyetine uygun bir üslup kullanmıştır. Aynı şekilde bütün “Esmâ-i Hüsna”nın iktiza ettikleri hakikatleri, neticeleri, Esma-i Hüsna’nın tecellilerini bünyesinde toplamış ve bunlar arasındaki tenasübü muhazafa etmiştir. Bediüzzaman’a göre böyle bir yöntem, hiçbir beşerin eserinde mevcut değildir. Kelâmcıların, mutasavvıfların ve felsefecilerin usulleri, bu küllî yöntemin sadece bir yanını görebilmekte ve bunlar, meşreplerini bu tek yan üzerine bina etmektedirler. Bu ise, neticede ifrat ve tefritlere, dolayısıyla, bir hakikatten de yola çıksalar, bir takım bid’at, hattâ dalâlet fırkalarının doğmasına yol açabilmektedir.

Kur’an üslûbu ve Risale-i Nur

Said Nursî, bu düşünce ve hareket tarzını, daha sonra da bütün hayatı boyunca devam ettirmiş ve eserlerinin pek çok yerinde tekrar ederek, Risale-i Nur’un sadece Kur’an’a dayandığını ve ilhamını ondan aldığını belirtmiştir. Risale-i Nur bu açıdan incelendiğinde, gerçekten de onun Kur’an’ın üslubundaki özellikleri yansıttığı görülecektir. Bunların en önemlileri arasında şunları saymak mümkündür:

1. Kur’an’ın, başta Allah’ın varlığı ve birliği olmak üzere, iman hakikatlerini ispat, daha doğrusu tesbit ve takdim ederken ortaya koymuş olduğu deliller müşahhastır ve mevcut âlem ile yaşanan hayatın gerçekleridir. Kur’an, bütün eşya ve hadiselere âyet, yani başta Allah’ın varlığı ve birliği olmak üzere, iman hakikatlerinin delilleri, işaretleri olarak bakar. Risale-i Nur da, aynı yöntemi izlemiş ve daha çok ‘tedellî’, yani Yaratıcı’dan yaratılmışa uzanma ve iman hakikatleri arasındaki ‘telâzum’u (birinin hepsini, yani birbirlerini gerektirmesi) nazara verme yoluyla, ana malzeme olarak kâinatı, eşya ve hadiseleri kullanmış, onların her birini, zihin ve kalbi tatmin eden saf bir su kaynağı olarak değerlendirmiştir.

2. Baştan sona kadar, ihtiva ettiği hakikatlere aklı şahit gösteren ve insanları tefekküre davet eden ve taklitçiliği şirkin temeli olarak görüp kökünden kesip atan Kur’an’ın bu tarzını Risale-i Nur da aynen benimsemiştir. O kadar ki Bediüzzaman, tasavvuftaki seyr-i süluk (manevi terakki mertebelerinde seyahat) ve evradın (sık sık ve devamlı okunan dua ve zikirler) kalbe ve ruha kazandırdığını, mantıkî ve ilmî deliller üzerinde yürüyen ve tefekkürü esas alan Kur’an’a dayalı Risale-i Nur metodunun fazlasıyla kazandıracağını ifadeden çekinmez. O’na göre, seyr-i sülûk ve evrad yoluyla iman hakikatlerinde inkişaf, aklı fazla tatmin etmediği ve günümüzde, hattâ tabii olarak, akıl da kalb gibi tatmin istediği için, fen ve felsefeden gelen şüpheler karşısında mağlûp olabilir. Fakat, iman hakikatlerinin akıl kadar kalbi de doyurabilecek Kur’an yörüngeli tefekkür metoduyla inkişafı sayesinde, fen ve felsefenin atacağı hiçbir şüphe inkâra götürücü olamaz.

3. Kur’an’ın hitabı evrenseldir. Bediüzzaman Said Nursî de, bilhassa Barla devrinden itibaren kaleme aldığı Risale-i Nur Külliyatı’nda bu yolu seçmiş ve kendisine muhatap olarak seçkin bir zümreyi değil, bütün zihin, hattâ kalb seviyeleriyle bütün insanlığı almıştır.

4. Bir önceki (2.) maddede belirtilen özellik, Risale-i Nur’un kelam ilmi ile kısmen paylaştığı bir temel özellik olmakla birlikte, daha önce geçtiği üzere, kelâm, felsefe boyutlu aklî bir çizgi izlemiş olmasına mukabil, Risale-i Nur, hem iman hakikatleri, hem bu hakikatlerin kaynağı olan Esmâ-i Hüsnâ’nın tecellileri arasındaki tenasübü muhafaza ettiği gibi, aklî delilleri müşahhas kâinat gerçekleri üzerine oturtmuş ve âdeta ‘gözlem’ temelli birer ‘bilimsel’ veri olarak kullanmıştır. Ayrıca, kâinat ve hadiselerde kül-küllî, cüz-cüz’î münasebetini çok iyi keşfeden Bediüzzaman’ın bu konuda izlediği metod ve yürüdüğü çizgi de, klasik Kelâm’ın çok çok ötesindedir. Cüzden (parçadan) küle (bütüne) ve cüz’îden (bir bütünü temsil eden parça) ve küllîye (cüz’îde tecelli eden bütün) ve ayrıca tersi yönde seyahatler yapan Bedüzzaman’ın bu usûl ve üslûbuna her hangi bir kelâm eserinde genellikle rastlanmaz:

“Esma-i Hüsna’nın her birisinin kendine mahsus öyle kudsî bir cemali var ki; bir tek cilvesi, koca bir âlemi ve hadsiz bir nev’i güzelleştiriyor. Bir tek çiçekte bir ismin cilve-i cemalini gördüğün gibi, bahar dahi bir çiçektir ve Cennet dahi görülmedik bir çiçektir. Baharın tamamına bakabilirsen ve Cennet’i iman gözüyle görebilirsen bak gör. Cemal-i Sermedî’nin derece-i haşmetini anla. O güzelliğe karşı iman güzelliğiyle ve ubudiyet cemali ile mukabele etsen, çok güzel bir mahluk olursun. Eğer dalaletin hadsiz çirkinliğiyle ve isyanın menfur kubhuyla mukabele edip karşılasan, en çirkin bir mahluk olmakla beraber, bütün güzel mevcudatın manen menfurları olursun.”

Bu ifadelerin, okunduğu zaman insanın içindeki bir potansiyeli harekete geçiren bir güç taşıdığı, gerek ifadenin kendisinden, gerekse Risale-i Nur’un, kendisini okuyanlar üzerinde hasıl ettiği tesirden rahatça anlaşılmaktadır. Bu orijinal üslubunda Risale-i Nur’a Kur’an’ın kaynaklık ettiği aşikardır. Ve bu üslubun vicdanlar üzerindeki tes...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Risalei Nur da kelami çizgi
« Posted on: 16 Nisan 2024, 08:24:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Risalei Nur da kelami çizgi rüya tabiri,Risalei Nur da kelami çizgi mekke canlı, Risalei Nur da kelami çizgi kabe canlı yayın, Risalei Nur da kelami çizgi Üç boyutlu kuran oku Risalei Nur da kelami çizgi kuran ı kerim, Risalei Nur da kelami çizgi peygamber kıssaları,Risalei Nur da kelami çizgi ilitam ders soruları, Risalei Nur da kelami çizgiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes