Konu Başlığı: Risale-i Nur anarşistliğe sed çekmiş Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Aralık 2009, 01:49:38 (http://www.risalehaber.com/images/news/57114.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Kur'an-ı Hakîm, bu asırda bir mu'cize-i maneviyesi olarak Risale-i Nur Şakirdlerine bu dersi vermiş ki; küfr-ü mutlaka, anarşistliğe karşı sed çeksin. Hem çekmiş. Evet, Çin'i, hem yarı Avrupa'yı ve Balkanları istila eden bu cereyana karşı bizi muhafaza eden Kur'an-ı Hakîm'in bu dersidir ki; o hücuma karşı sed çekmiş, bu suretle o tehlikeye karşı çare bulmuştur. Demek bir Müslüman mümkün değil, başka bir dine girip, ya Hıristiyan ve Yahudi, hususan bolşevik gibi olmak. Çünkü; bir îsevî, Müslüman olsa, İsa Aleyhisselamı daha ziyade sever. Bir Mûsevî Müslüman olsa, Mûsa Aleyhisselamı daha ziyade sever. Fakat bir Müslüman, Muhammed Aleyhissalatü Vesselamın zincirinden çıksa, dinini bıraksa; daha hiçbir dine girmez, anarşist olur; ruhunda kemalata medar hiçbir halet kalmaz. Vicdanı tefessüh eder, hayat-ı içtimiaiyeye bir zehir olur. Onun için, Cenab-ı Hakka şükür, Kur'an-ı Hakîm'in işarat-ı gaybîsi ile kahraman Türk ve Arap milletleri içinde lisan-ı Türkî ve Arabî ile bu asrı kurtaracak bir mu'cize-i Kur'aniyenin Risale-i Nur namıyla bir dersi intişara başlamış. Ve on altı sene evvel altı yüz bin adamın imanını kurtardığı gibi, şimdi milyonlardan geçtiği sabit olmuş. Demek Risale-i Nur; beşeri anarşistlikten kurtarmaya bir derece vesile olduğu gibi, İslamın iki kahraman kardeşi olan Türk ve Arabı birleştirmeye, bu Kur'an'ın kanun-u esasîsilerini neşretmeye vesile olduğunu düşmanlar da tasdik ediyorlar. (Beyanat ve Tenvirler sh. 262) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: ANARŞİST : hiçbir kayıt ve kural tanımayan, düzene düşman; yıkıcı; terörist. BEŞER : İnsan. BEŞERÎ : İnsanî, insanlara ait. BOLŞEVİK : Rusya'da kanlı komünist ihtilali yapan ve bütün dünya milletlerinin de aynı metodla komünizm hâkimiyetine gireceğini savunanlar. CEREYÂN : Akım, hareket; bir fikir etrâfında toplanıp faaliyette bulunma. HÂLET : Durum, hâl, vaziyet, keyfiyet. HAYAT-I İÇTİMÂİYE : Sosyal hayat, toplum hayatı. İNTİŞAR : Yayılmak, dağılmak; üremek İŞÂRÂT-I GAYBİYE : Gaybî olarak verilen işâretler. KÁNUN-U ESÂSÎ : Anayasa. KEMÂLÂT : Olgunluklar, mükemmellikler, faziletler. KUR'ÂN-I HAKÎM : Her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur'ân. KÜFR-Ü MUTLAK : Kesin ve tam bir inkâr. LİSAN-I TÜRKÎ : Türkçe. MEDÂR : Sebep, vâsıta, vesîle. Yörünge. MU'CİZE : Benzerini yapmaktan insanların âciz kaldığı şey. MU'CİZE-İ MÂNEVİYE : Mânevî mu'cize. Mânâ bakımından mu'cize. MUHÂFAZA : Korumak. ŞAKİRD : f. Talebe, çırak. TEFESSÜH : Bozulma, çürüme, kokup dağılma. VESÎLE : Sebep, vasıta, fırsat, bahane. VİCDÂN : İnsanın içindeki iyiyi kötüden ayırabilen ve iyilik etmekten lezzet duyan ve kötülükten elem alan mânevî bir his. |