> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Nurdan Damlalar > Nur’un ilk kahramanları 1
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Nur’un ilk kahramanları 1  (Okunma Sayısı 433 defa)
06 Eylül 2010, 22:25:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 06 Eylül 2010, 22:25:07 »



Nur’un ilk kahramanları (1)

Bedîüzzaman Hazretleri Barla’ya sürgün edildiğinde yalnızlık ve kimsesizlik içindeydi. Allah bu gurbet içinde onun yardımına “elmas kalemli, cesedleri muhtelif ruhları müttehid” olan Barla kahramalarını yetiştirdi.

Muhâcir Hafız Ahmed (1894-1948)

Bedîüzzaman Hazretleri’nin ilk talebelerinden olan Muhâcir Hafız Ahmed Efendi, Barla’da Üstad Hazretlerini evinde ilk misafir eden kimse olma şerefine erişmiştir.

Bedîüzzaman Hazretleri Barla’ya ilk geldiğinde 20 gün kadar Muhâcir Hafız Ahmed’in evinde kalmıştır.

Üstad Hazretlerinin medresesinin bitişiğindeki Yokuşbaşı Mescidi’nin imamı olan bu zat, sekiz sene sadakatle Üstad hazretlerinin hizmetinde bulunmuştur.

Üstad Hazretleri, Emirdağı’nda bulunduğu sırada Şamlı Hafız Tevfik ağabeyden aldığı bir mektupta Muhâcir Hafız Ahmed ağabeyin vefat haberini almış ve şunları söylemiştir:

“Muhâcir Hafız Ahmed'in dünyadan göçmesi, aynen Abdurrahman gibi beni çok sarstı, ağlattırdı.[اِنَّا لِلّٰهِ وَ اِنَّا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ] dedirtti. Binler rahmet onun ruhuna insin, âmîn! Kabri de hanesi gibi Kur'ân ve Nur'un bir menzili olsun, âmîn! Şüphem kalmadı ki; bu zahir sadâkat kerameti, Nurcuların imanla kabre gireceklerini isbat ediyor ve hüsn-i hâtimeye mazhardırlar.” (Emirdağı Lahikası)

Sıddık Süleyman Kervancı (1898-1965)

Barlalı olan ve geçimini çiftçilikle sağlayan Süleyman Efendi, Bedîüzzaman Hazretlerinin Barla’ya sürgününde kendi işini bırakıp Üstad’ın hizmetine koşan ilk isimlerden olmuştur. Üstad Hazretlerinin Barla’da bulunduğu sekiz sene boyunca bir kez dahi onu gücendirmeden sadakatle hizmetinde bulunmuştur. Süleyman ağabey, Bedîüzzaman hazretlerinin her hususî işini ve kitabetini kemal-i şevk ile minnet etmeyerek, mukabilinde birşey kabul etmeden, kemal-i sadâkatla yapmıştır. Bu sadık hizmetlerine mukabil kendisine “Sıddık Süleyman” ünvanını veren Bedîüzzaman Hazretleri Süleyman ağabeyin hizmetleri için şunları söylemiştir:

“Süleyman sekiz sene, benim gibi asabî, hiddetli bir âdemi hiç bir vakit gücendirmeden, hiç bir menfaat-ı maddî mukâbilinde olmayarak, kendi işini bırakıp, kemal-i sadâkatla lillah için hizmeti bu köyce malûmdur. Böyle bir âdemle bu köy değil, belki bu vilâyet iftihar etmeli. Bu tarz ahlâk bu zamanda bulunması, medar-ı ibrettir.” (Barla Lahikası)

Çavuş Abdullah Yavaşer (1892-1960)

Bedîüzzaman Hazretlerine Barla’da komşuluk yapan Abdullah Çavuş, uzun seneler Üstad’a hizmet etmiş, Denizli hapsinde de Üstad Hazretleriyle beraber bulunmuştur.

“Benim istirahatımı te’min etmek köyün borcu idi. Bu köy namına Cenab-ı Hak onu (Sıddık Süleyman) ve Mustafa Çavuş'u ve Muhâcir Hâfız Ahmed'i ve Abdullah Çavuş'u bana ihsan etti.” (Barla Lahikası)

Şamlı Hafız Tevfik (1887-1965)

Barla’da Çenginir Camiinde imam hatiplik yapan Şamlı Hafız Tevfik ağabey, Bedîüzzaman Hazretlerinin Barla’ya gelmesiyle onun hizmetine koşan mübarek kahramanlardan birisidir. Üstad Hazretlerine talebe olmuş ve Nur’un kâtipliğini yapmıştır. Risâlelerin tesvid (müsvedde) ve tebyizinde (temize çekme) çok hizmetleri geçmiştir.

Refikası Zehra Hanım da çok büyük fedakârlıklar göstererek eşinin hizmetlerine destek olmuştur. Üstad Hazretleri bir mektubunda “Risâle-i Nur'un te'lifi başında, başkâtib Şamlı Hâfız Tevfik'in haremi merhume Zehra, ben Barla'da iken, Şamlı Hâfız Risâle-i Nur'u yazmasına çalışmak için o merhume, Hâfız'ın bedeline belinde odun taşımakla odun getiriyordu ve Hâfız'ın işlerini görüyordu. Tâ nurları yazsın.” (Kastamonu Lahikası) diyerek bu mübarek hanımı zikretmiştir.

Albay Hulusi Yahyagil (1895-1986)

Hulusi ağabey, Bedîüz-zaman Hazretleriyle yüzbaşı rütbesiyle Eğirdir’de görev yaparken tanışmış ve Üstad hazretlerinin ilk talebelerinden olma şerefine mazhar olmuştur.

Bedîüzzaman Hazretlerinin “hakiki talebem ve ciddi arkadaşım” sitayişine mazhar olmuş ve Risâle-i Nur’un talebelik, kardeşlik ve dostluk dairelerinin hepsinde yüksek mertebe kazanmıştır. Yazdığı mektupların bir kısmı, Risâle-i Nur eczaları içerisine dâhil edilmiştir. Risâle-i Nur’u kendi malı gibi kabul etmiş ve uzun seneler nurlara hizmetle şereflenmiştir.

Üstad Hazretlerine biraderzadesi Abdurrahman’ın vefatında büyük teselli olan Hulusi ağabey Üstad hazretleri tarafından “Nurlara Abdurrahman misal” varis tayin etmiştir.

“Hulûsi Bey benim yegâne manevî evlâdım ve medar-ı tesellim ve hakikî vârisim ve bir deha-yı nuranî sahibi olacağı muhtemel olan biraderzadem Abdurrahman'ın vefatından sonra, Hulûsi aynen yerine geçip o merhumdan beklediğim hizmeti, onun gibi îfaya başlamasıyla…” (Barla Lahikası)

Hoca (Santral) Sabri Arseven (1893-1954)

Bedîüzzaman Hazretleri ile Eğirdir’in Bedre köyünde imamlık yaptığı zamanlarda tanışmıştır. Büyük bir âlim ve hafız olan Sabri ağabey Üstad’ın yazdığı eserleri yurdun dört bir tarafına dağıtma ve tashih için gelen eserleri de Üstad’a ulaştırma gibi mühim bir işle vazifeliydi. Bu önemli vazifesinden dolayı Üstad hazretleri ona  “Santral Sabri” ünvanını vermiştir.

Hulusi ağabey gibi Bedîüzzaman Hazretlerinin “hakiki talebem ve ciddi arkadaşım” sitayişine mazhar olmuştur.

Bedîüzzaman Hazretleri Sabri ağabey için şöyle der:

“Sabri de ise fıtraten bende mevcud has bir nişan var. Bütün gezdiğim yerde kimsede görmedim. Sabri'de aynı nişan-ı fıtrî var. Bütün talebelerim içinde, karabet-i nesliyeden daha ziyade bir karabet kendinde hissetmiş. Ve şu havalide en az ümid ettiğim ve o da geç uyandığı halde en ileri gittiği bir işarettir ki; o da bir Hulûsi-i Sânidir, müntehabdır. Cenab-ı Hak tarafından bana talebe ve hizmet-i Kur'ânda arkadaş tayin edilmiştir.” (Barla Lahikası)

Hafız Ali Ergün (1898-1944)

Hafız Ali ağabey Isparta’nın İslam köyündendir. Üstad Hazretleriyle tanışmadan önce imamlık yapıp talebe yetiştiriyordu. Risâle-i Nur’un çoğaltılmasında ciddi vazifeler yapmış sadık, sebatkar bir Nur kahramanı olan Hafız Ali ağabeye Bedîüzzaman hazretleri “Nur Fabrikasının sahibi” ünvanını vermiştir.

Üstad Hazretleri mektuplarında kendisine “ikinci Sabri, Risâletü'n-Nur'un fa'al merkezi olan Hâfız Ali” diye sitayişte bulunmuştur.

Hafız Ali ağabey, Üstad’ına canını feda etmeyi; “borç ödemek” telakki edip “bir ağacın yükselmesi için alttaki budakların budanması, ağacı muzır hayvanattan kurtarıp istenilen neticeye yaklaştırır” diyerek 1944 tarihinde Denizli’de Üstad’ına bedel canını feda emiş, şehadet mertebesiyle ebedi âleme göç etmiştir.

Bedîüzzaman Hazretleri Hafız Ali ağabeyin vefatıyla çok müteessir olmuş ve onun hizmetlerini daima yad etmiştir.

“Ben merhum Hâfız Ali'yi unutamıyorum. Onun acısı beni sarsıyor. Eski zamanlarda bazan böyle fedakâr zâtlar kendi dostu yerine ölüyorlardı. Zannederim o merhum benim yerimde gitti. Eğer Onun fevkalâde hizmetini sizler gibi o sistemde zâtlar yapmasa idi Kur'ân’a ve İslâmiyete büyük bir zayiat olurdu. Ben onun vârisleri olan sizleri tahattur ettikçe o acı gidiyor. Bir inşirah geliyor.” (Şuâlar)

Hakkı Tığlı (1875-1968)

Hulusi ağabeyin yakın arkadaşlarından olan Hakkı ağabey de Bedîüzzaman Hazretlerinin ilk talebelerindendir. Hazret, Hulusi ağabeye yazdığı bir mektubunda “Kardeşim, şu gurbet, esaret, yalnızlık vahşetinde Şeyh Mustafa, Hakkı Efendi, sen ve Hüseyin Efendi gibi nurlu dostlarla ünsiyet edip teselli buluyorum.” (Barla Lahikası) diyerek bu talebelerinin kendisi için ne kadar kıymetli olduğunu ifade etmiştir.

Yine Hulusi ağabeye yazdığı mektublarında; “Hakkı Efendi'ye söyle ki, o da kardeşim Abdülmecid yerinde kendini anlasın ve onun vazifesiyle mükellef olduğunu bilsin.”, “Sen ve Hakkı Efendi benim için yüz ciddî talebe hükmüne geçtiniz.” diyerek Risâle-i Nur hizmetinde Hakkı ağabeye ne kadar değer verdiğini ifade etmiştir.

Abdullah Kula (1901 – 1987)

Abdullah Çavuş Barla döneminde, Bedîüzzaman Hazretlerinin telif ettiği eserleri dağıtmakla vazifeliydi. Nur fabrikasının merkezi olan İslamköy’den postacılık vazifesini üstlenen Abdullah Çavuş olmuştur. Bedîüzzaman hazretleri mektuplarında Abdullah Çavuş’tan “Risâle-i Nur’un postacısı mübarek Abdullah” diye bahsetmektedir.

“İslâmköy'lü Abdullah, Hâfız Ali zamanında Risâle-i Nur'a çok hizmet etmiştir.” (Emirdağı Lahikası)

 

Ayşegül Hilal BERRAK
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Nur’un ilk kahramanları 1
« Posted on: 24 Nisan 2024, 07:50:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Nur’un ilk kahramanları 1 rüya tabiri,Nur’un ilk kahramanları 1 mekke canlı, Nur’un ilk kahramanları 1 kabe canlı yayın, Nur’un ilk kahramanları 1 Üç boyutlu kuran oku Nur’un ilk kahramanları 1 kuran ı kerim, Nur’un ilk kahramanları 1 peygamber kıssaları,Nur’un ilk kahramanları 1 ilitam ders soruları, Nur’un ilk kahramanları 1önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes