๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 18 Ağustos 2009, 16:23:59



Konu Başlığı: Ölmüş dehşetli adamın iç yüzünün anlaşılması için
Gönderen: Zehibe üzerinde 18 Ağustos 2009, 16:23:59
(http://www.risalehaber.com/images/news/60516.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim
(http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/kulliyat/images/books/sozl1/b635.gif)
Aziz, sıddık kardeşlerim,

(http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/kulliyat/images/books/sual1/b874.gif) (Allah'ın, kullarını sevkettiği ve onlar için seçtiği her şeyde hayır vardır) sırrıyla, bu mes'elemizin tehiri hayırdır. Çünkü bütün mekteplerde ve dairelerde ve halkta, o ölmüş dehşetli adamın muhabbeti telkin ediliyor. Bu hal ise, âlem-i İslâma ve istikbale pek elîm ve acı bir tesiri olacaktı.

Şimdi ihtiyarımızın haricinde, onun mahiyeti ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların ellerine katî hüccetler gösteren ve ispat eden Risale-i Nur geçmesi, kemâl-i merak ve dikkatle okunması öyle bir hadisedir ki, bizler gibi binler adam hapse girse, hattâ idam olsalar, din-i İslâm cihetiyle yine ucuzdur.

Hiç olmazsa küfr-ü mutlaktan ve irtidattan en mütemerridleri bir derece kurtarır, meşkûk bir küfre çıkarır, mağrurâne ve cüretkârâne tecavüzlerini tâdil eder.

Mahkemede son söz olarak yüzlerine söylediğim bu cümle, "Milyonlar kahraman başlar feda oldukları bir kudsî hakikate başımız dahi feda olsun" ile, bizim nihayete kadar sebat edeceğimizi dâvâ etmişiz. Bu dâvâdan vazgeçilmez. İçinizde vazgeçecek yok ümit ediyorum. Madem şimdiye kadar sabrettiniz, "Daha kısmetimiz ve vazifemiz bitmedi" diye tahammül ve sabrediniz. Her halde Meyvedeki katî hüccetlerle kabil-i inkâr olmayan idam-ı ebedî ve nihayetsiz haps-i münferit mesleğini müdafaa etmek için Risale-i Nur'a karşı anûdâne hareket edilmeyecek, belki musalâha veya mütareke çaresi aranılacak. (http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/kulliyat/images/books/sual1/b875.gif) (Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır. Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 6:298, Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2:21.)

(Şualar, On Üçüncü Şuâ, 298)

SÖZLÜK:
TEHİR : Ertelemek.
ELÎM : Acı veren, çok acıklı, üzüntü veren.
MÂHİYET : Birşeyin aslı, içyüzü, esâsı.
KATÎ : Kesin.
HÜCCET : Senet, vesika, delil; bir iddiânın doğruluğunu ispat için gösterilen belge.
KEMÂL-İ MERAK : Tam bir merak.
KÜFR-Ü MUTLAK : Kesin ve tam bir inkâr.
İRTİDAT : Dinden çıkmak.
MÜTEMERRİD : İnatçı, dik kafalı, hakkı kabul etmekte direnen.
MEŞKUK : Şüpheli.
TÂDİL : Aslına zarar vermeden değiştirme, düzeltme.
KÁBİL-İ İNKÂR : İnkârı mümkün.
HAPS-İ MÜNFERİD : Tek başına hapis; hücre hapsi.
ANÛDÂNE : İnat edercesine, inad ederek.
MUSÂLÂHA : Barışma, kırgınlığı ortadan kaldırma, karşılıklı anlaşma.
MÜTAREKE : Ateşkes. Karşılıklı olarak anlaşıp silah ve kuvveti bırakmak.