Konu Başlığı: Risale-i Nur'dan mühim birkaç vecize Gönderen: Zehibe üzerinde 06 Mart 2010, 12:37:39 (http://www.risalehaber.com/images/news/61929.jpg) Bismillahirrahmanirrahim • Hevesat-ı nefsaniyeyle erkeklerin karılaşması, karıların hayasızlıkla erkekleşmesine sebeptir. • Merak, ilmin hocasıdır. • İhtiyaç, medeniyetin üstadıdır. • Sıkıntı, sefahetin muallimidir. • Acz, muhalefetin menşeidir. • Zaaf, gururun madenidir. • Sığar-ı nefs, tekebbürün menbaıdır. • Tenasüp, tesanüdün esasıdır. • Temasül, tezadın sebebidir. • Müsavatsız adalet, adalet değildir. • Gayr-ı meşru muhabbetin âkıbeti, mükâfatı, mahbubun gaddârâne adâvetidir. * (Sunuhat sh. 74) * Avrupa'ya muhabbetimiz gibi. Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: ÂCZ : Güçsüzlük, kudretsizlik. ADÂVET : Düşmanlık, kin. ÂKIBET : Son, netice. GADDARÂNE : Zâlimcesine, hiddet ederek. GAYR-I MEŞRU' : Allah'ın rızâsına uymayan, şeriat hârici, kanunsuz iş. HEVESÂT-I NEFSANİ : Nefsin gelip geçici çirkin istekleri, arzuları. MÂDEN : Asıl, esas, kaynak; menbâı. MAHBÛB : Sevgili, sevilen, muhabbet edilen. MENBÂ : Kaynak, merkez. MENŞE : Birşeyin çıktığı yer, kaynak. MERAK : Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. MUALLİM : Öğretmen, ilim öğreten. MUHABBET : Sevgi, sevmek. MUHÂLEFET : Karşı gelme. Karşı fikir. MÜKÂFAT : Ödül. MÜSÂVÂT : Eşitlik. SEFÂHET : Zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkünlük. SIĞAR-I NEFİS : Kişinin küçüklüğü. Karakter bozukluğu. TEKEBBÜR : Kibirlenme, kendini büyük sayma. TEMÂSÜL : Birbirine benzeme. TENÂSÜB : Uygunluk, uyma, tutma; yakınlaşma. TESÂNÜD : Dayanışma, birbirini destekleme. TEZÂD : Ters. Birbiriyle zıt. ÜSTAD : İlim veya sanatta üstün olan kimse, usta, sanatkar, muallim. VECÎZE : Özlü sözler. Kısa ve mânidar sözler. ZAAF : Zayıflık, iktidarsızlık, kudretsizlik. Konu Başlığı: Ynt: Risale-i Nur'dan mühim birkaç vecize Gönderen: Mehmedi üzerinde 13 Mart 2010, 00:26:05 Bu güzel hakikatlar için teşekkürler Allah razı olsun.
Konu Başlığı: Ynt: Risale-i Nur'dan mühim birkaç vecize Gönderen: Mehmedi üzerinde 13 Mart 2010, 00:27:18 Düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur; düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmandır. İhsan-ı İlahiden fazla ihsan, ihsan değildir. Her şeyi, olduğu gibi tavsif etmek gerektir. Herşeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir, göz ise maneviyatta kördür. |