๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Nurdan Damlalar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 19 Haziran 2009, 05:00:28



Konu Başlığı: Mümin ve Cuma
Gönderen: Zehibe üzerinde 19 Haziran 2009, 05:00:28
(http://www.risalehaber.com/images/news/58724.jpg)

Bismillahirrahmanirrahim

Dördüncü Şua: İşte ey tembel nefsim! Bir nevi Mi'rac hükmünde olan namazın hakikati, sâbık temsilde bir nefer, mahz-ı lûtuf olarak huzur-u şâhâneye kabulü gibi, mahz-ı rahmet olarak Zât-ı Celîl-i Zülcemâl ve Ma'bud-u Cemîl-i Zülcelâlin huzuruna kabulündür. “Allahuekber” deyip, mânen ve hayalen veya niyeten iki cihandan geçip, kayd-ı maddiyâttan tecerrüd edip bir mertebe-i külliye-i ubûdiyete veya küllînin bir gölgesine veya bir sûretine çıkıp, bir nevi huzura müşerref olup, “Ancak Sana kulluk ederiz.” (Fâtiha Sûresi: 5.) hitâbına, herkesin kabiliyeti nisbetinde bir mazhariyet-i azîmedir. Âdetâ, harekât-ı salâtiyede tekrarla “Allahuekber” “Allahuekber” demekle kat-ı merâtib ve terakkiyât-ı mâneviyeye ve cüz'iyâttan devâir-i külliyeye çıkmasına bir işarettir ve mârifetimiz haricindeki kemâlât-ı kibriyâsının mücmel bir ünvânıdır.

Güyâ herbir “Allahuekber” bir basamak-ı mi'raciyeyi kat'ına işarettir. İşte şu hakikat-i salâttan mânen veya niyeten veya tasavvuren veya hayalen bir gölgesine, bir şuâına mazhariyet dahi büyük bir saadettir.

İşte hacda pek kesretli denilmesi, şu sırdandır. Çünkü, hacc-ı şerif, bilasâle herkes için, bir mertebe-i külliyede bir ubûdiyettir. Nasıl ki bir nefer, bayram gibi bir yevm-i mahsusta, ferik dairesinde, bir ferik gibi padişahın bayramına gider ve lûtfuna mazhar olur. Öyle de, bir hacı, ne kadar âmî de olsa, kat-ı merâtib etmiş bir velî gibi, umum aktâr-ı arzın Rabb-i Azîmi ünvânıyla Rabbine müteveccihtir, bir ubûdiyet-i külliye ile müşerreftir. Elbette, hac miftâhıyla açılan merâtib-i külliye-i Rubûbiyet ve dürbünüyle nazarına görünen âfâk-ı azamet-i Ulûhiyet ve şeâiriyle kalbine ve hayaline gittikçe genişlenen devâir-i ubûdiyet ve merâtib-i kibriyâ ve ufk-u tecelliyâtın verdiği hararet, hayret ve dehşet ve heybet-i Rubûbiyet “Allahuekber” “Allahuekber” ile teskin edilebilir ve onunla o merâtib-i münkeşife-i meşhude veya mutasavvere ilân edilebilir.

Hacdan sonra, şu mânâ-i ulvî ve küllî, muhtelif derecelerde, bayram namazında, yağmur namazında, husûf küsûf namazında, cemaatle kılınan namazda bulunur. İşte, şeâir-i İslâmiyenin, velev Sünnet kabîlinden dahi olsa, ehemmiyeti şu sırdandır.

Kısa bir dua:

”Hazînelerini kef ve nun'un arasına koyan (herşeyi bir "kün" emri ile yaratan) Allah, her türlü kusurdan münezzehtir.”

“Şânı ne yücedir Onun ki, herşeyin hüküm ve tasarrufu elindedir. Siz de ona döneceksiniz.” (Yâsin Sûresi: 83.)

“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen herşeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın.” (Bakara Sûresi: 32.)

“Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesâba çekme.” (Bakara Sûresi: 286.)

“Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, duâ edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin.” (Al-i İmrân Sûresi: 8.)

sm-i Azamının mazharı olan Resûl-i Ekremine, onun âl ve ashâbına, kardeşleri olan diğer peygamberlere ve kendisine tâbî olanlara salât ve selâm eyle. Duâmızı kabul buyur ey merhametlilerin en merhametlisi. Amin. (Sözler 16. söz Sh. 183)

Bediüzzaman Said Nursi



SÖZLÜK:

Mİ'RAC : Merdiven; yükselecek yer; Peygamberimizin (a.s.m.) Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna ruhen, cismen ve hâlen çıkması mu'cizesi.
SÂBIK : Geçen, geçen devre, geçmiş, daha önce, önceki, evvelki.
NEFER : Asker, er.
MAHZ-I LÜTUF : İyilik ve ihsanın tâ kendisi.
HUZUR-U ŞÂHÂNE : Pâdişahın huzuru, makamı.
MAHZ-I RAHMET : Rahmetin tâ kendisi.
ZÂT-I CELÎL-İ ZÜLCEMÂL : Sonsuz güzellik sahibi ve sonsuz büyük olan Allah.
MA'BUD : (Mâbud) Kendine ibadet edilen Allah (C.C.)
CEMÎL-İ ZÜLCELÂL : Büyüklük sâhibi ve çok güzel olan Cenab-ı Hak.
ALLAHUEKBER: Allah en yüce ve en büyüktür.
KAYD : Bağlamak. Sınırlamak.
MADDİYÂT : Maddî şeyler.
TECERRÜD : Sıyrılma, soyunma, çıplak olma.
MERTEBE-İ KÜLLİYE-İ UBÛDİYET : Kulluğun geniş, umumî ve büyük mertebesi.
MÜŞERREF : Şereflenen.
MAZHARİYET : Sahip ve nâil olma, elde etme, başarı; bir şeyin göründüğü yer oluş.
MAZHARİYET-İ AZÎME : Büyük mazhariyet.
HAREKÂT-I SALÂTİYE : Namazdaki hareketler.
KAT'-I MERATİB : Mertebeleri aşıp geçme.
TERAKKİYAT-I MÂNEVÎYE : Mânevî ilerleme, yükselme.
CÜZ'İYÂT : Parçaya ait olan şeyler, ufak tefek şeyler
DEVÂİR-İ KÜLLİYE : Geniş ve umumî daireler.
MÂRİFET : Bilgi, bilme, tanıma, hüner, anlatma, övme.
KEMÂLÂT-I KİBRİYÂ : Sonsuz büyüklük sâhibi Allah'ın kemâlâtı.
SALÂT : Namaz.
TASAVVUREN : Düşünerek, zihinde tasarlamak suretiyle.
BİLASÂLE : Bizzat, kendisi, eli ile, başkasını vâsıta etmeden, asâletiyle.
YEVM-İ MAHSUS : Özel gün.
FERÎK : General, korgeneral, tümgeneral.
MİFTÂH : Anahtar.
ÂFÂK-I AZAMET-İ ULÛHİYET : İlâhlığın büyüklüğünün ufukları, dereceleri.
ŞEÂİR : Alâmet; İslâmın alâmeti olan şeyler. (Dînî kıyâfet, ezan, kurban gibi.)
MUTASAVVER : Tasavvur edilmiş, yapılması düşünülmüş, hatırdan geçen.
HUSÛF : Ay tutulması,
KÜSÛF : Güneş tutulması,


Konu Başlığı: Ynt: Mümin ve Cuma
Gönderen: Ceren üzerinde 13 Mart 2018, 17:05:09
Esselamu aleykum.rabbim razı olsun paylasimdan. bizleri hakkiyla müslüman olan cumasini da iman üzerine ıslam üzerine geçiren kullardan olalim inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Mümin ve Cuma
Gönderen: sedanurr üzerinde 14 Mart 2018, 08:01:19
Ve aleykumselam cuma günüügünümüzü hayırlı geçirelim inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Mümin ve Cuma
Gönderen: Rüveyha üzerinde 14 Mart 2018, 13:12:41
Ve aleykümselam. Bu güzel duaya amin olsun inşallah


Konu Başlığı: Ynt: Mümin ve Cuma
Gönderen: Sevgi. üzerinde 14 Mart 2018, 13:53:09
Aleyküm Selam. Mevlam bizleri bu mübarek günlerin kıymetini bilen ve hakkıyla ibadetini yapanlardan eylesin


Konu Başlığı: Ynt: Mümin ve Cuma
Gönderen: Mehmed. üzerinde 14 Mart 2018, 14:15:39
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Cumanın kıymetini bilenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun