๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 09 Haziran 2009, 22:35:06



Konu Başlığı: O’nun (sav) ardından ağlayan kuru ağaç
Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Haziran 2009, 22:35:06
(http://www.risalehaber.com/images/news/58493.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim

Mescid-i Şerif-i Nebevîde, kuru direğin büyük bir cemaat içinde, muvakkaten firak-ı Ahmedîden (a.s.m.) ağlaması, beyan ettiğimiz mucize-i şeceriyenin misallerini hem teyid eder, hem kuvvet verir.

Çünkü o da ağaçtır, cinsi birdir. Fakat şunun şahsı mütevatirdir. Öteki kısımlar, herbirinin nevi mütevatirdir; cüz'iyatları, misalleri, çoğu sarih tevatür derecesine çıkmıyor.

Evet, Mescid-i Şerifte, hurma ağacından olan kuru direk, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hutbe okurken ona dayanıyordu. Sonra minber-i şerif yapıldığı vakit, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm minbere çıkıp hutbeye başladı. Okurken, direk deve gibi enin edip ağladı; bütün cemaat işitti. Tâ Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm yanına geldi, elini üstüne koydu, onunla konuştu, teselli verdi, sonra durdu.-1-
Şu mucize-i Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, pek çok tariklerle, tevatür derecesinde nakledilmiştir.

Evet, Kuru hurma direği mucizesi çok münteşir ve meşhur ve hakikî mütevatirdir. Sahabelerin bir cemaat-i âlisinden on beş tarikle gelip, Tâbiînin yüzer imamları o mucizeyi, o tariklerle, arkadaki asırlara haber vermişler. Sahabenin o cemaatinden ulema-i Sahabe namdarları ve rivayet-i hadisin reislerinden Hazret-i Enes ibni Mâlik (hâdim-i Nebevî), Hazret-i Câbir bin Abdullahi'l-Ensârî (hâdim-i Nebevî), Hazret-i Abdullah ibni Ömer, Hazret-i Abdullah bin Abbas, Hazret-i Sehl bin Sa'd, Hazret-i Ebu Saidi'l-Hudrî, Hazret-i Übey ibni'l-Kâ'b, Hazret-i Büreyde, Hazret-i Ümmü'l-mü'minîn Ümmü Seleme gibi meşâhir-i ulema-i Sahabe ve rivayet-i hadisin rüesaları gibi, herbiri bir tarikin başında, aynı mucizeyi ümmete haber vermişler. Başta Buharî, Müslim, kütüb-ü sahiha, arkalarındaki asırlara o mütevatir mucize-i kübrâyı tarikleriyle haber vermişler.

İşte, Hazret-i Câbir tarikinde der ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hutbe okurken, Mescid-i Şerifte Heninülciz denilen kuru direğe dayanıp okurdu. Minber-i şerif yapıldıktan sonra, minbere geçtiği vakit, direk tahammül edemeyerek, hamile deve gibi ses verip inleyerek ağladı. Hazret-i Enes, tarikinde der ki: Camus gibi ağladı, mescidi lerzeye getirdi. Sehl ibni Sa'd, tarikinde der: Hem onun ağlaması üzerine, halklarda ağlamak çoğaldı. Hazret-i Übeyy ibni'l-Kâ'b, tarikinde diyor: Hem öyle ağladı ki, inşikak etti.

Diğer bir tarikte, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti: "Onun mevkiinde okunan zikir ve hutbedeki zikr-i İlâhînin iftirakındandır ağlaması."
Diğer bir tarikte, ferman etmiş: "Ben onu kucaklayıp teselli vermeseydim, Resulullahın iftirakından kıyamete kadar böyle ağlaması devam edecekti."

Hazret-i Büreyde, tarikinde der ki: Ciz' ağladıktan sonra, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm elini üstüne koyup ferman etti: "İstersen seni eski yerine nakledeyim. Orada kök salar, büyüyüp gelişirsin, yaprakların tazelenir ve defalarca meyve verirsin. Eğer Cenneti istersen seni Cennette dikeyim; orada meyvelerinden Allah'ın sevgili kulları yer."
Sonra o ciz'i dinledi, ne söylüyor. Ciz' söyledi; arkadaki adamlar da işitti: "Cennette beni dik ki, benim meyvelerimden, Cenâb-ı Hakkın sevgili kulları yesin. Hem bir mekân ki, orada beka bulup, çürümek yoktur." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti: "Öyle yaptım."

Sonra ferman etti: “Baki yurdu fani dünyaya tercih etti.”

İlm-i kelâmın büyük imamlarından meşhur Ebu İshak-ı İsferânî naklediyor ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm direğin yanına gitmedi. Belki direk onun emriyle onun yanına geldi. Sonra emretti, yerine döndü.

Hazret-i Übey ibni Kâ'b der ki: Şu hadise-i harikadan sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm emretti ki, "Direk minberin altına konulsun." Minberin altına konuldu-tâ Mescid-i Şerifin tamiri için hedm edilinceye kadar. O vakit Hazret-i Übeyy ibni Kâ'b yanına aldı; çürüyünceye kadar muhafaza edildi. (Mektubat 19. Mektup 131)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

MESCİD-İ ŞERÎF : Mescid-i Nebevî; Peygamberimizin câmisi.
MİNBER-İ ŞERİF : Peygamberimizin (a.s.m.) şereflendirdiği minber.
HUTBE : Cuma günleri minberden cemaate okunan ve dinlenilmesi Cumanın farzlarından olan İlâhî emir ve yasakların hatırlatılması.
MU'CİZE : Benzerini yapmaktan insanların âciz kaldığı şey.
TARÎK : Yol, tarz, usul, vâsıta, meslek.
TEVÂTÜR : İçinde yalan ihtimâli bulunmayan ve birbirlerine kuvvet veren haberlerden oluşan büyük bir topluluğa ait haber.
MÜNTEŞİR : Yayılmış, dağılmış; intişar eden, gelişen.
TÂBİÎN : Peygamberimizi (a.s.m.) sağ iken görmüş olan mü'minlerle, yâni sahabilerle görüşmüş ve onlardan ders almış olan salih Müslümanlar.
ULEMÂ : Alimler, bilginler.
İBNİ : Oğlu.
HÂDİM-İ NEBEVÎ : Peygamberin hizmetkârı.
MEŞÂHİR-İ ULEMÂ-İ SAHÂBE : Meşhûr olan âlim sahâbeler.
RÜESÂ : Reisler, başkanlar.
KÜTÜB-Ü SAHİHA : Naklettikleri bilgilerin doğrulu kesin olan kitaplar.
TAHAMMÜL : Sabretme, katlanma, dayanma.
LERZE : Titreme, titreyiş.
İNŞİKÁK : Parçalanma, kırılma.
İFTİRAK : Ayrılmak, dağılmak.
CİZ' : Ağaç kütüğü.
HEDM : Yok etme, yıkma, bozma, ortadan kaldırma.



Konu Başlığı: Ynt: O’nun (sav) ardından ağlayan kuru ağaç
Gönderen: Ceren üzerinde 18 Mart 2018, 15:16:24
Esselamu aleyküm.Bir kuru ağaç gibi bir dal parçası gibi peygamber efendimizin yolunda giden ona salavat getirip onun şefaatine rahmetine nail olan kullardan eylesin rabbim bizleri ...


Konu Başlığı: Ynt: O’nun (sav) ardından ağlayan kuru ağaç
Gönderen: Sevgi. üzerinde 16 Nisan 2018, 06:31:08
Aleyküm Selâm. Rabbim bizleri Peygamber Efendimize hayırlı ümmet eylesin. Aminnn ecmain