Konu Başlığı: Nur şakirtleri az zahmetle çok hizmet beklemesin Gönderen: Zehibe üzerinde 24 Haziran 2010, 18:34:51 (http://www.risalehaber.com/images/news/65442.jpg) Bismillahirrahmanirrahim Aziz, sıddık kardeşlerim, Size, şahsıma ait birkaç meseleyi beyan etmek kalbime ihtar edildi. Evvelâ: Bazı has kardeşlerim şahsıma hizmette dikkatsizlik ettiklerinden, onların bana karşı acımasını noksan gördüğümden bazan hiddet ve tekdir ettiğim vakit kalbime geldi ki: O biçareler ziyade hüsn-ü zanla tahmin ediyorlar ki, “Üstadımız istese belki bazı ruhanîler, cinnîler de hizmet edecekler, belki ediyorlar. Hizmet-i Nuriyede inayetin aşikâre cilvesi gösteriyor ki, onun şahsının perişaniyetine meydan verilmiyor ve şefkatimize muhtaç değil” diye, hizmette bazı kusurları oluyor. Hattâ bugün de birisi araba getirecekti; dikkatsizlik yüzünden ben yayan çıktım, bir saatte on saat kadar zahmet çektim. Ben de birkaç gün evvel böyle kusuru yapanlara demiştim, tekrar edeceğim. Siz de dinleyiniz: Nasıl ki Risale-i Nur’u ve hizmet-i imaniyeyi, dünyevî rütbelerine ve şahsım için uhrevî makamlarına âlet yapmaktan sırr-ı ihlâs şiddetle beni men ettiği gibi; öyle de, Kendi şahsımın istirahatine ve dünyevî hayatımın güzelce, zahmetsiz geçmesine, o hizmet-i kudsiyeyi âlet yapmaktan cidden çekiniyorum. Çünkü, uhrevî hasenatın bâki meyvelerini fâni hayatta cüz’î bir zevk için sarf etmek, sırr-ı ihlâsa muhalif olmasından, kat’iyen haber veriyorum ki, târikü’d-dünya ehl-i riyâzetin arzu ve kabul ettikleri ruhânî, cinnî hüddamlar bana hergün, hem aç olduğum zamanda ve yaralı olduğum vakitte en güzel ilâç getirseler, hakikî ihlâs için kabul etmemeye kendimi mecbur biliyorum. Hattâ berzahtaki evliyadan bir kısmı temessül edip bana helva baklavaları hizmet-i imaniyeye hürmeten verseler, yine onların elini öpüp kabul etmemek ve uhrevî, bâkî meyvelerini dünyada fâni bir surette yememek için, nefsim de kalbim gibi kabul etmemeye rıza gösteriyor. Fakat kast ve niyetimiz olmadan, inayet cihetinde gelen bereket gibi ikrâmât-ı Rahmâniye, hizmetin makbuliyetine bir alâmet olduğundan, nefs i emmâre karışmamak şartıyla ruhumla kabul ederim. Her neyse, bu mesele bu kadar kâfi. Saniyen: Eski Harb-i umumîde Pasinler Cephesinde şehid merhum Molla Habib’le beraber Rusya’ya hücum niyetiyle gidiyorduk. Onların topçuları bir iki dakika fasılayla bize üç top güllesi atıyordu. Üç gülle tam başımızın iki metre üstünden geçip, arkada dere içine saklanan askerimiz görünmedikleri halde geri kaçtılar. Tecrübe için dedim: “Molla Habib, ne dersin, ben bu gâvurun güllesine gizlenmeyeceğim.” O da dedi: “Ben de senin arkandan çekilmeyeceğim.” İkinci top güllesi pek yakınımızda düştü. Hıfz-ı İlâhî bizi muhafaza ettiğine kanaatle Molla Habib’e dedim: “Haydi ileri! Gâvurun top güllesi bizi öldüremez. Geri çekilmeye tenezzül etmeyeceğiz” dedim. Hem Bitlis muhasarasında ve avcı hattında Rusun üç güllesi öldürecek yerime isabet etti. Biri de şalvarımı delip, iki ayağımın arasından geçip o tehlikeli vaziyette sipere oturmaya tenezzül etmemek bir hâlet-i ruhiye taşıdığımdan, arkadan kumandan Kel Ali, Vali Memduh Bey işittiler, “Aman çekilsin veya sipere otursun” dedikleri halde, “Bu gâvurun gülleleri bizi öldürmeyecek” dediğim ve hiçbir ihtiyat ve tedbire ehemmiyet vermeyerek o gençlik zamanında, o zevkli hayatımın muhafazasına çalışmadığım halde, şimdi seksen yaşına girdiğim halde gayet derecede bir ihtiyat ve hayatımı muhafaza, hattâ vesvese derecesinde tehlikelerden çekinmek hâleti acip bir tezat göründüğünden, elbette o gençlik hayatını pervasızca feda etmek, bir iki sene ihtiyarlık ve zevksiz hayatını bu derece muhafaza etmek büyük bir hikmet içindir. Ve iki üç kudsî maksat, içinde vardır: Birincisi: Gizli, gayr-ı resmî ve bir kısım resmî, insafsız düşmanlarımızın desiseleriyle Nur şakirtlerinin bedeline bütün hücumları benim şahsıma ve benimle meşgul olmasına ve bilmeyerek ehemmiyeti benden bilmekle Nur şakirtlerinin bir derece desiselerden ve hücumlardan kurtulmalarına bu ihtiyar ve perişan hayatım vesile olduğundan, Eski Said’in on gençlik hayatı kadar kardeşlerimin hatırı için şimdilik ona muvakkaten ehemmiyet veriyorum. Eğer ben ortadan çekilsem, bana verdiği zahmet, ruhumdan ziyade sevdiğim has kardeşlerime verilecekti. O halde, bir zahmet, yüz adet zahmet olurdu. İkincisi: Gerçi has kardeşlerim herbirisi mükemmel bir Said hükmünde Nura sahiptirler. Fakat ihlâstan sonra en büyük kuvvetimiz tesanüdde bulunduğundan; ve meşreplerin ihtilâfıyla, hapiste olduğu gibi, bir derece tesanüd kuvveti sarsılmasıyla hizmet-i Nuriyeye büyük bir zarar gelmesi ihtimaline binaen; bu biçare ihtiyar hasta hayatım, tâ Lem’alar, Sözler mecmuası da çıkıncaya kadar ve korkaklık ve kıskançlık damarıyla hocaları Nurlardan ürkütmek belâsı def oluncaya kadar ve tesanüd tam muhkemleşinceye kadar o hayatımı muhafazaya bir mecburiyet hissediyorum. Çünkü uzun imtihanlarda mahkemeler, düşmanlarım, benim gizli ve mevcut kusurlarımı göremediklerinden, hıfz-ı İlâhî ile bütün bütün beni çürütemediklerinden, Risale-i Nur’a galebe edemiyorlar. Fakat hayat-ı içtimaiyede çok tecrübelerle mahiyeti bilinmeyen, benim vârislerim genç Said’lerin bir kısmını, Nurun zararına iftiralarla çürütebilirler diye o telâştan bu ehemmiyetsiz hayatımı ehemmiyetle muhafazaya çalışıyorum. Hattâ yanımda bir rovelver varken, ikinci bir kuvvetli rovelver daha tedarik etmeye lüzum gördüm. Düşmanların zehirleri kardeşlerimin duasıyla kırıldıkları gibi, sâir suikastları dahi inşaallah akîm kalacaktır. Ezcümle: İki saat kamer tamamıyla tutulduğu aynı gecede, gizli düşmanlarım Ankara’dan bizden Nur mecmuaları istemeleri üzerine buraya gelen iki adam, birden otuz altı mecmua gönderdiğimizin aynı ikinci gününde tahminlerince daha gönderilmemiş diye, hem o kitaplar nerede olduğunu bilmek ve Afyon’daki resmî ve makam sahibi bir iki masona haber vermek ve taharrî ettirmek ve kilitli olan iki odamda yemek ve içmek kaplarıma zehir atmak için, fevkalâde bir tarzda dama çıkmışlar ve iki odanın herbirinin bir penceresini kırmadan acip bir tarzda açıp içeriye girmişler. Benim yattığım oda ise arkasından sürgülü olmasından bana suikast edememişler. Hıfz-ı İlâhî ve inayet-i Rabbaniye onların eline bir uç vermedi. Ben daha lüzumlu şeyler yazacaktım. Fakat rahatsızlık “Yeter!” dedi. Her vakit ihtiyat, ihlâs, tesanüd, sebat, sarsılmamak ve vazifemizi yapmak ve vazife-i İlâhiyeye karışmamak “sırran tenevveret” düsturuna göre hareket etmek ve telâş ve meyus olmamak lâzım ve elzemdir. Hem tekrar derim: Nur şakirtleri gibi pek az zahmetle pek çok kıymettar hizmet ve pek çok mânevî kazanç elde edenler tarihlerde görülmüyor. Ağır şerait altında bazan bir saat nöbet bir sene ibadet hükmüne geçtiği misilli, inşaallah Nurcuların hizmet-i imaniye ve Kur’âniyedeki saatleri yüzer saat hükmünde hayırlar kazandırır. (Emirdağ Lahikası) Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK: Alâmet : Belirti, İşaret Aşikâre : Açıkça Bâki : Devamlı, Kalıcı, Ölümsüz Berzah : Kabir Âlemi Biçare : Çaresiz Cilve : Görüntü, Yansıma Cinnî : Cin Taifesinden, Cinler Cüz’î : Küçük, Az, Ferdî Dünyevî : Dünya İle İlgili Ehl-İ Riyâzet : Nefsini Kıranlar; Fani Şeylerden Nefsini Çekenler Evliya : Allah Dostları, Veliler Fâni : Geçici Olan, Ölümlü Fasıla : Ara Hakikî : Asıl, Gerçek Hasenat : Sevaplar, İyilikler, Güzellikler Hizmet-İ İmaniye : İman Hizmeti Hizmet-İ Kudsiye : Kutsal Hizmet Hizmet-İ Nuriye : Risale-İ Nur Hizmeti Hüddam : Hizmette Bulunanlar Hürmeten : Saygı Duyarak Hüsn-Ü Zan : Güzel Düşünce İhlâs : İbadet Ve Davranışlarda Sadece Allah Rızasını Gözetme; Samimiyet İkrâmât-I Rahmâniye : Rahmeti Sonsuz Olan Allah Tarafından Gönderilen İkramlar İnayet : Yardım, İhsan, Lütuf Kâfi : Yeterli Kast : Amaç, Hedef Kat’iyen : Kesin Olarak Makbuliyet : Beğenilmeye, Kabul Olunmaya Lâyık Olma Muhalif : Aykırı, Zıt Nefis/Nefs-İ Emmâre : İnsanı Daima Kötülüğe, Hazırdaki Zevk Ve İsteklere Sevk Eden Duygu Pasinler Cephesi : Birinci Dünya Savaşı’nın İlk Çıktığı Sıralarda Erzurum Yakınlarındaki Pasinler Yöresinde Ruslar’a Karşı Açılan Cephe Perişaniyet : Perişanlık Ruhânî : Maddî Yapısı Olmayan Ruh Âlemine Ait Varlık Saniyen : İkinci Olarak Sarf Etmek : Harcamak, Kullanmak Sırr-I İhlâs : İhlâs Sırrı, Özü Suret : Biçim, Şekil Şehid : Allah Yolunda Canını Feda Eden Müslüman Târikü’d-Dünya : Dünyayı Terk Eden Temessül Etmek : Belirmek, Görünmek Uhrevî : Ahirete Ait Acip : Acayip, Şaşırtıcı Bedel : Karşılık Biçare : Çaresiz Binaen : Dayanarak, Dolayı Desise : Hile, Aldatma Feda Etmek : Uğruna Her Şeyi Gözden Çıkarmak Gâvur : Kâfir, Allah’ı Veya Onun Bildirdiği Kesin Olan Şeylerden Herhangi Birini İnkâr Eden Kimse Gayr-I Resmî : Devletin Olmayan Hâlet : Durum, Hâl, Vaziyet Hâlet-İ Ruhiye : Ruh Hâli Has : Özel; Kıymetli Ve İleri Gelen Mühim Yakınlardan Olan Hıfz-I İlâhî : Allah’ın Koruması, Himayesi Hikmet : Gaye, Fayda, Sır Hizmet-İ Nuriye : Risale-İ Nur Hizmeti İhlâs : İbadet Ve Davranışlarda Sadece Allah Rızasını Gözetme; Samimiyet İhtilâf : Anlaşmazlık, Uyuşmazlık İhtiyat : Önlem Alma, Tedbirli Hareket Etme İnsafsız : Vicdansız İsabet Etmek : Vurmak, Hedefe Varmak Kanaat : Razı Olma, İnanma Kudsî : Kutsal Mecmua : Kitap Meşrep : Hareket Tarzı, Metot Muhasara : Kuşatma Muvakkaten : Geçici Olarak Pervasızca : Korkusuzca Şakirt : Talebe, Öğrenci Tenezzül Etmek : İnmek, Alçalmak Tesanüd : Dayanışma Tezat : Zıt, Zıtlık Vali Memduh Bey : Birinci Dünya Savaşı Esnasında, Rus Ordusunun Muhasarasına Karşı Verilen Savaşta Üstad Bediüzzaman’la Birlikte Harbetmiştir Vaziyet : Durum, Hâl Acip : Acayip, Şaşırtıcı Akîm : Neticesiz, Sonuçsuz Belâ : Musibet, Sıkıntı Def Olma : Ortadan Kalkma, Uzaklaşma Elzem : Çok Gerekli Olan Ezcümle : Bu Cümleden, Meselâ, Örneğin Galebe Etmek : Üstün Gelmek Hayat-I İçtimaiye : Sosyal Hayat Hıfz-I İlâhî : Allah’ın Koruması, Himayesi Hıfz-I İlâhî : Allah’ın Koruması, Himayesi Hizmet-İ İmaniye Ve Kur’âniye : İman Ve Kur’ân Hizmeti İhlâs : İbadet Ve Davranışlarda Sadece Allah Rızasını Gözetme; Samimiyet İhtiyat : Önlem Alma, Tedbirli Hareket Etme İnayet-İ Rabbaniye : Her Bir Varlığa Yaratılış Gayelerine Ulaşmaları İçin Muhtaç Olduğu Şeyleri Veren, Onları Terbiye Edip İdaresi Ve Egemenliği Altında Bulunduran Allah’ın Yardımı, Şefkâti İnşaallah : Allah’ın Dilemesiyle, İzniyle Kamer : Ay Kıymettar : Kıymetli, Değerli Mahiyet : Asıl, Esas, Nitelik Mecmua : Kitap Mevcut : Var Meyus : Ümitsiz Misil : Benzer, Gibi Muhafaza : Koruma Muhkem : Sağlam, Kuvvetli Rovelver : Tabanca, Küçük Silâh Sâir : Diğer, Başka Sebat : Kararlı Olma Sırran Tenevveret : Gizli Ve Sır Perdesi Altında Parlama, Hizmeti Yaygınlaştırma Suikast : Komplo, Sinsi Öldürme Plânı Şakirt : Talebe, Öğrenci Şerait : Şartlar Taharrî Ettirmek : Araştırtmak, İnceletmek Tedarik Etmek : Elde Etmek Tesanüd : Dayanışma Vâris : Mirasçı Vazife-İ İlâhiye : Allah’a Ait Olan İş, Allah’ın Görevi Konu Başlığı: Ynt: Nur şakirtleri az zahmetle çok hizmet beklemesin Gönderen: Ceren üzerinde 15 Ekim 2019, 16:26:05 Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...
Konu Başlığı: Ynt: Nur şakirtleri az zahmetle çok hizmet beklemesin Gönderen: Sevgi. üzerinde 16 Ekim 2019, 06:24:41 Bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
Konu Başlığı: Ynt: Nur şakirtleri az zahmetle çok hizmet beklemesin Gönderen: Züleyha üzerinde 17 Ekim 2019, 02:32:19 Allah razı olsun hocam insallah selam ve dua ile
|