๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 18 Ağustos 2010, 13:20:31



Konu Başlığı: Rahîm ismine îsal olmak
Gönderen: Sefil üzerinde 18 Ağustos 2010, 13:20:31
Risale-i Nurda geçen şu cümleyi açıklar mısınız: “Şefkat dahi aşk gibi, belki daha keskin ve daha geniş bir tariktir ki, Rahîm ismine îsal eder.” (Sözler)


Şefkat, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin “acz, fakr, şefkat, tefekkür” yolu olarak tarif ettiği, iman ve Kur’an hizmetinin dört rüknünden biridir. İnsanı “Rahîm ismine îsal” eden en büyük bir vesiledir.

Rahîm ismine kâmil mânâda mazhariyet, insanlara iyiliklerin en büyüğü olan iman vadisinde yardımcı olmakla, onları ebedî azaptan kurtarıp sonsuz bir saadete kavuşturmak için bütün himmet ve gayretiyle çalışmakla gerçekleşir. Allah Resûlü (asm.) bu mânânın en ileri temsilcisidir. O, müşrikleri tebessümüyle ezer, affıyla mahveder, tevazuuyla küçültür, faziletiyle öldürürdü. Onun bu engin şefkati karşısında, kendinden geçenler, eriyip tükenenler, “ölmeden evvel ölür” ve “ashab” olarak dirilirlerdi. Ama, o engin şefkate karşı koymakta direnenlere, o şefkat timsali üzülmekten başka ne yapabilirdi!?..

O, müşrikleri tevhide davet eder, onların cehennem azabından kurtulmaları için bütün himmetiyle, en ağır ve dayanılmaz şartlar altında gayret gösterirdi. Ama, şirkin de amansız düşmanıydı.

Nitekim, Cenâb-ı Hak da en büyük cürüm, en ileri cinayet olarak şirki göstermiş. “Allah şirki asla bağışlamaz. Bundan başkasını ise dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa Sûresi, 48) buyurmuş ama, kendisine ortak koşan o bedbahtların kurtuluşu için de kitap inzal etmiş ve sevgili Habibini (asm.) hakkı tebliğ ile vazifelendirmişti. Biz de O Resûl-ü Kerim’in (asm.) ümmeti olarak, şefkatle cihazlanmalı ve inanmayanları imana, şirke düşenleri de tevhide davet etmeliyiz.

Malûmdur ki, kâfire düşmanlık küfrü içindir. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, “Bir insan zâtı için sevilmez, sıfatı için sevilir.” (Münazarat)

O halde biz, kâfirin küfür sıfatına düşman olacak, o sıfatı taşıdığı için de onu sevmeyeceğiz. Ama onun, salâhına, necatına, hidayetine şefkat ile gayret edeceğiz.

***

Bununla birlikte, her şey gibi şefkatin de bir ölçüsü vardır. Bu ölçüyü aşan şefkat, şefkat olmaktan çıkar ve kaderi tenkit yoluyla insanı dalâlete götürebilir. Böyle bir tehlikeye düşmemek için Risale-i Nurdaki şu hakikatları kalbimizin en derin köşelerine kadar zerk etmeliyiz:

“Allah’ın rahmetinden fazla rahmet edilmez. Allah’ın gadabından fazla gadab edilmez.” (Sözler)

“Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmeten-lil-Âlemîn olan Zâtın (asm.) mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir.”

 (Kastamonu Lâhikası)