๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 12 Ağustos 2010, 12:27:26



Konu Başlığı: Oruç şükür içindir
Gönderen: Zehibe üzerinde 12 Ağustos 2010, 12:27:26
(http://www.risalehaber.com/images/news/70986.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim

İKİNCİ NÜKTE

Ramazan-ı Mübareğin savmı, Cenâb-ı Hakkın nimetlerinin şükrüne baktığı cihetle, çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

Birinci Sözde denildiği gibi, bir padişahın mutfağından bir tablacının getirdiği taamlar bir fiyat ister. Tablacıya bahşiş verildiği hâlde, çok kıymettar olan o nimetleri kıymetsiz zannedip onu in'âm edeni tanımamak nihayet derecede bir belâhet olduğu gibi; Cenâb-ı Hak, hadsiz envâ-ı nimetini nev-i beşere zemin yüzünde neşretmiş, ona mukabil, o nimetlerin fiyatı olarak şükür istiyor.

O nimetlerin zâhirî esbabı ve ashabı, tablacı hükmündedirler. O tablacılara bir fiyat veriyoruz, onlara minnettar oluyoruz. Hattâ, müstehak olmadıkları pek çok fazla hürmet ve teşekkürü ediyoruz. Halbuki, Mün'im-i Hakikî, o esbabdan hadsiz derecede, o nimet vasıtasıyla şükre lâyıktır.

İşte Ona teşekkür etmek, o nimetleri doğrudan doğruya Ondan bilmek, o nimetlerin kıymetini takdir etmek ve o nimetlere kendi ihtiyacını hissetmekle olur.

İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakikî ve hâlis, azametli ve umumî bir şükrün anahtarıdır.

Çünkü, sair vakitlerde mecburiyet tahtında olmayan insanların çoğu, hakikî açlık hissetmedikleri zaman, çok nimetlerin kıymetini derk edemiyor. Kuru bir parça ekmek, tok olan adamlara, hususan zengin olsa, ondaki derece-i nimet anlaşılmıyor. Halbuki, iftar vaktinde, o kuru ekmek, bir mü'minin nazarında çok kıymettar bir nimet-i İlâhiye olduğuna kuvve-i zâikası şehadet eder. Padişahtan tâ en fukaraya kadar herkes, Ramazan-ı Şerifte o nimetlerin kıymetlerini anlamakla bir şükr-ü mânevîye mazhar olur.

Hem gündüzdeki yemekten memnûiyeti cihetiyle, "O nimetler benim mülküm değil. Ben bunların tenâvülünde hür değilim. Demek başkasının malıdır ve in'âmıdır; Onun emrini bekliyorum" diye, nimeti nimet bilir, bir şükr-ü mânevî eder.

İşte, bu suretle oruç çok cihetlerle hakikî vazife-i insaniye olan şükrün anahtarı hükmüne geçer. (Mektubat Ramazan Risalesi sh. 388)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

SAVM : Oruç.
TAAM : Yemek, yiyecek, gıdâ.
İN'AM : Nîmet vermek, ihsan etmek.
BELÂHET : Ahmaklık, düşüncesizlik, ne yaptığını iyi bilememek.
ENVÂ-I NÎMET : Nîmet çeşitleri, türleri; çeşit çeşit nîmet.
NEV'-İ BEŞER : İnsanlar, beşer nev'i.
ZÂHİRÎ : Görünüşte, dıştan, maddî yüze ait.
ESBÂB : Sebepler.
ASHÂB : Sahipler, arkadaşlar.
MÜN'İM-İ HAKİKÎ : Gerçek nîmet verici olan Allah.
ŞÜKR : (Şükür) Allah'ın (C. C.) nimetlerine karşı memnunluk göstermek. Allah'a teşekkür.
RAMAZAN-I ŞERİF : Mübârek Ramazan.
KUVVE-İ ZÂİKA : Tat alma duyusu; dil.
ŞAHADET : (Şehâdet) Şâhidlik. * Bir şeyin doğruluğuna inanmak ve ona şahit olmak
MAZHAR : Nâil olma, şereflenme, kavuşma, ortaya çıkma ve görünme yeri.
MEMNÛİYET : Yasaklılık, yasaklanmış olma.
TENÂVÜL : Yiyip içmek, birşeyi almak.